Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/506 E. 2022/986 K. 18.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

……
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/506
KARAR NO : 2022/986

HAKİM :……
KATİP :……

DAVACI :……
VEKİLİ : Av…..
DAVALI : ……
VEKİLLERİ : Av. ……
Av. ……
DAVA : Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/04/2022
KARAR TARİHİ : 18/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı site yöneticiliği arasında 02.07.2020 tarihinde Asansör Revizyon Sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşme gereği müvekkilinin yüklenmiş olduğu işleri eksiksiz bir şekilde tamamladığını ve 2020 Yılı Aralık ayı içerisinde teslim ettiğini, müvekkilinin sözleşme gereği üzerine düşen edimleri eksiksiz olarak tamamlamış olmasına karşın değişen site yönetimi teminat olarak verilen çeki iade etmediğini, sözleşmeyi haksız bir şekilde feshettiğini, Bursa 17. Noterliği’nin 03.12.2021 tarihli ve 61852 ihtarname ile de haksız bir şekilde iade etmeyerek elinde bulundurduğu davaya konu teminat çekini kullanacağını beyan ettiğini, yukarıda açıklanan nedenlerle müvekkili ile davalı arasında düzenlenen 02.07.2020 tarihinde Asansör Revizyon Sözleşmesi’nin 6.maddesi kapsamında davalı yana verilen T.C Ziraat Bankası Demiryolu Caddesi Şubesi’ne ait … Çek No.lu 200.000,00-TL bedelli (davalı yanca keşide tarihi 12.04.2022 olarak doldurulan) çekten kaynaklı olarak davalı yana borçlu olmadığının tespitine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin sözleşme kapsamında yapılması gereken işlerin bir kısmını hiç yapmadığı gibi bir kısmını da ayıplı olarak yaptığını, Bursa 1. Sulh Hukuk Mahkemesi 2021/142 D.İş dosyası yapılmayan işlerin tespitini yapıldığını, dava konusu çek ise gönderilen temerrüt ihtarnamesi ile birlikte tahsili mümkün hale geldiğini, davacı şirketin kötü niyetli olduğunu, yukarıda açıklanan nedenlerle davanın reddine, davacı kötüniyetli olduğundan %40’tan aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ, HUKUKİ KABUL VE GEREKÇE

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı menfi tespit istemine ilişkindir.
Dava dilekçesinde özetle; davalı site yöneticiliği ile 02.07.2020 tarihinde Asansör Revizyon Sözleşmesi düzenlendiği, davacının işi eksiksiz yaptığı ve teslim ettiği, ancak sözleşmede geçen teminat çekinin iş eksiksiz teslim edilmesine rağmen davacıya teslim edilmediği, ayrıca davalı site yöneticiliğinin sözleşmeyi haksız olarak feshettiği ve noterden teminat çekini tahsil edeceğini bildirdiği, davacının işini eksiksiz teslim etmesi nedeniyle sözleşmenin 6. Maddesi kapsamında verilen teminat çekinden dolayı borçlu olmadığı vakıalarından hareketle menfi tespit isteminde bulunmuştur.
Cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin sözleşme kapsamında yapılması gereken işlerin bir kısmını hiç yapmadığı ve bir kısmını da ayıplı olarak yaptığı, Bursa 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2021/142 Değişik İş sayılı dosyası üzerinden delil tespiti yaptırıldığı, dava konusu çekin ise gönderilen temerrüt ihtarnamesi ile birlikte tahsili mümkün hale geldiği, dava konusu çek ile ilgili taraflar arasında ödeme protokolü yapıldığı ve davacının kötü niyetli olduğu savunması ile davanın reddi talep edilmiştir.
Dava dilekçesinin ekinde sunulan sözleşme, davalı site yöneticiliğinin çektiği ihtarnameler ve tutulan tutanaklar, tarafların aralarında yaptıkları protokol ve çek metninin altında sözleşmeye atıfta bulunarak imzaladıkları belge ve en önemlisi her iki tarafın da çekin teminat çeki olduğu yönündeki kabulü dikkate alındığında; davaya konu çekin teminat çeki olduğu tartışmasızdır.
Teminat çekinin söz konusu olduğu durumlarda; artık kambiyo hukukundan kaynaklı bir ihtilaf değil, temel ilişkiden kaynaklı bir ihtilafın olduğu kabul edilmelidir. Taraflar arasındaki temel ilişki de eser sözleşmesidir. Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarında teminat senedinin söz konusu olduğu durumlarda ticaret mahkemelerinin görevli olmadığına dair istikrar bulmuş kararları vardır. Bunlardan bir kaçına değinmekte fayda vardır. Şöyle ki;
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/903 Esas ve 2022/853 Karar sayılı ilamında aynen,
“Taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğuna ve iddianın ileri sürülüş biçimi bakımından senedin eser sözleşmesinin teminatı olarak verildiği ileri sürüldüğünden görevli mahkeme, Asliye Hukuk Mahkemesidir. Kaldı ki davanın dayanağının kambiyo senedi olması tek başına davanın Ticaret Mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Dava tarihi itibariyle görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olup tarafların sıfatı ve temel ilişkinin eser niteliğine göre görevli mahkeme Ticaret Mahkemesi değildir. (Yarg 15.H.D .2018/1593E- 2018/3866 -K) Mahkemece görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, re’sen gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esası incelenerek karar verilmesi doğru görülmediğinden…” şeklinde teminat senedinin söz konusu olması halinde Asliye Ticaret Mahkemelerinin mutlak ticari dava kapsamında görevli olmadığı belirtilmiştir. Kararda atıfta bulunulan Yargıtay 15. HD 2018/1593 Esas ve 2018/3866 Karar sayılı ilamda da aynı husus vurgulanmıştır. Bu kararda da aynen, “Dolayısıyla mutlak ticari davadan söz konusu değildir. Taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğuna ve iddianın ileri sürülüş biçimi bakımından senedin eser sözleşmesinin teminatı olarak verildiği ileri sürüldüğünden görevli mahkeme, asliye hukuk mahkemesidir.” şeklinde teminat senedinin söz konusu olması halinde mutlak ticari davadan söz edilemeyeceği belirtilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2022/484 Esas ve 2022/576 Karar sayılı ilamında aynen,
“Görülmekte olan dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra açılmış olup bu kanuna göre görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre; bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
Yukarıda yapılan açıklama nezdinde somut olaya baktığımızda; davacı ile dava dışı arsa sahibi arasında düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince; arsa sahibinin damadı olan davalı iş sahibine bırakılan dairede yapılacak imalatlara karşı teminat olarak verildiği iddia edilen bonolar nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istenmiş olup, davalı iş sahibinin ticari işletmesiyle ilgili bir iş söz konusu değildir. Dolayısıyla nisbi ticari dava söz konusu değildir. Yine TTK’nın 4/son maddesinde düzenlenen hususlardan veya diğer kanunlarda yer alan hususlardan kaynaklanan bir dava da söz konusu değildir. Dolayısıyla mutlak ticari davadan söz edilemez.
Taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğuna ve iddianın ileri sürülüş biçimi bakımından senetlerin eser sözleşmesinin teminatı olarak verildiği ileri sürüldüğünden görevli mahkeme, asliye hukuk mahkemesidir.
Dava tarihi itibariyle; davada görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup, tarafların sıfatı ve temel ilişkinin eser niteliğine göre görevli mahkeme ticaret mahkemesi olmayıp, asliye hukuk mahkemesidir. Davanın dayanağı olan kambiyo senetlerinden dolayı borçlu olmadığının tespiti, davanın ticaret mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Mahkemece görevsizlik nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın reddi gerekirken, esasın incelenip yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.” şeklinde, senedin teminat senedi olduğunun kabulü halinde mutlak ticari davadan söz edilemeyeceği ve asliye ticaret mahkemelerinin görevli olmadığı belirtilmiştir. (Aynı yönde, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2020/460 Esas ve 2022/257 Karar sayılı ilamı)
Davaya konu olan çekin teminat çeki olduğu, davalı yanca cevap dilekçesinde kabul edilmiş ve çekin teminat çeki olduğunu destekleyen ihtarnameler, protokol ve bir kısım deliller sunulmuştur. Başka bir deyişle çekin teminat çeki olduğu taraflar arasında ihtilafsızdır. Bu durumda taraflar arasındaki temel ilişki irdelenerek asliye ticaret mahkemelerinin görevli olup olmadığı irdelenmelidir. Eser sözleşmeleri mutlak ticari davalardan değildir ve davalı taraf site yöneticiliğidir. Site yöneticiliği tacir değildir. Bu durumda tüketici mahkemelerinin görevli olduğunun kabulü gerekir.
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/654 Esas ve 2016/3677 Karar sayılı ilamında aynen,
“6502 sayılı Kanunun 3/1-(k) maddesinde tüketici, “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden” gerçek veya tüzel kişi; tüketici işlemi ise, “Mal veya hizmet piyasalarında ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına hareket eden kişilerle tüketiciler arasında kurulan her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak tarif edilmiştir.
Bu nedenlerle, mal veya hizmet alımına dair bir ilişkinin Tüketici Kanunu kapsamında kabul edilebilmesi için, satıcı/sağlayıcı kişinin “Ticari veya mesleki amaçla hareket eden” bir kişi, mal veya hizmet alan kişinin ise ticari veya mesleki amaçla hareket “etmeyen” bir kişi olması ve taraflar arasında sözleşme veya hukuki işlem bulunması gerekmektedir.
Somut olayda davacı site yönetimi ile davalı şirket arasında eser sözleşmesi (asansör bakım ve onarım) bulunduğu, site yönetiminin “hizmet satın alan ve hizmetten yararlanan” kişi olması nedeniyle tüketici sıfatına haiz bulunduğu ve taraflar arasındaki ilişkinin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.” şeklinde site yöneticiliğini tüketici kabul etmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1328 Esas ve 2022/272 Karar sayılı ilamında aynen,
“Somut olayda, davacı yönetim firması ile davalı apartman yönetimi arasında yönetim hizmeti sözleşmesi bulunduğu, site yönetiminin “hizmet satın alan ve hizmetten yararlanan” kişi olması nedeniyle tüketici sıfatına haiz bulunduğu ve taraflar arasındaki ilişkinin 6502 Sayılı Kanun kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.” şeklinde kat mülkiyetinden kaynaklı site yöneticiliğinin tüketici konumunda olduğu vurgulanmıştır. (Aynı yönde, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 46. Hukuk Dairesi 2021/955 Esas ve 2021/650 Karar, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/688 Esas ve 2017/391 Karar sayılı ilamı)
Sonuç olarak; menfi tespite konu olan çeke taraflar arasında akdedilen sözleşmede atıfta bulunulduğu, çekin teminat çeki olduğunun tarafların kabulünde olduğu ve bu hususta bir uyuşmazlık olmadığı, ayrıca çekin teminat amacıyla verildiğinin sunulan deliller ve taraflar arasında sözleşme sonrası akdedilen protokolden anlaşıldığı, bu durumda çekten dolayı kambiyo hukukundan kaynaklı bir ihtilaf olmadığı ve taraflar arasındaki temel ilişkiye göre sorunun çözümünün gerektiği, temel ilişkinin eser sözleşmesi olduğu, eser sözleşmelerinin mutlak ticari dava olmadığı, tarafların her ikisinin de ticari işletmesi ile ilgili bir durumun da söz konusu olmadığı ve bu nedenle nisbi ticari davadan da söz edilemeyeceği, zira site yöneticiliğinin kat maliklerini temsil ettiği tüketici konumunda olduğu, keza site yöneticiliğinin eldeki davanın davacısına karşı, Bursa 1. Tüketici Mahkemesinin 2022/129 Esas sayılı dosyasında aynı sözleşmeden kaynaklı dava açtığı anlaşılmakla; aşağıdaki şekilde dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve yasal gerekçesi izah edildiği üzere;
1-Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/1-c maddesi gereğince, davanın görevli mahkemede açılmadığı ve mahkemelerin görevinin dava şartı olduğu anlaşılmakla; dava şartı noksanlığı nedeniyle, HMK m.115 uyarınca, DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Bursa Tüketici Mahkemesinin görevli mahkeme olduğunun tespitine,
3-HMK m.20 gereğince; taraflardan birinin, kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde, mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde; dosyanın Bursa Tüketici Mahkemesine gönderilmesine, kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde, dava dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde, davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğinin taraflara ihtarına, (ihtar edildi)
4-Harç ve yargılama giderlerinin HMK 331/2 maddesi gereğince yetkili ve görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
5-Gerekçeli kararın talep halinde taraflara tebliği ile tebliğ giderinin eksik olması halinde giderin talepte bulunandan alınmasına,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.18/10/2022

Katip ……
¸e-imzalıdır

Hakim ……
¸e-imzalıdır