Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2006/103 E. 2023/378 K. 04.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2006/103 Esas
KARAR NO : 2023/378

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … –
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. ……UETS
Av. … – UETS
DAVALILAR : 1- … – Panayır Mah. Cad No 9, Bursa
2- … – Demirtaşpaşa Mah. Abdal Cad. No:120 Kat: 1 Daire no: 3, Bursa
3- … – Demirtaşpaşa Mah. Abdal Cad. No:120 Kat: 1 Daire no: 3, Bursa
4- … (MÜTEVEFFA)- … …
MİRASÇILARI : 4-a) … -…-…
b-)…-…-…

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 23/03/2006
KARAR TARİHİ : 04/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesini özetle: Davalılar değişik kişiler adına düzenlenmiş sahte kimlikler ve sahte evraklarla davacı Bankanın Hürriyet Nilüfer Çekirge Garajlar ve Genç Osman Şubelerinden kredi çekmek suretiyle davacı bankayı 45.211,90 YTL dolandırdıklarını davalılar hakkında davacı banka tarafından Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının 2005/44259 Hz. Sayılı dosyasından şikayet dilekçesi verildiğini soruşturma devam ettiğini davacı bankanını çeşitli şubelerinden sahte kimlik ve belgelerle kredi çekmek suretiyle dolandırılan şahıslar hakkında alacaklarının tahsili amacıyla eldeki davanın açılması zorunlu hale geldiğini fazlaya ilişkin dava ve talep haklarının saklı kalmak kaydıyla alacağının 04/10/2022 tespit tarihinden itibaren işlemiş yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline yargılama giderler ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı …’ nin cevap dilekçesinde özetle: Davacının her bir davalıdan ayrı ayrı kredi sözleşmesi imzaladığını, müşterek olarak dava açmasına itirazda bulunduğunu, imzalanan kredi sözleşmesinin hukuken geçerli olmadığını, kredi sözleşmesinde bankanın veya kredi alanın imzasının bulunmadığın, işe giriş sırasında patronlarının istediği nüfus kağıdına başkalarının yapıştırarak ve kendi resmini de başkalarının kimlik kartlarına yapıştırarak kredi kartı çıkarıldığını ve kredi kartı teslim edilmeden başkalarınca kullanılarak borçlandırıldığını haksız olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etimştir.
Diğer davalılara usulune uygun davetiye tebliğine rağmen savunmada bulunmamışlardır.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, yazılı beyanlar Bursa 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/66 Esas sayılı dosyası, müzekkere cevapları, tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, kredi sözleşmesinden kaynaklanan haksız fiil sebebiyle alacak istemine ilişkindir.
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
Davacı tarafından davalıların birlikte hareket ederek sahte kimlik belgeleriyle Bankanın Hürriyet, Nilüfer, Çekirge, Garajlar ve Genç Osman Şubelerinden kredi çekmek suretiyle davacı bankayı 45.211,90 YTL zarara uğrattıkların ileri sürerek alacaklı olduğunun iddia edildiği davalılardan …’ nin cevap dilekçesinde, diğer davalıların cevap dilekçesi sunmayarak davacının iddialarını inkar etmekle uyuşmazlık noktası, davacı bankadan kredi çekilmesi sebebiyle davalıların sahte kimlik belgeleri kullanılmasında birlikte hareket edip etmedikleri, kredi çekilmesi sebebiyle bankanın zarar miktarı noktasında toplanmaktadır.
Davalıların davacı bankadan sahte kimlik belgeleri ile kredi çekilmesinde eylemlerinin aynı zamanda suç teşkil ettiğinden Bursa 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/66 Esas sayılı dosyasında suç işlemek için örgüt kurmak, resmi belgede sahtecilik, bankanın vasıta kullanılarak dolandırıcılık suçlarından davalıları …, …, … Ve Müteveffa … hakkında ceza davası açıldığı, yargılama sürecinde Yargıtay’ a verilen karar temyiz edildiği ve yeni esas 2019/89 Esas ve 2019/304 Karar sayılı Karar ile suç işlemek için örgüt kurma yönünden beraat ve müteveffa … yönünden düşme karar verildiği bu karara yönelik temyiz başvurusu üzerine dosyanın nihai olarak Yargıtayda olduğu anlaşılmaktadır.
Davanın geldiği aşama adil yargılama hakkının unsurlarından olan hukuk davalarında makul sürede yargılama hakkı dikkatte alınarak bekletici mesele yapılmasından vazgeçilmiştir.
Bu durumda dosya değerlendirildiğinde Bursa 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/66 Esas ve 2007/173 Karar sayılı kararın bozulması üzerine verilen 2012/495 Esas ve 2015/381 Kararın Yargıtay 15. Hukuk Dairesini : 2018/4013 Esas ve 2019/351Karar sayılı İlamında “Sanıkların savunmaları, banka yazıları, ekspertiz raporları, banka yazıları ve dosya kapsamına göre; sanıklar … ve …’in Akbank A.Ş., T.C. Ziraat Bankası AŞ., Vakıfbank T.A.O., Fortisbank A.Ş., Denizbank A.Ş. İşbankası A.Ş., Fiansanbank A.ş. ve Garanti Bankası A.Ş.’ye karşı eylemleri nedeniyle nitelikli dolandırıcılık suçunun oluştuğu” belirlenerek bankaya yönelik nitelikli dolandırıcılık hükmü yönünden onanma kararı verilmiştir.
Davalı … yönünden ise yargılama sırasında vefat ettiğinden tüm suçlara dair düşme karar verilmiştir.
Bursa 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/495 Esas ve 2015/381 Karar ( Eski 2006/66 Esas ve 2007/173 Karar sayılı) da
” Sanıklar …, … ve …’in bankaları dolandırmak, bankaları aracı kılarak dolandırmak, amacıyla teşekkül oluşturdukları, bu amaçla üzerinde …’nin fotoğrafını yapıştırarak …. adına tanzim edilmiş B sınıfı sürücü belgesi ve …’in fotoğrafı bulunan Salih ateş adına tanzim edilmiş B sınıfı sürücü belgesi, üzerinde …’in fotoğrafı bulunan Sefer Satık adına düzenlen ikametgah senedi, …’e ait fotoğraf bulunan Ali İhsan Özer adına tanzimli ikametgah senedi düzenledikleri, ayrıca yine bilgisayar ortamında birçok sahte nüfus cüzdanı fotokopileri, vergi levhaları, ikametgah senetleri fotokopileri düzenledikleri, işyerlerinde yapılan aramada resmi birimlere ait mühürlerin bulunduğu, fotokopi olmayan sahte olarak düzenlenen sürücü belgelerinin ve ikametgah senetlerinin alınan kriminal rapora göre sahte olup aldatıcılık kabiliyetinin bulunduğu, sanıkların bu belgeler ile bankalara başvurarak kredi kartı temin ettikleri, aldıkları kredi kartlarını kullanarak bankayı dolandırdıkları, yine çeşitli bankalardan çeşitli şekillerde kredi aldıklardı, böylece üzerlerine atılı suçu işledikleri sabit kabul edilmiştir.
Sanıkların Akbank A.Ş’nin çeşitli şubelerine yönelik olarak işledikleri nitelikli dolandırıcılık yönünden yapılan değerlendirmede;
Sanıkların birlikte hareket ederek düzenlemiş oldukları sahte belgeler ile sahte isimler ile Akbank Nilüfer Şubesi’nden ….. adına kefil olarak Sefer Satık sahte kimliğini kullanarak 4.840,00.- YTL. riski bulunan krediyi çektikleri, yine aynı suç işleme kararıyla Akbank Hürriyet Şubesi’nden Sefer Satık sahte kimliğiyle 22.063,02.- YTL’lik işlek kredisi, 3.289,44.- YTL.’lik artı para kredisi, 1.050,00.- YTL.’lik çek bedeli kredisi, 15.170,00.- YTL.’lik çek bedeli kredisi kullandığı, bu banka şubesinin bu şekilde sanıkların toplam 41.572,46.-YTL. zarar verdikleri, Halil Güleç sahte kimliği ile Akbank Çekirge Şubesi’ne başvurarak 7.500,00.- YTL.’lik ticari kredi kullandıkları, Mustafa Mutlu sahte kimlik fotokopisi ile Akbank müşteki hizmetleri bölümünden gelen yazı cevabına göre 5.000,00.-sahte kimlik fotokopisi ile Akbank müşteki hizmetleri bölümünden gelen yazı cevabına göre 5.000,00.- YTL. ihtiyaç kredisi ve 300,00.- YTL. artı para kredisi kullandıkları , …. isimli sahte kimlik fotokopisiyle Akbank Garajlar Şubesi’nden 5.000,00.- YTL’lik ihtiyaç kredisi kullandıkları, böylece sanıkların bankaya toplam 64.372,00.- YTL. zarar verdiği anlaşılmıştır.
Sanıkların suç işleme şekli, kasıtlarının yoğunluğu, meydana gelen zararın miktarının fazlalılığı dikkate alınarak sanıklara teşdiden ceza verilmesi, aynı suç işleme kararı ile aynı kasıt ile aynı katılana karşı sanıkların birden fazla suç işledikleri anlaşıldığından sanıklara verilen cezanın TCK’nun 43. maddesi uyarınca arttırılması uygun görülmüştür.” gerekçesiyle davalılar …, … Ve Müteveffa …’ nin birlikte hareket ederek davacı bankayı zarara uğrattıkları tespit edilmiştir.
Davalı … yönünden eldeki haksız fiilden kaynaklı açılan alacak talebi yönünden değerlendirildiğinde Bursa 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/495 Esas ve 2015/381 Karar ( Eski 2006/66 Esas ve 2007/173 Karar sayılı)
“Her ne kadar sanıklar ….. ve … hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, kamu kurumu aleyhine dolandırıcılık, banka vasıta kullanmak suretiyle dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından dolayı cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açılmış ise de, yüklenen suçların sanıklar tarafından işlendiği sabit olmadığından CMK 223/2-e maddesi gereğince ayrı ayrı beraatlerine karar vermek gerekmiştir’
Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 04/02/2019 tarih 2018/4013 Esas-2019/351 Karar numaralı ilamıyla ‘sanıklar … ve …’in nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerinin ve sanıklar ….. ve …’in nitelikli dolandırıcılık ve suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan kurulan beraat hükümlerinin onandığı,” davalı …’in eylemi ile zarar arasında illiyet bağı ve hukuka aykırı eyleminin sabit olmadığı tespit edilmiştir.erek; davaya müdahil olarak katıldıkları anlaşılmıştır.
Diğer yandan Ceza Mahkemesi tarafından verilen kararın Hukuk Mahkemesine etkisi yönünden düzenlemelere değinmekte fayda bulunmaktadır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan ve ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesindeki davaya etkisini düzenleyen 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 53.maddesi hükmünde; “Hakim, kusur olup olmadığına, yahut haksız fiilin failinin temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun sorumluluğa ilişkin hükümleri ile bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat kararı ile de mukayyet değildir. Bundan başka, ceza mahkemesinin kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarının tayini hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez.” denilmektedir. Aynı düzenleme, yeni Türk Borçlar Kanununun 74.maddesi hükmünde de; “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” şeklinde önceki kanuna paralel bir şekilde düzenlenmiştir.
Bu açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır.
Ancak beraat kararı dahi olsa ceza mahkemesince belirlenmiş maddi olgunun hukuk mahkemesini bağlı olup olmadığı yönünden Yargıtay içtihatlarına bakıldığında,
Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2016/8116 Esas ve 2018/605 Karar sayılı Kararında vurgulandığı üzere ” 6098 sayılı TBK’nun 74. maddesi (818 sayılı BK’nın 53. maddesi) uyarınca hukuk hakimi, ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değil ise de; hem ilmi, hem de kökleşmiş yargı kararlarında ceza mahkemesince belirlenen maddi olgunun hukuk hakimini bağlayacağı kabul edilmektedir. ” mahkeme beraat kararı ile bağlı olmasa da maddi olgunun hukuk hakimini bağlayacağı vurgulanmıştır.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2015/9541 Esas ve 2018/120 karar sayılı kararında”Ceza mahkemesince delil yetersizliğine dayalı olmayan beraat kararı verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi halinde bu karar, kısmen veya tamamen aynı olan eylemler bakımından hukuk hakimini bağlayacaktır. Kısmen veya tamamen aynı maddi olgulara dayalı olan iki farklı mahkeme kararının ortaya çıkmasının adalete duyulan güveni zedeleyeceği de kuşkusuz olup, mahkemelere güvenin sağlanması bakımından ceza davasının sonucunun beklenmesi, karar verilmiş ise ceza dosyası ve kesinleşmiş ilamı getirtilerek, 818 sayılı BK’nın 53. maddesi (TBK’nın 74. maddesi) kapsamında incelenmesi ve değerlendirilmesi gerekirken, bu yöne ilişkin olarak eksik inceleme ve araştırma yapılması doğru görülmemiştir.” delil yetersizliğine dayalı olmayan beraat kararı verilmesi ve kararın kesinleşmesi halinde bu karar kısmen veya tamamen aynı olan eylemler bakımından hukuk hakimini bağlayacağı vurgulanmıştır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/15056 Esas ve 2017/17040 Karar sayılı Kararında:Ceza Mahkemesi kararlarının, Hukuk Mahkemesindeki davaya etkisini düzenleyen TBK’nın 74.maddesinde; (BK. 53) hakimin, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla bağlı bulunmadığı, aynı şekilde, ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararının da, hukuk hakimini bağlamadığı düzenlenmiş ise de;Ceza Mahkemesi tarafından maddi vakıaya ilişkin yapılan tespit ile Hukuk Hakimi bağlı olduğu belirtilmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/6166 Esas ve 2017/11880 Karar sayılı Kararında “6098 sayılı TBK.’nun 74. maddesi uyarınca, hukuk hakiminin ceza mahkemesince belirlenen maddi olgu ile bağlıdır.” hukuk hakimi ceza mahkemesinde verilen maddi olgu ile bağlı olduğu vurgulanmıştır.
İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/520 Esas ve 2014/435 Kararı üzerine başvurulan temyiz incelemesinde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/6306 Esas ve 2017/11391 Karar sayılı kararında “Ceza Mahkemesi kararlarının Hukuk Mahkemesine etkisi, TBK’nın 74. maddesinde düzenlenmiş olup Hukuk Hâkimi Ceza Mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında esas bakımından ilke olarak bağımsız kılınmıştır. TBK’nın 74.maddesinde “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir” Bu açık hüküm karşısında, Ceza Mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların Hukuk Hâkimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Ancak Ceza Mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun Hukuk Mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir (Y.H.G.K. 11.10.1989 gün ve E.1989/11-373, K.472 sayılı ilamı). Bunun nedeni, ceza yargılamasındaki ispat araçları bakımından Ceza Hâkiminin Hukuk Hâkiminden çok daha elverişli konumda bulunmasıdır. O halde bir Ceza Mahkemesinin uyuşmazlık konusu olayın tespitine; diğer bir söyleyişle maddi olgulara ilişkin kesinleşmiş saptamasının, aynı konudaki Hukuk Mahkemesinde de kesin delil oluşturacağı açıktır (Hukuk Genel Kurulu – 2008/4-564 E, 2008/536 K.).” Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen davada Yargıtay bozma kararında açıkça vurgulandığı üzere ceza mahkemesinin maddi olgulara göre kesinleşmiş saptamasının kesin delil olduğu açıklanmıştır.
O halde yukarıdaki açıklamalar toplanan deliller ve Yargıtay İçtihatları ışığından, Bursa 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/495 Esas ve 2015/381 Karar ( Eski 2006/66 Esas ve 2007/173 Karar sayılı) da göre; davalılar …, … ve …’in birlikte hareket ederek, fikir ve eylem birliği içerisinde düzenlemiş oldukları sahte belgeler ile sahte isimler ile Akbank Nilüfer Şubesi’nden ….. adına kefil olarak Sefer Satık sahte kimliğini kullanarak 4.840,00.- YTL. riski bulunan krediyi çektikleri, yine aynı suç işleme kararıyla Akbank Hürriyet Şubesi’nden Sefer Satık sahte kimliğiyle 22.063,02.- YTL’lik işlek kredisi, 3.289,44.- YTL.’lik artı para kredisi, 1.050,00.- YTL.’lik çek bedeli kredisi, 15.170,00.- YTL.’lik çek bedeli kredisi kullandığı, bu banka şubesinin bu şekilde sanıkların toplam 41.572,46.-YTL. zarar verdikleri, Halil Güleç sahte kimliği ile Akbank Çekirge Şubesi’ne başvurarak 7.500,00.- YTL.’lik ticari kredi kullandıkları, Mustafa Mutlu sahte kimlik fotokopisi ile Akbank müşteki hizmetleri bölümünden gelen yazı cevabına göre 5.000,00.-sahte kimlik fotokopisi ile Akbank müşteki hizmetleri bölümünden gelen yazı cevabına göre 5.000,00.- YTL. ihtiyaç kredisi ve 300,00.- YTL. artı para kredisi kullandıkları , …. isimli sahte kimlik fotokopisiyle Akbank Garajlar Şubesi’nden 5.000,00.- YTL’lik ihtiyaç kredisi kullandıkları, böylece sanıkların bankaya toplam 64.372,00.- YTL. zarar verdiği ceza mahkemesinin dosyası ile ispat edildiğinden bu miktar davacı bankanın alacaklı olduğu ancak davacı bankanın 14/08/2007 tarihli ıslah dilekçesi ile 50.247,9 TL davanın ıslah edildiğinden taleple bağlı kalınarak haksız fiilin gerçekleştiği 04/10/2005 tarihinden itibaren faiz işletilerek davalılar …, … Ve Müteveffa … mirasçılarında müşterek ve müteselsilen tahsiline dair karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafından davalı …’ e yönelik açılan davada bu davalının haksız fiil eyleminin ispat edilemediği, Bursa 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/495 Esas ve 2015/381 Karar ( Eski 2006/66 Esas ve 2007/173 Karar sayılı) dosyada da eyleminin sabit olmadığından davanın reddine karar verilerek tüm dosya kapsamına göre davanın kısmen kabul ve reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile,
A- Davacı tarafından davalılar …, … ve müteveffa … ye yönelik açılan davanın kabulü ile, 50.247,9 TL alacağın 04/10/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar …, … ve müteveffa … mirasçılarında müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
B- Davacı tarafından davalı … e yönelik açılan davanın subut bulmadığından reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.432,43TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 624,70 TL harç ve ıslah harcı 68 TL’nin mahsubu ile bakiye 2.739,73TL nispi karar ve ilam harcının davalılar …, … Ve Müteveffa … Mirasçılarından müşterek ve müteselsilen alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan; posta, müzekker ve tebligat gideri 234,5TL olmak üzere toplam TL yargılama gideri ve peşin alınan 624,70 TL harç ve ıslah harcı 68 TL harç olmak üzere toplam 927,2TL yargılama giderinin davalılar …, … Ve Müteveffa … mirasçılarından müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ 13/1. maddesine göre belirlenen 9.200 TL vekalet ücretinin davalılar …, … Ve Müteveffa … mirasçılarından müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-HMK’nun 333.Maddesi gereğince kullanılmayan gider avanslarının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 04/04/2023

Katip …

¸e-imzalıdır.

Hakim …

¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.