Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/792 E. 2022/1230 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.


TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/792 Esas
KARAR NO : 2022/1230

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … -…
VEKİLİ : Av. … …
DAVALI : … -…
VEKİLİ : Av. ……
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/07/2022
KARAR TARİHİ : 15/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 19/12/2022

Mahkememize tevzi edilen Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalı tarafından; davacı müvekkil aleyhine Bursa 13. İcra Müdürlüğünün 2022/… E. Sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davacı müvekkilin davalıya herhangi bir borcu bulunmadığı halde tebligatın usul ve yasaya aykırı şekilde muhtara tebliğ edilmesi nedeniyle takibe itiraz edilemediğini, usulsüz tebligat ile ilgili olarak Bursa 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2022/… Esas sayılı dosyası ile dava açılmışsa da yerel mahkeme tarafından davanın reddine karar verilmiş olup dosya istinaf aşamasında olduğunu, müvekkili hakkında 12.06.2003 tanzim tarihli bir evraka dayanılarak icra takibi başlatılması hukuka aykırı olduğundan ve usulsüz tebligat itirazımızın reddine karar verilmesi gerektiğini, davalı tarafça açılan icra takibine konu iddia edilen alacak aşağıda açıklanacağı üzere bir mal alım satımına dayanmamakla birlikte zamanaşımına uğramış olup takibin iptal edilmesi gerektiğini, müvekkili aleyhine doğacak telafisi güç zararları önlemek amacıyla dava sonuçlanana kadar ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini, takip açıldıktan sonra açılan menfi tespit davası icra takibini kendiliğinden durdurmayacağını, İcra İflas Kanunu’nun 72/3 maddesi ile düzenlenen “İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.“ hükmü uyarınca ihtiyati tedbir verilebileceğini, iddia edilen alacağın zamanaşımına uğraması, evrakın teminat amaçlı verilmesi ve borç ikrarı içermemesi, takip öncesi faiz talebinin usul ve yasaya aykırı olması hususları göz önüne alındığında öncelikle teminatsız olarak ihtiyati tedbir karar verilmesini ve takibin durdurulmasını, mahkeme aksi kanaatte ise teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (“TBK”) kapsamında, hak ve alacakların zamanaşımına uğramasına ilişkin süre sınırlandırmalarına yer verilmiştir. TBK hükümleri uyarınca, aksine bir düzenleme olmadığı müddetçe her alacak 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, açıklanan sebeplerle iddia edilen alacağın zamanaşımına uğradığı kabul edilerek davamızın kabulü ile takibe konu evrak nedeniyle borçlu olmadığımıza karar verilmesi gerektiğini, müvekkili … takibe dayanak olarak gösterilen belgenin düzenlendiği tarihlerde yurtdışında faaliyet gösteren şirketi aracılığı ile ihracat gerçekleştirdiğini, davalı ile yapılması konusunda görüşmeler gerçekleştirilen bir alım satım ilişkisi için teminat amaçlı olarak düzenlenen 12.06.2003 tarihli belge davalı tarafa verilmişse de vade tarihi atılmadığı gibi senedin teminat amaçlı verildiği hususu evrakın arkasına şerh edildiğini, somut olayda teminat amaçlı verilen senede vade tarihi atılmadığı gibi senet üzerinde tediye tarihi olarak görülen 04.03.2009 tarihi de sonradan davalı tarafça atıldığını, zira bir alım satım ilişkisi nedeniyle yaklaşık 6 yıl sonrasına tediye tarihi belirlenmesi hayatın olağan akışına aykırı düşeceğini, bu durum dahi senedin bir alım satım ilişkisine dayanmadığını ve iddia edilen alacağın aslında var olmadığını göstermekte olup davamızın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, taraflar arasında görüşmeleri devam eden ticaret hiçbir zaman gerçekleşmemiş olup teminat amaçlı düzenlenen işbu belge de gündeme gelmediğini, zamanaşımı itirazımız ile çelişmemek üzere teminat olarak düzenlendiği sabit olan bir belgeye dayanılarak icra takibi başlatılması usul ve yasaya aykırı olup takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkilinin davacı aleyhine başlatmış olduğu ; Bursa 13. İcra Müdürlüğü 2022/… E. No’lu dosya icra ödeme emri davacı tarafa Tebligat Kanunu’ na uygun şekilde tebliğ edildiğini, davacı taraf önce icra takibine itiraz etmemiş sonrasında kötüniyetli olarak takibin iptali için yollar aradığını, kesinleşmenin usulüne aykırı olduğu iddiası ile İcra Hukuk Mahkemesi’ nde ” Memur Muamelesini Şikayet ” yoluna başvurmuştur. Bursa 1. İcra Hukuk Mahkemesi 2022/… E. – 2022/406 K. No’ lu kararda: “Dosyamız içerisine Uyaptan alınan adres kayıtlarına göre, Borçlunun tebligat tarihinde mernis adresinin “… Mah. … Cad. No:36 İç Kapı No:4 Osmangazi/BURSA” adresi olduğu, Bu adrese mernis adresi olarak belirtmeksizin bilinen adres olarak kabul edilip çıkarılan ödeme emri tebligatının iade edilmesi üzerine, 7201 sayılı yasanın 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Kanun’un 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “mernis adresidir. 7201 sayılı T.K.nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması gerektiğine” dair şerh düşülerek yapılan tebliğ işlemleri yasa maddesinin tevsik zorunluluğu yüklememesi karşısında usul ve yasaya uygun olup bu konudaki şikayetin reddine karar vermek gerekmiş olup aşağıda beyan olunan hüküm kurulmuştur” gerekçesi ile şikayetin reddine karar verildiğini, İcra Hukuk Mahkemesince verilen karar da davacı taraf haksız ve kötüniyetli şekilde hareket ettiğini, icra Ödeme Emrinin tebliğinin hukuka aykırı olduğu hususu derdest bir dava ile zaten görülmekte iken huzurdaki davada da tüm detayları ile beyanı menfaat elde etmeye çalıştığının apaçık göstergesi olduğunu, ayrıca davacı üzerine kayıtlı bir mal olmadığından ve murisinden intikal edecek taşınmaza tarafımızca haciz konulacağını düşünmediğinden önce icra takibini ciddiye almamış ve itiraz etmemiş; sonrasında murisinden intikal eden taşınmaza haciz konulduktan sonra ve satış işlemlerine başlanıldıktan sonra olayın ciddiyetini anlayarak kötü niyetli olarak iş bu davayı ikame ettiğini, bu anlamda davacının Bursa 13. İcra Müdürlüğü 2022/… E. No’lu dosya ile başlatılan icra takibinin durdurulması taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların beyanı, Bursa 13. İcra Müdürlüğünün 2022/… sayılı icra takip dosyası, yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, hukuki niteliği itibariyle menfi tespit istemine ilişkindir.
Davacı taraf, dava konusu 12/06/2003 tanzim tarihli, 04/03/2009 tediye tarihli, 11.000 USD bedelli senedi teminat senedi olarak verdiğini ve senedin zamanaşımına uğradığını iddia etmektedir. Davalı … ise 15/12/2022 tarihli celsedeki beyanında; takibe konu senedin teminat senedi olmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
Bu durumda öncelikle takibe konu senedin zamanaşımına uğrayıp uğramadığını irdelemek gerekmektedir.
Davacının borçlu, davalının lehdar durumunda bulunduğu, 12/06/2003 tanzim tarihli, 04/03/2009 tediye tarihli, 11.000 USD bedelli bonoların, mülga Türk Ticaret Kanunu’nun 661. Maddesinde, şu an yürürlükte bulunana Türk Ticaret Kanunu’nun 749.maddesinde öngörülen üç yıllık zamanaşımı süresinin daha önce dolması nedeniyle, takip tarihi itibariyle zamanaşımına uğramış olduğu açık ve çekişmesizdir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 661. maddesi uyarınca zamanaşımına uğramış bir bonoda yazılı alacak, temel ilişkiye dayanılmak suretiyle talep edilebilir. Böylesi bir istemi içeren alacak veya itirazın iptali davalarında, gerek temel ilişkinin varlığını ve niteliğini, gerekse, o ilişkiden doğan bir alacağın bulunduğunu ve alacak miktarını kanıtlama yükümlülüğü, davacı tarafa aittir. Her iki dava türünde de, zamanaşımına uğrayan ve imzası inkar edilmeyen bono, temel borç ilişkisi bakımından yazılı delil başlangıcı niteliğindedir. ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04/04/2007 gün 2007/18-133 Esas, 2007/183 sayılı kararı, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2014/18175 Esas, 2015/2081 karar sayılı kararı)
Takibe konu senedin teminat senedi olduğu ve bu senedin zamanaşımına uğradığı iddiasına dayanarak açılan iş bu menfi tespit davasında, takibe konu senedin düzenleme tarihinde yürürlükte bulunan TTK 661.maddesine göre 3 yıllık zamanaşımı süresi geçtiği, bunun üzerine zamanaşımına uğrayan ve imzası inkar edilmeyen bono, temel borç ilişkisi bakımından yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğu, bu kapsamda gerek senedin düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı BK.125.maddeye göre, gerekse dava açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK.146.maddesine göre icra takip tarihi itibari ile 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin de dolduğu anlaşılmakla davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiş ve ayrıca esasa girilmeksizin karar verilen iş bu davada şartları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatına mahkumiyetine yer olmadığı kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davacının davasının KABULÜ ile, davacının Bursa 13.İcra Müdürlüğünün 2022/… Esas sayılı dosyadan borçlu olmadığının tespitine,
2- Şartları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatına mahkumiyetine yer olmadığına,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 21.363,44 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 5.848,82 TL’nin mahsubu ile bakiye 15.514,62 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan; posta ve tebligat gideri 64,50 TL yargılama gideri ve 5.848,82 TL peşin harç olmak üzere toplam 5.913,32 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 21.363,44 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-HMK’ nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,

Dair, tarafların yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/12/2022

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.