Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/571 E. 2020/821 K. 05.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2015/571
KARAR NO : 2020/821

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – T.C.N…. –
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … –

DAVA : Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 29/04/2015
KARAR TARİHİ : 07/12/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin Bursa Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 79757 numaralı sicil esasında kayıtlı bulunan davalı şirketin ortağı olduğunu, Türk Ticaret Kanunu’nun 638. Maddesi “(1) Şirket sözleşmesi, ortaklara şirketten çıkma hakkını tanıyabilir, bu hakkın kullanılmasını belirli şartlara bağlayabilir. (2) Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.” ve 641. Maddesi “(1) Ortak şirketten ayrıldığı takdirde, esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesini istem hakkını haizdir.” şeklinde olduğu, haklı sebep genel anlamda ortaklık ilişkisinin devamını olanaksız kılan bir durumdur. Bu durum ortaklık işlerinden ya da ortakların kişisel ilişkilerinden kaynaklanmış olabilir. Durumun meydana gelmesinde çıkacak olan ortağın kusurunun bulunup bulunmadığı da çıkma hakkının kullanılması açısından önemli olmadığını, haklı sebep TTK’da tam olarak tanımlanmamış olsa da bazı haller haklı sebep olarak sayılmıştır. Örneğin TTK m. 245’te “bir ortağın şirketin yönetim işlerinde veya hesaplarının çıkarılmasında şirkete ihanet etmiş olması” veya “bir ortağın kendisine düşen asli görevleri ve borçları yerine getirmemesi” ve bunlara benzer haller haklı sebep olarak nitelendirilmiştir. Kanunda sayılan bu haller örnek niteliğindedir; her somut olayda haklı sebep bulunup bulunmadığı çıkma hakkını kullanan ortağın kişisel özellikleri ve şirketin yapısı da göz önünde bulundurulmak üzere ayrı ayrı inceleneceğini, müvekkilinin davalı şirket ortağı ve müdürü Mücahit Sözen’e çekmiş olduğu Bursa 9. Not. 22.01.2015 tarih ve 01223 yev. No’lu ihtarnamesi ile TTK 614 hükmü gereğince şirketin iş ve işlemleri ile hesapları hakkında bilgi istemiş olup müdür Mücahit Sözen tarafından çekilen Bursa 9. Not. 05.02.2015 tarih ve 02378 yev. No’lu cevabi ihtarnamesinde şirket ticari defterlerinin müvekkilem uhdesinde olduğu iddia edilerek istenilen bilgilerin verilmesinin mümkün olamayacağı belirtildiğini, şirket müdürü tarafından çekilen cevabi ihtarnamedeki hususlar gerçeği yansıtmadığını, şirket yevmiye defteri, defter-i kebir, envanter defteri, pay defteri, genel kurul toplantı ve müzakere defteri müvekkilemin uhdesinde bulunmamakta olup şirket müdürü talep edilen bilgi ve belgeleri vermemek amacıyla işbu defterlerin müvekkilemde olduğunu iddia ettiğini, bu iddia haksız ve yersiz olup belirtilen defterler şirket bünyesinde bulunduğunu, şirket müdürü çekilen ihtarnameye olumsuz yanıt vererek talep edilen bilgileri müvekkileme vermekten imtina ettiğini, müvekkilinin Osmangazi Vergi Dairesi’ne yazmış olduğu yazıda da bu defterlerin şirket müdürü tarafından teslim alındığını bildirdiğini, müvekkilinin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na yazmış olduğu 29.01.2015 tarihli ve 25.02.2015 tarihli yazılarda şirket müdürünün karar almadan keyfi olarak şirket adresini değiştirdiğini; yine karar almadan OSGB sorumlu müdürü ve hemşirenin iş akdini feshettiğini ve kanunda belirtilen sürelerde yerlerine atama yapmaması nedeniyle şirketin ceza almasına sebebiyet verdiğini belirttiğini, Şirket müdürünün; bir şirket ortağının haklı talebini yerine getirmeyerek istenen bilgi ve belgeleri vermekten imtina etmesi; yine aynı şirket müdürünün ortaklar kurulu kararı olmadan personelin işine son vererek şirketin iştigal konusu nedeniyle ceza almasına sebep olması müvekkilem için kabul edilemeyeceğini müvekkilinden artık o şirketin bir ortağı olarak kalmasının beklenilmesi düşünülemeyeceğini, Bursa 15. Asliye Ceza Mahkemesi 2014/444 sayılı dosyası ile müvekkilinin müşteki, şirket müdürü Mücahit Sözen’in de müşteki sanık olduğu hakaret ve tehdit suçlamasıyla açılmış bir kamu davası bulunduğunu, müvekkilinin ile şirket ortağı ve müdürü arasında yargıya intikal etmiş bir husumet söz konusu olduğunu, şirketi idare edecek olan bu şahıslar arasında şirketin iştigal konusu ile ilgisi olsun olmasın husumet bulunması artık o kişilerin biraraya gelmelerinin münkün olamayacağını gösterdiğini, şirket ortakları hakkında birbirlerine karşı hakaret ve tehdit suçlamalarıyla ilgili kamu davası açılması artık ortaklardan herhangi birinin o şirkette ortak olarak bulunmasında bir menfaatinin kalmadığını göstereceğini, şirket hesapları incelendiğinde görüleceği üzere bankadan kredi çekildiğini, bu kredinin hangi şirket ortağı tarafından ne sebeple ve hangi karara dayanarak çekildiği tarafımızca bilinmediğini, bunun dışında şirket müdürünün şirket hesabından herhangi bir ortaklar kurulu kararı olmadan maaş adı altında kendi hesabına para aktarımı yaptığı tesbit edildiğini, şirket müdürünün şirket hesabındaki parayı kendisi için kullanması hukuken kabul edilemeyeceğini, bunların dışında şirketin vergi borçlarının da olduğu görüldüğünü, bu borçların ne sebeple doğdukları tarafımızca bilinmediğini, vergi borcunun varlığı şirketin iyi idare edilmediğini gösterdiğini, şirketin Garanti Bankası Altıparmak Şubesi 6296407, Ziraat Bankası Fevzi Çakmak Şubesi 63070480-5002 ve Ziraat Bankası Özlüce Şubesi 63070480-5003 numaralı hesap dökümleri celp edilerek incelendiğinde tüm usule aykırı nakit transferleri görüleceğini, sayılan tüm bu olgular müvekkilemin ortaklıktan haklı sebeple ayrılmasına olanak verdiğini, zira bir süredir şirket yönetiminde sergilenen ciddiyetten uzak, gevşek tutum ve ticari anlamda verilen yanlış ve isabetsiz kararlar nedeniyle ticari anlamda ciddi bir performans kaybı ve maddi sıkıntı yaşandığını, bu durum; mahkemenizce şirket envanteri ve diğer kayıtlar üzerinde yaptırılacak kapsamlı bir bilirkişi incelemesi sonunda açıklığa kavuşacağını, durumun vehametini vurgulamak ve gerekli önlemlerin bir an önce alınmasını sağlamak amacıyla evvelce yapmış olduğumuz çağrılara yanıt verilmediği gibi şirket defterlerini ve kayıtlarını inceleme girişimlerimiz de fiili olarak engellendiğini, yine şirketin kurulmasından bu yana hiç kar payı dağıtılmamış olması da müvekkilemin ortaklıktan çıkmak için ileri sürdüğü bir sebep olduğunu, bazı Yargıtay kararları incelendiğinde idare ve temsil yetkisinin kullanılmasında basiretsizlik, ağır ihmal ve benzeri hallerin haklı neden sayıldığı görüldüğünü, Y.11.HD.01.11.1977-E.4015/K.4723 “Limited ortaklığın müdürleri olan davalıların, ortaklık faaliyetini durdukları ve defterleri düzgün tutmadıkları ve ortaklara hesap vermedikleri sabit ise, bu durum haklı neden olmakla…” şeklindeki kararı iddiamızı haklı gösterdiğini, Y.11.HD.21.02.2000-E.55/K.1242 “Ortaklığın ortakları arasındaki anlaşmazlık, ortaklığın feshi için haklı neden olarak ortaya çıkmasından dolayı, bu ortaklığın haklı nedenle lehine karar verilmesi gerekir.” karar da dava gerekçelerimizin bir kısmını temellendirdiğini, Y.11.HD.15.01.2004-E.61.06/K.230 kararında “Ortaklar arasında uyumsuzluk ve husumetin süreklileşmesi, şirket faaliyetlerinin durması, şirketin sürekli zarar etmesi, bir kısım ortağın şirketten dışlanıp ortaklık haklarından yoksun kılınması gibi durumlar, feshi gerekli kılan haklı nedenlere örnek olarak gösterilebilir.” denildiğini, bir başka kararda ise “Yasada haklı nedenler açıkça belirtilmemiş ise de, ortaklık anlayışını ortadan kaldıran, bireysel çıkarlara yönelik, ortaklar arasında kişisel ve grupsal çıkarların ön plana çıktığı ve ortaklık amacının gerçekleşmesi olanağının bulunmadığı durumların varlığı halinde, haklı nedenlerin oluştuğunun kabulü gerekir.” ifadesine yer verildiğini, tüm belirtilen bu kararlar davamızın haklılığını gösterdiğini, TTK 641. Maddesinde ayrılma akçesi düzenlediğini, çıkma beyanımızın kabulü ile şirketin gerçek mal varlığının bilirkişi incelemesi ile hesaplanarak müvekkilemin ayrılma payının tesbiti ve tarafımıza ödenmesi ile geçmiş yıllara ait reel karın da hesaplanarak müvekkilemin hissesine düşen kısmının ödenmesine karar verilmesini talep ettiklerini, bu nedenlerle haklı sebeple çıkma beyanının kabulü ile ayrılma payının ve kar payının ödenmesinin temini için işbu davanın açılması hasıl olmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacının işbu davayı açmasının esas amacının şirket ortaklığının getirdiği sorumluluktan ve yükümlülüklerden, şirket borçlarından kaçma isteği olduğunu, açılan davayı kabul etmediklerini, davacının müvekkiline ihtarname çekerek şirket işlemleri hakkında talepte bulunduğunu, davacının tek taraflı olarak Bursa Vergi Dairesine yazı yazarak ticari defterlerin şirket müdürü tarafından teslim alındığını belirttiğini, öncelikle bu yazı için teslim ettiğini iddia ettiğine göre şirketin ticari defterlerinin öncesinde sürekli davacı yedinde olduğunun açık beyan olduğunu, zaten davacının aynı zamanda mali müşavir olduğundan ve şirket muhasebesine baktığından tüm şirket evraklarının elinde olduğunu, TTK uyarınca şirket müdürü şirketi temsil etme ve sözleşme yapma ya da sözleşmeyi iptal etme hakkına sahip olduğunu, davacı tarafın ceza mahkemesi dosyası nedeniyle bir husumetin söz konusu olduğunu, şirket ortaklığı menfaatinin kalmadığını belirttiğini, belirtilen davanın şahsi haklarla ilgili yargıya intikal ettiğini, davacının haricindeki şirket ortaklarının davacıya karşı beslediği hiçbir husumetin olmadığını, davacının şirket müdürünün hesabındaki parayı kendisi için kullandığı iddiasının da gerçek dışı ve çirkin bir iftira olduğunu, nitekim 2013 yılında ortaklar arasında varılan mutabakat sonucunda Mücahit Sözen’in sürdürdüğü işler ve masrafları her ay 5.000 TL ödenmesine, yine …’un şirket muhasebe işlerini yürütmesi karşılığında yıllık 2.000 TL ödenmesine karar verildiğini, davacı kendisinin ve diğer ortak Mücahit Sözen’e yapılan ödemelerden sanki yeni haberdar olmuş gibi davranmasının tamamen mahkemeyi aldatmaya yönelik olduğunu, şirket kasa defteri, şirket kurulduğundan beri bizzat davacının el yazısıyla kendisi tarafından tutulduğunu, davacının müvekkili şirketin ciddi bir performans kaybı ve maddi sıkıntı yaşamakta olduğunu belirttiğini, öncelikle kendi iddiasına göre şirketin ticari defter ve kayıtlarından herhangi bir bilgisi yok ise şirket hakkındaki bu tespitinin neye göre yapıldığının izahı olması gerektiğini, müvekkili şirketin belirtildiği gibi kötü yönetilse ve maddi sıkıntı yaşasa idi 2014 yılı içerisinde gelirler vergisinin 20.000 TL civarında olmayacağını, şirketin kar yaptığını, davacının kar dağıtımıyla ilgili iddiasına gelince bütün ortaklara açık olarak yapılan 16/04/2015 tarihli olağan genel kurul toplantısını sunduklarını, şirket karının şirket bünyesinde kalmasının oy birliğiyle karar verildiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların karşılıklı beyan dilekçeleri, e-posta kayıtları, Bursa 19. Noterliğinin 5485 nolu olağan genel kurul toplantı tutanağı, ÇSGB İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğünün yazısı, genel kredi sözleşmesi, şirket kasa defterinin 13/12/2013-23/09/2013-14/12/2013 tarihli giren çıkan sayfa suretleri, Bursa 9. Not. 22.01.2015 tarih ve 01223 yev. No’lu ihtarnamesi, Bursa 9. Not. 05.02.2015 tarih ve 02378 yev. No’lu cevabi ihtarnamesi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na yazılan 29.01.2015 tarihli ve 25.02.2015 tarihli yazılar, Bursa 15. Asliye Ceza Mahkemesi 2014/444 sayılı dosyası, davalı şirketin Garanti Bankası Altıparmak Şubesi 6296407 nolu hesap hareketleri, Davalı şirketin Ziraat Bankası Fevzi Çakmak Şubesi 63070480-5002 nolu hesap hareketleri, davalı şirketin Ziraat Bankası Özlüce Şubesi 63070480-5003 nolu hesap hareketleri, yazılan müzekkere cevapları, bilirkişi raporu, feragat dilekçesi ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, şirket ortaklığından çıkma ve ayrılma payı istemine ilişkindir.
Davacı vekilinin 26/11/2020 havale tarihli feragat dilekçesinde: Müvekkilinin davalı şirketteki hissesini diğer ortaklara devrederek ortaklıktan ayrılmış olduğundan davanın konusuz kaldığını, konusuz kalan bu davadan feragat ettiklerini, yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını beyan etmiştir.
Davalı vekilinin 26/11/2020 havale tarihli dilekçesinde özetle: Feragati kabul ettiklerini, aralarında yapılan protokol uyarınca davacı taraftan vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin olmadığını beyan etmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 307, 309, 310, 311. Maddelerine göre ” Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.
Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir.
Kısmen feragat veya kabulde, feragat edilen veya kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir.
Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır.
Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir.
Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir.” davacının dilekçesinin yasaya uygun olarak feragat beyanı olduğu ve tek taraflı davayı sona erdiren taraf işlemi niteliğinde bulunduğundan mahkemeye ulaştığında hukuki sonuç doğurmaktadır. Feragat hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceğinden tahkikat aşamasında beyanda bulunduğu anlaşılmakla davanın feragat nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Davacı ve davalı tarafın feragata yönelik beyanları dikkate alınarak durum ve koşulların değiştiği sabit olduğundan mahkememizin 17/03/2020 tarihli ara karar ile davalı şirketin araçları üzerine konulan ihtiyati tedbirin KALDIRILMASINA,
3-Kararın niteliği gereği yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Harçlar Kanunun 22. Maddesi gereğince alınması gereken 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının feragatın ilk celseden sonra vuku bulması sebebiyle 2/3′ ü olan 36,26 TL’den peşin alınan 27,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 8,56 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
5-Davalı tarafın yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda HMK’nın 341 ve 345. Maddeleri gereği kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile Bursa Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere, Türk Milleti adına dosya üzerinden karar verildi. 07/12/2020

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.