Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/862 E. 2020/657 K. 03.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2015/862 Esas
KARAR NO : 2020/657

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI :… … TURİZM SEYAHAT TAŞIMACILIK İNŞAAT VE ÖZEL SAĞLIK HİZMETLERİ SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. –
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … –
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/10/2013
KARAR TARİHİ : 03/11/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacı ile davalı şirket arasında İzmir 6.Noterliği’nce 22/11/2007 tarihinde 14759 yevmiye numaralı acentalık sözleşmesi ile ticari ilişki kurulduğunu, aynı noterliğin 10/12/2007 tarihinde 15597 yevmiyesi ile tadil sözleşmesi imzalandığını, sözleşme içeriğinin davacı firmanın davalı adına yolcu bileti satmak olduğunu, bu sözleşme kapsamında 10/12/2007 tarihli devir sözleşmesi ile İzmir-Bornova-Buca-Karşıyaka-Üçyol Terminallerini, 31/03/2008 tarihli devir sözleşmesi ile de Nokta ve Şirinyerdeki Terminallerin acentalığını aldığını, taraflar arasındaki acentalık sözleşmesinin belirli süreli ve bitiş tarihinin 19/01/2016 tarihi olduğunu, sözleşmenin 8.maddesinde sözleşme süresinin “Taşımacının yetki belgesi süresinin sonuna kadar devam eder, bu süre hiç bir şekilde taşımacının yetki belgesinin bitiş tarihini geçemez. Taraflardan biri noter kanalıyla fesihnamenin bir nüshasını Ulaştırma Bakanlığı’na, bir nüshasını diğer tarafa göndermek kaydıyla acentalık sözleşmesini feshetmedikce bu sözleşmenin geçerliliği aynı süre kadar uzar, tarafların tek taraflı olarak bu sözleşmeyi feshetme hakkı vardır, sözleşme süresinin bitiminden önce taraflardan birinin usülüne uygun bir fesih ihbarnamesi ile bu sözleşme feshedilebilir…” şeklinde düzenlendiğini, yani taşımacının bu sözleşmeyi feshetmemesi halinde, sözleşme yenilenen yetki belgesinin süresi kadar, sözleşmenin de yenileneceğini, D1 belgesinin acentalık sözleşmesinde bahsi geçen taşımacının yetki belgesi olup, süresinin 19/01/2016 tarihine kadar geçerli olduğunu, davacı şirketin davalı … Firmasının acentalığını yapması için Ulaştırma Bakanlığı’ndan acentalık belgesi anlamına gelen F1 belgesi aldığını, bu acentalık sözleşmesine dayalı olarak davacının, davacı … Ege Bölgesi Kalite Kontrol ve Satın Alma Sorumlusu olarak çalışırken, davalının bu şubeleri karlı bir şekilde işletemediği için davacıya acentalık teklifini getirdiğini, davacıya verilecek terminallerin seçimi yapılırken birtanesini kendisini kurtaran olarak kötü durumda olan terminali de davacı şirkete verdiğini, acenta olan davacının yüksek performans ve müşteri sayısını arttırması nedeniyle aldığı yüksek kazancı davalının takibe alarak davacı şirket üzerinde baskı kurmaya başladığını ve 01/04/2013 tarihli ihtarnamesi ile sözleşmeye aykırı hareketlerine son vermesini istediğini, haksız ve kötü niyetli çekilen bu ihtarnamenin davalının haksız isteklerine zemin hazırlamak için çekildiğinin açık olduğunu, davalının ihtarına 10/04/2013 tarihinde cevap verdiklerini, davalı şirketin sözleşmeyi fesih sebebi bulamayınca davacıya ait şubelerin hemen yanında yeni acentalıklar açarak, bu yeni terminallerin fiilen bilet satmaya başladıklarını, bu yeni terminallere “… … artık burada” yazılı tabelaların iyiniyet kuralları ve hakkaniyetle bağdaşmadığını davalının en son 20/06/2013 tarihli ihtarnamesi ile Karşıyaka-Şirinyer ve Bornova Şubelerini, 05/07/2013 tarihi itibariyle acentalık sözleşmesini haksız olarak feshettiğini, sözleşmenin devamı imkansız hale gelince davacı şirketin de her türlü hakkı saklı kalmak kaydıyla Buca-Üçyol-Nokta Şubelerindeki acentalıklarını 05/07/2013 tarihi itibariyle feshetmek zorunda kaldıklarını, taşınmazların boşaltılıp davalı tarafa teslim edildiğini, acentalık sözleşmesi devam ettiği sürece davalı tarafın müşteri potansiyelini artıran davacının bu olaydan dolayı zarar gördüğünü ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı şirketin işyerinin hemen yanıbaşına açılan yeni terminallerin fiilen satışa başladığı tarihten sözleşmenin feshi tarihine kadar geçen sürede yaptıkları satışlar üzerinden davacının alacağının tesbiti ile şimdilik 5.000,00 TL’nin, TTK.122.maddesi gereğince oluşan tazminat alacaklarının tesbiti ile şimdilik 20.000,00 TL’nin, sözleşmenin bitim tarihi olan 19/01/2016 tarihine kadar oluşacak kar kaybının tesbiti ile şimdilik 20.000,00 TL’nin tahsiline, tüm alacaklarına sözleşmenin fesih tarihi olan 05/07/2013 tarihinden itibaren avans faizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; dava konusu acentalık sözleşmesinin 7.17.maddesindeki yetkili mahkeme hükmünün geçersiz olduğunu, HUMK. 22.maddesi gereğince ancak birtane yetkili mahkemenin belirlenebilecek iken acentalık sözleşmesinde yetkili mahkemenin Bursa ve Ankara mahkemeleri olarak belirtildiğini bu nedenle 7/17.maddesinin geçersiz olduğunu, yok hükmünde olan bu sözleşme maddesinin geçersizliği karşısında yetkili mahkemenin davalının ikametgah adresi olan Bursa Mahkemeleri olduğunu öncelikle yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, esas yönden ise; müvekkilinin sözleşmeyi haklı neden ileri sürme zorunluluğu olmadan feshetme hakkı olmasına rağmen kısmen ve haklı nedenle feshettiğini, sözleşmenin 7/18.maddesine dayandığını, sözleşme süresinin 19/01/2016 tarihine kadar olduğu iddiasının gerçek dışı olup 22/11/2007 tarihinde imzalanan sözleşmenin Karayolu Taşıma Yönetmeliğinin 16.maddesine göre verilen ve yenilenen yetki belgesinin süresinin 5 yıl olması dikkate alınarak 2011 tarihine kadar bu sözleşmenin devam edeceğini, davacının sözleşmenin feshi sebebiyle uğranıldığı iddia edilen kar kaybını da talep edemeyeceğini, sözleşmenin geçerliliği hususunda taraflar arasında herhangi bir ihtilaf bulunmadığını, TTK.madde 122’de düzenlenen denkleştirme talebinin şartlarının mevcut olmadığını ve davacı tarafça müşteri potansiyelinin de arttırılmadığını belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
KANITLAR:
Sözleşme, ihtarname, tanık beyanları, bilirkişi raporu, vs.
KANITLARIN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME :
Dava; taraflar arasında 22/11/2007 tarihli “acentalık sözleşmesi”, 10/12/2007 tarihli “acentalık sözleşmesi tadil sözleşmesi” kapsamında davacı acentanın davalı adına bilet satışlarıyla ilgili çıkan ihtilaf sonucu tarafların sözleşmeyi feshetmeleri ile davacının haksız fesih sebebiyle davalıdan ücret, tazminat, kar kaybının tesbiti ve belirlenen miktara fesih tarihinden itibaren avans faizi ile tahsiline karar verilmesi istemine ilişkindir.
Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkisizlik kararı ile 03/07/2015 tarihinde mahkememize gelen dosya yukarıdaki esas kaydı yapılmıştır.
Mahkememizce tarafların tanıklarının dinlenilmesine karar verilmiştir.
DAVALI TANIĞI … duruşmada ” ben davalı şirkette otogar birim yöneticisi olarak 2010 yılından beri çalışmaktayım. Davacı, davalı şirketin İzmir acentasıydı. İzmir’de değişik semtlerde altı noktada acentacılık yapmaktaydı. Bu acentalarda davalı şirketin otobüs biletlerini satmaktaydı. Başka firmaya bilet satışı yapması yasaktı. Ancak başka bir firmaya bilet satışı yaptığını duydum. Çünkü ben Garajda çalışmaktaydım. Garaja gelen yolcular … …. peronuna geldiğinde ellerinde davacının başka otobüs firmalarına sattığı otobüs biletleri olduğunu görüyordum. Yine garajdaki diğer otobüs firma çalışanlarından bunu duyuyordum. Olay şu şekilde olmaktadır; yolcu acentaya gittiğinde her hangi bir şehre gitmek için bilet talep etmektedir. Acetada davalı şirket otobüslerinin hareket saatini söylediği gibi satmak istediği başka firmanın saatlerini de söylemektedir. Bazen başka firmanın ismini de söylememektedir. Bu şekilde yolcu bilet aldığında davalı firmanın servisinden faydalanarak geldiğinde ve garajda bizden yardım istediğinde biz de kendisine yardım etmek için biletine baktığımızda davacı şirketin başka firmaya bilet sattığını anladık. Bunun üzerine davalının davacının üç noktadaki acentalarını fesh ettiğini biliyorum, diğer üç noktayı da davacının kendisinin fesh ettiğini biliyorum, sözleşme feshedildikten sonra acente olarak işletilen ofisler boş olarak davalı şirkete teslim edildi. Yani ofislerin üzerindeki … … levhası ve banko yoktu, dedi. Başkaca bilgim yoktur” dedi.
Davacı tanığı MİLAY YILDIZ duruşmada ” ben davalı firmada terminallerden sorumlu olarak 2003 yılından 2013 haziran ayına kadar çalıştım, davalı firma davacı firmaya İzmirde 2007 yılında 6 adet terminal ile ilgili sözleşme imzaladı , davacı bu 6 adet terminali çalışanlarını da eğiterek iyi bir şekilde hizmete soktu, bilet satış yerlerini tamamen dekore etti. Benim şirketteki görevim bu terminalleri denitlemektir, benim çalıştığım birim dışınca ayırca davalı şirketin kalite kontrol birimlerinde vardır. Terminallerin davalı şirket güzergahına başka firmalardan bilet kesmemesi ana kuraldır. 2012 yılı sonralarına doğru davacı şirkette davalı şirket güzergahına bilet kesildiği iddiasıyla 2013 yılı 2 . Ayında davacı şirket ile sözleşmesinin fesih etme kararı alan davalı şirket 2013 haziran ayında sözleşmeyi fesih etti ve davacının 6 adet terminalinden 5 adetinin hemen yanına başka terminal tesis etti, bu 5 adet terminali sözleşmenin feshine karar verilen 2 ay ile fiilen fesh edilen 6. Ay arasında tesis etti. Benim yaptığım kontrollerde davacı davalı şirketin güzergahında otobüs işleten Kontur firmasına ait bilet kesmiyordu, otogarda çalışan bilet satış görevlisi tarafından davacı şirketin davalı işletmenin güzergahında olan başka bir firmaya ait olan bilet kestiği iddiası ile davacının sözleşmesi fesh edildi ancak bu biletin bana gösterilmesi gerektiği halde bilet bana hiç gösterilmedi, yine biletin bana gösterilmesinden sonra bu hususu tutanak ile davalı şirkete bildirmem ve şirketinde ihtarname çekmesinden sonra fesih yoluna gidilmesi gerekirken davalı şirket tarafından bu hususlar yerine getirilmeden sözleşme fesih edildi, Davalı şirket ile ihtilafım vardır, 2013 yılının Haziran ayında haksız olarak isten çıkarıldım, işe iade istemli dava açtım davayı kazandım, dava şu anda temyiz aşamasındadır, davacıdan önce terminallerde … … tarafından işletiliyordu, 6 tanenin tamamı sözleşme ile Murat’a devredildi, davacı 6 adet terminalin tamamanına bakım ve iyileştirme yaptı, bir tanesinin bakım bedeli ile 50.000,00-TL civarındadır, davalı şirketin bilet satışlarında tüm Türkiyede %10 civarıdan artış varken davacınının terminalerinde davalının biletlerinde %20 oranında artışla satıldı. Davacı daha önce davalı şirketin terminalinde çalışan işçileri çıkartı, yeni personellere kendisi tarafından eğitim verildi ve denetimi sağlandı davacı personele ayrıca dışarıdan eğitim aldırmadı benim bilgim bundan ibarettir” dedi.
Davalı tanığı Naci Atilla duruşmada ” ben davalı şirkette otogar birim yöneticisi olarak 30 yıldan beri çalışıyorum, 2003 yılında taraflar arasında yapılan sözleşme ile davacıya 6 adet terminal verildi.2010 yılına kadar sorunsuz olan ilişkide bu tarihten sonra davacı şirketin sözleşme kurallarının ihlali nedeniyle davacı şirket çalışanlarına, personeline davalı şirketin insan kaynakları tarafından gönderilen ihtar ve para cezalarından sonra sözleşme davalı şirket tarafından 2013 yılı tarafından fesih edildi. Fesihten sonra olay mahkemelik olunca davalı şirket yer kiralamak suretiyle yeni terminaller açtı , zaten6 sözleşmeden 3 tanesi davalı diğer 3 tanesi davacı tarafından fesih edilmiştir, yargı sürecinden sonra davacı şirketin fesihten sonra kiralamak suretiyle açtığı terminaller boşaltıldı , eski terminallerde çalışmaya devam edildi, taraflar arasında sözleşmenin fesih nedeni davacı şirket çalışanlarının bizim ” el bileti ” dediğimiz mali hükmü olmayan rezervasyon bileti şeklinde bilet kesmesi nedeniyle oldu. Davacı şirket her 6 terminalinde de gerçek olmayan müşteriler adına reservasyonlar yapıp daha sonra bunları iptal ediyordu, kayıtta 2000 rezervasyon görünürken 500 bilet satışı görünüyordu, davacının bu yapma amacı sözleşmeye aykırı olarak davalı şirketin güzergahındaki diğer otobüs firmalarına bilet keserek haksız komisyon almaya yöneliktir. Zira sözleşmede F1 belgesinde davalı şirket tarafından belirtili şirketlerin dışında firmalara ait bilet kesilmesi yasaktı. Ancak davacı bu yasağı delebilmek için el bileti kesiyordu. Bu husus tespit edildikten sonra davalı firma tarafından davacının her 6 terminalinede 6-7 adet gizli müşteri gönderildi ve sözleşmeye aykırı olarak el bileti kesildiği saptandı. Belirtiğim üzere insan kaynaklarınca ihtar ve cezalardan sonra sözleşme fesh edildi. Davacı şirketin terminallerde çalışan personelinin maaşından daha fazla prim alma nedeni de yine başka firmalara ait biletlerin satışından alınan komisyona dayanmaktadır, yukarıdaki beyanında 2000 rezervasyon görünürken 500 bilet satışı olayını açıklamam gerekirse davacı terminallerinde gerçek olmayan rezervasyonları yapıyordu, bunun amacı şehir içinde diğer terminallerin ve otogardaki biletleri kendisi satmak istemesinden ve sattığı bilet ne kadar fazla olursa alacağı komisyon ne kadar fazla olduğundan biletleri sahte isimleri rezervasyon yapıyordu, gerçek müşteri geldiğinde sahte olarak yazdığı ve satışı iptal ediyor gerçek müşteriye bileti kesiyordu, bu arada ayırdığı yani sahte rezervasyon yaptığı biletlerin tamamı satamadığında son anda bu satışları iptal ediyor ve otobüsler sıkışıp dönemlerde dahi boş koltukla yola çıkıyor zarar ediyordu. Davacı tarafça terminallere yatırım yapıldığı belirtilmiş ise de davacı 6 adet terminali teslim aldıktan sonra rutin boya badana ve tabele değişimi işlemleri yaptığı bir bilgisayar bile alıp terminale koymadı, teslim ederken ise kötü bir şekilde teslim etti ve her terminal başına yaklaşık 5.000,00-TL -8.000,00-TL arası davalı şirket tarafından tadilat masrafı sarf edildi, zaten davalı firma kurumsal bir firma olduğundan davacı firma terminallere kendi istediğine göre tadilat yatırım yapamaz, benim bilgim bundan ibarettir. Ben bu terminallerin davalı şirket tarafından davacıya teslimi ve aynı şekilde sözleşmenin fesihinden sonra davalı şirket tarafından iade alınması esnasında bire bir terminallerde bulunmadım ancak ne şekilde teslim edildiğini duydum, tadilat yapılması sırasında termilallerde bulundum benim bilgim bundan ibarettir” dedi.
Mahkememizce; Davacı şirketin ticari defterleri üzerinde uzman bir SMMM bilirkişi vasıtasıyla inceleme yapılarak; sözleşmenin feshedildiği 2013 yılında, önceki yıllara göre bilet satışında artış olup olmadığı, olmuş ise miktarının ne oranda olduğu,bilet satışları sonucunda acentanın komisyon olarak elde ettiği gelirlerin son beş yıllık ortalamasının hesap edilmesi ve yine ticari defterler incelenerek sözleşmede belirlenen firmalar haricinde başka firmalara bilet satışı yapılmış olup olmadığının tespit edilmesi için; İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi talimat yazılmasına karar verilmiştir.
Alınan 30/01/2017 tarihli talimat bilirkişi raporunda; Davacının inceleme dönemi olan 2007-2008-2009-2010-2011-2012-2013 yıllarına ait yevmiye defterlerine ilgili mevzuat hükümleri gereği yapılması gereken noter açılış tasdiklerinin süresinde yaptırıldığı, 2007-2008-2009-2010-2011 yıllarına ait yevmiye defterlerine noter kapanış tasdiklerinin yaptırılmadığı, 2012-2013 yıllarına ait yevmiye defterlerine süresi içinde noter kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı, dava dosyası ve ekindeki belgeler ile davacı ticari defterleri üzerinde yapılan incelemelerde; taraflar arasında, 22.11.2007 tarihli acentelik sözleşmesi ile kurulmuş bir ticarr ilişki olduğu, bu sözleşmenin 10.12.2007 tarihinde tadil edildiği, davacının ilgili yıllarda davalının bilet satışlarından komisyon olarak elde ettiği gelirlerinin 2007 yılında 5.073,50 TL, 2008 yılında 393.346,77 TL, 2019 yılında 399.252,45 TL, 2010 yıtmda 402,885,96 TL, 2011 yılında 425 872,37 TL, 2012 yılında 483.885,56 TL, 2013 yılında 258.493,34 TL olduğu, sözleşmenin 05.07.2013 tarihinde feshedilmesi nedeniyle 2013 yılı kist dönem olduğundan son beş yıllık komisyon gelir ortalaması geriye doğru tam yılların gelirleri üzerinden hesaplanmış olup; Toplam Gelir 2.105.243,11 TL / 5 Yıl = 421.048,62 TL olduğu, davacının 22.11.2007 tarihinde sözleşme imzaladığı, 2007 yılında ortalama 40 günlük bilet satış komisyon geliri elde ettiği görülmüş olduğundan 2007 yılından 2008 yılına değişim yüzdesi ile benzer durum sözleşmenin fesih tarihinin 05.07.2013 olması ve 6 aylık bir dönemi kapsaması nedeniyle 2012 yılından 2013 yılına yüzde değişim oranı hesaplanmamış olup, buna göre davacının bilet satışlarında; 2008 yılından 2009 yılma %1,50, 2009 yılından 2010 yılına %0,90, 2010 yılından 2011 yılına %5,71, 2011 yılından 2012 yılına %13,62 artış trendi gösterdiği, sözleşmenin 7.02 maddesinde belirtilen firmalardan olan Has Turizm’den başka bir firma ve/veya firmalara bilet satışı yapıldığına dair bir kaydın bulunmadığı tespit edildiği bildirilmiştir.
Mahkememizce; Konusunda uzman SMM bilirkişi olarak Önder Türemen, yolcu taşımacılığı konusunda işletme müdürü Erol Keyfoğlu, hukukçu olarak Halit Aker’in mahkemece resen seçilerek mahkememizin, 27/03/2017 tarihli oturumun (1) nolu ara kararı gereğince bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
Alınan 13/07/2018 tarihli bilirkişi raporunda; davalının davacıya ait bilet satış bürolarına yakın yerlerde kendisine ait bilet satış terminalleri açması Acentelik Sözleşmesi’ne aykırılık teşkil etmediği ancak, bunun TMK m. 2’de düzenlenen dürüstlük kuralına aykırı olduğu; davacının Sözleşmeyi davalının yukarıda açıklanan eylemleri nedeniyle haklı olarak feshettiği kanaatine varıldığından TTK m. 121/4’de düzenlenen tazminatın talep edilebileceği; davacının hakkaniyet gereği denkleştirme tazminatı talep edebileceği ancak bunun miktarının son beş yıllık faaliyet sonucu alınan yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasının % 3’nü geçemeyeceği, davacının davalıdan yıllık olarak ortalama 421.048,62 TL tutarında komisyon elde ettiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Alınan 12/11/2019 tarihli bilirkişi ek raporunda; taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin belirli süreli bir sözleşme olmadığı, yetki belgesinin sona ermesi şeklinde bozucu şarta bağlı belirsiz süreli bir sözleşme olduğu, sözleşmenin son süresinin 19.01.2016 olmadığı ve tarafların fesih işlemleri neticesinde 05.07.2013’de sona erdirildiği, davacının “19.01.2016 tarihi” gerekçesiyle TTK m. 104 ve/veya 113 vd.’na göre ücret (komisyon ücreti) talebi olamayacağı; Davalının Karşıyaka, Şirinyer ve Bornova şubeleri için Beyoğlu 48. Noterliği 20.6.2013 t. ve 73447 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile yaptığı fesih işleminin TTK m. 121/1 c. 2 anlamında haklı sebebe dayanan bir fesih olmadığı, bu sebeple TTK m. 121/1 c. 1 anlamında uyulması gereken 3 aylık fesih suresine de riayet edilmediğinden usulsüz fesih niteliğinde olduğu; davalının Buca, Üçyol ve Nokta şubeleri için İzmir 27. Noterliğinin 02.07.2013 t. ve 15974 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile yaptığı fesih işleminin TTK m. 121/1 c. 2 anlamında haklı sebebe dayanan bir fesih olduğu; davacının davalının haksız ve usulsüz feshi sebebiyle “başlanmış işlerin tamamlanmaması” hususu ispat edilmiş olmadığından TTK m. 121/4 anlamında tazminat talebi imkânının olmadığı; ancak davacının TBKm.112/1, 114/1, 125/11 ve 126 uyarınca davalının haksız ve usulsüz, kendisinin ise haklı feshinden kaynaklanan kazanç kaybı niteliğindeki müspet zararlarının giderilmesini talep edebileceği, bunun miktarının ise 22,862,94 TL olduğu, davacının TTK m. 122/1-c uyarınca denkleştirme tazminatı talep hakkının olduğu kanaatine ulaşıldığı, bunun miktarının ise 285.733,48 TL olarak hesaplandığı bildirilmiştir.
Davacı vekilince HMK 180. Maddesi gereği 27/01/2020 tarihli yeni dava dilekçesi ile ıslah dilekçesi sunulduğu görüldü.
Acentelik sözleşmesi, TTK’nın 102. Maddesinde aşağıdaki şekilde tanımlanmıştır;
“(1)Ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya işletmenin çalışanı gibi işletmeye bağlı bir hukuki konuma sahip olmaksızın, bir sözleşmeye dayanarak, belirli bir yer veya bölge içinde sürekli olarak ticari bir işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmeyi veya bunları o tacir adına yapmayı meslek edinen kimseye acente denir.
“(2) Bu Kısımda hüküm bulunmayan hâllerde aracılık eden acentelere Türk Borçlar Kanununun simsarlık sözleşmesi hükümleri, sözleşme yapan acentelere komisyon hükümleri ve bunlarda da hüküm bulunmayan hâllerde vekâlet hükümleri uygulanır”.
Bu tanıma göre, acentelik sözleşmesi, hukuki niteliği itibariyle vekalet benzeri sözleşmelerdendir. TTK’da özel hüküm bulunmayan hallerde, aracılık yapan acente hakkında öncelikle simsarlık hakkındaki özel hükümler uygulanacak, orada da hüküm bulunmayan hallerde vekalet sözleşmesi hükümleri doğrudan uygulanacaktır.
Somut olayda davacı acente, davalı nam ve hesabına yolcu taşıma sözleşmesi akdeden (yolcu bileti satan) konumunda olup, TTK’da hüküm bulunmayan hallerde, komisyon sözleşmesi hükümleri, yani TBK’nın 532 ila 545. maddeleri öncelikle uygulanacak, orada hüküm bulunmayan hallerde ise TBK’nın vekalet sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulanacaktır. Burada kıyasen uygulama değil, doğrudan uygulama söz konusudur.
Acentelik sözleşmesinin sona ermesi, TTK’nın 121.maddesinde düzenlenmiştir. Anılan maddenin 4. fıkrasına göre, “Haklı bir sebep olmadan veya üç aylık ihbar süresine uymaksızın sözleşmeyi fesheden taraf, başlanmış işlerin tamamlanmaması sebebiyle diğer tarafın uğradığı zararı tazmin etmek zorundadır.” Buna göre, belirli süreli acentelik sözleşmesini tek taraflı olarak ve haklı bir sebep bulunmadan fesheden taraf, başlamış işlerin tamamlanmaması nedeniyle, diğer tarafın uğradığı zararları tazminle mükelleftir. Yine, haksız fesheden taraf, TBK’nın genel hükümlerine göre, diğer tarafın sözleşmenin bakiye süresi için yoksun kaldığı kârı da ödemekle yükümlü olacaktır.
Taraflar arasındaki acentelik sözleşmesi 22.11.2007 tarihlidir. Sözleşmenin 8. Maddesine göre sözleşmenin acente olacak tarafın acentelik hizmeti vermeye başladığı tarihten başlayacağı, taşımacılık yetki belgesi süresinin sonuna kadar devam edeceği belirlenmiştir. Yetki belgesinin süresi 19.01.2016 tarihine kadar geçerlidir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; feshin haklı olup olmadığı ve dürüstlük kuralına uygun şekilde kullanılıp kullanılmadığı noktasında toplanmaktadır.
Türk Medeni Kanunun 2. maddesinin birinci fıkrasında; “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.” hükmümü içerdiği görülmektedir.
Fesih hakkının kötüye kullanılmasının karşı tarafa zarar verme kastıyla yapılmış olması, hiçbir yasal olmayan menfaatin korunması öngörülmeden hakkın kullanılması, amaca aykırı hareket edilmesi gibi haller olarak sayılabilir.
Dürüstlük kuralı, hak sahiplerinin haklarını kullanırken ya da borçlarını ifa ederken hukuka, genel ahlaka, örf-adet kurallarına ve doğruluk ilkesine riayet etmeleri olarak nitelendirilir.
6098 sayılı TBK’nın 49/2. maddesine göre “zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.”
Türk Ticaret Kanunu’nun “Denkleştirme istemi” kenar başlıklı 122. Maddesinde;
“(1) Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra;
a) Müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa,
b) Acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve
c) Somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa, acente müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir.
Davalı tarafından davacı acentenin müşteri çevresini etkileyecek şekilde yakınında acente açması dürüstlük kuralına aykırıdır. Davacı taraf sözleşme gereği bir takım teminatlar vermeyi taahhüt ederek sermayesini davalının biletlerinin satılması işine özgülemiş olup davalının davacı acentenin müşteri çevresini etkileyecek şekilde yakınında acente açarak davacının faaliyetlerinin etkileneceğini öngörmesi gerekirdi. Bilirkişiler tarafından yapılan hesaplamada denkleştirme tazminatı 285.733,48 TL olarak hesaplanmıştır. Davacı tarafından kar kaybı talep edilmiş olup, davacının geçmiş yıllarda elde etmiş olduğu, komisyon tutarı olan 421.048,62 TL tutarındaki hasılatın %5,43 ‘ü olan 22.862,94 TL mahrum kalınan kar olarak hesaplanmıştır. Davacıya tahsis edilen işyerlerinin yakınında davacının faaliyetlerine zarar verecek şekilde yeni işyerleri açması nedeniyle davacı tarafından haklı nedenle fesih yapılmış olması dolayısıyla davalının davacının zararlarını karşılaması gerektiği kanaatine karar verilerek 285.733,48 TL + 22.862,94 TL = 308.596,42 TL’nin dava tarihi olan 08/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın KABULÜ ile 308.596,42 TL’nin dava tarihi olan 08/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar yasası gereği alınması gereken 21.080,22-TL harçtan peşin alınan 768,50-TL+147,00 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 20.164,72-TL harcın davalıdan tahsiline,
3-Davacı tarafından yapılan aşağıda dökümü yazılı 2.149,00-TL yargılama gideri ile peşin alınan 768,50-TL+147,00 TL ıslah harcının harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı yararına ölçümlenen 30.051,75-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde taraflarca yatıralan avansın kullanılmayan kısmının HMK 333.md.uyarınca yatıranlarına iadesine
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 03/11/2020

Katip …
¸E-imzalıdır.

Hakim …
¸E-imzalıdır.

Davacı gideri ;
1.800,00 TL bilirkişi gideri,
349,00 TL tebligat posta gideri
2.149,00 TL toplam gider

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.