Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/831 E. 2023/440 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/831
KARAR NO : 2023/440

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … KONUT YAPI KOOPERATİFİ – …
VEKİLİ : Av. … – [16848-48178-13706] UETS
DAVALI : … – T.C.N…. – Mudanya/BURSA
VEKİLİ : Av. … – [16952-59754-98945] UETS
MİRASÇI : … – T.C.N…. – Mudanya/BURSA
VEKİLİ : Av. … – [16967-69759-88982] UETS
MİRASÇI : … – T.C.N…. – Ümraniye/İSTANBUL

DAVA : İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/10/2020
KARAR TARİHİ : 23/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ; Davalı/borçlu …’in, müvekkili kooperatife olan borçlarının tahsil edilebilmesi için Mudanya İcra Müdürlüğü’nün 2020/.. E. sayılı ilamsız icra takibi başlatıldığı, ancak takibe itiraz edildiğini, davalının itirazının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalının vasisi … `in 15.01.2020 havale tarihli itiraz dilekçesinde borcun varlığını kabul ettiğini, ancak bunun farklı yolla karşılanması gerektiğini söyleyerek takibin haksız olduğunu belirttiğini, Müvekkilinin, itiraz dilekçesinde bahsi geçen ve kooperatif uhdesinde bulunan A Blok 1 numaralı daireyi satma konusunda, kooperatifin son genel kurulunda kooperatif yönetim kuruluna yetki verildiğini, ilgili daireye değerinde teklif gelmediğinden ve alıcı
bulunamadığından dairenin satılamadığını, Kooperatifin imal ettiği yapılarda çeşitli aykırılıklar olması sonucunda, kamuoyunda imar barışı olarak bilinen uygulamadan yararlanılması için,
15.06.2019 tarihinde Kooperatif Yönetim Kurulu toplantısında alınan karar gereği, kooperatifin uhdesinde bulunan C Blok 2 nolu dairenin satıldığını, elde edilen gelirle imar barışı sürecine girildiğini, eksik kalan meblağ olan daire başı 6.005,37 TL’nin kooperatif üyelerine/ daire sahiplerine bilgi verilmek suretiyle tahsili yoluna gidildiğini, davalının borca haksız ve hukuki dayanaktan yoksun şekilde itiraz etmesi neticesinde icra takibinin kötüniyetli bir şekilde durdurulduğunu, davalının icra takibine itirazının iptali ile icra takibinin devamını, fazlaya
ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla; 6.005,37 TL borcu takip dosyasında belirtilen işlemiş faiziyle ödemeye ve takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesi talep ve dava etmişlerdir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkili aleyhine Mudanya İcra Müdürlüğü 2020/.. esas sayılı dosya ile kooperatif aidat borcu ile İmar barışı ve mühendislik hizmetleri ödemesinden hisseye düşen miktar iddiasıyla icra takibi yapıldığını, müvekkilinin kooperatife herhangi bir aidat borcu olmadığını, İmar barışı ve mühendislik hizmetleri ödemesinden hisseye düşen miktar konusunda da borcu olmadığını, 2018 yılında yapılan genel kurulda İmar barışından yararlanmak için yapılacak ödemelerde kullanılmak üzere C Blok 2 nolu daire ve A Blok 1 nolu dairenin satışına karar verildiğini, C Blok 2 nolu dairenin satıldığını ancak A Blok 1 nolu dairenin satılmadığını, bunun yerine üyelerden 6.000’er TL talep edildiğini, Davacı Kooperatif yönetiminin müvekkilinden talep ettiği alacağın haksız ve usulsüz olduğunu, a)2018 yılı genel kurulunda 9. Maddede ‘’İmar barışında yapılacak giderlerde
kullanılmak üzere C Blok 2 nolu daire ve A Blok 1 nolu dairelerin satılarak ödemelerin karşılanması karar altına alındığını, davacı kooperatif yönetimi A Blok 1 nolu dairenin satışı ile
ödemeleri yapması gerektiğini, b) Davacı Kooperatif yönetiminin, Yönetim kurulu kararıyla bu parayı üyelerden talep edemeyeceğini, Olağanüstü genel kurul toplantısı yapmadan bu kadar parayı toplayamayacaklarını savunarak davanın reddini talep etmiştir. Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:İncelenen dosya kapsamına göre Dava, davacı ile davalı arasındaki kooperatif üyeliği aidatı kaynaklı alacağa ilişkin itirazın iptali davası olup, yasal süresi içinde açılmıştır.
Davacı tarafın defter ve cari hesap gibi kayıtlar dosyamız içerisine sunulduktan sonra dava dosyası, ibraz edilen deliller ve davacı tarafa ait ticari defter ve dayanağı kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir. Bilindiği üzere davacı taraflar tacirdir. Ticari davalarda dava konusunun tarafların kooparatife olan aidat borcu ile ilgili olduğundan ticari defterler ile üye ilişkisinin yahut alacak miktarının ispatı mümkündür.
HMK’nın 222. Maddesine göre ; Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Buna göre mahkeme taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden resen taraflardan defter ibrazını isteyebilir.
HMK’nın 219.maddesi tarafların belgeleri ibrazı zorunluluğunu düzenlemiştir. Buna göre ; Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde buluilindiği üzere taraflar tacirdir. Ticari davalarda dava konusunun tarafların ticari işletmeleri ile ilgili olduğundan ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin yahut alacak miktarının ispatı mümkündür.
HMK’nın 222. Maddesine göre ; Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Buna göre mahkeme taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden resen taraflardan defter ibrazını isteyebilir.
HMK’nın 219.maddesi tarafların belgeleri ibrazı zorunluluğunu düzenlemiştir. Buna göre ; Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir. Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir.
HMK’nın 219.maddesi talep edildiği durumlarda defter ve belgelerin ibraz zorunluluğunu hüküm altına almıştır.
HMK 220.maddesi talep edilmesine rağmen tarafın belgeyi ibraz etmemesinin neticelerini düzenleme altına almıştır. Buna göre ; İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir. Mahkemece, ibrazı istenen belgenin elinde bulunduğunu inkâr eden tarafa, böyle bir belgenin elinde bulunmadığına, özenle aradığı hâlde bulamadığına ve nerede olduğunu da bilmediğine ilişkin yemin teklif edilir. Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.
HMK’nın 220.maddesi bu şekliyle elinde bulunduğu anlaşılan bir belgeyi ibraz etmemenin hüküm ve sonuçlarını ortaya koymuştur. Hiç şüphesizdir ki 220.maddede düzenlenen belge tabiri ticari defter ve belgeleri de kapsamaktadır.
Tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın defter ve belgeleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Anılan yasal düzenlemeler uyarınca verilen süreye rağmen bir taraf ticari defter ve belgelerini sunar diğer taraf sunmaz ise bu davranışı ile kendi defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan engel olduğu bu sonucun varlığını ve neticelerini kabul etmiş sayılır. HMK’nın 220.maddesi kapsamında ticari defter ve belgeler bunu tutan tarafın zilliyetliğinde olduğundan 220/2.maddesindeki inkarı da yapamayacaktır. 220/3.maddesi gereğince de defter ve belgelerin sunulmamasının neticesi olarak kaçınılan defter ve belgedeki kayıtların karşı tarafın defterlerindeki kayıtlara uygunluğu mahkeme tarafından kabul edilebilir. Mahkememizce de davalıya çıkarılan tebligata rağmen defter ve belgelerin davalı tarafça sunulmamasının sonuçları bu kapsamda değerlendirilmiştir.
23/06/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle ; imar barışı kapsamında ödenmesi gereken tutar ile mühendislik hizmetleri için verilecek tutarın karşılanması amacıyla 2 dairenin satılmasına karar verilmiş bunlardan birisi satılabilmiş satılmasına karar verilen diğer dairenin satılamaması müşteri çıkmaması üzerine ödeme tarihinin yaklaşmış olması nedeniyle yönetim kalan tutarın üyelerden alınmasına karar vermiştir. Bunun için 5,8877.37-TL imar barışı 118.00-TL de mühendislik firmasına verilmek üzere 51 parsel üyelerinden toplamda 6,005,37-TL istenilmiş olup bu tutar aidat parası olmadığı, bu tutarı ödemesi gereken tüm üyelerin bu miktarı ödedikleri sadece davalı … tarafından ödeme yapılmadığı defter kayıtlarından tespit edildiği, davalının davacı kooperatife 6.005.37-TL borcunun bulunduğu tespit edilmiştir. Davacı defter ve belgeleri usulüne uygun tutulmuş olup delil olma niteliğindedir. 23/06/2021 tarihli bilirkişi raporunda; davacının ticari defterlerine göre davacının kayıtlarına göre; davacının icra takibi tarihi itibariyle davalıdan 6.000,37 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Açıklanan gerekçeler doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir. Dava yönünden davacının davalıdan dava konusu ettiği tutarda alacaklı olduğu anlaşılmıştır. Alacak likit olduğundan ayrıca icra inkar tazminatına da hükmedilmelidir.Dava yönünden davacının davalıdan dava konusu ettiği tutarda alacaklı olduğu anlaşılmıştır. Alacak likit olduğundan ayrıca icra inkar tazminatına da hükmedilmelidir. Mahkememiz kararının davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Bursa BAM 5. HD’nin 01/07/2022 tarih ve 2022/314-2022/1023 E/ K sayılı kararı ile; “Dosya Dairemizde istinaf incelemesi için sıra beklerken, davalı vekili tarafından istinaf başvurusundan feragat edildiğine dair 24/02/2022 tarihli dilekçe verilmiştir. Davacı vekili de 14/03/2022 tarihli dilekçe ile vekalet ücreti ve disiplin para cezası uygulanmasına ilişkin taleplerinden vazgeçtiğini belirtmiştir. Davalı vekilinin vekaletnamesinin incelenmesinde; kanun yoluna müracaattan feragate yetkisinin olmadığı görülmüştür. UYAP üzerinden davalının aile nüfus kayıt tablosu çıkartıldığında; …’in 02/02/2022 tarihinde vefat ettiği, geriye mirasçı olarak çocukları … ve …’in kaldığı görülmüştür. Vasilik görevi vasiyet altında bulunanın ölümü ile son bulur. Keza vasiye istinaden verilen vekalet de son bulur. Bu nedenle gerek vekaletname de yetki bulunmaması gerekse vasiliğin ve vekaletin son bulması nedeni ile ölüm tarihinden sonra verilen feragat geçersizdir. İstinaf aşaması da yargılamaya dahil olduğundan, davalının ölümü üzerine mirasçılarının davaya dahil edilmesi gerekir. Bu husus kamu düzeni ile ilgilidir. Bu sebeple mahkememizce re’sen incelenerek kararın kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının istinaf başvurusunun kabulü ile;
2-Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 16.11.2021 tarihli 2020/821 Esas 2021/1174 sayılı kararının KALDIRILMASINA,” gerekçesi ile gönderilmiştir.
Mahkememizce dosya yeniden esasa kaydedilerek, BAM kaldırma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Dava, davacı ile davalı arasındaki kooperatif üyeliği aidatı kaynaklı alacağa ilişkin itirazın iptali davası olup, yasal süresi içinde açılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında davalının mirasçıları … ve … davaya dahil edilerek, mirasçılar … ve … adına usulüne uygun tebligat yapılmıştır.
Mahkememiz 23/03/2023 tarihli duruşma sırasında davacı vekili beyanında; Davalı taraf ile anlaştıklarını, davanın konusu olan bedelin ödendiğini, davalı taraftan alacaklarının bulunmadığını, vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin olmadığını beyan etmiştir.
Mirasçı … 23/03/2023 tarihli duruşmadaki beyanında; Borcu kabul etmediklerini, ödemek zorunda kaldıkları bedeli ödediklerini beyan etmiştir.
Mirasçı … 23/03/2023 tarihli duruşmadaki beyanında; Borcu ödemek zorunda kaldıklarını, herhangi bir borçlarının bulunmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 23/03/2023 tarihli duruşmadaki beyanında; Borcun ödendiğini, vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin olmadığını beyan etmiştir.
Diğer yandan Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/10-1350 Esas ve 2013/1740 Karar sayılı Kararı, yine 2013/10-1860 Esas ve 2015/1451 Karar sayılı Kararında “Dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir olay nedeniyle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Böyle bir durum söz konusu olduğunda mahkemenin yargılamaya devam etmesine gerek yoktur. Bu durumda mahkemenin bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermesi gerekir. Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun ya da Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle dava konusuz kalabilir. ” konusuz kalma hallerinin sayıldığı ve dava konusu hakkın davacıya ödenmesi ile davanın konusuz kalabileceği vurgulanmıştır.
6100 sayılı HMK’ nın 331. Maddesine göre :Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.
O halde toplanan delillerden yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda, davacı ile davalı arasındaki kooperatif üyeliği aidatı kaynaklı alacağa ilişkin itirazın iptaline ilişkin açılan davada dava konusu hakkın ödeme ile konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına,
2-Harçlar Kanunun 22. Maddesi gereğince gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcının feragatın ilk celseden sonra vuku bulması sebebiyle 2/3′ ü olan 119,93 TL den peşin alınan 102,56 TL harcın mahsubu ile bakiye 17,37 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye İrat kaydına,
3-Arabuluculuk Ücret Tarifesi kapsamında Maliye Hazinesinden karşılanan arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye ÖDENMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Taraf vekillerinin vekalet ücreti ve yargılama gideri talepleri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin, davalı vekilinin mirasçı … ve mirasçı …’in yüzüne karşı dava konusu uyuşmazlığın miktarı dikkate alınarak, HMKnun 341 maddesi gereğince kesinlik sınırının altında olduğundan kesin olmak üzere karar verildi,verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.23/03/2023

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.