Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/615 E. 2023/907 K. 05.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/615 Esas – 2023/907
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2023/615 Esas
KARAR NO : 2023/907
HAKİM : ……
KATİP : …….

DAVACI : … – ….. Geçit Mah. 7.Güzel Sk. No:26/1 İç Kapı No:4 Osmangazi/ BURSA
VEKİLİ : Av. ……. – [16109-01858-……..] UETS
DAVALI :… – ……. Balkan Mah. Alpaslan Sk. No:42 İç Kapı No:10 Nilüfer/ BURSA
VEKİLİ : Av. …….. – [16436-34070-……] UETS
DAVA : Alacak (İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/09/2021
KARAR TARİHİ : 05/07/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/07/2023

Dava, inanç sözleşmesine dayalı iş makinesinin davacı adına tescili, olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir.
Davanın görevli mahkemede açılmadığı gerekçesi ile dosya mahkememize tevzi edilmiştir. Görev dava şartı olduğundan mahkememizce öncelikle bu husus üzerinde durulmuştur.
Ticari davaların hangi davalar olduğu TTK m.4’te tanımlanmış ve belirlenmiştir. Bu maddeye göre ticari davalar; mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK.nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK.nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; eldeki dava TTK’da düzenlenen bir mutlak ticari dava değildir. Bu durumda eldeki davanın nisbi ticari dava olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
Davacı ve davalı gerçek kişidir, tabiidir ki gerçek kişilerin de ticari işletme işletmek kaydıyla tacir olmaları Kanun gereğidir. Tarafların vergi kaydı UYAP’tan sorgulanmış, davacının; zemin ve arazi hazırlama, alanın temizlenmesi ile kazı ve hafriyat işleri ile uğraştığı, davalının ise karayolu ile şehir içi yük taşımacılığı ile uğraştığı ve her iki tarafın da vergi mükellefiyetinin dava tarihi itibariyle aktif olduğu, başka bir deyişle terk kayıtlarının olmadığı anlaşılmaktadır.
Nisbi ticari davanın söz konusu olabilmesi için her iki tarafın tacir ve işlemin her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir. Burada aranan şartların kümülatif olarak bir arada bulunması gerekmektedir. Davacının işi ile davalının işi birbirinden farklıdır ve taraflar arasındaki ihtilaf kum ocağında çalıştırılan Linkbelt marka 26119773 şasi numaralı iş makinesinden kaynaklanmaktadır.
Gerçek kişi olan tarafların tacir olması ve iş makinesine ilişkin ihtilafın tarafların ticari işletmelerinden kaynaklanması halinde davanın nisbi ticari dava olduğu söylenebilir.
Davacının vergi mükellefiyet kaydındaki işi ile iş makinesinin kum ocağında kullanılan bir iş makinesi olması birlikte değerlendirildiğinde davacının ticari işletmesini ilgilendiren bir işlem olduğu söylenebilir.
Davalının karayolu ile şehir içi yük taşımacılığı işi ile uğraşması ve kum ocağında çalıştırılan iş makinesinin bu iş ile bağlantılı ve ilgili olmaması sebebiyle iş makinesinden kaynaklı uyuşmazlığın davalının ticari işletmesi ile ilgili olmadığı kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar mahkememizce tarafların üzerilerine kayıtlı olan işletmelerin; esnaf işletmesi mi ticari işletme mi olduğuna dair müzekkereler yazılmamış ve tarafların hangi usulle defter tuttukları belirlenmemiş olsa da söz konusu iş makinesinin kum ocağında kullanılması, davalının kum ocağı ile ilgili bir ticari işletmesinin olmaması ve iş makinesinin davalının karayolu ile şehir içi yük taşımacılığı işi ile ilgili olmaması, bu iş makinesinin şehir içi taşımada kullanılamayacak olması sebebiyle eldeki davanın nisbi ticari dava olarak kabul edilemeyeceği kanaatine varılmış, mahkememizin görevli mahkeme olmaması sebebiyle davanın usulden reddi ile mahkememiz ile Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi arasında çıkan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için aşağıdaki şekilde karşı görevsizlik kararı vermek gerekmiştir.
KARAR: Ayrıntısı gerekçeli kararda izah edileceği üzere;
1-Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/1-c maddesi gereğince, mahkemelerin görevinin dava şartı olduğu anlaşılmakla; mahkememizin eldeki davada görevli mahkeme olmadığının tespiti ile dava şartı noksanlığı nedeniyle, HMK m.115 uyarınca, DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli mahkeme olduğunun tespitine,
3-Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi ile mahkememiz arasında, HMK m.21/1-c bendi gereğince olumsuz görev uyuşmazlığı çıktığından; kararın kesinleşmesi ile birlikte dosyanın olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü ve yargı yerinin belirlenmesi yönünden re’sen Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Harç ve yargılama giderlerinin HMK 331/2 maddesi gereğince yetkili ve görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
5-Gerekçeli kararın talep halinde taraflara tebliği ile tebliğ giderinin eksik olması halinde giderin talepte bulunandan alınmasına,
Dair; kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 05/07/2023

Katip ……..
¸e-imzalıdır

Hakim ……
¸e-imzalıdır