Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/705 E. 2022/716 K. 13.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

… ..
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/705 Esas
KARAR NO : 2022/716

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … -… ..
DAVALI : … –
DAVA : Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması)
DAVA TARİHİ : 31/05/2022
KARAR TARİHİ : 13/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde : … ve diğer ortaklar olan … … , … … , … ..Nilüfer/BURSA” adresinde faaliyet gösteren … …… Teknik Hırdavat Makina Techizat Sanayi Ve Ticaret Ltd. Şti. ‘nin ortakları olduğunu, her üç ortağın da ortaklıkta 1/3 hisseye sahip olduğunu, davalı limited şirketin diğer ortakları tarafından önce şirket yönetiminden uzaklaştırılmış sonra da fiili olarak şirkette çalışmasının engellendiğini, süreç içerisinde, müvekkilinin son zamanlarda limited şirketin bazı müşterilerinden, artık faturaların yeni kurulan A.Ş. Üzerinden kesileceğini ve ödemelerin A.Ş. Hesaplarına yapılmasının istendiği duyumunu aldıklarını, bu durumun öğrenilmesinin ardından, müvekkili tarafından şirket kayıtlarından bilgi ve belge talep edildiğini ancak bu talebi yerine getirilmediğini, bunun üzerine taraflarınca davalı limited şirkete Bursa 21. Noterliği’nin … .. yevmiye numaralı 14/02/2022 tarihli ihtarnamesinin keşide edildiğini, 30/03/2022 tarihli olağan genel kurul toplantısında müvekkili tarafından, keşide edilen ihtarnamedeki talepler doğrultusunda gündeme özel denetçi tayini maddesinin eklenmesi talep edildiğini, yapılan oylama sonucunda özel denetçi tayini talebi oybirliği ile kabul edildiğini, ancak özel denetçi atanması madde oybirliği ile kabul edilmesine karşın, uzunca bir süre kararın icrası sağlanmamış olduğundan ; yasal sürelerin kaçmaması adına taraflarınca Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/493 E. Sayılı dosyası ile özel denetçi tayini davası açıldığını, dosyanın derdest olup; alınan bir rapor bulunmadığını, harici olarak düzenlenen “17.05.2022 tarihli Özel Amaçlı Denetim ve Şirket Özvarlık Değer Tespiti Yeminli Mali Müşavirlik Raporu”nda da diğer şirket yöneticilerinin müvekkilin menfaatini zedeledikleri, müvekkilini saf dışı bırakacak paralel bir şirket kurdukları tespit edildiğini, bu tespite istinaden, iyi niyet ve dürüstlük kuralına aykırı olarak şahsi menfaatlerini limited şirket menfaatleri önünde tutacak biçimde şirketi idare eden şirket müdürleri … … , … …’ın azli ile yerine kayyım atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe :
Eldeki dava ticari şirkete kayyım atanması davasıdır.
Mahkememizin 2022/655 esas sayılı dava dosyası ile … ile … Zımba Teknik Hırdavat Makina Teçhizat Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi’ne kayyım atanmasına ilişkin olarak dava açılmış, mahkememizce … yönünden eldeki dava tefrik edilerek 2022/705 esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Ana davada … ve diğer ortaklar olan … … , … … , “… .. Nilüfer/BURSA” adresinde faaliyet gösteren … Zımba Teknik Hırdavat Makina Techizat Sanayi Ve Ticaret Ltd. Şti. ‘nin ortakları olduğu ve her üç ortağın da ortaklıkta 1/3 hisseye sahip olduğu anlaşılmaktadır.
Davalı şirketin diğer ortakları ve yöneticileri olan … … ve … … tarafından aynı unvan, aynı faaliyet konusu ile aynı adreste ve limited şirkete ait makinalar ile yalnızca kendilerinin ortak oldukları “…” adlı anonim şirket kurdukları belirtilmiştir.
Kural olarak TTK da Anonim Şirketleri düzenleyen maddelerde yöneticilerin seçimi Anonim Şirketin Genel Kuruluna münhasır yetki olarak verilmiştir. Bu sebeple mahkemelerce Anonim şirkete yönetici atanması kural olarak mümkün değildir. Bunun istisnası ise şirketin organsız kalmasıdır. Gerek 6102 Sayılı TTK ve gerekse özel yasalarda anonim şirkete kayyım, atanmasına ilişkin bir hüküm bulunmamakla birlikte 6102 Sayılı TTK’nın 1. maddesinde “Türk Ticaret Kanununun, Türk Medeni Kanununun ayrılmaz bir parçası” olduğuna ilişkin hükmü karşısında konu ile ilgili 4721 Sayılı TMK hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.Bu durumda TMK 427/4 maddesi uyarınca yönetim kayyumu atanabilecektir.
TMK 427/4. Maddesinde bir tüzel kişinin gerekli organlardan yoksun kalması ve yönetiminin başka yoldan sağlanmaması halinde vesayet makamının yönetim kayyımı atayacağı öngörülmüştür. Yasa koyucunun anılan bende ilişkin gerekçesinde, söz konusu düzenlemenin türü ve niteliği ne olursa bütün tüzel kişileri kapsadığı belirtilmiştir.
Yasanın açıklanan bu düzenlemesi karşısında, tüzel kişilik taşıyan ticaret şirketlerine yönetim kayyımı atanmasına ilişkin istemlerde ve Anonim şirket organsız kaldığı takdirde yönetim kayyımı atanabilecektir.
TTK’nun 408/2-b maddesi uyarınca yönetim kurulu üyelerinin seçimi, süreleri, ücretleri ile huzur hakkı, ikramiye ve prim gibi haklarının belirlenmesi, ibraları hakkında karar verilmesi ve görevden alınmaları genel kurulun devredilemez görevler ve yetkileri arasındadır.
Şirket yönetim organına sahip olduğu müddetçe, yönetimin iş ve işlemleri nedeniyle görevden azledilmeleri ve yerlerine yenilerinin seçimi, ileri sürülen iddiaların genel kurulda tartışılıp genel kurulca değerlendirildikten sonra karara bağlanması gerekecektir. Mahkemelerin bu hususu genel kurul yerine geçerek yöneticinin azline karar vermesi mümkün olmadığı gibi bir dava içerisinde tedbir yolu ile dahi yöneticinin yetkilerinin kısıtlanması mümkün değildir.
O halde hakim, şirketin iyi yönetilmediği, şirketin bilinçli olarak zarara uğratıldığı gerekçesiyle yönetim kayyımı atayamaz; diğer bir anlatımla, hakim şirket yönetiminde “yerindelik” denetimi yapamaz. MK’nın 427/4.maddesinin amacı şirketi daha iyi bir yönetime kavuşturmak değildir; bu olgu şirketin iç sorunu olarak ortaya çıkan organ eksikliğini geçici olarak tamamlamaktır. Şirket yönetimini izlemek ve değerlendirmek yetkisi münhasıran genel kurula aittir. Yönetimi beğenmeyen ve yerinde bulmayan genel kurul, yönetim kurulu üyelerine görevden alabilir, tekrar seçmeyebilir; ibra etmeyebilir ve haklarında sorumluluk davası açılmasına karar verebilir. Mahkemeden şirkete yönetim kayyımı atanmasını istemek mümkün değildir.” (Prof. Dr. Ersin Çamoğlu, Anonim Ortaklığa Yönetim Kayyımı Atanması, İstanbul Barosu Dergisi, Cilt 91, Sayı 5, Yıl 2017, sahife 17,24 ve 25).
Limited şirketleri düzenleyen TTK’nun 630/2 fıkrası anonim şirketlere uygulanamayacaktır. Zira genel kurula münhasır ve devredilemez yetki verilen bir olguda ancak kanunda bir düzenleme bulunduğu takdirde mahkemece karar verilebilir. Kanun koyucu limited şirketler bakımından 630/2 maddede böyle bir düzenleme yapmışsa da; anonim şirketler bakımından böyle bir düzenleme tercih edilmemiş bu husus genel kurulun değerlendirmesine bırakılmıştır.
TTK’nun 630/2 maddesine kıyasen anonim şirketlere uygulanabilmesinin olanağı da bulunmamaktadır. Kaldı ki yöneticinin haklı nedenle azli davasında da verilecek yönetim kayyımı kararı dava sonunda hükmedilecektir. Yargılama devam ederken tedbiren yönetim kayyımı atanması mümkün değildir. Burada yargılama esnasında koşulları oluşmuşsa denetim kayyımı atanabilir, zira denetim kayyımı şirket organını yetkisine müdehale niteliğinde değildir. Ancak denetim kayyımı atanırken ona işlemlere onay yetkisi verilmesi yönetim hakkına müdehale olacağından kayyıma işlemlere onay verme yetkisi tanınamaz.
Nitekim Yargıtay 11 HD 24/09/2019 tarih 2018/4319 E, 2019/5759 K sayılı kararında bu hususa işaret ederek “Dava, davalı şirkete kayyım atanmasına ilişkin olup, TMK 426. ve devamı maddelerinde hangi hallerde kayyım atanacağı belirlenmiştir. Yasa’nın 426. maddesinde temsil kayyımlığı, 427. maddesinde ise yönetim kayyımlığı düzenlenmiştir. Bir şirketin yasal temsilcisinin görevini yerine getirmesine bir engel bulunduğu taktirde kendisine o iş için temsil kayyımı atanabileceği gibi, şirketin zorunlu organlarından olan yönetim kurulunun mevcut olmaması halinde de TTK 530. maddesi gereğince bu durumun feshe sebep olabileceği de gözetilerek bir yönetim kayyımı atanabilir. Somut olayda, davacı asıl dosya davalısı şirket müdürünün yönetim yetkisini kötüye kullandığını iddia ederek şirkete kayyım tayin edilmesini talep etmiş, ancak müdürün azlini istememiş ve davacı da kayyım tayini talebinin azli’de içerdiği yönünde kararı temyiz etmemiştir. Mahkemece, bu nedenle davalı müdürün yapacağı tüm işlemlerin kayyımın onayına tabi tutulmasına karar verilmiştir. Mahkemece, bu kararın dayanağı olarak TTK 630/2 ve 3. maddeleri gösterilmiş ise de, bu maddelerde müdürün yetkisinin sınırlandırılabileceği belirtilmiş olup, maddedeki sınırlandırmanın amacı müdürün yetkisi dahilinde yaptığı işlerin kayyım onayına tabi tutulması değildir. Böyle bir yorum, TMK’da düzenlenen kayyımlık müessesesi ile bağdaşmadığı gibi TTK’nın 629/1. maddesinin atfıyla limited şirketlerede uygulanması mümkün olan TTK’nın 371/3. maddesi gereğince, ancak temsil yetkisinin sadece merkezin veya bir şubenin özgülendirilmesine veya birlikte kullanılmasına ilişkin sınırlandırılmalar geçerli olup, TTK’nın 630/2 ve 3. fıkralarında belirtilen sınırlandırmada ancak kanunda belirtilen bu hallere ilişkin olarak yapılabilir. Bu durumda, mahkemece TTK 630/2 ve 3. maddelerine dayalı olarak müdürü azletmeden kayyım tayini ve müdürün yetkilerinin de kayyım denetimine tabi tutulması ve bu suretle sınırlandırıldığının kabul edilmesi doğru olmayıp, kararın bu nedenle bozulması gerek” tiğine hükmetmiştir.
TMK’nun 427/2 maddesi de şirketin yönetim organından yoksun kalması hali için öngörüldüğünden somut olayda böyle bir durumda bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı şirkete yönetim kayyımı atanması istemi meri mevzuatımızda yer alan düzenlemeler dikkate alındığında mümkün değildir ,dolayısıyla bu istem yerinde görülmemiştir.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 05/11/2014 tarih 2014/1761 Esas 2014/16924 sayılı K. Sayılı ilamında da; “Dava, davalı şirkete idare ve temsile yetkili kayyım atanması istemine ilişkin olup, anonim şirkete kayyım atanması kural olarak şirketin organsız kalması halinde talep edilebilecek bir tedbir niteliğinde olup, somut olay bakımından davalı şirketin organsız kalmasının söz konusu olmadığı hususu gözden kaçırılarak davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmadığına” karar vermiştir. Bu kararı yönetim kayyımı atanmasına ilişkin olup tedbir yoluyla dahi yönetim kayyımı atanması mümkün değildir.
Mahkememizce gerek limited şirketler gerekse Anonim şirketler bakımında şirketin mevcut organı bulunduğu takdirde bu organ etkisizleştirilerek yönetim kayyımı atanması mümkün görülmemektedir. TTK m.630/2 maddesinde dahi verilecek yönetim kayyımı kararı nihai hükümde verilebilecek bir karardır. Dava devam ederken tedbir yoluyla yönetim yetkisi ortadan kaldırılamamalıdır.( Yargıtay 11 HD 24/09/2019 tarih 2018/4319 E, 2019/5759 K) Şartlar oluştuğunda tedbiren denetim kayyımı atanabilmelidir.
Anonim şirketler bakımından ise bu yetki münhasıran genel kurula ait olduğundan yönetim organının temsil yetkisi mahkemece gerek ihtiyati tedbir yoluyla gerekse asıl hükümle birlikte zaten kısıtlanamayacaktır.
Bu açıklamalar davanın esasına ilişkin olup, davacının aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı konusunda değerlendirme yapılmalıdır.
Zira aktif dava ehliyeti dava şartlarından olup dava şartları yargılamanın her aşamasında dikkate alınabilir. Davacı tefrik edilen dosyada … Zımba Teknik Hırdavat Makina Teçhizat Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi’nde ortak ve hisse sahibi ise de; davalı …’nde bir ortaklığı bulunmadığı dosya kapsamından ve davacının dava dilekçesindeki beyanlarından anlaşılmaktadır.
Davalı … her ne kadar …’nin şirket müdürlerine haklı sebeple azli ile yerine yönetim kayyımı atanmasını talep etmiş ise de; …ne ortaklığı olmayan davacının bu istem yönünden bir aktif husumetinin bulunmadığı anlaşılmakla, davalıya tebligat yapılmasına ve cevap vermesinin beklenmesinin yargılamaya bir değişiklik katmayacağı, cevabın davacının aktif dava ehliyetini oluşturmayacağı, zira aktif dava ehliyeti için davacının şirkete ortak olması gerektiği kabul edilerek dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Dosya tefrik edildiğinden yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Yapılan bir masraf olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dair; tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içeresinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.13/06/2022

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır