Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/833 E. 2023/1016 K. 06.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2023/833
KARAR NO : 2023/1016

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … – [16579-75058-…] UETS
DAVALI : … – …

DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İcra Yoluyla Takipten Kaynaklanan Sıra Cetveline İtiraz)
DAVA TARİHİ : 17/08/2023
KARAR TARİHİ : 06/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Sıra Cetveline İtiraz (İcra Yoluyla Takipten Kaynaklanan Sıra Cetveline İtiraz) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketle dava dışı … İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında 27/10/2017 tarihinde faktoring sözleşmesi imzalandığını, dava dışı borçlu … faktoring sözleşmesinin müteselsil kefili olduğunu, akdolunan faktoring sözleşmeleri kapsamında dava dışı … İnşaat’a ilki 30/10/2017 sonuncusu 24/04/2018 tarihinde olmak üzere bir dizi finansman kullandırıldığını, temlik alınan alacakların kısmen ödenmesi suretiyle finansman da kısmen kapatıldığını, ancak bakiye borç bugüne kadar ödenmediğini, asıl borçlu ve kefil konkordato başvurusunda bulunduğu ve haklarında tedbire hükmedildiği için müvekkil tarafından borçlulardan … aleyhine ancak 08.02.2021 tarihinde ihtarname keşide edilerek, 18.02.2021 tarihinde kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi başlatılabildiğini, 09.02.2021 tarihinde tarafımızca tebliğ edilen ihtarnameyi alan borçlu 10.02.2021’de davalı alacaklının sözde alacağını tevsik eden bonoyu tanzim ederek muvazaalı bir alacak yaratmış ve ilk sırada yer alan dosya kapsamında davalı tarafından takip başlatıldığını, bononun verilmesine sebep olan bir temel ilişki bulunmadığından ve yaklaşık ispat kuralı gereğince alacağın varlığı hususunda hakimin ikna edilemeyeceği bilindiğinden, alacaklı tarafından ihtiyati hacze başvurulmamış, Bursa 14. İcra Müdürlüğünün 2021/… E. sayılı dosyası kapsamında doğrudan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, öte yandan, davalı alacaklı ihtiyati haciz talep etmediği gibi görünürde konkordato talebinden önce doğmuş ve mühlet içinde muaccel hale gelmiş bonoya dayalı alacağını konkordato dosyasına da bildirmediğini, alacağın fiktif olup olmadığı komiser heyeti tarafından inceleneceği için muvazaanın anlaşılmasından çekinildiğini, davaya konu işlemin yapıldığı dosya kapsamında dava dışı borçlu …’a Örnek No.10 ödeme emri gönderilmiş, 15.02.2021 tarihinde tebligat ‘konutta yakınına teslim’ edilerek gerçekleştirildiğini, bilindiği üzere kambiyo takibinde ödeme emrinin tebliğ edilmesi üzerine 5 günlük itiraz ve 10 günlük ödeme süreleri başlayacağını, (İİK m. 168). Alacaklı, 10 günlük ödeme süresi dolmadan borçlunun malları hakkında haciz talep edemeyeceğini, ihtiyaten haczedilmiş mal var ise 10 günlük ödeme süresi dolmadan ihtiyati haciz kesin hacze dönüşmeyeceğini, bu bakımdan davalı alacaklının haciz işlemi talep edebileceği ilk tarih 26.02.2021 olduğunu, davalı alacaklı ile borçlu …, 16.02.2021 tarihinde birlikte icra dairesine gittiklerini, … tarafından ‘takip dayanağı senedin kendisine ait olduğu, borca herhangi bir itirazı bulunmadığı, lehine olan bütün sürelerden feragat ettiği’ yönünde beyanda bulunulduğunu, bunun üzerine alacaklı tarafından ‘takibin kesinleştiği, borçlu adına araç-gayrimenkul-posta çeki sorgulaması yapılması ve T.C. Halk Bankası Ankara İvedik Şubesi, T.C. Halk Bankası Ankara İvedik Çarşı Şubesi ve T-Bank Bursa Şubesine e-Tebligat yoluyla müzekkere gönderilerek borçlunun hesaplarına haciz konulması’ talep edildiğini, görüldüğü üzere borçlu, diğer alacaklılardan mal kaçırmaya yönelik şüphe götürmez ve eylemli bir tavır sergilemiş, davalı alacaklı tarafından da bu eylemlere iştirak edildiğini, bu şekilde mal kaçırmaya ilişkin işlemler kapsamında dava dışı …’a ait Halkbank hesabında ve yine T-Bank hesabında ilk sıraya yerleşerek bir gün farkla müvekkil şirket haczinin önüne geçildiğini, Halk Bankası hesabından haczedilen paraya ilişkin sıra cetveli yapılmış ve sıra cetveli tebliğine müteakip Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/806 E. sayılı dosyası ile dava açılarak sıra cetveline itiraz edildiğini, ancak T-Bank hesabında bulunan 24.02.2021 tarihli haczimizin İcra Müdürlüğü’ne bildirilmemesi nedeni ile İcra Müdürlüğünce davalı alacaklıya sıra cetveli yapılmaksızın ödeme yapıldığını, davaya konu işlemden sıra cetveli itiraz davası açıldıktan sonra muvazaalı olarak başka işlemler yapılıp yapılmadığına ilişkin icra dosyası incelenirken haberdar olunduğunu, icra dosyasında mevcut hacizleri incelediğimizde borçlunun T.Bank hesabında bulunan ve ilgili İcra Müdürlüğü dosyasından davalının 1.sırada bulunan (muvazaalı )haczi bulunması, T.Bank tarafından müvekkile ait haczin de (sehven olduğunu düşünmekteyiz) bildirilmemesi sonucu para haciz blokesi tek görünen davalıya ödendiğini, Yargıtay uygulaması ile sabit olduğu üzere sıra cetveli yapılmaksızın paranın davalıya ödenmesi kararı da derece kararı olarak kabul edilmesi gerektiğinden ve yine uygulama ve düzenleme uyarınca muvazaa ve sıraya ilişkin itirazların birlikte dile getirildiği davaların genel mahkemelerce görüleceği açık olduğunu, öte yandan, kambiyo takiplerinde itiraz mercii icra mahkemesi olup icra dairesine yapılan itiraz veya sürelerden feragat hüküm doğurmayacağını, bir an için sürelerden feragatin takibin kesinleşmesini sağladığı düşünülse dahi, ödeme süresi dolmadan haciz uygulanması mümkün olmadığını, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da borçlunun sürelerden feragatinin üçüncü kişilere bir etkisi olmayacağı açıkça belirtildiğini, İcra ve İflas Kanununun 20. maddesinin son cümlesi de “Bu vazgeçme üçüncü şahıslara tesir etmez” şeklinde olduğunu, ilk anda borçlunun sürelerden feragate ilişkin beyanının tek başına muvazaayı ortaya koymadığı söylenebilir ise de, bu davada ispat yükünün davalı alacaklıda olduğu ve alacağın muvazaalı olmadığını yazılı delille ortaya koyması gerektiği açık olduğunu, nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bu husustaki son kararında, diğer birçok kararda olduğu gibi aşağıdaki pasaja yer verilmiş ve uyuşmazlığın nasıl çözümlenmesi gerektiğine işaret edildiğini, takip işlemlerinin hızlandırılması, İİK’nın 20. maddesi uyarınca sürelerden feragat ve haczin borçlunun beyanı üzerine konulması, tek başına muvazaayı gösteren vakıalar olmadığını, muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü, davalı alacaklıda olduğunu, davalı alacaklı alacağının varlığını ve miktarını, takipten önce düzenlenmiş ve üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilecek nitelikte olan usulüne uygun, birbirini doğrulayan yazılı delillerle kanıtlaması gerektiğini, her zaman düzenlenmesi mümkün olan çek ve bono, alacağın varlığını ispatlamaya tek başına yeterli olmadığını, senetler ve çekler ancak tarafları ve onların cüz’i ve külli halefleri yönünden delil niteliğinde olup, temel ilişkinin ve kambiyo ilişkisinin dışında kalan davacı üçüncü kişi bakımından bu nitelikte bir ispat vasıtası olarak kabul edilemeyeceğini, öte yandan, alacağın miktarına göre diğer tarafın açık muvafakati bulunmadığı sürece tanık dinlenemez ve tanık beyanına dayalı olarak hüküm kurulamayacağını, davalı alacaklının savunma ve delilleri çerçevesinde alacağın gerçek olup olmadığının tartışılması, davalı ile borçlu arasındaki hukuki ilişkinin ve davalının alacağının doğum tarihinin değerlendirilmesi, sonucuna göre karar verilmesi gerekeceğini, ayrıca muvazaa iddiamız yalnızca borçlunun sürelerden feragat etmesi ve borçlunun para olduğunu bildiği banka hesaplarına haciz tatbik edilmesi vakıalarına dayanmamakta; konkordato dosyasına davalı alacaklı tarafından alacak bildiriminde bulunulmamış olması, ihtiyati haciz talebinde bulunulmaması, takip dayanağının her zaman düzenlenmesi mümkün bono olması ve aylardır bu bonodan doğan alacakla ilgili hiçbir girişimde bulunmayan alacaklının müvekkil şirketin keşide ettiği ihtarname borçluya ulaşır ulaşmaz icra dairesine başvurması gibi hususlarla desteklenmesi gerektiğini, ispat yükü müvekkil şirket üzerinde olmasa da yukarıda saydığımız hususlar alacaklı ile borçlunun birlikte hareket ederek diğer alacaklıları zarara uğratmaya çalıştıkları hususunda kuvvetli bir şüphe ve kanaat oluşturacak nitelikte olduğunu, davalının tüm bu olağan dışılığı yazılı delille çürütmesi ve alacağının gerçekliğini ispatlaması zorunlu olduğunu, tüm bu sebeplerle geçersiz, muvazaalı hacze dayanan ilk sıra alacaklısının alacağının muvazaa nedeniyle iptali ile ilk sıra alacaklısına ödenen paranın müvekkil şirkete ödenmesi yönünde karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, 27/10/2017 tarih ve 3.000.000,00 TL tutarlı faktoring sözleşmesi, Beşiktaş 19. Noterliği 08/02/2021 tarih, 03363 yevmiye nolu ihtarnamesi, İstanbul 13. İcra Müdürlüğünün 2021/… esas sayılı dosyası, Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2023/806 esas sayılı dosyası, T-Bank 27/04/2023 tarihli reddiyat makbuzu ve tüm dosya kapsamı.
KANITLARIN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME :
Dava, muvazaa nedenine dayalı sıra cetvelinin iptali istemine ilişkindir.
Borçluya ait mahcuz satış bedelinin bütün alacaklıların alacağını karşılamaması halinde düzenlenecek sıra cetveline itiraz, alacağın sadece esas ve miktarına ya da hem sıraya hem de esas ve miktarına yönelikse dava yoluyla gelen mahkemede (İİK’nın m.142/1), itiraz sadece sıraya yönelikse şikayet yoluyla İcra Mahkemesinde (İİK’nın m.142/son) ileri sürülmelidir.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın 4.maddesi uyarınca bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanı sıra “her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.” hükmü ile de nispi ticari davaya ilişkin de düzenleme yapılmış olup, buna göre tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlık konusu işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir.
İİK’nın 142/1 maddesinde; “Cetvel suretinin tebliğinden 7 gün içinde her alacaklı takibin icra edildiği mahal mahkemesinde alakadarlar aleyhine dava etmek suretiyle cetvel mündericatına itiraz edilebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Bu hükümde yer alan “alakadarlar” ifadesi, sıra cetvelinde kendisine pay ayrılan ve dava sonucunda etkilenecek olan alacaklıları ifade eder. Bu hükümde belirtilen mahal mahkemesinin hangi mahkeme olduğu konusunda bir açıklık bulunmamakla birlikte İİK’nın 235/1 maddesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3 maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolunda açık bir düzenleme bulunmadığı, somut olayda olduğu gibi taraflar arasında temel ilişki (doğrudan bir ticari ilişki) ya da TTK’nın kambiyo senetlerine ilişkin hükümlerinin uygulanmasını gerektiren kambiyo hukuku ilişkisi bulunmadığı hallerde bu mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerekir. (Yargıtay 23. HD’nin 2014/9261 Esas, 2015/5348 Karar sayılı kararı)
O halde yapılan yargılama ve toplanan deliller itibariyle, davanın ticari nitelikte bir dava olmadığı, muvazaa nedeniyle sır cetvelinde yer alan alacaklılar arasındaki sıraya ilişkin şikayete yönelik olduğu, her ne kadar tarafların alacaklarının dayanağı olan takip dosyaları kambiyo senetlerine dayalı takip olsa da taraflar arasında hukuki ilişki bulunmadığından davanın niteliğini değiştirmeyeceği (benzer nitelikte İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17.Hukuk Dairesinin 2019/3408 E. 2020 972 K.sayılı ilamı), muvazaa nedenine dayalı sıra cetvelinin iptali istemini inceleme görevinin İİK’nın 142/1 maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğu anlaşıldığından, dosyanın görevli ve yetkili Bursa Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine dair karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın görev dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine, Bursa Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna,
2-HMK’nun 20 maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde talep halinde dosyanın Bursa Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, talep olmadığı takdirde dosya üzerinden davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin taraflara ihtarına,
3-HMK’nın 331. Maddesine göre yargılamanın görevli mahkemede devam etmesi halinde yargılama giderlerin görevli Bursa Asliye Hukuk Mahkemesince taktirine, yargılamanın görevli mahkeme de devam etmediği taktirde talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden yargılama giderlerinin tespiti ve hükmedilmesine
Dair, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/09/2023

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.