Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1609 E. 2021/451 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2015/1609
KARAR NO : 2021/451

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVALI : … – …
VEKİLLERİ : Av. … – …
Av. … – …
DAVA İHBAR OLUNAN : … -…
DAVA İHBAR OLUNAN/EDEN : …- T.C No: …-…
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/12/2015
KARAR TARİHİ : 10/06/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/07/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin davalı/borçludan cari hesaptan doğan alacağının tahsili için Bursa 9. İcra Müdürlüğü’nün 2015/… Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığını, örnek 7 ödeme emrinin 09/11/2015 tarihinde borçluya tebliğ edildiğini ancak davalı/borçlu haksız ve dayanaksız olarak 12/11/2015 tarihinde takibe itiraz ettiğinden ve takip durduğundan, duran takip nedeni ile davacı/müvekkilinin daha fazla zarar görmesini engellemek amacıyla iş bu davayı açtığını, davanın ve takibin konusu alacağın kaynağı ödenmeyen faturalara dayandığını, para borcu niteliğinde olduğunu, Türk Borçlar Kanunun madde 89/1 uyarınca ” Para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir.” 6100 sayılı HMK’nın 10. Maddesi gereğince de; sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde açılabilir. İlgili mevzuat hükümleri ve alacaklı müvekkilinin ikametgahı Bursa olduğu cihetle Bursa icra daireleri ve mahkemelerinin yetkili olduğunun aşikar olduğunu, bu nedenle davalının bu yöndeki itirazlarının reddi gerektiğini, müvekkili şirket aralarındaki şifahi sözleşme gereğince davalı tarafa “kömür” satımı gerçekleştirmiş olup, buna ilişkin cari hesap ekstresi dilekçenin ekinde sunulduğunu, müvekkili şirket, satım sözleşmesi gereği üzerine düşen edemi eksiksiz olarak ifa etmiş ve faturalara konu malları davalıya teslim ettiğini ancak davalı söz konusu malların bedelini müvekkiline ödemediğini, diğer yandan faturaları elden tebellüğ eden davalı, faturaların içeriğine yasal süresi içerisinde hiçbir itirazda bulunmadığını, müvekkili şirketin bakiye 193.511,92 TL’lik borcunun tüm şifahi taleplere rağmen ödenmemesi üzerine de, davalı aleyhinde Bursa 9. İcra Müdürlüğü’nün 2015/… esas sayılı dosyalı ile icra takibi başlatıldığını, müvekkili şirket takip konusu bedelde alacaklı olduğu, dosya kapsamında toplanacak deliller ve taraflara ait ticari defter ve kayıtların incelenmesi neticesinde netlik kazanacağını, olayda her iki tarafın tacir olduğunu, taraflar arasındaki ilişki ticari bir işten kaynaklandığını, kaldı ki olay her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğunu, bu nedenle takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanması talebi ile takibin fer’i niteliğindeki diğer kalemlere (vekalet ücreti ile yargılama giderleri) ilişkin taleplerinde bir hata bulunmadığını, davalı/borçlu likit ve fatura, cari hesap, ticari defter ve kayıtlar ile basit olan borcunu, haklı bir sebebi olmaksızın ödemeyerek icra takibi yapılmasına sebep olduğunu, takibe konu borcun ödendiğine, ertelendiğine veya başka bir nedenle ortadan kalktığına dair bir belge sunmaksızın da afaki bir şekilde borca itiraz ettiğini bu durumda davalı/borçlunun itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu, bu itirazın takibi sürüncemede bırakmak maksadı ile yapıldığı açıkça anlaşıldığını, bu nedenlerle davalı/borçlunun %20 ‘den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, davalının yetkiye ilişkin itirazlarının reddi ile Bursa Mahkemem ve İcra Müdürlükleri’nin yetkili olduğunun tespitini, davalının yetkiye, borca, fer’ilere ve takip sonrası faize, faiz tür ve oranına itirazın iptali ile Bursa 9. İcra Müdürlü’nün 2015/… E. Sayılı dosyasının, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak suretiyle devamına, % 20 den az olmamak şartıyla icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı tarafından müvekkili aleyhine Bursa 9. İcra Müdürlüğü’nün 2015/… esas sayılı dosyasından başlatılmış olan icra takibi ile talep edilen meblağın hiçbir yasal gerekçesi bulunmadığından süresi içinde ve hukuka uygun olarak itiraz edildiğini, işbu takip durdurulmuş ve davacı tarafın yargılamayı gerektiren haksız ve kötüniyetli takibinin tahsili engellenerek müvekkil banka menfaatleri korunduğunu, bunun üzerine davacının sayın mahkeme nezdinde itirazın iptali davası açtığını, işbu müvekkil aleyhine Bursa İcra Müdürlüklerinde açılan takip yetkisiz icra müdürlüğünden açıldığından davanın reddi gerektiğini, müvekkili …’nun tebligat adresi icra takibinde belirtildiği üzere “Anadolu Mahallesi 147. Sk. No: 4 Cerrah/İnögöl/Bursa ” olduğunu, müvekkili ile davacı arasında bulunduğu iddia edilen bir ticari ilişkiye ve borcun varlığına itiraz edilmiş olup, takipsiz yetkisiz icra müdürlüğünde açıldığından davanın reddi ile takibin yetkili icra müdürlüğü olan İnegöl İcra Müdürlüklerinde açılması gerektiğini, İ.İ.K’nın 67. Maddesi gereğince “Ödeme emri borçluya takip talebinden itibaren nihayet 3 gün içinde tebliğe gönderilir. Takip belgeye dayanıyorsa, belgenin tasdikli bir örneği ödeme emrine bağlanır.” Gerek müvekkiline gönderilen ödeme emrinde gerekse dava dilekçesinin ekinde davacı yanın dayandığı iddia edilen faturaların onaylı veya onaysız hiçbir belge eklenmemiş olduğunu, davacı yanın alacaklı olduğu iddia edilen belgelerin incelenmesi taraflarınca mümkün olmadığını, usule aykırı işbu ödeme emrinin iptali gerektiğini, usulsüz başlatılmış olan icra takibine dayanarak açılan işbu davanın usulden reddi gerektiğini, davalı müvekkili … bursa İnegöl’de Yeşilova Süt Ürünleri (bundan sonra süthane olarak anılacaktır) isimli bir işyerinde işletme olduğunu, işyeri için kömür alımı yaptığını, davalı müvekkilinin ekli sözleşmede görülceği üzere 01/04/2010 tarihinden bu yana İnegöl’de faaliyet gösteren dava dışı … Kömür-… isimli şahıstan kömür aldığını, müvekkili tarafından talep miktarda kömür, süthaneye … tarafından gönderildiğini, aracılık hizmeti gören bu firma kendi bünyesinden ve muhtelif kömür firmalarından aldığı kömürü talep eden işyerlerine ve İnegöl’de dağıtım yaptığını, davacı şirket de, … Kömür’ün aracılık hizmeti için toptan kömür aldığı firmalardan biri olduğunu, müvekkili 2010 senesinden bu yana kömürü … Kömür’den aldığını, siparişi üzerine gelen kömürün ödemesi de …’e yapıldığını, davalı müvekkili ile davacı yan arasında olduğu iddia edilen ticari ilişki aslında … ile davalı yan arasında mevcut olduğunu, müvekkilinin davacı yan ile bu zamana kadar hiçbir ticari ilişkisi olmadığı gibi tarafların birbirlerini dahi tanımadığını, müvekkilinin davacı yana bugüne kadar hiçbir kömür siparişi olmadığını, müvekkil tarafından 2010 senesinden bu yana alınan tüm kömürleri Mustafa Şimşek’ten almış olduğunu, tamamının ödemesini …’e yaptığını, 2015 senesinde meydana gelen ekonomik dalgalanmalar nedeni ile … tarafından toptan kömür alan davacı şirket arasında kur farkı nedeni ile bazı anlaşmazlıklar meydana geldiğini müvekkili hakkında davacı yanca takip açıldığını öğrendiğini, olayın nedenini araştıran müvekkilinin dava yanın kur farkı nedeni ile …’ten ek ödeme istediğini, … tarafından da bu ek ödemenin anlaşma dışında bir talep olması nedeni ile reddettiğini, davalı yanın anlaşmazlığı gideremediği için esasen hiçbir ticari ilişkisinin olmadığı 3. Kişiler aleyhine haksız icra takiplerine başlandığını öğrendiğini, müvekkili firmada bu mağdurlardan yalnızca biri olduğunu, davacı yanın alacaklısı olduğu Bursa 9. İcra Müdürlüğü’nün 2015/9398 esas Borçlusu …, Bursa 12. İcra Müdürlüğü’nün 2015/12645 Esas, borçlusu … Sitesi Yöneticiliği, Bursa 12. İcra Müdürlüğü’nün 2015/… Esas borçlusu … Sitesi Yöneticiliği, Bursa 12. İcra Müdürlüğü’nün 2015/… Esas borçlusu … sitesi Yöneticiliği dosyalarında da görüleceği üzere müvekkili ile bu takip borçluları da aynı haksız ve kötüniyetli takiple karşı karşıya kaldığını, yukarıda yazılı takip borçlularından … Sitesi’nin 19/06/2012 tarihli imzalı ve mühürlü kat malikleri toplantısında kömürün … Kömürden alınacağı yönünde kararları mevcut olduğunu, karar tarihinden bu yana söz konusu borçlu da müvekkilimiz gibi … Kömür …’ten kömür almakta olduğunu, ancak aynı sebeplerden dolayı bu borçlular hakkında da mükerrer talepli olarak icra takip işlemlerine başlandığını, davacı yanca bedellerin ödenmiş olmasına rağmen kötüniyetle açılmış olan bu icra takipleri nedeniyle … tarafından davacıya … tarafından yapılan ödemelerin iadesi talebiyle … tarafından Bursa 14. İcra müdürlüğü’nün 2015/13818 Esas sayılı dosyasından 400.000 TL bedelli, Bursa 14. İcra Müdürlüğü’nün 2015/13819 Esas sayılı dosyasından 400.000 TL bedelli, Bursa 4. İcra Müdürlüğü’nün 2016/283 Esas sayılı dosyasından 30.000 TL bedelli icra takiplerine başlandığını, dosyalar celp edildiğinde olay ile bağlantısı açıkça görüleceğini, diğer icra takiplerinde olduğu gibi müvekkili de aslında …’ten aldığı kömürlerin bedellerini …’e tamamıyla ödendiğini, bu husus ticari defterlerin incelenmesi ile de açıklığa kavuşacağını, olayın özüne bakıldığında esasın davacı yanın takibe koymuş olduğu faturalar 2012 senesinden bu yana ödenmediği iddia edilen faturalar olduğunu, davacı yanının öyle bir husus iddia ettiğini söylemiştir ki 2012 senesinden bu yana müvekkil kendisine tek bir kuruş dahi ödeme yapmamış olmasına rağmen 20 adet faturaya denk gelecek şekilde 2015 senesine kadar toplam 193.511,92 TL tutarında kömür gönderildiğini, hiçbir işletmenin 3 sene boyunca tek bir kuruş ödeme almadığı bir firmaya bu şekilde satım yapmaya devam etmeyeceğinin açık olduğunu, bu husus hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacı yanın kötüniyetli olarak faturalar hakkında takip işlemi yaptığının açık olduğunu, dava yan tarafından takibe konulmuş olan faturalar, … tarafından davacı yandan satın alınan toptan kömürlere ilişkin faturalar olup, kendi aralarındaki ticari ilişki nedeniyle birbirlerine fatura etmedikleri mallar bu şekilde …’in kömür sattığı yerlere faturalandırıldığını, bu ticari ilişki 2010 senesinden bu yana bu şekilde devam ettiğini, esasen müvekkili tarafından belirtilen miktar kadar kömür dahi almadığını, davacı yanın kömürlerin müvekkile teslim ettiğine dair herhangi bir delil de dosyaya sunamadığını, takibe ve davaya konu edilen mallar müvekkiline teslim edilmediğini, takibe ve davaya konu edilen bir kısım fatura da kapalı olarak tabir edilen şekilde düzenlenmiş faturalar olduğunu, yani bedeli … tarafından davacı yana hali hazırda ödendiğini, olayın özetinde, davacı yanın esasen ticari ilişki içerisinde olduğu … ile arasında kur farkına dayanan anlaşmazlık nedeni ile …’in müşterilerinden bedellerini …’ten almış olmasına rağmen mükerrer tahsilat talebi ile haksız ve kötüniyetli olarak faturaların takibe konulmasının söz konusu olduğunu, davacı yan tarafından var olduğu iddia edilen alacağı öncelikli olarak icra takibinde faturaya dayandırıldığını (ki söz konusu faturalar ödeme emrinin eki ile tarafına tebliğ edilmediğini) ancak daha sonra huzurda açılan işbu dava dilekçesinde yazılı “fatura” ibareleri daksillenerek alacak cari hesap ilişkisine dayandırıldığını, dava dilekçesinin ekine ise yine yalnızca cari hesap ekstresi eklendiğini, davacı yan eğer alacağını cari hesap ilişkisine dayandırarak talep ediyor ise müvekkili ile arasında hiçbir ticari iş ve buna dayanan bir sözleşme olmadığını tekrarla vurguladığını, bu nedenle haksız ve yersiz davanın reddine karar verilmesini, müvekkili firmanın cari hesap ekstresi de incelendiğinde davacı yana hiçbir borcu olmadığı açıkça tespit edilebileceğini, davacı yanın dava dosyasına sunmuş olduğu cari hesap ekstresi yasal koşullara haiz olmayan, kapanış mührü bulunmayan sonradan değiştirilmesi mümkün olan bir kağıt parçasından öteye gidemeyen bir belge olduğunu, davacı yanın kapanış mührü bulunan cari hesap ekstrelerini dosyaya sunması, aksi halde davasını dayandırdığı bu cari hesap ekstresinin geçerliliği bulunmayan bir belge olduğunun tespiti ile alacağının varlığını kanıtlayamadığından davanın reddedilmesine karar verilmesini, davacı yan tarafından müvekkili Ruhi Koyuncu’ya satılmış bir mal veya verilmiş hiçbir hizmet söz konusu olmadığını, davalı müvekkilini dava dışı … ile ticari ilişkisi mevcut olduğunu, müvekkil kömürü …’ten aldığını ve ödemeler bu nedenle …’e yapıldığını, … tarafından getirilen faturalar ise yine müvekkili tarafından muhasebeleştirildiğini, … ile davacı yanın ticari ilişkisinde ise … aldığı toptan kömürün bedellerini davacının yanında çalışan tahsildarı …’ya ödediğini, söz konusu tahsildarın dosyada dinlenmesi ile … ile davacı yanın ticari ilişkilerinin niteliği ve alınan ödemeler ile bilgiler aydınlığı kavuşabileceğini, müvekkilinin tamamen bu iki firma arasında mevcut olan anlaşmazlık nedeniyle mağdur konumuna düşürüldüğünü, davacı yanın cari hesabına bakıldığında müvekkili tarafından 2013 senesinde 7.500 TL, 7.552,00 TL, 7.510,25 TL tutarında 3 adet ödeme görüldüğünü, takip tarihine kadar müvekkil tarafından bizzat davacı yana yapılan hiçbir ödeme bulunmadığını, aynı şekilde 2011 senesinde devredilen bakiye ye bakıldığında 2011 senesinde alınan kömürlere ilişkin ödemelerde müvekkili tarafından bizzat davacı yana yapılmadığını, bu ödemelerin hepsi …’e yapıldığını ve … tarafından da toptan olarak aldığı kömürlerin ödemeleri davacı yana yapıldığını, davacı yanın yapılan bu ödemelere hiçbir itirazı olmadığı gibi takibe konulan faturalardan da bu oranda mahsup yapıldığını, Yargıtay’ın yerleşik uygulaması ve kararlarına da görüldğü üzere ticari ilişkin itiraza uğramayan kısmına ilişkin uygulamanın, takibe konulan kısım için de geçerli olacağının kabulü gerektiğini, olay da müvekkil ile … arasında 2010 senesinden bu yana kömür alışverişi yapılmakta olduğunu, alınan kömürlerin ödemeleri satıcı …’e ödenmekte olduğunu, … tarafından toptan olarak alınan kömürlere ilişkin faturalar ise …’in kömür sattığı kişilere belirli aralıklarla davacının belirlediği şekilde faturalandırıldığını, davacının davaya konu ettiği cari hesap ekstresinde görülen 2013 yılına ait ödemeler ile 2012 senesinde önce görünmeyen ödemelerin tamamı … tarafından davacı yana yapıldığını, çünkü müvekkilinin davacı yana bugüne kadar bizzat hiçbir ödemesi olmadığı gibi bir irtibatı dahi olmadığını, davacı yanca da bu uygulamanın kabul edildiği dava dilekçesinin eki ile sunulan ve ödeme olarak gösterilen bedeller ile de sabit olduğunu, bu nedenle …’e yapılan ödemelerin davacı yanca sonradan kabul edilmediğinden bahisle 2012 senesinden bu yana tanzim edilen faturaların takibe konu edilmesi davacının haksız ve kötüniyetli davranışının açık bir göstergesi olduğunu, ticari ilişkinin temeline bakıldığında müvekkil tarafından …’e yapılan ödemelere ilişkin itiraz edilmediğini ve dava dilekçesinin ekinde cari ekstrede de açıkça gösterilen tahsilatları bulunduğundan bu ödemeler de davacı yanca da kabul gördüğünden takibe konu faturalara ilişkin …’e yapılan ödemelerin kabulü gerekeceği, müvekkile davacı yan arasında hiçbir suretle mevcut olmayan ticari ilişki kapsamında davacı yanca müvekkile hiçbir mal teslim edilmediğini, davacı yan bu günü kadar kömürlerin tamamını …’ten aldığını, faturaların ilişkilendiriliği hiçbir teslimat fişi makbuz dava dilekçesinin ekinde olmadığı gibi gerekçe de böyle bir belge bulunmadığını, faturaya konu edilen hiç bir mal müvekkiline teslim edilmediğini, ayrıca takibe konu edilen faturaların büyük bir kısmı kapalı usul ile tanzim edilen faturalar olup, buna ilişkin ödemenin yapıldığı hukuk sisteminde karine olarak kabul edildiği, Yargıtay’ın çeşitli kararlarında da görüldüğü üzere kapalı olarak tanzim edilen faturalar bedel ödendiği anlamına gelen faturalar olduğunu, davacı yan tarafından tanzim edilmiş ve takibe konu edilmiş hiçbir faturanın içeriği, malların teslimi, cari hesap ilişkisi kabul edilmemekle birlikte tanzim edilmiş olan kapalı faturaların da takibe konu edilmesi tarafınca mümkün olmadığını,, davacı yan kötüniyetli olup davanın reddi ile kötüniyet tazminatın hükmedilmesine karar verilmesini, yukarıda bahsedilen nedenler ile davanın …’e ihbar edilmesini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla süresi içinde yapılan öncelikli olarak yetki itirazının ve usulü itirazlarının kabulü ile davanın reddine, icra takiben, fatura ve cari hesap ekstrelerine, borca, faize, icra harç ve masraflarına ve tüm fer’ilerine karşı itirazlarının kabulü ile davanın reddine, takibin iptaline, davacı hakkında % 20 den az olmamak şartıyla kötüniyet tazminatına, vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan … vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı taraf ile Müvekkili …, arasında yapılan şifahi sözleşmede kömürlerin bedelleri dolar üzerinden ödendiğini, sözleşme gereği dolar 2,20 TL üzerinde sabitlendiğini, davacı taraf dolar kurunda meydana gelen dalgalanmalar nedeniyle yeterince kâr etmediğini düşündüğünden bu haksız ve kötü niyetli davayı açmış bulunmaktadır. Bu yolla davacı yan kendisine yapılmış olan ödemelere rağmen elindeki faturalarla birçok 3. Kişiye takipler başlattığını, davacı yan sadece çek ve banka üzerinden yapılan ödemeleri ticari defterlerinde göstererek hayali bir alacak üretip talep ettiğini, bu uğurda yapılan ödemeler sadece çek ve banka üzerinden yapılan ödemeler olmadığını, müvekkil tarafından davacı şirketin pazarlama ve tahsilat işleriyle ilgilenen sigortalı çalışanı …’ya uzun süredir elden çek ve nakit olarak ödemeler yapıldığını, bu ödemeler …’nın imzası alınan defter kayıtları ve beyanları ile sabit olduğunu, davacı taraf …’nın aldığı ödemelerden çekleri ticari defterlerine ödeme olarak geçtiğini ancak nakit verilen ödemeleri saymadığını, bu kayıtlar incelendiğinde anlaşılacağı üzere iki taraf arasında ödemelerin böyle yapılacağı yönünde bir güven oluştuğunu, ticari hayat bu güvene dayandığını, müvekkili ile davacı yan arasında oluşan teamüller dolayısıyla müvekkili daima … ile ilişki kurduğunu, ayrıca …’nın tacir yardımcısı olduğu gerçeğinin kabul görmemesi durumunda bile süre gelen yıllar boyunca tahsilatların … tarafından yapılması davacı tarafça bir zımni kabul ve yetkilendirme olduğunu, bu durumda davacı tarafın yapılan tahsilatlarla bağlı olmadığı iddiasına itibar edilemeyeceğini, HMK’nun 2. Maddesi kapsamında bir değerlendirme yapılmak suretiyle hayatın olağan akışına göre yapılan tahsilatların zımni irade beyanı ile temsil yetkisi verilmek suretiyle yapıldığı, artık iyi niyetli 3. kişi konumunda olan müvekkilin yapmış olduğu ödemenin geçersiz olduğunun iddia edilemeyeceği Yargıtay kararları ile sabit olduğunu, (23/01/2012 tarihli 2011/5971E. 2012/698 K.sayılı kararı) Müvekkili tarafından …’ya yapılan ödemelerin aynı gün içinde şirket banka hesabına geçişleri kontrol edildiğinde ödemeler … tarafından alınıp şirkete yapıldığının görülebileceğini, davacı şirketin diğer ticari ilişkiye girdiği şirketlerle olan ticari münasebetleri incelendiğinde …’nın şirket yetkilileri tarafından tahsilat yapmaya yetkilendirildiğinin görülebileceğini, bu husus tanık olan davacı tarafın ticari ilişkiye girdiği şirket yetkililerinin beyanları ile sabit olduğunu, müvekkilinin ticari defterleri incelendiğinde anlaşılacağı üzere müvekkilinin yahut davalı yanın davacı şirkete borçlu olmadığını hatta alacağı olan kömürlerin henüz teslim edilmediği ortaya çıkacağını, müvekkili iddia edilen borcu ödediğini, mahkemede aksi bir kanaat oluşursa ve aley sonuçlanması durumunda davacı şirketin pazarlamacısı ve tahsilatçısı olan …’ya rücu etme zorunluluğumuz hasıl olacağını, bu nedenle …’nın davaya dahil olması gerektiğini, bu husus gereğince …’nın davaya dahili dilekçesi mahkemeye sunulacağını, davacı yan bu hususun ispat edilemeyeceği ümidiyle söz konusu haksız ve kötü niyetli davayı açtığını açıklanan nedenlerle haksız davanın reddine, davacının takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere haksız ve kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan …’ya usulüne uygun davetiye çıkarılmış ancak ihbar olunan tarafından beyanda bulunulmamıştır.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların karşılıklı beyan dilekçeleri, Bursa 9. İcra Müdürlüğünün 2015/… E. sayılı icra takip dosyası, ticari defterler, faturalar, bilirkişi raporları, yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 67. Maddesine göre açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı tarafından faturaya dayalı olarak 28/10/2015 tarihinde ilamsız takip talebinde bulunmuştur. İcra Dairesi tarafından davalı borçluya ilamsız takiplerde ödeme emri 09/11/2015 tarihinde tebliğ edilmiş ve davalı tarafından yasal süre içinde 12/11/2015 tarihinde borca itiraz etmiştir.
Tarafların ticari defterleri talep edilmiş taraflarca ibraz edilen ticari defterler bir mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Mali müşavir bilirkişinin mahkememize sunmuş olduğu 30/10/2018 tarihli raporunda özetle: Davacının ve davalının tutmakta olduğu defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerini (her iki tarafın 2011 yılı hariç) süresinde yaptırdığı, kendi lehine delil teşkil etme özelliğini haiz olduğu, bu hususun takdirinin mahkemeye bırakıldığı, davacı şirketin davalıdan takip tarihi itibariyle 193.511,92 TL alacaklı olduğu, öte yandan davacının davalıya yapmış olduğu satışların toplamının 216.074,17 TL olduğu, buna karşılık …’e yapılan ödemelerin toplamının 214.393,50 TL olduğu, …’e yapılan ödemelerin davacıya yapılan ödeme olduğunun kabul edilmesi durumunda davalının davacıya (216.074,17-214.939,50)= 1.134,67 TL borcunun olacağı, davacı şirket çalışanı …’nın beyanlarının takdirinin mahkemeye ait olduğu mütalaa edilmiştir.
Dosya önceki SMM bilirkişiye tevdi edilerek, İhbar olunan …’in ticari defterlerinin incelenmesi, davalı vekili ve ihbar olunan vekilinin rapora karşı itirazlarını, taraf iddia ve savunmaları değerlendirilerek, davalı ihbar olunan …’in davacıya yapmış olduğu ödemelerin olup olmadığı, ödemeler var ise bu ödemelerin hangi ticari ilişki kapsamında yapıldığı, …’in davacının yetkisiz temsilcisi olarak hareket edip etmediği, bu kapsamda davacı ile davalı arasında ticari ilişkinin davalı tarafından bu ticari ilişkiye karşılık …’e ödeme yapılarak daha önce de borcun ödenip ödenmediği ve bu şekilde bir teamülün oluşup oluşmadığının hususlarında ek rapor talep edilmiştir.
Mali müşavir bilirkişinin mahkememize sunmuş olduğu 02/12/2019 tarihli raporunda özetle: Davanın ihbar edildiği … ve …’nın beyan ve ifadelerinden anlaşılacağı üzere esasen ticari ilişkide davacı taraf davalıya fatura düzenlemekte ise de alım satım organizasyonun davacı ile … arasında olduğu anlaşıldığı, … davacı çalışanı olarak davalı … Koyuncuyu tanımadığını, tüm para ve çek tahsilatlarının …’ten yapılarak davacıya elden ya da davacının banka hesabına yaptığı anlaşıldığını, …’nın bu ifadesinin doğruluğu dosyaya aldırılan çek fotokopilerinden de anlaşıldığını, öte yandan …’nın …’ten ne kadar bir tutarda nakit tahsilat yaptığı dosya içerisinden anlaşılamadığını, davalının …’e yapılan 214.939,50 TL ödemenin tamamının davacıya ödenip ödenmediği tam olarak anlaşılamadığını, ancak davacının da uzun süre tahsilat yapmadan satış yapmaya devam etmesini de anlamak mümkün olmadığını, önceki raporda belirtildiği üzere davacı şirketin davalıdan takip tarihi itibariyle 193.511,92 TL alacaklı olduğu, öte yandan davacının davalıya yapmış olduğu satışların toplamının 216.074,17 TL olduğu, buna karşılık …’e yapılan ödemelerin toplamının 214.393,50 TL olduğu, …’e yapılan ödemelerin davacıya yapılan ödeme olduğunun kabul edilmesi durumunda davalının davacıya (216.074,17-214.939,50)= 1.134,67 TL borcunun olacağı, davacı şirket çalışanı …’nın beyanlarının takdirinin mahkemeye ait olduğu mütalaa edilmiştir.
Dosya önceki SMM bilirkişisi ile hukukçu hesap bilirkişisine tevdi edilerek ihbar olunan …’in yetkisiz temsilci olarak hareket edip etmediği, …’e yapılan ödemelerin hangi ticari iş kapsamında yapılmış olduğuna ilişkin açıkça raporunda belirtilmesi, tarafların ek raporuna karşı itirazlarını ve mahkememizin 2015/1263 esas sayılı dosyasındaki icra takibine konu alacak ile bu dosyadaki icra takibine konu alacağın konularının aynı olup olmadığı, faturalarının aynı olup olmadığı, cari hesap ilişkisinin aynı olup olmadığı da irdelenerek ek rapor düzenlenmesi talep edilmiştir.
Bilirkişi heyetinin mahkememize sunmuş olduğu 12/10/2020 tarihli raporunda özetle: İhbar olunan …’in yetkisiz temsilci olarak hareket edip etmediği ile ilgili olarak davalı tarafın iddiası ve davacı şirket çalışanı …’nın beyanatları dışında bir tespitin bulunmadığı, davalı tarafından …’e yapıldığı iddia edilen ve …’nın iadesine göre de bu ödemelerin davalının davacıya olan borçları karşılığı yapıldığı yönündeki iddiaların dışında farklı bir tespitin bulunmadığı, Mahkememizin 2015/1263 esas sayılı dosyasında mali müşavir bilirkişi Engin Dinçelli tarafından verilen bilirkişi raporlarının incelendiği, bilirkişinin yapmış olduğu incelemelere göre davacı şirket ile 2015/1263 esas sayılı dosyada davalı olan …’le aralarında ayrı bir ticari ilişki olduğu, davacının … adına düzenlemiş olduğu farklı faturaların olduğu, davalı …’ten yapmış olduğu tahsilatların bu dosyada ödeme olarak gösterilen tutarlardan farklı olduğu anlaşıldığı, davacı ile … arasında işbu dosyanın konusuna girmeyen ayrı bir ticari ilişki olduğu anlaşıldığı, bilirkişi heyetinde yer alan mali müşavir bilirkişinin mahkememize sunmuş olduğu 02/12/2019 tarihli ek raporunda …’in defterleri incelendiği, buna göre “İhbar olunan … defterlerinde önceki raporda yapmış olduğum tespitlerdeki davalıdan olan 214.939,50 TL tahsilata ve bu tahsilata dayalı olarak davalı adına davacıya ödeme yapıldığına ilişkin bir kayıt bulunmamaktadır” şeklinde bir tespit yapıldığı, zaten davalı … defterleri incelenirken de …’e yapılan ödemelerin davalı kayıtlarında da olmadığı tespit edildiği, davalı … ile ihbar olunan …’in ticari defterlerine göre aralarında mal alım satımı, ödeme, tahsilat gibi işlemler bulunmadığı, her iki tarafın (hem davalı hem de ihbar olunan …) kayıtlarında yer almadığını, davalı tarafından sunulan ve … tarafından tahsil olunan tediye makbuzları mevcut olduğunu ve önceki raporlarda da bu yönde tespitler yapılarak …’in yapmış olduğu bu ödemelerin davacıya yapılmış sayılıp sayılmayacağının takdiri mahkemeye bırakıldığı, delillerin takdiri ve değerlendirmesi mahkemeye ait olacağından davacı bünyesinde sigortalı olarak çalışmış olan kişinin imzasını havi makbuzların geçerli delil/ödeme belgesi olarak kabul edilip edilmeyeceği mahkemenin takdirinde olan bir husus olduğu takdiri ve değerlendirmesi mahkemeye bırakıldığı, iş bu davanın davacısı ile iş bu davada ihbar olunan …’in davalısı olduğu mahkemenin 2015/1263 esas sayılı dosyasında mahkemece, davacının davası reddedilmiş ise de İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 2017/3915 esas, 2020/366 karar sayılı dosyası ile karar ortadan kaldırılmış ve dosya yeniden yargılama yapılmak üzere mahkemeye gönderildiğininden takdiri sayın mahkemeye bırakıldığını, ticari hayatta açık fatura, kapalı fatura tabiri oldukça yoğun bir şekilde kullanıldığını, faturayı düzenleyenin imzasını ve kaşesini aşağıya atması durumunda kapalı fatura tabir edilerek peşin ödendiği, imza ve kaşenin yukarıya atılması durumunda ise açık fatura tabir edilerek bedelinin ödenmediğinin kabul edildiği yönünde bir ticari örf bulunduğunu ancak davacı kayıtlarında davalıya düzenlemiş olduğu faturalara bedeli, faturanın düzenlendiği anda tahsil edildiği yönünde bir kayıt yapmadığı, davalı tarafta söz konusu faturaları defterine kaydederek mal alımını yaptığını kabul ettiği, bu durumda yukarıda 16. Hukuk dairesinin verdiği karar da belirtildiği üzere ödeme yapıldığını ispatlayıcı vesika sunulması gerektiği, davalı taraf ise ödemeleri …’e yaptığını iddia ettiğini zaten bu konu iş bu ek raporun konusunu oluşturmadığı, bu itibarla konunun takdirinin sayın mahkemeye bırakıldığı, bilirkişi incelemesi yapılırken taraf kayıtlarının birbirlerini doğrulayıp doğrulamadığının tespitinin yapılması için ticari ilişkinin başlangıcından bu yana incelenmesi gerektiği, nitekim davacı defterleri incelendiğinde de davacının icra takibine konu ettiği 193.511,92 TL asıl alacağı ile ticari defterlerinde görülen alacağı birbirini doğruladığı, heyetçe raporda 2011 yılı kayıtlarına yer verilmesi alacağın dayanağı belgelerin 2011 yılına ait olduğu anlamana gelmediği nitekim davacı tarafın icra takibine konu yaptığı ilk faturası 17/02/2012 tarihli olup, faturanın tutarı 6.820,040 TL olmasına rağmen icra takibine konu ettiği kısmı 3.002,10 TL olduğu, bu tarihten önce düzenlemiş olduğu faturaları icra takibine konmamış olmasının sebebi ise davacı kayıtlarında yer alan 30/03/2013-7.500 TL, 30/07/2013-7.552,00 TL ve 30/09/2013-7.510,25 TL tahsilatlarının olması olduğu, bu ödeme kayıtları davacının davalıya düzenlemiş olduğu 17/02/2012 den önceki faturalarından olan alacağından sırasıyla düşülerek 193.511,92 TL alacağın başlangıcı olan 17/02/2012 tarihli faturanın 3.002,010 TL lik kısmı olduğu, yani heyetçe yapılan bir hata bulunmadığı, davacının söz konusu malları teslim ettiğini gösteren irsaliye ve teslim fişi gibi belgelerin olup olmadığı yönünde bir tespit bulunmadığı fakat davacının düzenlemiş olduğu tüm faturalar davalının defterinde kayıtlı bulunduğu, 16. Hukuk dairesinin gerekçeli kararında “davacı tarafça düzenlenen tüm faturalar davalı defterinde kayıtlı olmakla bu husus teslime karine teşkil eder” denildiği, bu sebeple konunun takdiri sayın mahkemeye bırakıldığı mütalaa edilmiştir.
Bilindiği üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
O halde yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacının davalıya ticari ilişki kapsamında malları sattığı ve buna ilişkin faturaların düzenlendiği, taraflar arasında TTK m. 89 anlamında yazılı bir cari hesap sözleşmesinin bulunmadığı, taraflar arasındaki ilişkinin, uygulamada sıkça karşılaşılan “açık hesap” ilişkisinin olduğu, tarafların ticari defterlerinin usulune uygun tutulduğu ve ticari defterlerin birbiri ile uyumlu olduğu yine davacı tarafından düzenlenen icra takibine konu faturaların davalının ticari defterine kaydedildiği düzenlenen bilirkişi raporu ile sabit olup uyuşmazlık noktası, davalının temsilcisi olarak dava dışı ihbar olunan … tarafından ihbar olunan …’ ya yapılan ödemelerin davacı adına temsilcisi olarak tahsil edip etmediği, …’ nın temsil yetkisinin olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 40. maddesinde yetkili bir temsilci tarafından diğer bir kimse ile yapılan sözleşmeden doğan alacak ve borçların o kimseye ait olacağı düzenlenmiştir. Buna göre yetkili değil ise, imzalayan şahsen sözleşmeden sorumlu olur. Aynı Kanun’un devam eden 46. maddesinde de bir kimse yetkili olmadığı halde başkası adına hukuki işlem yapmışsa, temsil edilen kişi icazet vermedikçe alacaklı veya borçlu olmayacağı belirtilmiştir. Bu temsilci yetkisiz olsa dahi temsil olunanın sonradan icazet vermesi ya da kendi adına yapılan hukuki işlemi benimsemesi halinde baştan itibaren hukuki işlem geçerli ve temsil olunanı bağlayıcı olacaktır.
Yukarıdaki açıklamalar ile doğrudan temsilde, temsilcinin yaptığı tasarruf işlemlerinin sonuçları temsil edilen açısından sonuç doğurur. Ancak, bu durum mutlak nitelikte olmayıp, temsil yetkisinin kötüye kullanılması durumundan temsil yetkisinin kötüye kullanıldığını bilen ya da bilmesi gereken üçüncü kişiler temsil yetkisine dayanarak hak iddiasında bulunamazlar.
Doktrinde, temsil yetkisinin de TMK’nın 2. maddesindeki genel ilke uyarınca dürüstlük kurallarına uygun olarak kullanılması gerektiği, yoksa bu kurala aykırı olarak kullanılan ve bu yüzden hakkın kötüye kullanılması niteliğinde bulunan bir kullanımın hukuk düzenince korunmayacağı görüşü savunulmuş, temsil yetkisinin kötüye kullanılmasının temsilcinin amaca ve temsil olunanın çıkarlarına aykırı davranışı olduğu, temsil yetkisinin kural olarak temsil olunanın çıkarlarına hizmet ettiği belirtilmiş, temsilcinin 3. kişiyle amaca ve temsil olunanın çıkarlarına aykırı sözleşme yapmasının temsil yetkisinin kötüye kullanılması demek olduğu vurgulanmış, temsil yetkisinin kötüye kullanıldığını üçüncü kişinin bilmesi ya da ihmal yüzünden bilmemesi durumunda sözleşmenin geçerli olmayacağı, buna karşın üçüncü kişinin kusuru olmadan ya da hafif ihmali yüzünden bilmemesi durumunda temsil olunanın korunmaması gerektiği açıklamıştır. Bu görüş İsviçre/Türk öğreti ve uygulamasında da baskın görüş olarak kabul edilmektedir. (Bkz. M.R.KARAHASAN, Türk Borçlar Hukuku Genel Hükümler-1992, 1.Cilt, Sh.332 – OSER/SCHONENBERG, art.32, N.17; BECKER art 32, N.2; ENGEL Sh.265; DE SAUSSURE Sh.82; KIESEL Sh.194/18 “KUTLU/SUNGURBEY atfı”, ESENER, Selahiyete Müstenit Temsil, Sh.85/89; Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop Sh.243; Eren C.2.Sh.103; Tandoğan C.2.1987 Sh.446/447) ( Yargıtay 23. Hukuk Daresi 2014/10853 Esas ve 2015/6502 Karar sayılı Kararında vurgulandığı üzerine)
Bu durumda, davalı tarafça yapılan ödemenin …’ ya yapıldığı savunulmakla, …’ nın davacının yetkili temsilcisi olduğuna dair herhangi bir belge sunulmadığı gibi yetkisiz temsilci durumundaki …’ nın tahsile ilişkin işlemlerinin davacı şirket tarafından açıkça ya da taraflar arasında oluşan bir teamül ile örtülü olarak benimsendiği de, yapılan bilirkişi incelemesi, sunulan deliller ile ispatlanmadığından ve davalının yemin delilinden vazgeçtiği, teklif etmediğinden, davalının ödeme savunmaların itibar edilmeyerek, tarafların ticari defterlerinde kayıtlı faturalar sebebiyle davacının 193.511,92 TL davalıdan alacaklı olduğu anlaşılmakla davanın kabulu ile asıl alacak yönünden icra takibinin devamına, icra inkar tazminatı talebi yönünden alacağın fatura alacağı olduğu, likit olduğu, davalının asıl alacak yönünden itirazında haksız olduğu anlaşıldığından icra ve inkar tazminatı talebinin kabulune karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın kabulü ile davalının Bursa 9. İcra Müdürlüğü’nün 2015/… esas sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın 193.511,92 TL asıl alacak kısmı yönünden iptali ile takibin 193.511,92 TL asıl alacak üzerinden ve bu asıl alacağın takip tarihiden tahsil tarihine kadar işleyecek avans faizi ile birlikte devamına ,
2-İ.İ.K ‘nın 67. Maddesi uyarınca icra inkar tazminatı koşuları oluştuğundan 38.702,38 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 13.218,80 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 2.135,49 TL’nin mahsubu ile bakiye 11.083, 31 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan bilirkişi gideri 775 TL, posta, talimat ve tebligat gideri 331,60 ve 2.135,49 TL peşin harç olmak üzere toplam 3.242,09TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin kararın niteliği gereği üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 21.995,83 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekili, davalı vekili ve ihbar olunun vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğuna gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.10/06/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.