Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/495 E. 2022/673 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.


TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/495
KARAR NO : 2022/673

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLLERİ : Av. ……
Av. …
DAVALI : … – … …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/12/2015
KARAR TARİHİ : 07/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin DOSAB’ta faaliyetini sürdürmekte olan bir şirket olup; davalının müvekkili şirket iş yerinde planlama memuru olarak 01/07/2013 tarihinde çalışmaya başladığı, müvekkili ile davalı arasında iş sözleşmesi dışında ayrıca rekabet yasağı sözleşmesi de düzenlendiği, bu sözleşmeye göre davalının akdin başlangıcından itibaren en az 2 yılı süre ile işe yerinde çalışmayı kabul ettiğinin hüküm altına alındığı, davalının sözleşme hükümlerine aykırı olarak daha iyi bir yerde çalışmak istediğini belirterek sözleşme ile belirlenen çalışma süresi dolmadan 12/11/2014 tarihinde iş yerinden istifa ederek ayrıldığı, rekabet yasağı sözleşmesi gereğince sözleşme hükümlerine aykırılık sebebi ile davalıya 6 aylık ücreti tutarında cezai şartın ödenmesi hususu hatırlatılmış, ancak davalının ödeme yapmaktan kaçınmış olduğunu, bunun üzerine davalı hakkında belirtilen borcu nedeni ile icra takibi başlatılmış ise de; davalının icra takibine itiraz ederek takibi durduğu, yapılan itirazın yerinde olmayıp itirazın iptaline, haksız itiraz nedeni ile icra takibi durduğundan; alacağın %20’sinden aşağı olmayacak şekilde icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davacı iş yerinde planlama memuru olarak çalışmaya başlayıp aralarında düzenlenen iş sözleşmesi ve rekabet sözleşmesi gereği sözleşmenin 4.maddesinde belirtilen iş yerinde 2 yıllık çalışma süresine uymadığı ve işten ayrıldığından bahisle müvekkilinden cezai şart talebinde bulunduklarına ilişkin dava açtığı görülmüş ise de; sözleşmede belirtilen iş bu rekabet yasağına ilişkin maddenin müvekkilinin Anayasa ile güvence altına alınan çalışma ve sözleşme hüviyeti başlıklı 48 ve devamı maddelerinde belirtilen çalışma hürriyetinin açıkça ihlali niteliğinde olduğu, öte yandan BK’nın 348.maddesinde rekabet yasağına ilişkin şartın ancak işçinin müşterileri tanımasından ve ticari sır niteliğindeki bilgilere erişerek iş sahibinin zararına sebebiyet verecek nitelikte bir davranışı olduğunda geçerlidir şeklinde düzenleme getirildiğini, müvekkilinin iş sözleşmesinin sona ermesinin ardından iş veren ile rekabet oluştıracak şekilde kendi namına iş yapması, rakip bir firmada ortak olması ya da iş sözleşmesi ile çalışması halinde rekabet yasağının geçerli olabileceği, müvekkilinin ise davacı iş verenin iş kolunda ve faaliyet alanında bile olmayan otomotiv, metal iş kolunda faaliyet gösteren İndec Endüstriyel Renk Üretim Plast. Boyama Sis. Tic. Ltd. Şti’de faaliyet gösteren bir iş yerinde çalışmaya başladığı, davacı iş kolunun ise dokuma, hazır giyim ve deri alanında faaliyet gösterdiği, öte yandan Borçlar Kanunun 349.maddesinde; rekabet yasağının işçinin iktisadi geleceğini tehlikeye düşürmemesi için süre, yer ve işin türü bakımından sınırlandırılması gerektiği belirtilmiş olmasına rağmen; sözleşmede böyle bir sınırlandırma ya da belirlemenin yer almadığı, sadece işçi aleyhine getirilen ceza, şart hükümlerinin de geçerli olmayacağı nedeni ile davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İncelenen dosya kapsamına göre;
Davacı dava dilekçesi ile taraflar arasındaki iş sözleşmesinin devam ettiği ve sona erdikten sonraki dönemleri kapsar şekilde rekabet yasağı sözleşmesine dayalı olarak cezai şart talebinde bulunmuştur.
Yargıtay 9.Hukuk Dairesi’nin 01.06.2021 Tarih 2021/3076 Esas, 2021/9789 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; İş Mahkemeleri Kanunu ile işçi ve işveren arasında iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden doğan uyuşmazlıkları çözme görevinin iş mahkemesine verilmiş olması, Türk Ticaret Kanunu’nun 5.maddesinde yer alan “aksine hüküm bulunmadıkça” ibaresinin karşılığıdır. Başka bir anlatımla, İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5.maddesi, Türk Ticaret Kanununun 4.maddesinde belirtilen ticari davalara bakma görevinin ticaret mahkemelerine ait olduğunu belirten 5.maddedeki ‘aksine hükmü’ öngören bir düzenlemedir…. Rekabet yasağına ilişkin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 444-447.maddeleri hizmet sözleşmesine ilişkin hükümler içinde düzenlenmiştir. Her iki kanunda da rekabet yasağına ilişkin sözleşmenin kurulması ve sınırları özellikle işçinin korunması ilkesi dikkate alınarak düzenlenmiştir. Gerçekten, işçinin çalışma hakkı, rekabet yasağına ilişkin sözleşmelerin yer, süre ve konu itibariyle sınırlandırılmasını gerektirmektedir. İşçi ile işveren arasında sözleşmenin sona ermesinden sonraki dönem için rekabet yasağına ilişkin bir anlaşma olmadıkça, Borçlar Kanunu’ndaki hükümler tek başına işverene talep hakkı vermez. Başka bir anlatımla, taraflarca rekabet yasağı konusunda anlaşma yapılmışsa işveren, sözleşmeye aykırı davranıldığını ileri sürerek cezai şart ya da tazminat talebinde bulunabilecektir. Bu nedenle, burada borcun kaynağı kanun değil, iş sözleşmesidir. Türk Borçlar Kanunu’nun rekabet yasağının sona ermesini düzenleyen 447.maddesinde iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak ya da işçi tarafından haklı nedenle feshedilmiş olması halinde rekabet yasağının sona ereceği düzenlenmiş olup, haklı fesih müessesesinin iş hukuku ilkeleri çerçevesinde Ticaret Mahkemesince değerlendirilmesinin güçlüğü ortadadır. Uyuşmazlığın kaynağı iş sözleşmesi olduğundan Türk Borçlar Kanununun 444 ve devamı maddelerine dayalı olarak iş kanunu kapsamında işçi sayılan kişinin, rekabet yasağı sözleşmesinin ihlali nedeniyle açılan cezai şartın tahsiline ilişkin davalarda iş mahkemeleri görevlidir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında önceki kararlarında işçinin iş sözleşmesi sona erdikten sonrası dönem bakımından rekabet yasağına ilişkin olarak cezai şart ve tazminat davaları bakımından ticari dava olduğu belirtilmiş ise de; konunun yeniden değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla, yukarıda belirtilen açıklamalar uyarınca görevli mahkemenin İş Mahkemesi olduğu belirlendiğinden bu karardan dönülmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Buna göre, dava, iş akdinin devamı süresinde haksız rekabet yasağı iddiasına dayalı olduğu ve uyuşmazlığın kaynağının da iş sözleşmesi olduğu Türk Borçlar Kanununun 444 ve devamı maddelerine dayalı olarak iş kanunu kapsamında işçi sayılan kişinin, rekabet yasağı sözleşmesinin ihlali nedeniyle açılan cezai şartın tahsiline ilişkin davalarda iş mahkemeleri görevli olduğu ortadadır.
Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında; görev kurallarının kamu düzenine ilişkin olduğu ve yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerektiği, davada İş Mahkemesi’nin görevli olduğu gözetilerek; HMK’nun 114/1-c maddesine göre, görevsizlik nedeniyle HMK’nun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM:
Davanın HMK’nun 114/1-c maddesi delaleti ile 115/2. Maddesi gereğince davanın usulden (görev yönünden) REDDİNE, görevli Mahkemenin İş Mahkemeleri olduğuna,
Karar kesinleştiğinde ve HMK’nun 20. Maddesinde öngörülen iki (2) haftalık kesin süre içerisinde müracaat edilmesi halinde dosyanın görevli Bursa İş Mahkemesine gönderilmesine, kesinleşmeye mütakip süresi içerisinde gönderme talebinde bulunulmadığında dosya üzerinden davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin hatırlatılmasına,
Yargılama harç ve giderlerinin esas hakkında karar verecek mahkemece değerlendirilmesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Yargı Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/06/2022
Katip …
¸(e-imzalıdır)

Hakim …
¸(e-imzalıdır)