Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/150 E. 2020/684 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2014/150
KARAR NO : 2020/684

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – T.C.N…. –
VEKİLİ : Av. … –
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : 2- … –
VEKİLİ : Av. … – … –
DAVALI : 3-TÜRKİYE CUMHURİYETİ MERKEZ BANKASI-
VEKİLİ : Av.

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 28/09/2012
KARAR TARİHİ : 05/11/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 03/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili duruşmada tekrarladığı dava dilekçesinde özetle;müvekkili …’ın 06/10/1970 tarihinde,Garanti Bankası Çanakkala Biga Şubesinde 8.000,00.-TL tutarında mevduat hesabı açtırdığını,31/08/1971 tarihi itibariyle,müvekkilinin hesabında 5.055,89.-TL kaldığını,müvekkilin yurt dışında ikamet etmesi nedeniyle,bu parayı çekemediğini ve sonunda paranın TMSF’ye devredildiğini belirterek,bu bedelin 31/08/1971 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte,davalılartan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı TMSF vekili duruşmada tekrarladığı cevap dilekçesinde özetle;yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğunu belirterek,yetkisizlik itirazında,davanın zamanaşımına uğradığını belirterek,zamanaşımı itirazında,müvekkilinin davada davalı olayamayacağını belirterek pasif husumet yönünden usülden reddine,ayrıca davacıya ait herhangi bir paranın kendilerine devrolunmadığını belirterek davanın esastan da reddine karar verilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin,davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı TCMB vekilinin duruşmada tekrarladığı cevap dilekçesinde özetle;davanın husumet yönünden,zamanaşımı yönünden usulden reddine ve ayrıca davanın esastan da reddine karar verilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin,davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili duruşmada tekrarladığı cevap dilekçesinde özetle;iş bölümü itirazında bulunmuş,ayrıca davanın husümet yönünden reddi gerektiğini ve zamanaşımına uğradığnı belirterek davanın reddine karar verilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin,davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN NİTELİĞİ, DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava,hukuki niteliği itibariyle,davacı tarafça davalı … Biga ŞUbesine yatırıldığı iddia olunan 31/08/1971 tarihli 5.055,89.-TL bedelli hesaptan dolayı kaynaklanan alacak davası istemine ilişkindir.
Davacı,en son işlem tarihi 31.08.1971 olan hesap cüzdanına dayanarak dava açmıştır.TTK 68 (6102 sy TTK 82 md) maddeleri uyarınca bir tacirin ticari defterlerini saklama süresi 10 yıldır.Bankalar Hakkındaki Kanun Hükmünde 70 sayılı kararnamenin 36,4389 sayılı Bankalar Kanununun 10,5411 sayılı 42 ve 62 maddeleri uyarınca son işlem tarihinden itibaren zamanaşımı süresi 10 yıldır.Davacı ise davasını son işlem tarihinden itibaren 41 yıl geçtikten sonra açmıştır.Kayıtlarını 10 yıl süreyle saklama yükümlülüğünde olan davalıların 41 yıl sonra açılan davada kayıtlarına ulaşıp delil bildirme imkanları da elinden alınmıştır.Bu nedenle davalıların zamanaşımı itirazları yerinde görülerek davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkememiz kararının davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. HD’nin 12/02/2014 tarih ve 2013/14262 -2014/2397 E/ K sayılı kararı ile; “1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davacının mevduatını akidi olan bankadan talep edebilecek olmasına, bu nedenle davalılar TMSF ve T.C. Merkez Bankası’na davada husumet düşmemesi nedeniyle, mahkemece adı geçen bu davalılar yönünden de davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru değilse de belirtilen değişik gerekçeyle bu davalılar hakkında verilen red kararının sonucu itibariyle yerinde bulunmasına göre davacı vekilinin davalılar TMSF ve T.C. Merkez Bankası’na yönelik tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. Davacı vekilinin davalı …’ye yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; dava, davalı bankada bulunan mevduatın tahsiline yönelik olup mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Ancak, davacı ile davalı banka arasında mevduat sözleşmesi bulunup zamanaşımı 10 yıl ise de zamanaşımı süresi davacının mevduatını bankadan talep ettiği tarihten itibaren başlar. Ayrıca, 3182 sayılı Bankalar Kanunu’nun mevduatta zamanaşımı başlıklı 36. maddesinde, her türlü mevduat son talep, işlem veya mudiin herhangi bir şekilde yazılı talimatı tarihinden başlayarak 10 yıl geçtiği halde, sahipleri tarafından aranmamış olan mevduatları, sahiplerinin mevcut adreslerine bir mektupla bildirildikten sonra, bu sürenin bitimini izleyen takvim yılı başından itibaren 6 ay içerisinde bankalarca sahiplerinin isim, kimlik adresleri gösterilmek suretiyle düzenlenecek bir cetvel ile Merkez Bankası’na devredileceği; aynı fıkranın 3. bendinde ise, tutar ve değeri 1.500.000 TL’yi aşanların, Resmi Gazete ile ilan edileceği, bu ilandan itibaren 1 yıl içinde sahip veya mirasçıları tarafından aranmayan mevduat, emanet ve alacakların bu sürenin bitiminde Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu’na gelir kaydedileceği öngörülmüştür. Yine, 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 10/4. maddesinde, “Her türlü mevduat, emanet ve alacaklardan en son talep, işlem veya mudiin herhangi bir şekilde yazılı talimatı tarihinden başlayarak 10 yıl içinde aranmayanlar zamanaşımına tabidir. Zamanaşımına uğrayan mevduat, emanet ve alacaklar Fona gelir kaydedilir. Bununla ilgili esas ve usuller Kurulca belirlenir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu madde uyarınca Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından 27.06.2001 günlü Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe konulan Bankalar Kuruluş ve Faaliyetleri Hakkındaki Yönetmeliğin 35. maddesinde, hak sahiplerinin uyarılmasının iadeli taahhütlü bir mektupla yapılması hüküm altına alınmış, bu bildirimden itibaren 3 ay içinde sahip veya mirasçıları tarafından aranmayan mevduat, emanet ve alacakların bu sürenin bitiminde Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu’na gelir kaydedileceği öngörülmüştür. Açıklanan yasa hükümleri karşısında bankalarda bulunan mevduat ve bu cümleden sayılan emanet ve alacakların 10 yıl sonra zamanaşımına uğraması, bankaca gerçekleştirilecek tebligatın yapılması koşuluna bağlıdır. Başka bir anlatımla, sahipleri hakkında bu yönde uygulama yapılmadan banka nezdindeki hakları ve alacakları kendiliğinden zamanaşımına uğramaz. Esasen Dairemiz uygulamaları da bu yönde olup, benzer bir düzenleme dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 5411 sayılı Kanun’un 62. maddesinde de yer almaktadır. Bu itibarla, bankalar nezdindeki mevduatların, hak sahibinin en son talebi, işlemi, herhangi bir yazılı talimatı tarihinden başlayarak on yıl içinde aranmayanların zamanaşımına tabi olduğu belirtilmişse de devrin yapılabilmesi için yasal gereklerin eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu durumda, davacı mevduatının usulsüz olarak TMSF ‘ye aktarıldığını iddia ederek dava açtığına göre mahkemece davalı bankanın parayı TMSF’ye aktarıp aktarmadığı, aktarıldıysa usulüne uygun devrin yapılıp yapılmadığı hususları incelenip, ispat külfetinin davacıda olduğu da gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine hükmedilmesi doğru olmayıp kararın temyiz eden mümeyyiz davacı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin davalılar TMSF ve TC Merkez Bankası’na yönelik tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte yazılı nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davacı yararına BOZULMASINA” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce dosya yeniden esasa kaydedilerek, Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Dosya 2 bankalar hukuku öğretim görevlisi ve 1 ticaret hukuku öğretim görevlisinden oluşturulacak bilirkişi heyetine tevdi edilerek, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda rapor tanzim edilmek üzere dosya İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiştir.
Bilirkişi heyetinin talimat mahkemesine sunmuş olduğu 20/04/2015 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle: Davalı … Bankasının dava konusu bedelli sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri ödemekle yükümlü olduğu, yasada öngörülen bildirim yükümlülüğünden yerine getirilmemiş olması nedeniyle dava konusu talebin zaman aşımına uğramadığını, dava konusu hesabın bir vadesiz hesap olmadığı ve iade yükümlülüğünün de sebepsiz zenginleşmeden kaynaklandığı hususları dikkate alındığında, dava konusu 5.055,89 TLlik alacağa 31/08/1971 tarihinden itibaren avans faizi işletilmesi gerektiği, faiz hesabının bir mali müşavir tarafından yapılması gerektiği mütalaa edilmiştir.
Davalı tarafın itirazları kapsamında ek rapor aldırılmak üzere dosyada ek rapor düzenlenmek üzere dosya İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiştir.
Bilirkişi heyetinin talimat mahkemesine sunmuş olduğu 12/07/2017 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle: Davalı … Bankasının dava konusu bedelli sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri ödemekle yükümlü olduğu, yasada öngörülen bildirim yükümlülüğünden yerine getirilmemiş olması nedeniyle dava konusu talebin zaman aşımına uğramadığını, dava konusu hesabın bir vadesiz hesap olmadığı ve iade yükümlülüğünün de sebepsiz zenginleşmeden kaynaklandığı hususları dikkate alındığında, dava konusu 5.055,89 TL’lik alacağa 31/08/1971 tarihinden itibaren avans faizi işletilmesi gerektiği, faiz hesabının bir mali müşavir tarafından yapılması gerektiği, kök raporda değişiklik olmadığı mütalaa edilmiştir.
Dosya önceki bilirkişilere tevdi edilmek amacıyla İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yoluyla gönderilerek, önceki bilirkişi heyetine 1 SMMM bilirkişi eklenmek suretiyle bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
Bilirkişi heyetinin talimat mahkemesine sunmuş olduğu 27/07/2018 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle: Dava konusu 5.055,89 Tllik alacağa 31/08/1971 tarihinden itibaren 28/09/2012 dava tarihine kadar avans faizi işletmek suretiyle yapmış olduğu hesaplamada alacak miktarının faiz dahil 829,13 TL olduğu mütalaa edilmiştir.
Tarafların alınan ek rapora karşı itirazları kapsamında önceki bilirkişiler dışında 1 bankacı, 1 SMMM, 1 finans uzmanı bilirkişi heyetinden oluşan bilirkişi heyetinden rapor aldırılmak üzere dosya İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiştir.
Bilirkişi heyetinin talimat mahkemesine sunmuş olduğu bilirkişi raporunda özetle: Davaya konu mevduatın 1981 yılında 10 yıllık zaman aşımı süresini doldurduğu, 1982 yılının ilk 6 ayında TCMB’na devrinin gerektiği, o zaman yürürlükte bulunan 7129 sayılı yasanın 31 maddesi kapsamında süre sonunda ve devir anında mudiye herhangi bir bildirim veya tebligat şartının bulunmadığı, yalnızca bir cetvel tanzimi ile süreyi doldurmuş olan mevduatın TCMB’ne devrinin gerektiğini, hesap cüzdanının sureti sunulmuş olmakla birlikte davaya konu bu mevduatın hiç hareket görmediği belirlenen süre içerisinde, paranın hesaptan çekildiğine, haczedildiğine, bloke edildiğine, başka bir hesaba aktarıldığına, dair belge de sunulamamış olmakla davaya konu hesap ile ilgili tüm belge, bilgi ve kayıtlar ise davalı Bankada bulunmakla, davacının bu konudaki bir ispat vesikasının elinde bulunamayacağı, davaya konu bu hesabın 1981-1982 de 10 yıllık zaman aşımına uğramış olduğunun ve zamanında yürürlükte 7129 sayılı Bankalar Kanunu’nun 31 maddesi kapsamında TCMB’ne devredildiğini, davacının 10 yıllık bir süreyi geçer nitelikteki hesabını aramayışının, sormayışının, kusurunu oluşturduğu, davaya konu hesabın 10 yıllık süre sonunda TCMB’ne devrinde, mevduat sahibini haberdar edemeyen bankanın kusurlu olduğuna kanaat getirilmesi halinde ve hesabın vadesiz hesap olmadığı, iade yükümlülüğünün de sebepsiz zenginleşmeden kaynaklandığı kanaati paralelinde 5.055,89 Tlilk alacağa hesabın son hareket tarihi 31/08/1971 tarihinden itibaren avans faizi uygulanması gerektiği, davaya konu paranın 29/08/2012 dava tarihi itibariyle 828.352.474,43 TLne bu miktarın 828,35 TLne baliğ olduğunu, davacıya iadesine karar verilmesi halinde asıl alacak niteliğinde olan 828,35 Tl dava tarihinden itibaren avans faiz oranları nispetinde değişmesi halinde değişen nispetlerde avans faizi uygulanabileceği, TCMB ve TMSFnin sorumluluklarının bulunmadığı, tarafların sair taleplerin mahkemenin takdirinde olduğu mütalaa edilmiştir.
Davacı ve davalı vekilinin bilirkişi raporuna karşı itirazlarının bilirkişilerce değerlendirilmediğinden, enflasyon artışı, denkleştirici adalet ilkesine ilişkin itirazlarının değerlendirilmek üzere dosya önceki bilirkişi heyetine tevdi edilmek üzere İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiştir.
Bilirkişi heyetinin talimat mahkemesine sunmuş olduğu bilirkişi raporunda özetle: Davaya konu hesabın 10 yıllık süre sonunda TCMBne devrinde mevduat sahibini haberdar edemeyen bankanın kusurlu olduğuna kanaat getirilmesi halinde ve hesabın vadesiz hesap olmadığı, iade yükümlülüğünün de sebepsiz zenginleşmeden kaynaklandığı kanaati paralelinde 5055,89 TL’lik alacağa hesabın son hareket tarihi olan 31/08/1971 tarihinden itibaren avans faizi uygulanması halinde davaya konu paranın 29/08/2012 dava tarihi itibariyle 828.352.474,35 Tl’ne baliğ olduğu, davacıya iadesine karar verilmesi halinde asıl alacak niteliğinde olan 828,35 TL’ne 29/08/2012 tarihinden itibaren avans faizi uygulanması halinde davaya konu paranın 29/08/2012 dava tarihi itibariyle 828.352.474,43 TL 2005 sonu itibariyle bu miktarın 828,35 Tlne baliğ olduğu, davacıya iadesine karar verilmesi halinde asıl alacak niteliğinde olan 828,35 TL dava tarihi 29/08/2012 tarihinden itibaren avans faiz oranları nispetinde değişmesi halinde nispetlerde avans faizi uygulanabileceği, davaya konu hesapla ilgili olmak üzere davacı talebi ve mahkemenin talimatları ile denkleştirici adalet ilkesine göre yapılan hesaplamalar sonucunda toplam 41.104,49 TL / 7 = 5.872,00 TL olarak tespit edildiği mütalaa edilmiştir.
O halde toplanan deliller ve Yargıtay Bozma İlamı kapsamında somut olayda, davacı tarafından davalı bankanın mevduat hesabına yatırılan 5055,89 TL alacağının tahsilini talep ettiği anlaşılmakla davacının mevduatın akidi olan bankadan talep edebilecek olması sebebiyle davalılar TMSF ve T.C. Merkez Bankası’ yönünden husumet nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Öte yandan davacı tarafından davalı … Bankasına yönelik açılan eldeki davada davacı tarafından ibraz edilen davalı … Bankasına ait yetkililerin imzasını içeren hesap cüzdanına ait belgenin ve bankadan para çekilirken ya da para yatırılırken hesap cüzdanın bankaya ibrazının zorunlu olması sebebiyle banka hesap cüzdanın banka nezdinde mevduatı ispata elverişli olduğundan itibar edilerek davacının 5055,89 TL mevduat alacağının olduğu ve en son işlem tarihinin 31/08/1971 tarihi olduğu kanaatine varılmıştır.
Diğer yandan davalı … tarafından 3182 sayılı Bankalar Kanunun 36. Maddesi uyarınca, banka nezdindeki mevdutın son işlem tarihinden itibaren 10 yıl dolduktan sonra davacının adresine mektupla bildirilmesi ve mektupla bildirildikten sonra, bu sürenin bitimini izleyen takvim yılı başından itibaren 6 ay içerisinde bankalarca sahiplerinin isim, kimlik adresleri gösterilmek suretiyle düzenlenecek bir cetvel ile Merkez Bankası’na devredildiğinin Merkez Bankasının 01/09/2014 tarihli yazısı ile ispat edilmediğinden alacağın 10 yıllık zamanaşımı süresine uğramadığı ve sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda haklı bir sebep olmadan bankanın elde ettiği zenginleşmeyi iade ile yükümlü olması sebebiyle bilirkişi heyetinin 20/04/2015 tarihli raporuna itibar edilerek davacının mevduat hesabındaki bedeli talep edebileceğinden 5055,89 TL alacağın ispat edildiği, mevduat hesabı açılırken hesaba faiz işletildiği, açılan hesabın vadesiz bir hesap olmadığından davacının son işlem tarihinden avans faizi talep edebileceği anlaşılmakla taleple bağlılık ilkesi gereği davacının 31/08/1971 tarihi itibariyle 5055,89 TL asıl alacağa hak kazandığı ve bu tarihten itibaren avans faizi işletilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davacı tarafından davalılar … ve TC Merkez Bankası’na yönelik açılan davanın husumet sebebiyle reddine,
2-Davacı tarafından davalı …’ye yönelik açılan davanın kabulü ile, 5.055,89 TL’nin 31/08/1971 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı …’den alınarak davacıya verilmesine.
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 345,37 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 75,10 TL’nin mahsubu ile bakiye 270,27 TL nispi karar ve ilam harcının davalı ….’den alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından bozmadan önce yapılan posta ve tebligat ücreti 221,60 TL ile bozmadan sonra yapılan bilirkişi gideri 4.300,00 TL, posta, talimat ve tebligat gideri 1.340,7 TL olmak üzere toplam 5.862,30 TL yargılama gideri ve 75,10 TL peşin harç olmak üzere toplam 5.937,40 TL yargılama giderinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalı ….’den alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalılar … ve T.C. Merkez Bankası vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ 7/2, 13. Maddelerine göre belirlenen 758,4 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
8-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı … vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 05/11/2020
Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.