Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/7 E. 2023/1106 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
BAŞKANLIĞI GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2023/7 Esas
KARAR NO : 2023/1106

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …

VEKİLİ : Av. …
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 13/06/2012
KARAR TARİHİ : 20/09/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/10/2023

Mahkememizde görülen davanın açık yargılamasında,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili beyanlarında ; davacının davalı şirketin % 10 hissedarı olup şirketle ilgili davacıya hiçbir bilgi verilmediğini, şirketin mali durumunun gizlendiğini, hileli işlemlerle şirketin zarar ettiği gösterildiğini, bu nedenle davacının şirket ortaklığından çıkmasına izin verilmesini, fazlaya dair istemleri saklı tutularak 10.000,00 TL ortaklık payının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir..
Davalı vekili beyanlarında ; Dava değeri taraflarca bilinebilecek durumda ise , kısmi dava açılamayacağından , kısmi dava açılamayacağı yönündeki usulü itirazları ile birlikte davacının oğlu …’ nın 21/08/2006-07/01/2010 tarihleri arasında şirket müdürü olarak görev yaptığını, bu nedenle davacı iddialarının yerinde olmadığını, şirketin …’ nın şirket müdürlüğünden ayrılmasından sonra 2011 yılından itibaren şirketin kara geçtiğini, şirket karının yasal nedenlerle eski zararları kapatmada kullanıldığını, bu nedenle kar dağıtılmadığını, davacı iddialarının geçersiz olduğundan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe ;
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin %10 nispetinde hissedarı olduğunu, şirketle ilgili müvekkiline bilgi verilmediğini, şirketin mali durumunun müvekkilinden gizlendiğini, hile ile şirketin zarar ettiğinin gösterildiği, bu şartlar altında müvekkilinin şirket ortağı olarak kalmak istemediğinden; ortaklıktan çıkmasına izin verilmesine, fazlaya ait hakları saklı tutularak şimdilik 10.000,00 TL ortaklık payının davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Bilirkişi raporlarının alınmasından sonra, davacı vekili, 17/10/2016 tarihli ıslah dilekçesi sunarak ve aynı tarihte ıslah harcı yatırarak, 977.181,56 TL ortaklıktan çıkma payı ayrılma akçesinin davalı şirketten tahsili ile davacıya ödenmesi talep edilmiştir.
ortaklar arasında ortaklık ilişkisinin devam edebilmesi için güvene dayalı bir ilişki tesis edilmelidir. Süreç içerisinde taraflar arasında bu anlamda bir birliktelik kalmamış ise ortaklığı yürütmenin taraflara ve şirkete herhangi bir faydası kalmayacaktır. Zira Limited şirketlerin nitelikleri itibariyle ortaklık yapısında kişi unsuru ağır basmaktadır.18/12/2013 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davacı diğer ortaklarla birlikte sermaye arttırımına katılmış, davalı şirkete borçta vermiş olmasına rağmen şirket kar dağıtacak seviyeye erişememiştir. Bu sebeple davacı davalı şirketin kuruluşundan itibaren zarar edecek şekilde işletilmiş olmasından kalıcı biçimde zarar görmüştür. Zarar şirket tüzel kişiliğinde gerçekleşmiş olsa da kar dağıtılmaması ve sürekli sermaye ihtiyacı çekmesi karşısında şirkete ortak olduğu günden beri davacı bundan kaçınılmaz biçimde etkilenmiştir. Davalı şirket ile hakim ortaklar arasındaki alacak borç ilişkileri dikkate alındığında zararların istenmeden değil aksine hakim ortakların bilinçli işletme politikaları sebebiyle oluştuğu sonucuna varılması gerektiği rapor içeriğinde ayrıntılı biçimde açıklanmıştır. Sürekli zarar etmeye ve kar dağıtmamaya dayalı işletme biçiminin ortaya çıkmasında haklı ve işletmesel olarak reel sebeplerin bulunduğunu ispat yükümlülüğü yönetim yetkisi hakim ortaklarda bulunduğundan davalı şirkete ait olmalıdır. Ayrıca davacı ile davalı arasındaki icra takibi ve derdest davalarda ortaklık ilişkisinde tarafların birbirine güveninin kalmadığının ve ortaklığın bu haliyle devam etmesinin mümkün olmadığının kanıtlarından diğeridir. Böyle bir durumda bir ortak için ortaklıkta kalma çekilmez bir hal almış ise ortağın şirketten ayrılmasına izin vermemek hiç bir şekilde hakkaniyet ilkesiyle bağdaşmayacaktır.
Davacı şirketin kurucu ortaklarındandır, kurulduğundan itibaren hiç kar dağıtmayan, sürekli sermaye ihtiyacı doğan bu kapsamda davacının da şirkete süreç içerisinde borç para vermesine rağmen karlık elde etmeyen şirket için ve bu kardan istifade edemeyen davacı için hakim ortaklara ve şirkete güven duygusunun zedelenmemiş olmasını beklemek kabul edilemez. Bu sebeple davacı için şirketten ayrılmayı haklı gösterecek tüm koşulların oluştuğu mahkememizce kabul edilmiştir. Yine tarafların arasında görülen Bursa 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/251 esas sayılı dava dosyasındaki uyuşmazlık noktaları ve dava içeriği tarafların ortaya koyduğu iradeyi net bir biçimde belirlemektedir.
Öte yandan limited şirketlerde kişi unsuru ağır bastığından davalı şirketteki ortaklık ilişkisinin temelinden sarsıldığı kabul edildiğine göre bu hal davacı ortağın şirketten çıkma talebinde haklı sebep olarak kabul edilmiştir.
Bu gerekçeyle mahkememizce daha önce davanın kabulüne karar verilmiş davacının ortağının şirketten çıkmasına ve belirlenen ayrılma akçesi davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş ise de bu karar çıkma yönünden haklı gerekçeler bakımından Yargıtay tarafından doğru bulunarak temyiz itirazlarının reddine karar verilmiş, ayrılma akçesinin hesaplanması yönünden karar bozulmuştur.
Bozma sonrası dosya SMMM bir Makine Mühendisi bir Gayrimenkul Değerleme Uzmanı bilirkişilerinden oluşan heyete tevdi edilerek bilirkişilerden Davalı şirketin güncel durumu itibariyle davacının güncel ayrılma akçesinin belirlenilmesi istenilmiş alınan bilirkişi raporunda Ortaklardan Davacı …’nın hissesine düşen 10 Adet hisse karşılığı ayrılma akçesinin 5.934.646,40TL olması gerektiği yönünde rapor düzenlenmiştir.
Davacı taraf rapora itirazında; şirketin serbest bölge içerisinde bulunduğu, BUSEB’in 2021-2022 yıllarına göre USD cinsinden metre kare brim fiyatına göre belirlendiğini, hesaplamanın da bu brim fiyatlarına göre yapılması gerektiğini ileri sürmüş ise de yerleşik Yargıtay uygulaması da dikkate alındığında taşınmazların ve aktifte bulunan diğer varlıkların güncel rayiç bedelleri belirlenerek ayrılma akçesi hesaplanmalıdır, hesaplamada kullanılacak kriter taşınmazın rayiç değeridir. BUSEB’in belirlemiş olduğu USD cinsinden belirlenen fiyatlar aşağı yahut yukarıya doğru dalgalanmalar nedeniyle rayiç değeri doğru olarak yansıtmayacaktır aslolan taşınmazın rayiç değeridir, nitekim davacı ayrılma akçesinin döviz cinsinden hesaplanması gerektiği gerekçesiyle önceki kararı temyiz etmiş, Yargıtay ilamında da vurgulandığı üzere Türk Lirası sermayeli şirketin çıkma akçesinin döviz cinsinden hesaplanamayacak olması nedeniyle temyiz itirazları reddedilmiştir.
Davacı taraf 977.181,56 TL’nin harcını yatırmak suretiyle bu tutarı talep etmiş, kalan kısım için ek dava açacağını irade olarak ortaya koymuştur, talepte bağlılık ilkesi uyarınca hüküm kurulmalıdır, ancak mahkememizce karar tarihine en yakın rayiç değer hesaplaması yapılarak güncel ayrılma akçesi belirlenmiştir, davacının talebi doğrultusunda ek dava açma hakkı saklıdır, eldeki davada kurulacak hükümde dava konusu taleplere göre nazara alınmalıdır. Yukarıda açıklanan gerekçelerle davacının ortaklıktan çıkma için haklı gerekçeleri bulunduğundan davacının şirket ortaklığından çıkmasına izin verilmesine, ayrılma akçesi bakımından ise eldeki davaya konu talep 977.181,56 TL olduğundan fazlaya ilişkin hakları ek dava ile isteneceği açıklandığından hüküm kurarken de taleple bağlı kalınması gerekmiştir. Talebe konu bu tutarda yargılama devam ederken ödendiğinden ve bu husus taraflar arasında ihtilaflı olmadığından ayrılma akçesinin bu miktarı bakımından dava konusuz kalmıştır, davacı eksik kalan ayrılma akçesi için beyan ettiği ek dava açma hakkı saklıdır, bu husus hükümde belirtilmiştir. Taleple bağlı kalınarak aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın KABULÜ ile
2-Davacı ismi …’nın TTK638/2 maddesi gereğince davalı …nin ortaklığından çıkmasına izin verilmesine,
3-TTK nın 641. Maddesi gereğince belirlenen ayrılma akçesinden dava konusu edilen 977.181,56TL’lik tutar davadan sonra ödenmiş olmakla konusuz kaldığından bu kısım hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacının ayrılma akçesinden fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına,
4-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 66.751,27 TL harçtan başlangıçta alınan 148,50 TL peşin harç ile 16.517,05 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 50.085,72 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineyi irat kaydına.
5-Davacı tarafça yapılan 16.686,70 TL harç, 8.240,35‬ TL yargılama gideri toplam 24.927,05‬ TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesine göre belirlenen 125.490,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların davacı tarafa iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 15 günlük kesin süre içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/09/2023

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır