Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1208 E. 2021/1063 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2016/1208
KARAR NO : 2021/1063

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … – Uludağ Yolu Çekirge Mah. Goncagül Sk.
DAVALI : … – …
VEKİLİ :Av….-Nalbantoğlu Mh.Taşkapı Sk.Koruyucu Apt.
DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 21/09/2016
KARAR TARİHİ : 15/12/2021
YAZIM TARİHİ : 31/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin fason Tekstil boya işi ile iştigal ettiğini, sermayesinin 5.000.000 TL olduğunu, 17.06.2011 tarihli genel kurul tutanağına göre şirketin 4.991.694,67-TL’lik 149.169.467 Payının ( 96 99,5) sahibinin … olup, genel kurulda …, eşi … ve oğlu … ‘nun 3 yıllığına ( 16.06.2014 tarihine kadar ) yönetim kurulu üyesi olarak seçildiğini, temsil ve ilzam yetkisinin … ‘na ait olduğunu, …’nun 30.03.2014 tarihinde vefatına kadar alzeimer’a bağlı demans hastası olduğunu, TMK 14.mad gereğince ayırt etme gücünü yitirdiğini, TTK Mad. 359/3 gereğince yöneticilerin tam ehliyetli olması gerektiğini, TTK Mad. 363/2 gereğince yönetim kurulu üyeliğinin kendiliğinden düştüğünü, Pakize ve …’nun sahte işlemler yaptıklarını, …’nun, …’nun oğlu Tamer Kuruoğlu’nun oğlu olduğunu, Tamer Kuruoğlu’nun vefaatı sebebiyle …’nun bakımının dedesi … tarafından yapıldığını, …’nun vefatı sebebiyle 3/8 oranındaki miras hakkı bulunan davacının ortaklığının Pakize ve Ertan tarafından reddedildiğini, dedesinin demans hastası olduğu dönemde yapılan sahte işlemlerle ilgili olarak Bursa C.Savcılığı’na suç duyurusunda bulunduğunu, sahte işlemlerle bankadan kredi kullanıldığını, …’nun özel banka hesaplarının çekildiğini, şirkete ait taşınmazlar üzerine ipotek tesis edildiğini, şirketi borçlandırıcı işlemler yapıldığını, satış hasılatlarının açığa alınarak kişisel servet elde edildiğini, müvekkilinin, dedesinin cenaze töreni sırasında davalı şirketin 12.12.2013 tarihinde genel kurul toplantısı yapıldığını, hatta bu toplantıdan sonra da 03.04.2014 -10.042014 tarihlerinde genel kurul toplantısı yapıldığını, bu belgelere Nisan 2014’de ulaştığını, şirket ana sözleşmesinin 3 kişilik yönetim kurulu tarafından idare edilmesi gerektiğini, şirketin 20.11.2013 tarihli yönetim kurulu kararı ile yaptığı genel kurul çağrısının TTK’ya aykırı olduğunu, zira …’nun demans hastası olması sebebiyle üyeliğin kendiliğinden düştüğünü, 20.11.2013 tarihli yönetim kurulu kararının TTK Mad. 391 gereğince batıl olduğunu, 12.12.2013 tarihli genel kurul toplantısının da yoklukla malul olduğunu, 12.12.2013 tarihli genel kurul için yönetim kurulu tarafından belirlenen yönetim kurulu seçimi maddesinin de hukuka aykırı olduğunu, yönetim kurulunun görevinin aslında 16.06.2014 tarihinde sona erdiğini, … ‘nun hisseselerini atmak ve onu görevden uzaklaştırmak için böyle bir işlem yapıldığını, 12.12.2013 tarihli toplantıya …, … ve Emine Nur Kuruoğlunun davet edilmediğini, hazirun listesinin sahte olduğunu, şirketin pay itibari değerlerinin hazirun listesinde doğru gösterilmediğini, bu açıdan genel kurulun butlan olduğunu, payların edinme şeklinin hazirun listesinde gösterilmediğini, … ‘nun paylarının …’na devrine dair işlemin sahte olduğunu, Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015/ 2272 Hz. Sayılı dosyasında ifade veren … vekili Av….’nun bunu kabul ettiğini, … beyanına göre hisselerin genel kuruldan bir kaç gün sonra devir alındığını, oysa genel kurul hazirun listesinde bu devrin daha önce yapılmış gibi gösterildiğini, Bursa 2.Asl.Tic.Mah. 2014/ 668 E. sayılı dosyasına beyan veren Av….’nun bu kez babaanne …’nun kendi hisselerini miras payları oranında 3/8 davacıya, 3/8 davalı oğluna ve 2/8 kendisine kalacak şekilde bedelsiz devir etmiştir dediğini, … tarafından …’ na yapıldığı iddia edilen devir işleminin sahte olduğunun Bursa As. 2. Tic. Mah. 2014/ 668 E. sayılı dosyasından alınan rapor ile sabit olduğunu yine bu dosyada pay defteri kayıtların terkin edilmesinin talep edildiğini, 12.12.2013 tarihli genel kurul toplantısının TTK Mad. 418’de belirtilen asgari toplantı yeter sayısına uygun olmadığını, sadece 6.356,12 TL’lik payın toplantıda hazır olduğunu, oysa toplantı nisabının 1.250.000 TL olduğunu, finansal hesapların sahte olduğunu, Muzaffer KARAKAŞ tarafından verilen dilekçede …’nun Kasım 2013 öncesinde şirketin 2.764.286,27 TL’lik kayıt dışı satış yaptığını ikrar ettiğine göre şirketin 2011 ve 2012 yılları için ibra edilmesinin doğru olmadığını, ibranın hukuka aykırı olduğunu , finansal tabloların düzmece olduğunu, Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün Sicil Gazetesinin 27.12.2013 tarih ve 8474 sayısında kayıtlı 1231-1232 sayfalarında yer alan tescil işlemlerini Ticaret Sicil Yönetmeliğinin 40.maddesine istinaden resen sildiğini, 12.12.2013 tarihli genel kurul sonrasına yapılan 12.12.2013 tarih 2013-2 sayılı karar ile bu kez imza yetkisinin tek başına …na verildiğini, 12.12.2013 tarihli genel kuruldaki ibra kararlarının geçersiz olduğunu, hazır bulunanlar listesinin sahte olduğunu, hazirun listesindeki itibari değerlerin doğru olmadığını, toplantı merasim usulüne uygun hareket edilmediğini, şirketin pay defterinin yok edildiğini ve 10.04.2014 tarihinde yeni bir pay defteri düzenlendiğini, 12.12.2013 tarihli genel kurulun yoklukla malul olduğunun tespitini talep ettiklerini, 12.12.2013 tarihli genel kurulu baştan itibaren geçersiz olduğunu bilen diğer paydaşların yaptıkları usulsüz işlemlerin ortaya çıkmasına engel olmak için bu kez 20.03.2014 tarihli yönetim kurulu kararı ile yeniden genel kurulun toplanmasına karar verdiklerini, 26 Mart 2014 tarih ve 8536 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilen genel kurul günü ile ilan tarihi arasında TTK Mad. 414’e göre olması gereken iki haftalık sürenin olmadığını, ayrıca toplantı için ilanda iki ayrı tarih verildiğini ( 03.04.2014 – 10.04.2014 ) bu toplantının da yoklukla malul olduğunu, Ahmet Kuşoğlu’nun yönetim kurulu üyeliğinin hukuken devam etmesine rağmen şirketin 12.12.2013 tarihinde Lütfi Güleryüz’ü de seçerek üye sayısını 4 kişiye çıkarttığını oysa ana sözleşmenin 5.maddesi gereğince üye sayısının en fazla üç olabileceğini, bu sebeple de işlemletin yoklukla malul olduğunu, davacının genel kurula davet edilmediğini, 2009 tarihinden itibaren Nişantaşı- İstanbul’da yaşadığını, 12,12.2013 tarihli genel kurul gündem maddeleri ile gündem maddeletinin birebir aynı olduğunu, hazır bulunanlar listesindeki pay oranlarının doğru olmadığını, pay devir işlemlerinin iptali istemli davanın Bursa As. 2. Tic. Mah. 2014/ 668 E. sayılı dosyası ile devam ettiğini, payın itibari değerinin hatalı gösterildiğini, 10.04.2014 tarihli genel kurul kararlarının da yoklukla malul olduğunu, yönetim kurulu seçiminin yoklukla malul olduğunu, finansal tabloların sahte ve aldatıcı olduğunu,ibranın geçersiz olduğunu, hazır bulunanlar listesinin sahte olduğunu, şirketin 150.000.000 adet herbir değeri 33 Kuruş olan sermaye paylarının hazirun listesinde beher değeri 25 TL’den 200.000 adet gösterildiğini, davet merasiminin hukuka aykırı olduğunu, pay defterinin ortadan kaldırılarak yeni bir pay defteri yapıldığını, denetçinin aynı zamanda şirketin mali müşaviri olduğunu bunun TTK Mad. 400’e aykırı olduğunu belirterek , 12.12.2013 tarihli ve 10.04.2014 tarihli genel kurulda alınan kararların yokluğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle ;açılan davayı kabul etmediklerini, TTK Mad. 448/3 gereğince davacının teminat göstermesi gerektiğini,12.12.2013 tarihli genel kurul kararlarının Bursa Ticaret Sicili Müdürlüğü tarafından 19.12.2013 tarihinde geçici olarak Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 27.12.2013 tarih ve 8474 sayı 1271- 1272 sayfa numaralı sayfalarında geçici olarak tescil edildiğini, ancak Ticaret Sic. Yön. 40.maddesine istinaden 3 ay içerisinde mahkemeye başvurulması veya aralarında anlaştıklarına dair bir beyanda bulunmadıklarından dolayı 05.06.2014 tarihinde re’sen silindiğini, bu sebeple 12.12.2013 tarihli genel kurulun ortadan kalktığını, dolayısıyla da 12.12.2013 tarihli genel kurul kararlarının yoklukla malul olduğuna dair tespit isteminde hukuki yarar olmadığını, 12.12.2013 tarihli genel kurul ile ilgili eksikliklerin giderilememesi sebebiyle, aynı gündem maddeleri ile bu kez 10.04.2014 tarihli genel kurulun yapıldığını, Sicil Müdürünün TTK Mad. 32 gereğince tescil edilecek hususların kanunun emredici hükümlerine ve kamu düzenine aykırı olup olmadığını incelediğini, herhangi bir eksiklik görmediğini, bu nedenle de kararları tescil ve ilan ettiğini ,genel kurula davet ile ilgili kuralların nisbi emredici kurallar olduğunu, bu sebeple bunun ancak iptal davasına konu yapılabileceğini, kararların yoklukla malul olmasını gerektirmediğini, kaldı ki toplantının 4100 nisapla yapıldığını ve kimsenin de itiraz etmediğini, 12.12.2013 tarihli genel kurul kararı gereğince şirketin yeni yönetim kurulunun seçildiğini ve göreve başladığını, yönetim kurulu üyelerinin genel kurul tarafından her zaman görevden alınarak yerine yenisinin seçilebileceğini, davacının yönetim kurulu üye sayısının 12.12.2013 tarihli genel kurul kararları gereğince 4 kişiye yükseldiği iddiasının doğru olmadığını, davacının 10.04.2014 tarihli genel kurula katıldığını, 10,04.2014 tarihli genel kurul ile 12.12.2013 tarihli genel kurul toplantısındaki gündem maddelerinin aynı olduğunu , şirketin pay miktarları ve hisse devirlerine ilişkin isnatların doğru olmadığını, kaldı ki 10.04.2014 tarihli toplantıya tüm pay sahiplerinin iştirak ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
KANITLAR:
Bilirkişi raporu, tanık beyanları, mahkememizin 20166/24 sayılı dosyası, dosyadaki bilgi ve belgeler,
KANITLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
Dava; davalı şirketin 12/12/2013 tarihli ve 10/04/2014 tarihli genel kurullarının ve bu toplantılarda alınan kararların yok hükmünde olması nedeniyle iptaline yöneliktir.
Taraflarca gösterilen kanıt ve belgeler toplanmış, taraflarca gösterilen tanıklar dinlenmiştir.
Dinlenen davacı tanığı … beyanında; “… ben emekli olalı 6 yıldan fazla bir süre geçti, yaptığım işlemleri şuan hatırlamıyorum, ancak işlemleri kanun ve yönetmeliklere uygun olarak yaptım.. ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Dinlenen davacı tanığı … beyanında; “…. ben yaklaşık 20 yıldır Ticaret Sicil Müdürlüğünde memur olarak çalışmaktayım, ben davacıyı veya davalı şirketi bilmem tanımam, bize yapılan başvuruları kanun ve yönetmelikler doğrultusunda neticelendiririz, bana göstermiş olduğunuz 14/04/2014 tarihli ticaret sicil müdürlüğüne hitaben yazılan yazı ve 04/06/2014 tarihli vergi dairesine hitaben yazılan yazılardaki paraflar bana aittir… ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık olarak dinletilmek istenilen; … beyanında; “… ben vermiş olduğum dilekçede de belirittiğim gibi davalı tarafından Bursa 12.Asliye Hukuk Mahk.ve Bursa 4.Asliye Hukuk Mahk.dosyalarında aleyhime davalar açılmıştır, ayrıca 7-8 civarında başka davalarda açılmıştır, bu dosyada vereceğim ifade aleyhime açılan dosyalarda delil olabilir bu nedenle tanıklıktan çekilmek istiyorum… ” şeklinde beyanda bulunarak tanıklıktan çekilmiştir.
Mahkememizce … ‘nun HMK 250/a bendi uyarınca tanığın tanıklıktan çekilme talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Yine davacı vekilinin tanık olarak dinletmek istediği … ve …’nun dava konusu edilen iptali istenen genel kurulun karar tarihinde yönetim kurulu üyesi oldukları, bu tanıklarla davacının başka dosyalarda karşılıklı davaları olduğu, bu nedenle bu tanıkların verecekleri ifadelerin kendileri aleyhine doğrudan maddi zarar verebileceğinden, HMK’nun 250/1.maddesi uyarınca tanıklıktan çekinme taleplerinin kabulüne karar verilmiştir.
14/06/2017 tarihli oturumda; davacı tanığı Lütfi Güleryüzlü’nün şu an itibari ile davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olması nedeniyle tanık olarak dinlenmesi mümkün olmadığından, ancak isticvabı yapılabileceğinden, mahkememizce de isticvabına gerek duyulmadığından, bu kişinin tanık olarak dinletilmesi talebinin reddine karar verilmiştir.
Davalı şirketin ticari defterleri, ticaret sicil dosyası, yönetim kurulu karar defteri ve pay defteri üzerinde bir SMMM ve bir hukukçu bilirkişi vasıtasıyla inceleme yapılarak, konusunda uzman nitelikli hukukçu ve SMMM bilirkişiden rapor aldırılmıştır.
11/09/2017 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; 12.12.2013 tarihli Genel Kurul Yönünden ; eğer davacının iddia ettiği gibi … Alzemier’e bağlı Demans hastalığı nedeniyle ayırt etme gücünü Ekim 2011 tarihinde yitirmişse; bu durumda TTK Mad. 359/3 ve TTK Mad. 363/2 uyarınca bu yönetim kurulu üyesinin üyelik sıfatının kendiliğinden sona ermiş olacağı, eğer …, davacının iddiasının aksine ayırt etme gücünü kaybetmemişse bu durumda yönetim kurulu üyeliğinin devam edeceği, ancak Genel Kurulun dilediği zaman yönetim kurulu üyelerini azil etme yerine yenisi seçme hak ve yetkisinin olduğu, bir kişinin 3 yıl süre ile yönetim kurulu üyesi seçilmesine rağmen , genel kurul gündeminde azil maddesi olmasa bile azil edilebileceği gibi yerine yeni bir üyenin de seçilebileceği, bu açıdan 17.06.2011 tarihinde yönetim kurulu başkanı ve şirketi tek başına imzaya yetkili olarak seçilen … yerine 12.12.203 tarihinde … …. ‘nün seçilmesinde hukuka aykırılık olmadığı, 3 kişilik şirket yönetim kurulunun 2 kişi toplanabileceği, 2 kişinin katılımı ile yapılan yönetim kurulu toplantısında genel kurul kararı alması ve gündem maddelerinin tayin etmesinin hukuka uygun olduğu, bu açıdan 20.11.2013 tarihli yönetim kurulu kararının toplantı ve karar yeter sayısına haiz olduğu, 12.12.2013 tarihli genel kurul öncesinde, …’na ait payların …’na devrine ilişkin pay devir işleminin davalı şirket tarafından tevsik edilememesi, diğer bir anlatımla TMK Mad. 6 uyarınca ispat edilememesi durumunda 12.12.2013 tarihli toplantı tarihi itibariyle …”nun şirketin %.99,5 payına halen sahip olduğu, bu kişinin katılımı olmadan yapılan 12.12.2013 tarihli genel kurulun toplantı yeter sayısı (TTK Mad. 418 ) olmadan yapılan bir genel kurul olması sebebiyle hukuken sakat olduğu, bu sakatlığın hukuki yaptırımının yokluk olacağı ve bu hukuki sakatlığın her hangi bir süreye tabi olmadığı, … paylarının …’na devir işleminin hukuka uygun olması durumunda; 12.12.2013 tarihli hazirun cetvelinde yazan pay adedi ve itibari değerinin genel kurulda alınan kararların kabulüne toplantı yeter sayısına ve karar yeter sayısına kısacası sonuca etkili olmadığı, bu sebeple İPTAL veya başka bir hukuki müeyyideye tabi tutulmaması gerektiği,Vergi affından yararlanmak için yapıldığı anlaşılan matrah arttırım işlemleri sebebiyle genel kurula sunulan faaliyet raporlarının sahte ve gerçek dışı olduğu savının hukuki dayanaktan oksun olduğu, 12.12.2013 tarihli genel kurul toplantı tutanağının önce geçici tescil işlemi yapılmasına karşılık daha sonra 05.06.2014 tarihinde sicilden terkin edilmesinin iş bu kararlarının mahkemece iptali , yokluğu veya butlanının tespitine engel teşkil etmediği, 12.12.2013 tarihli genel kurulun hukuken geçerli olması durumunda, 12.12.2013 tarih ve 2013/ 02 sayılı yönetim kurulu kararının da geçerli olacağı, 10/04/2014 tarihli genel kurul yönünden; Yeni TTK gereğince 3 kişilik yönetim kurulunun 2 kişi ile toplanarak 2 kişi ile karar alabileceği, 10.04.2014 tarihinde şirketin genel kurul toplantısı yapılacağına dair yönetim kurulunun 2 kişi ile alınan ve yasa hükümleri gereğince geçerli olan bir karar olduğu , 10.04.2014 tarihli genel kurul ilanının toplantı tarihinden en az iki hafta önce ilan ve tescil edilmesi gerektiği halde bu yasal sürelere riayet edilmediği, ayrıca ilanda tarih karışıklığı olduğu ; ancak davacının toplantıya bizzat katıldığı bu yönü ile çağrıda usulsüzlük iddiasının salt iptal sebebi olamayacağı, 10.04.2014 tarihli genel kurul toplantısının toplantı asgari yeter sayısına uygun olduğu, davacının usulsüz çağrı iddiasında bulunduğu 10.04.2014 tarihli genel kurul toplantısına iştirak ettiği, davacının 10.04.2014 tarihli genel kurul toplantısına katılmasına rağmen , gündem maddelerine davacının olumsuz oy kullandığına ve bu durumu muhalefet şerhi ile toplantı tutanağına, dercettiğine dair toplantı tutanağında her hangi bir kayıt bulunmadığı, 10.04.2014 tarihli toplantıya iştirak eden davacının toplantının yoklukla malul olduğunun tespiti istemiyle 21.09.2016 tarihinde dava açtığı, 10.04.2014 tarihli genel kurulun yoklukla malul olduğuna dair dosyada bir delil bulunmadığı, 10.04.2014 tarihli genel kurul kararlarının iptali isteminin ise gerek hak düşürücü süre yönünden gerekse de olumsuz oy kullanma ve muhalefet şerhi beyan etme kriterleri yönünden hukuka uygun olmadığı, vergi affından yararlanmak için yapıldığı anlaşılan matrah arttırım işlemleri sebebiyle genel kurula sunulan faaliyet raporlarının sahte ve gerçek dışı olduğu savının hukuki dayanaktan yoksun olduğu, ibra oylamasına yönetim kurulu üyelerinin katılmadığının genel kurul tutanaklarına yazıldığı ancak, yönetim kurulu üyelerinin yasal düzenleme gereğince iş bu oylamaya katılamayacağı ,yönetim kurulu haricinde oy hakkı bulunan tek üyenin ise davacı olduğu, ancak davacının ibra oylamasında hangi yönde oy kullandığı hususunun anlaşılamadığı, kaldı ki bu durumun ancak genel kurulun ilgili maddesinin iptalini gerektireceği bunun da 3 aylık yasal süre içerisinde dava konusu yapılmadığı, Genel Kurul Toplantı Daveti yönünden; toplantı daveti , kanun veya anasözleşmeye göre yetkili organ veya kişiler tarafından pay sahiplerine veya temsilcilerine yöneltilen ve genel kurul toplantısına çağrı ile bu toplantının yerini, zamanı, gündemini ve katılma koşullarını içeren, ilan ve/veya mektup şeklinde yazılı bir irade beyanı veya bildirimdir. Davetin ; Bütün pay sahiplerine yapılması şarttır, yargıtay 11. Hukuk Dairesi 19.10.1982 gün ve E. 82/ 3800, K. 82/ 3992 sayılı kararında , nama yazılı pay veya pay senedi sahiplerinin tamamının taahhütlü mektupla toplantıya çağırılmaları koşulu yerine getirilmeksizin yapılan davet üzerine toplanan genel kurulda alınan kararların yoklukla malul olduğu, inu belirtmiş ise de daha sonraki içtihatlarında bu durumda yoklukla butlan değil ancak iptal edilebilirlik olabileceğini ifade edildiği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 10.11.1989 gün ve E. 6155 , K. 6157 sayılı kararı. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 23.10.2010 günlü ve E.2000/ 8481 , K. 2000/8125 sayılı kararı, Davet, Kanun veya Anasözleşmeye göre görevli veya yetkili organlar veya kişiler tarafından yapılmalıdır. toplantıya davet yetkisi kural olarak yönetim kuruluna aittir. (ttk.410) seçimine dair genel kurul kararının iptali için açılan dava devam eden yönetim kurulu tarafından yapılan davet kural olarak geçerlidir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 06.07.1978 gün ve E. 78/3158, K.78/3661 sayıkı kararı – Yargıtay Kararları Dergisi C. V. S.9 S.1322 ) Davet, şekil ve özü bakımından olağan bir dikkat ve özeni gösteren her pay sahibinin belli bir yer ve zamanda genel kurulun toplanacağını tahmin edebileceği nitelikte olmalıdır.(Çağrının Şekli TTK Mad. 414 ), Yargıtay, Davet gereklerine aykırılığın ortağa iptal davası açma hakkı verdiğini ancak davet merasimine aykırılığın alınan kararların iptaline tek başına neden oluşturmayacağı, sadece pay sahiplerine TTK’nun 381 maddesinde belirtilen kolaylıklı şekilde iptal davası açma hakkı vereceği, söz konusu genel kurul kararlarının iptaline hükmedilebilmesi için bunların ayrıca kanuna, ana sözleşmeye veya afaki iyiniyet kurallarına aykırı olduklarının iddia ve ispat edilmesi gerektiği görüşünü benimsendiği, ( 17.10.1991 E. 91/2632 – K. 91/5437 – 10.12.2002 E 2002/ 7827 K. 2002/ 11447) bildirdiği görülmüştür.
TTK 422/2 maddesi uyarınca genel kurul kararlarının ticaret siciline derhal bildirilip tescil edilmesi gerekmektedir.İptali talep edilen 12/12/2013 tarihli genel kurul toplantı tutanağı Ticaret Siciline geçici olarak tescil edilmiş ise de 05/06/2014 tarihinde sicilden silinmiştir. Genel Kurul kararlarının Ticaret Sicilinde tescili zorunludur. Sicile tescil edilmeyen genel kurul kararının hukuk aleminde geçerliliği, sonuç doğuran bir etkisi bulunmamaktadır. Geçici tescilin sicilden terkini tarihinden dava tarihine kadar 2 yılı aşkın bir süre geçtiği halde tescilinin talep edilmemesi nedeniyle artık TTK 422/2 maddesi uyarınca bu kararın tescili mümkün değildir.Ayrıca davalı şirket aynı gündemle ve hissederlardan …’nun mütevefa şirket yöneticisi …’ndan aldığı hisseyi miras payları oranında mirasçılarına dağıttıktan sonra 10/04/2014 tarihli genel kurul toplantısını yaparak 12/12/2013 tarihli genel kurul toplantısının hükümsüz olduğunu zımni olarak kabul etmiştir. Dolayısıyla tescili mümkün olmadığı için hiçbir hukuki sonuç doğuramayacak bir genel kurul kararının iptalinde davacının hukuki yararı olmadığından bu konudaki talebin reddine karar verilmiştir.
İptali istenen10/04/2014 tarihli genel kurul yönünden;
Karar tarihinde yürürlükte olan TTK gereğince 3 kişilik yönetim kurulunun 2 kişi ile toplanarak 2 kişi ile karar alabileceği ve 10.04.2014 tarihinde şirketin genel kurul toplantısı yapılacağına dair yönetim kurulunun 2 kişi ile alınan karar geçerlidir ve yasaya uygundur.
Genel kurul ilanının toplantı tarihinden en az iki hafta önce ilan ve tescil edilmesi gerektiği halde bu yasal sürelere riayet edilmediği anlaşılmış ise de, davacının toplantıya bizzat katılması nedeniyle bu usulsuzlük iptal nedeni sayılmamıştır.
Toplantı Daveti yönünden;toplantı daveti, kanun veya anasözleşmeye göre yetkili organ veya kişiler tarafından pay sahiplerine veya temsilcilerine yöneltilen ve genel kurul toplantısına çağrı ile bu toplantının yerini, zamanı,gündemini ve katılma koşullarını içeren, ilan ve/veya mektup şeklinde yazılı bir irade beyanı veya bildirimdir. Davetin, bütün pay sahiplerine yapılması şarttır, Yargıtay eski tarihli kararlarında nama yazılı pay veya pay senedi sahiplerinin tamamının taahhütlü mektupla toplantıya çağırılmaları koşulu yerine getirilmeksizin yapılan davet üzerine toplanan genel kurulda alınan kararların yoklukla malul olduğunu belirtmiş ise de daha sonraki içtihatlarında bu durumda yoklukla butlan değil ancak iptal edilebilirlik olabileceğini ifade etmiştir. Davet gereklerine aykırılığın ortağa iptal davası açma hakkı verdiğini ancak davet merasimine aykırılığın alınan kararların iptaline tek başına neden oluşturmayacağı, sadece pay sahiplerine TTK’nun 381 maddesinde belirtilen kolaylıklı şekilde iptal davası açma hakkı vereceği, söz konusu genel kurul kararlarının iptaline hükmedilebilmesi için bunların ayrıca kanuna, ana sözleşmeye veya afaki iyiniyet kurallarına aykırı olduklarının iddia ve ispat edilmesi gerektiği görüşünü benimsenmiş olup,iptali istenen kararlarda bu aykırılıklara rastlanılmadığından davacının davete aykırılık nedeniyle iptal istemi yerinde görülmemiştir.
Hissedarlardan …’nun müteveffa …’dan devraldığı hisseleri, davacıya ve diğer ortaklara payları oranında devrettiği için iptali istenen genel kurul toplantısına tüm ortakların hisseleri oranında katıldığı anlaşılmıştır.
10.04.2014 tarihli genel kurul toplantısının toplantı asgari yeter sayısına uygun olduğu, davacının 10.04.2014 tarihli genel kurul toplantısına katılmasına rağmen, gündem maddelerine davacının olumsuz oy kullandığına ve bu durumu muhalefet şerhi ile toplantı tutanağına dercettiğine dair toplantı tutanağında herhangi bir kayıt bulunmadığı (TTK 446/1-a maddesi uyarınca karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten iptal davası açabilir), 10.04.2014 tarihli toplantıya iştirak eden davacının toplantının yoklukla malul olduğunun tespiti istemiyle dava açtığı, 10.04.2014 tarihli genel kurulun yoklukla malul olduğuna dair dosyada bir delil bulunmadığı, 10.04.2014 tarihli genel kurul kararlarının iptali isteminin ise gerek 3aylık hak düşürücü süre yönünden gerekse de olumsuz oy kullanma ve muhalefet şerhi beyan etme (TTK 446/1-a) kriterleri yönünden hukuka uygun olmadığı, vergi affından yararlanmak için yapıldığı anlaşılan matrah arttırım işlemleri sebebiyle genel kurula sunulan faaliyet raporlarının sahte ve gerçek dışı olduğu savının hukuki dayanaktan yoksun olduğu, ibra oylamasına yönetim kurulu üyelerinin katılmadığının genel kurul tutanaklarına yazıldığı ancak, yönetim kurulu üyelerinin yasal düzenleme gereğince iş bu oylamaya katılamayacağı,yönetim kurulu haricinde oy hakkı bulunan tek üyenin ise davacı olduğu, ancak davacının ibra oylamasında hangi yönde oy kullandığı hususunun anlaşılamadığı, kaldı ki bu durumun ancak genel kurulun ilgili maddesinin iptalini gerektireceği bunun da 3 aylık yasal süre içerisinde dava konusu yapılmadığından davacının davasının reddine karar verilmiştir.
Dava genel kurul kararlarının iptali davasıdır.İptali istenen 12/12/2013 tarihli genel kurul toplantısında,müteveffa yönetim kurulu üyesi . Kuruoğlunun Alzheimer hastalığına düçar olduğu,bu nedenle yönetim kurulu üyeliğinin düştüğü,onun payını eşine devretmesinin geçersiz olduğu iddia edilmiş ise de,bu karar ticaret siciline geçici olarak tescil edildikten sonra sicilden terkin edildiğinden ve terkin tarihinden itibaren iki yıl geçmesi nedeniyle tescili istenmediği için bundan sonra da tescili talep edilemeyeceğinden, dolayısıyla bu kararların hukuki sonuç doğurması mümkün olmadığından bu toplantı yönünden mütevefanın akıl sağlığıyla ilgili araştırma yapmaya veya bu konuda açılmış davaların sonucunu beklemeye gerek görülmemiştir.
İptali istenen 10/04/2014 tarihli genel kurul toplantısında ortakların tümünün gerçek oy nisaplarıyla toplantıya katıldıkları gözönüne alındığında (…’nun müteveffa …’ndan aldığı hisseleri miras payları oranında mirasçılarına iade etmiş olması nedeniyle) davacının diğer mahkemelerde ve mahkememizde açtığı davaların bu davanın sonucuna bir etkisi olamayacağından bu davaların sonucu beklenmemiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlere kararın dayandığı gerekçeye ve kurulun takdirine göre;
1-12/12/2013 tarihli genel kurul toplantısının iptali için açılan davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-10/04/2014 tarihli genel kurul toplantısının iptali için açılan davanın esastan reddine,
3-Harçlar Yasası gereğince alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 29,20-TL harçtan mahsubu ile bakiye 30,00-TL harcın davacıdan tahsiline,
4-Davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından gider yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı yararına ölçümlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde taraflarca yatırılan avansın kullanılmayan kısmının HMK 333.md.uyarınca yatıranlarına iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 15/12/2021

Başkan … Üye … Üye … Katip …
¸E-imzalıdır. ¸E-imzalıdır. ¸E-imzalıdır. ¸E-imzalıdır.