Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/372 E. 2023/1037 K. 11.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/372 Esas – 2023/1037
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2023/372
KARAR NO : 2023/1037

HAKİM : ..
KATİP : ..

DAVACI : … LOJİSTİK HİZMETLERİ SAN. TİC.A.Ş. – İhsaniye Mah. İzmir Yolu Cad. Efe Plaza N:116/11 Nilüfer/BURSA
VEKİLİ : Av. …. – [16519-15359-……] UETS
DAVALI : … ULUSLARASI KURYE LOJ. İNŞ. SAN. TİC. LTD. ŞTİ. – Fevzi Çakmak Mah. Faydasıçok Sanayi Sitesi 10773 Sok. N:7/1 Karatay/KONYA
VEKİLİ : Av. …… – [16350-53982-.] UETS
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/04/2023
KARAR TARİHİ : 11/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/09/2023

Mahkememize tevzi edilen İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirket tarafından davalı/borçlu Şirket hakkında, Bursa 20. İcra Müdürlüğü’nün 2023/… E. sayılı dosyası üzerinden, genel haciz yoluyla icra takibi yapılmıştır. Davalı/borçlu tarafından takip dosyasına itirazda bulunulduğunu, yapılan itiraz incelendiğinde; takip konusu alacaktan sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle, takibe, ferilerine, faize, faiz oranına itiraz edildiği görüldüğünü, haksız ve yasal dayanaktan yoksun itirazların iptali ile takibin devamını teminen dava açmak gerektiğini, 7155 sayılı Kanun ile Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi uyarınca ticari uyuşmazlıklarda Kanun’da belirtilen konularda dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurmak dava şartı haline getirildiğinden, düzenleme gereğince gerekli başvuru yapıldığını, acak taraflar arasındaki müzakereler sonucunda uyuşmazlık konusunun çözümünde bir anlaşma sağlanamadığını, buna dair Bursa Arabuluculuk Bürosunun 2023/9106 arabuluculuk dosya numaralı Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağı aslı dilekçe ekinde sunulduğunu, davalı/borçlunun itirazları haksız ve dayanaksız olduğunu, takip ve dava konusu alacak, cari hesap ekstresinden kaynaklandığını, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. Maddesi uyarınca, borcun ifa edileceği yerin, taraflarca açık veya örtülü şekilde belirlenmediği durumlarda, para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğini, bu nedenle alacaklı müvekkil şirketin bulunduğu yer mahkemesi yetkili bulunduğunu, bu gerekçelerle, TBK’nın 89. maddesi uyarınca bir para borcunun alacaklısının, kendi ikamet adresinde dava açmasında veya İcra İflas Yasası’nın 50. Maddesi gereğince icra takibi başlatmasında yasal bir engel bulunmadığını, bu anlamda para borçlarının alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden, bu tür davalarda alacaklının bulunduğu yer mahkemesinin de yetkili olması nedeniyle, para alacağının tahsili amacıyla açılan davaya bakmaya Bursa Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkili olduğunu, bu nedenlerle, davalının yetkiye yönelik itirazlarının yasal ve haklı bir gerekçesi bulunmadığını, müvekkili şirket her türlü lojistik hizmetleri ile ana sözleşmesinde yazılı diğer işleri yapmak ve yaptırmakla/iştigal ettiğini, takip ve dava konusu alacak, cari hesap ekstresinden kaynaklandığını, davalıya, muhtelif lojistik hizmetleri sağlanmıştır. Yine, cari hesap ekstresine konu faturalar e-fatura şeklinde olduğunu, anlaşma yapılan şekilde müvekkil tarafından cari hesap ekstresine konu hizmetler yerine getirilmiş, müvekkil şirket tarafından tüm organizasyon sağlandığını, taraflar arasında elektronik ortamda yapılan yazışmalardan ve görüşmelerden de, davalı tarafından takip konusu alacağa dayanak oluşturan hizmetin alındığı görüldüğünü, arabuluculuk görüşmesi her ne kadar anlaşmama ile neticelenmiş ise de, arabuluculuk görüşmesinden günler sonrasında davalı tarafından tarafımıza sulh teklif edilmiş, ekte yer alan 22/02/2023 tarihli, e-imzalı Protokol doğrultusunda anlaşma sağlandığını, hatta bu protokole dayalı olarak Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/201 D.İş sayılı dosyası ile ihtiyati haciz talebinde bulunulmuş, ihtiyati haciz talebimiz kabul edildiğini ancak, yine aynı tarihli Protokolde belirtilen şartların yerine getirilmemesi nedeniyle Protokolde de belirtildiği üzere, Protokolde belirtilen şartlar geçerliliğini yitirmiş, söz konusu işlemlere kalındığı yerden devam edilmek zorunda kalınmış ve işbu dava ikame edildiğini, protokolde de görüleceği üzere, davalı borcunu kabul ve ikrar ettiğini, protokolün e- imzalandığı günden bugüne dek hiçbir ödeme davalı tarafından yerine getirilmediğini, işbu Protokolün şartlar yerine getirilmediğinden geçerliliğini yitirdiği, mail yoluyla, davalı vekiline 22/03/2023 tarihinde iletildiğini, mail yazışmalarını sunduklarını, ayrıca, faturalardan da görüleceği üzere, e-fatura, davalıya gönderildiğini, ancak, bu fatura iade edilmediğini, Türk Ticaret Kanunu’nun 21. Maddesinin 2. Fıkrası ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” şeklinde olduğunu, fatura içeriğine itiraz etmeyen davalı, fatura içeriğini kabul ettiğini, müvekkilinin alacağını tahsil edemediğinden, haklı olarak icra takibi başlatılmak zorunda kalındığını, takip tutarı müvekkil şirket kayıtlarına uygun bulunduğunu, buna rağmen davalı Şirketin hakkında başlatılan takibe itirazı nedeniyle haksız itirazın iptali ve takibin devamını teminen işbu davanın ikamesi gerektiğini, davalı tarafın itirazları, davacı Şirket kayıt ve belgeleri, davalı Şirket kayıt ve belgeleri dikkate alındığında, yasal ve haklı bir dayanağının bulunmadığı görüldüğünü, alacağın varlığı, kaynağı ve miktarı belli olduğunu, itirazın haksızlığı açıkça ortada olduğunu, gerektiğinde tacir olan taraflara ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucunda da, müvekkilimizin hak ve alacağının mevcudiyeti görüleceğini, davaya konu icra takibinde talep edilen faiz oranı da yasal ve haklı olduğunu, dava konusu takipte yabancı para alacağının fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden TL karşılığının ödenmesi talep edilmiş bulunduğunu, bu nedenle takip konusu alacak, tahsil tarihine kadar yabancı para alacağı olarak değerlendirileceğinden, bu alacağa, 3095 Sayılı Kanun’un 4/a maddesi gereğince, vade tarihinden fiilen ödeme tarihine kadar, Devlet Bankalarının o para birimi ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranına göre faiz talebinde, hukuka aykırılık bulunmadığını, bu düzenleme gereğince; asıl alacağa 3095 Sayılı Kanun’un 4/a maddesi gereğince, cari hesap tablosunda yazılı dönemden itibaren devlet bankalarının bir yıl vadeli USD ve EURO için açılmış vadeli mevduat hesabına ödedikleri en yüksek faiz oranları üzerinden faize hükmedilmesini talep ettiklerini, bu gerekçe ile davalının faize ilişkin itirazı da haksız ve dayanaksızdır. Davalının tüm itirazları haksız ve kötü niyetli olduğunu, başkaca delil ibrazına, bu anlamda davalıların icra dosyasında ileri sürdükleri itiraz nedenlerinin değiştirilmesine ve genişletilmesine de muvafakatımız bulunmadığını, takip konusu alacak, likid ve muayyen olduğunu, Yerleşik Yargıtay kararları gereğince; takip konusu alacak belirli, borçlu tarafından tayin ve tespit edilmesi mümkün nitelikte ise, alacak likid sayıldığını, bu anlamda; yazılı belgelerde takibe konu alacağın mevcut olduğu olduğu sabit olduğunu, davalının itirazının, haksız ve kötü niyetli olduğu tartışmasız olduğunu, itirazın müvekkilimize olan borcu ödememek veya ödemeyi geciktirmek amacıyla yapıldığı açıkça ortaya çıktığını, bu nedenle de, davalının itirazının haksız ve hukuka aykırı bulunması, müvekkilimizi mağdur etmesi nedeniyle, alacak aslının % 20’sinden aşağı olmamak üzere, icra inkâr tazminatına da hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacının iddiaları mesnetsiz olup hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, davacının davasının ve tüm taleplerinin ayrı ayrı reddi gerektiğini, HMK’nın119. maddenin 1. fıkrasının e bendinde davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerinin belirtilmesi gerektiği hüküm altına alındığını, HMK’nın 25. Maddesinde aynen “(1) Kanunda öngörülen istisnalar dışında hakim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz. (2) Kanunla belirtilen durumlar dışında, hakim kendiliğinden delil toplayamaz” emredici hükmü yer aldığını, HMK’nın 25. maddesi emredici hükmü gereği davacının dilekçesinde göstermediği vakıaların Sayın Mahkemenizce kendiliğinden incelenmesi veya bunların hatırlatılması mümkün değildir ve ayrıca HMK’nın 194. maddesi hükmü gereği, ispat bakımından bir iddia ileri sürenin bu iddiasını somutlaştırma yükü bulunduğunu, davacının genel ifadelerle delillerini belirtmesi yeterli sayılmayıp hangi delillere dayandığının dava dilekçesinden açıkça anlaşılması, açıkça belirttiği ve mahkeme dosyasına sunduğu delillerinin tamamının birer suretlerini aynı zamanda dava dilekçesiyle birlikte davalı müvekkillere tebliği gerekli ve şart olduğunu, bu usuli kurala HMK Mad. 318/1’de açıkça yer verildiğini, 318. maddenin 1. fıkrası; “… Taraflar dilekçeleri ile birlikte, tüm delillerini açıkça ve hangi vakıanın delili olduğunu da belirterek bildirmek; ellerinde bulunan delillerini dilekçelerine eklemek ve başka yerlerden getirilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayan bilgilere dilekçelerinde yer vermek zorundadır…” ayrıca deliller gösterilirken hangi delilin hangi hususta ve hangi vakıaları ispat için gösterileceği açıkça belirtildiğini, HMK’nın 121. maddesi gereğince, davacı dilekçesinde gösterdiği ve kendi elinde bulunan belgeleri asıllarını ve davalı sayısından bir fazla sayıda örneğini ve sadece örneklerini dava dilekçesine ekleyerek mahkemeye vermek zorunda olduğunu, ayrıca başka yerlerden getirilecek belge ve dosyalar bakımından bunların mahkemeye getirilebilmesi için gerekli posta giderini pul olarak vermek zorunda olduğunu, yine HMK’nın 140/5. maddesi gereğince; taraflar dilekçelerinde gösterdikleri delillerini, dilekçeleriyle birlikte mahkemeye sunmamış iseler ya da başka yerlerden getirilebilecek delillerle ilgili olarak gereken açıklamalarda bulunmamış iseler bu hususun ön inceleme aşamasında mutlaka tespit edilmesi ve taraflara bu eksikliği tamamlayabilmeleri için iki haftalık kesin süre verilmesi gerektiğini, bu süreye rağmen delil gösterilmesinde ki eksiklikler giderilmemiş ise ilgili tarafın o delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına karar verileceğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların beyanı, Bursa 20. İcra Müdürlüğünün 2023/… esas sayılı icra takip dosyası, cari hesap ekstresi, faturalar, arabuluculuk tutanağı, sulh ve ibra protokolü, konşimentolar, yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 67. Maddesine göre açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekilinin 04/08/2023 tarihli feragat dilekçesinde; davadan feragat ettiklerini beyan etmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 307, 309, 310, 311. Maddelerine göre ” Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.
Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir.
Kısmen feragat veya kabulde, feragat edilen veya kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir.
Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır.
Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir.
Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir.” davacının dilekçesinin yasaya uygun olarak feragat beyanı olduğu ve tek taraflı davayı sona erdiren taraf işlemi niteliğinde bulunduğundan mahkemeye ulaştığında hukuki sonuç doğurmaktadır. Feragat hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceğinden dilekçeler aşamasında beyanda bulunduğu anlaşılmakla davanın feragat nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Kararın niteliği gereği yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Harçlar Kanunun 22. Maddesi gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu karar ve ilam harcının feragatın ilk celseden önce vuku bulması sebebiyle 1/3’ü olan 89,95 TL’nin peşin alınan 8.858,89 TL’den mahsubu ile bakiye 8.768,94 TL fazla karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen vekalet ücretinin 1/2’si olan 49.355,02 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-HMK’ nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avanslarının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair tarafların yokluğunda HMK’ nın 341 ve 345. Maddeleri gereği kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile Bursa Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere, Türk Milleti adına dosya üzerinden karar verildi. 11/09/2023

Katip ….
¸e-imzalıdır.

Hakim ….
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip ……
¸E-imzalıdır.