Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/841 E. 2023/471 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/841 Esas
KARAR NO : 2023/471

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – T.C.N…. – Emek Adnan Menderes Mah. Armağan Sk. No:1H İç Kapı No:4 Osmangazi/BURSA
VEKİLİ : Av. … – [16123-21079-….] UETS
DAVALI : … – T.C.N…. – …
VEKİLİ : Av. … – [16008-00189-…] UETS

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/08/2021
KARAR TARİHİ : 30/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili hakkında kambiyo senetlerine özgü takip yolu ile Bursa 8. İcra Dairesinin 2020/… esas nolu dosyası ile icra takibi yapıldığını, yapılan takibin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin 2017 yılında Desert Car Rental isimli otu kiralama şirketinden araç kiraladığını ve daha sonra bu aracı geri iade ettiğini ancak davalının kiralama sözleşmesi esnasında kendisine tüketici senedi düzenlediğini ve kendilerince doldurulup takibe konulduğunu, takibe dayanak olarak verilen kambiyo senedinin geçersiz olduğunu, senedin tüketici senedi olduğunu, somut olayda tek bir senet düzenlendiğini ve bununla beraber senedin emre düzenlendiğini, yapılan düzenlemede satıca veya sağlayıcı tarafından zayıf konumda olan tüketiciye emre yazılı senet imzalatılması halinde bu senetlerin tüketici yönünden geçersiz sayılacağının hüküm altına alındığını, Yargıtay kararlarında da bu tür senetlerin geçersiz olduğunun sabit olduğunu, senedin müvekkili tarafından doldurulmadığını yalnızca müvekkilinin imzasının alındığını ve senedin daha sonra alacaklı tarafından doldurulduğunu, müvekkilinin araç kira döneminde gereken ödemeleri yaptığını, davalı tarafından açılan takip neticesinde müvekkiline yönelik haciz işleminin yapıldığını ve icra baskısıyla alacaklı vekili tarafından taahhüt imzalatıldığını, müvekkili hakkında icra ceza mahkemelerinde ceza davalarının açıldığını, müvekkilinin hapis baskısı sebebiyle ödeme yaptığını, müvekkilinin hiçbir borcu bulunmamasına rağmen icra takibi başlatıldığını, davalının kötü niyetli olduğunu bu nedenlerle müvekkilinin Bursa 8. İcra Dairesinin 2020/… esas sayılı dosyasında borçlu olmadığına, davalı aleyhine kötü niyet tazminatına, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalının cevap dilekçesinde; Davalıya, usulüne uygun olarak tebligat yapılmasına rağmen davaya cevap vermediği gibi delil de bildirmedikleri görüldü.

Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
İncelenen Dosya Kapsamına Göre :
Bursa 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2021/1208 esas 2022/168 karar sayılı kararı ile 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren, 6100 Sayılı yasanın HMK 1. ve 4.maddeleri gereğince hangi dava ve işleri Sulh Hukuk Mahkemelerinde bakılacağı belirtilmiş olup, konusu para olmayan ve para ile değerlendirilmeyen davalarda yasanın açık bir biçimde Sulh Hukuk Mahkemesini görevlendirmediği tüm davaların Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği, Mahkemeler arasındaki görev ilişkisinin Kamu düzeni ile ilgili bulunduğu, davanın her aşamasında ve sonuçlanıncaya kadar re’sen nazar alınabileceği, dava konusunun tahliye sonrasında yapılan ödemelerin iadesine yönelik olduğu, taraflar arasındaki kira sözleşmesinin sona erdiği, taraflar arasında kira ilişkisinin bulunmadığı, dava konusunun Asliye Ticaret Mahkemeleri yargılama alanında kaldığı ve bu nedenle görevsizlik kararı verilerek gönderildiği anlaşılmıştır.
Davada, mahkemenin görevli olup olmadığının incelenmesi HMK.nun 114/c bendi gereğince dava şartlarından olup; mahkemece re’sen incelenmesi gerekir.
Ticaret Mahkemelerinin görevi TTK.nun 4. ve 5.maddelerinde gösterilmiş olup, bu maddelerde belirtilen dava ve işlere bakmaya görevlidir.
Bir davanın Ticaret Mahkemesinde görülebilmesi için ya her iki tarafın tacir olup uyuşmazlığında ticari işletmeleri ile ilgili olması ( nispi ticari dava) yahut TTK’da düzenlenen işlerden kaynaklanması( mutlak ticari dava ) gerekmektedir. Derdest davada, talebe konu alacağın Araç kiralamaya ilişkisine dayanılarak borçlu olmadığının tespiti için menfi davası olduğu görülmektedir.
“6100 sayılı HMK’nun “Sulh hukuk mahkemelerinin görevi” başlığı altındaki 4. maddesinde de “(1) Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; a) Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları…. görürler” hükmüne yer verilmiştir (1086 sayılı HUMK’nun 8/II-1 maddesinde de dava konusu şeyin değerine bakılmaksızın, kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, akdin feshi yahut tespit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ve bunlara karşılık olarak açılan davaların Sulh Hukuk Mahkemelerinde görüleceği şeklinde benzer düzenlemeye yer verilmişti).
Mahkememizce görevsizlik kararının gerekçesine iştirak edilmeyerek karşı görevsizlik kararı verilmesi uygun bulunmuştur. Zira bir davanın ticaret mahkemesinin görev alanına girmesi için kural olarak tarafların tacir olması, uyuşmazlığın her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili bulunması veya T.T.K.’nın 4ncü maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olması gerekir. Somut olayda davalının tacir olduğuna dair bir bilgi-belge yoktur. Dava temel ilişki olan araç kiralamaya ilişkisine dayanılarak borçlu olmadığının tespiti için menfi davası olduğu olduğu görülmektedir. O halde dava da temel ilişkiye göre nitelendirilmelidir.
6100 Sayılı HMK’nın 1.maddesinde;görevin kamu düzenine ilişkin olduğu düzenlenmiş olup aynı yasanın 114/1-c maddesinde;görevin dava şartı olduğu belirtilerek, mahkemenin görevli olup olmadığını davanın her aşamasında mahkemenin kendiliğinden araştıracağı hükmüne yer verilmiştir.
Ticaret Mahkemelerinin görevi 6102 sayılı TTK’nun 5/1. Maddesi ile ” tüm ticari davalar ” olarak belirlendikten sonra ticari davaların nelerden ibaret olduğunu düzenleyen aynı yasanın 4. Maddesi ile ise ” her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu kanunda düzenlenen hususlar ile maddenin b, c, d, e, f bentlerinde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır düzenlemesini getirmiş olup, davanın yukarıda sayılan davalar arasında yer almadığı, temel ilişkiye dayanan davalarda görevli mahkemenin temel ilişkiye göre belirleneceği, HMK 4.maddesine göre kira ilişkisinden doğan tüm uyuşmazlıkların kira alacağı da dahil olmak üzere Sulh Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği yönünde yasal düzenleme olup taraflar arasındaki temel ilişki gözönüne alındığında, davaya bakmaya görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi olmakla, mahkememizin görevsizliğine, davacının davasının görev yönünden reddine, dosyanın görevli Bursa Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.

Mahkememiz kararının yargı yeri belirlenmesi amacıyla Bursa BAM 4. HD’ye gönderilmiş olup, Bursa BAM 4.,HD’nin 01/07/2022 tarih ve 2022/1934-2022/1469 E/K sayılı karar ile; “Dava, kambiyo senedi olan bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine ilişkindir.6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 776 ve devam maddelerinde bono düzenlenmiştir. Anılan Kanunun 3. maddesinde “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” hükmüne yer verilmiş, 4. maddesinde bu kanunda düzenlenen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı belirtilmiştir. Yine aynı Kanunun 5. maddesinde tüm ticari davalara asliye ticaret mahkemesinde bakılacağı bildirilmiştir. Somut olayda; davacı davayı kira sözleşmesinin tarafı olmayan bonoyu ciro yoluyla edinen davalıya karşı açmış olup, davalı tarafından başlatılan icra takibinin kambiyo senetlerine mahsus takip olması, bonodaki zorunlu unsurların bulunup bulunmadığının tayin ve tespitinin ticaret mahkemesine ait olması ve bononun TTK’da düzenlenmesi karşısında uyuşmazlığın asliye ticaret mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Bu durumda davanın Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiği anlaşılmakla, bu mahkemece verilen görevsizlik kararının yerinde olmadığı kabul edilmiş ve yargı yeri olarak belirlenmesi gerekmiştir. K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nun 21. ve 22. maddeleri gereğince Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE,” gerekçesi ile mahkememize gönderilmiştir.
Mahkememizce dosya yeniden esasa kaydedilerek, Bam kaldırma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Dava, hukuki niteliği itibariyle menfi tespit istemine ilişkindir.
O halde yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı tarafından davalı aleyhine açılan menfi tespit davasında; davacı vekili takibe konu senedin tüketici senedi olduğundan bahisle kambiyo senedinin geçersiz olduğunu, ayrıca takibe konu senette imza dışındaki yerlerin müvekkili tarafından doldurulmadığını ve ayrıca senet borcunun müvekkili tarafından ödendiğini ileri sürmüştür.
Takibe konu senet incelendiğinde, davacının keşideci, dava dışı …’in lehtar, davalının ise ciranta olduğu görülmektedir.
Bilindiği üzere kambiyo senetleri illetten mücerrettir. Her ne kadar davacı vekili, takibe konu senedin tüketici senedi olduğundan bahisle kambiyo senedinin geçersiz olduğunu ileri sürmüş ise de; borçlu tarafından takip alacaklısının kötüniyetli olduğu iddia ve ispat edilmediği gibi senet metninde de tüketici sözleşmesi nedeniyle verildiğine ilişkin bir ibare bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan davacı borçlu tarafından takip dayanağı senetteki imzaya itiraz edilmemiş olup senedin rızası hilafına düzenlendiği iddiası bulunmakta ise de; TTK 680.madde hükümlerine göre takibe konu senedin açık olarak düzenlenmesinin mümkün olduğu, keşidecinin rıza hilafına doldurulduğu iddiasını yazılı delil ile ispatlaması gerektiği, buna karşılık davacı keşidecinin rıza hilafına doldurulduğu iddiasını ispatlayamadığı, ayrıca davacının takibe konu senetten borcu ödediğini de ispatlayamadığı anlaşılmıştır. Bu durumda TTK’nun 687. maddesi hükmü gereği keşideci borçlunun, lehtara karşı ileri sürebileceği defileri (senedin tüketici senedi olarak verilmesi nedeni ile 4077 sayılı Tüketici’nin Korunması Hakkında Kanun’un 6/A maddesi gereğince nama yazılı düzenlenmesi gerektiği iddiasını) takip alacaklısına karşı ileri süremeyeceği hususu ve yukarıda açıklanan gerekçeler nazara alınarak davanın reddine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL nispi karar ve ilam harcının peşin alınan 598,22 TL’den mahsubu ile bakiye 418,32 TL nispi karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.30/03/2023

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.