Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/762 E. 2023/289 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/762
KARAR NO : 2023/289

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … – [16025-20675-….] UETS
DAVALI : … – …. Küçük Balıklı Mah.Şanlı Cd.No:91 Osmangazi/BURSA
VEKİLİ : Av. … – [16629-26546-….] UETS

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 23/06/2022
KARAR TARİHİ : 02/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle:19/10/2018 tarihinde müvekkili şirkete ZMSS ile sigortalı … plakalı araç ile … plakalı araç arasında maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonrasında tanzim edilen kaza tespit tutanağına göre işbu kaza müvekkili şirkete sigortalı … plakalı araç sürücüsünün asli kusuru ile meydana geldiği tespit edildiğini, sigortalı araç sürücüsü davalı kusurlu olmasının yanında aynı zamanda geçerli ehliyete sahip olmadığını, kaza neticesinde … plakalı araçta 1.906,05 TL hasar meydana geldiğini, işbu bedelin müvekkili şirket tarafından ödendiğini, belirtilen sebeplerle sigorta ettiren hakkında Bursa 2. İcra Müdürlüğünün 2020/… esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, borçluya ödeme emri gönderildiğini, ancak borçlu davalı borca haksız olarak itiraz ederek takibi durdurduğunu, bu nedenlerle itirazın iptali ile alacağın % 20 den az olmamak şartıyla icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davaya konu Bursa 2. İcra Müdürlüğü 2020/… Esas sayılı dosyasında ödeme emri müvekkile 22.01.2021 tarihinde tebliğ edilmiş olup süresi içerisinde 28.01.2021 tarihinde tarafımızca borca itiraz edilmiş ve aynı gün içerisinde icra takibin durdurulmasına karar verildiğini, İİK’nın 67/1. maddesi uyarınca itirazın iptali davası 1 yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğunu, işbu davanın açılış tarihi 23.06.2022 olup borca itiraz tarihi göz önünde bulundurularak hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan itirazın iptali davasının usulden reddini talep ettiklerini, Türk Borçlar Kanunu’nun 73’üncü maddesinin 2’ inci fıkrasına göre tazminatın ödenmesi kendisinden istenilen kişi, durumu birlikte sorumlu olduğu kişilere bildirmek zorundadır. Rücu etme hakkı bulunan kişinin birlikte sorumlu olduğu kişilere karşı bildirme yükümü altındadır. Yani bu bir külfettir. Zira bu yükümü yerine getirmeyen kişi rücu etme hakkını kaybettiğini, davacı … ruhsat sahibi müvekkile bildirimde bulunmaksızın dava dışı …’a ödeme yapmış olup rücu etme hakkının bildirme yükümünü yerine getirmediğini, bu nedenle rücu etme hakkı olmaksızın başlatılan icra takibi haksız ve yerinde olmadığını, aksi kanaatte, rücu şartları gerçekleşmediğinden davacının bir alacağı bulunmadığını, davacı taraf dava dilekçesinde kazanın … plakalı araç sürücüsünün asli kusuru ile meydana geldiğini iddia ettiğini, davada kusur oranlarının tam olarak belirlenmesi gerektiğini, davacı tarafından sürücünün asli kusurlu olduğuna yönelik beyanlar tarafımızca kabul edilmediğini, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B4. Maddesinde sigortalı ya rücu edilebilmesi için tazminatı gerektiren olayın, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş olması gerektiği düzenlendiğini, somut olayda kusurun tespiti için yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde sürücünün asli kusurlu olduğuna kanaat getirilecek olursa dahi kasıt veya ağır kusurundan söz edilemeyeceğinin kabulü gerektiğini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin kararlarına göre: “Dairemizin yerleşik uygulamasına göre, ağır kusur kavramı, bir özel hukuk kavramı olup, kasıt olmamakla birlikte kasta yakın bir kusurun varlığını ifade eder. Sigorta Genel Şartlarında “tam kusur”dan değil, “kasıt” ve “ağır kusur”dan söz edilmektedir. Hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, sürücünün 2918 sayılı KTK’nun 57.maddesi hükmüne aykırı şekilde kavşaklarda geçiş önceliğine uymaksızın tedbirsiz ve dikkatsiz araç kullanması kusur oluştursa bile, dava konusu olayın oluş şekline göre “ağır kusur” değildir. Bu nedenle, sürücünün 8/8 kusurlu olması, sigorta şirketine rücu hakkı vermez.” (11.HD. 16.01.2006, E.2005184 – K.2006/121)” denildiğini, davacı taraf dava dilekçesinde sürücünün geçerli ehliyete sahip olmadığını iddia ettiğini, kazayı yapan sürücü … Ukrayna vatandaşı olup ülkesinde geçerli ehliyeti mevcut olduğunu, davacının dava dilekçesi ekinde sunduğu çeviri belgesinden de anlaşıldığı üzere sürücü belgesinin Yeminli Noter Tercümanlık Bürosu tarafından çevrilmiş sureti de mevcut olup dava dışı sürücünün geçerli bir ehliyete sahip olmadığı iddiaları asılsız olduğunu, bu hususta diğer delillerimiz ilerleyen aşamalarda dosyaya sunulacağını, açıklandığı üzere somut olayda ortaya çıkan zarar mevcut trafik sigortası kasamında davacı tarafından karşılanmış olup rücu sebeplerinin oluşmadığının kabulü gerektiğini, somut olay nedeniyle müvekkil ile diğer borçlu …’in müştereken ve müteselsilen sorumlu olması nedeni ile davaya dahil edilmesi gerektiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların karşılıklı beyan dilekçeleri, Bursa 2. İcra Müdürlüğünün 2020/… sayılı icra takip dosyası, yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
KANITLARIN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME :
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 67. Maddesine göre açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacının alacağın kaynağı, haksız fiil ve kusur sorumluluğu olup 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 49 ve devamı maddelerine dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde mutlak ticari davalar: [(1) Her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./1. m.) ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;,
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969. maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580. maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava (Ek ibare: 26/06/2012 – 6335 s. K. 1. m.) ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır] şeklinde düzenlenmiştir.
Bunun yanında, TTK’nın 21. maddesi gereğince her iki tarafın tacir olması ve tarafların ticari işletmesi ile ilgili olan davalar, taraflardan birinin ticari işletmesiyle ilgili olması kaydıyla Borçlar Kanununun havale hakkındaki 457 – 462 ve vedia hakkındaki 463 – 482. maddelerinde düzenlenen hususlardan doğan nispî nitelikteki ticari davalar yönünden de ticaret mahkemesi görevlidir.
Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde, bu Kanundan doğan hukuk “davalarının” ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. maddesinin ikinci fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan “davalara”, ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
O halde somut olayda yukarıdaki açıklamalar ışığında, toplanan belgelerden davacının tacir olmadığı, dolayısıyla davanın ticari dava olmadığı anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine ve HMK 114 ve 115/2 maddesi gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, dosyanın görevli ve yetkili Bursa Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine dair karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın görev, dava şartı noksanlığı sebebiyle usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine, Bursa Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna,
2-HMKnun 20 maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde talep halinde dosyanın Bursa Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, talep olmadığı takdirde dosya üzerinden davanın açılmamış sayılmasına dair karar verilmesine,
3-HMK’nın 331. Maddesine göre yargılamanın görevli mahkemede devam etmesi halinde yargılama giderlerin görevli Bursa Asliye Hukuk Mahkemesince taktirine, yargılamanın görevli mahkeme de devam etmediği taktirde talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden yargılama giderlerinin tespiti ve hükmedilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/03/2023

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.