Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/493 E. 2023/928 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/493 Esas – 2023/928
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/493 Esas
KARAR NO : 2023/928

HAKİM : ……
KATİP : ,,,

DAVACI : … SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ – ,,,,
VEKİLİ : Av. ,, – [16437-34036-,,,] UETS
DAVALI : … MEDİKAL – OTOMOTİV SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – ….. [25969-66225-..] UETS
VEKİLİ : Av. ….. – [16768-67883-……] UETS

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 14/04/2022
KARAR TARİHİ : 06/07/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: 03.03.2016 tarihinde saat 10.30 sıralarında dava dışı müvekkil şirkete sigortalı … plaka numaralı araç sahibi … aracını Bursa ili Nilüfer ilçesinde bulunan Podyumpark isimli işyerlerinin ve eğlence merkezlerinin bulunduğu yerin içinde faaliyet gösteren Exculusive Oto Yıkama’ya bırakmış, araç ilgili yere bırakılmasının akabinde işyerinin henüz 1 günlük çalışanı olan … tarafından çalındığını, resmi memurlarca düzenlenen ve yakalanan … tarafından da imzalan Olay Yakalama Geçici Muhafaza Altına Alma Ve Teslim Tutanağı’nda da ifade edildiği üzere daha sonra polis güçlerinin çalınan aracı ele geçirmek için aracı çalan kişi ile girdiği kovalamacada araçta hasar meydana geldiğini, oluşan zarar sonucunda müvekkil şirkete dava dışı sigortalı … tarafından davalı tarafın işyerinde meydana gelen hırsızlık olayı sonucu hasar nedeniyle yapılan başvuru ile zararlarının sigorta poliçesi kapsamında tazmini talebi sonucunda Ekspertiz raporu ile tespit edilen dava dışı sigortalının hasarı 1600.04070074.0000 poliçe numaralı Genişletilmiş Kasko Elit Sigorta Poliçesi kapsamında 14.06.2016 tarihinde 15.355,96 TL ödenerek karşılandığını, müvekkili sigorta şirketi her ne kadar kasko şirketi olarak dava dışı araç sahibine ödemede bulunmuş olsa da davalı tarafın araç yıkama faaliyetinde bulunan bir teşebbüs olmasından dolayı; aracın kendilerine tesliminden sonra hasar görmesi durumunda hasardan tıpkı araç işleteni gibi sorumluluğu söz konusu olup, bu husus Karayolları Trafik Kanunu’nun 104. Maddesinde: ”Motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunan teşebbüslerin sahibi, gözetim, onarım, bakım, alım-satım, araçta değişiklik yapılması amacı ile veya benzeri bir amaçla kendisine bırakılan bir motorlu aracın sebep olduğu zararlardan dolayı; işleten gibi sorumlu tutulur. Aracın işleteni ve araç için zorunlu mali sorumluluk sigortası yapan sigortacısı bu zararlardan sorumlu değildir. ” denilmek suretiyle ifade edildiğini, ayrıca kanunda da geçtiği üzere işbu mesleki faaliyette bulunan teşebbüs sahiplerinin Bakanlıkça tespit edilecek bir zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırmaya ve denetimlerde bu sigortanın yapıldığını belgelemeye mecbur oldukları halde davalı tarafın herhangi bir sigorta kaydına rastlanılmadığını, araçtaki hasarın davalı Oto Yıkama şirketinin istihdam ettiği çalışanlarından birinin haksız fiili sonucu meydana gelmesinden ötürü TBK’ daki adam çalıştıranın sorumluğu gündeme geldiğinden, davalı taraf Karayolları Trafik Kanunu’nun yüklediği sorumluluk yanında ayrıca TBK 66. madde gereği çalışanının kusuru ile meydana getirdiği hasardan da objektif olarak sorumludur: “Adam çalıştıran, çalışanının, kendisine verilen işin yapılması sırasında başkalarına verdiği zararı gidermekle yükümlüdür.”. Hükmü amir olduğunu, işbu hüküm dikkate alındığında da davalı Şirketin söz konusu hasardan sorumlu olduğu yadsınamaz bir gerçek olduğunu, müvekkili şirket Genişletilmiş Kasko Elit Sigorta Poliçesi kapsamında hasar bedelini ödemesi sebebiyle sigortalısının haklarına halef olduğundan zarardan sorumlu olan davalı taraf hakkında aynı alacak için ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla 15.355,96 TL ve işleyen faiziyle birlikte tahsili için İstanbul 30. İcra Müdürlüğü’nün 2017/… E. sayılı dosyasından icra takibi başlatılmış ise de ilgili dosyada hem borca hem yetkiye itiraz edilmiştir. Yetki itirazı dikkate alınarak dosya Bursa 6. İcra Müdürlüğü’nün 2019/… E. sayılı dosyası üzerinden devam etmektedir. Davaya konu işbu icra takibine düzenlenen ödeme emrine borçlu … MEDİKAL OTOMOTİV SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ tarafından 10.08.2020 tarihinde haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edilmiştir. İcra dosyasına yapılan bu haksız itiraz ile takip durdurulduğunu, borçlunun haksız itirazının iptali için dava yoluna gidilmeden önce 7155 sayılı Kanun ile Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi uyarınca ticari uyuşmazlıklarda Kanun’da belirtilen konularda arabuluculuğa başvurmak dava şartı haline getirildiğinden öncelikle uyuşmazlığın arabuluculuk yoluyla çözümlenmesi için Bursa Arabuluculuk Merkezine başvurulduğunu, resmi arabulucu tarafından gönderilen davet mektubu uyarınca yapılan toplantılarda, davalının/borçlu ile anlaşamama sonucunda arabuluculuk faaliyeti sona ermiştir. Resmi arabulucu tarafından tanzim edilerek imza altına alınan “Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Son Tutanak “ başlıklı 28.06.2021 tarihli son tutanak e-imzalı aslını dilekçemiz ekinde Sayın Mahkemeye sunduklarını, söz konusu uyuşmazlık arabuluculuk yoluyla çözülemediğinden işbu davayı ikame etme zorunluluğu doğduğunu, davalı tarafın haksız eylemi nedeniyle dava dışı sigortalının zarara uğratıldığı açıkça ortada olup, davalı/borçlu tarafından icra takibine yapılan itirazın iptali gerektiğini, hasar ödenmesi ile mukavele şartlarına ve TTK’ nun 1472. maddesi ve Poliçe Genel Şartlarına göre şirketimiz, sigortalısının yerine kaim olmuş ve sigortalının zararına sebebiyet verenler aleyhine sahip olduğu tüm haklar şirketimize intikal ettiğini, nitekim TTK’nin MADDE 1472 “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” Hükmü düzenlendiğini, madde hükmünden de anlaşılacağı üzere sigortacıya, ödediği tazminatı zarara sebebiyet verenlerden ve bu fiilden sorumlu olanlardan kendi sigortalısına halef olarak geri alma hakkı tanındığını, mahkemece ikame etmiş olduğumuz işbu huzurdaki haklı davada, davalı adına kayıtlı alacağımızı karşılar nitelikteki menkullerin ve gayrimenkullerin 3. kişilere devrinin önlenmesi amacıyla kayıtlarına ihtiyat-i tedbir konulması talebinde bulunulması zarureti hâsıl olduğunu, zira, dava sonucunda Sayın Mahkemece huzurdaki davada haklılığımıza karar verildiği takdirde, alacağımızın teminat altına alınmaması davacı müvekkil şirket yönünden telafisi mümkün olmayan zararlar doğuracağı aşikar olduğunu, bununla birlikte, davacı müvekkil sigorta şirketinin 5684 Sayılı Kanunun 17.maddesi gereğince Hazine Müsteşarlığı nezdinde teminatlar tesis etmiş olduğu ve sigorta şirket borçları ayrıca kamu teminatı altında bulunduğu nazara alındığında tedbir talebimizin teminatsız olarak kabulüne karar verilmesi gerektiğini, bu nedenlerle, sayın mahkemeden HMK. 389. ve devamı maddeleri uyarınca sayın mahkemece tespit edilecek davalı firmanın adına kayıtlı alacağımızı karşılar nitelikteki menkullerin ve gayrimenkullerin 3. kişilere devrinin önlenmesi amacıyla kayıtlarına ihtiyat-i tedbir konulmasını talep ettiklerini, tüm bu açıklamalar kapsamında Bursa 6. İcra Müdürlüğünün 2019/… E. Esas sayılı icra dosyası ile başlatılan takibe davalının yapmış olduğu haksız ve hukuka aykırı itirazın iptaliyle takibin devamına ve işbu haksız ve kötü niyetli itiraz nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davada yetkili ve görevli mahkeme Bursa Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, ayrıca dava hak düşürücü sürede açılmamış olup, davanın usulden reddi gerektiğini, davaya konu talep, zamanaşımına uğradığından, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, yargı yerinin caiz olup olmadığı, aynı konuda kesin hüküm bulunup bulunmadığı, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı, kesin yetki kuralının bulunup bulunmadığı gibi hususlar dava şartlarından olduğundan bu hususların da resen araştırılmasını ve usule aykırılığın tespiti halinde dava şartlarının yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların karşılıklı beyan dilekçeleri, yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
KANITLARIN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME :
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 67. Maddesine göre, davacı sigorta şirketinin kendi sigortalısına yapmış olduğu ödemenin rücu edilmesi amacıyla başlatılan icra takibine davalı tarafça itiraz edilmesi üzerine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Sigortacının halefiyete dayalı olarak açacağı rücuen tazminat davasında, görevli mahkemenin belirlenmesi konusunda; 22/03/1944 tarih, 37 Esas, 9 Karar sayılı (03/07/1944 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan) Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle halefiyet davası ticari dava sayılamaz. Bu dava aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” ilkesi benimsenmiştir. Buna göre; sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekir.
Bilindiği üzere 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde mutlak ticari davalar: [(1) Her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./1. m.) ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;,
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969. maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580. maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava (Ek ibare: 26/06/2012 – 6335 s. K. 1. m.) ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır] şeklinde düzenlenmiştir.
Bunun yanında, TTK’nın 21. maddesi gereğince her iki tarafın tacir olması ve tarafların ticari işletmesi ile ilgili olan davalar, taraflardan birinin ticari işletmesiyle ilgili olması kaydıyla Borçlar Kanununun havale hakkındaki 457 – 462 ve vedia hakkındaki 463 – 482. maddelerinde düzenlenen hususlardan doğan nispî nitelikteki ticari davalar yönünden de ticaret mahkemesi görevlidir.
Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde, bu Kanundan doğan hukuk “davalarının” ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. maddesinin ikinci fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan “davalara”, ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
O halde somut olayda yukarıdaki açıklamalar ışığında, davacı sigorta şirketinin haleyifet hükümlerine göre asıl alacaklının yerine geçerek davalıya karşı iş bu davayı açtığı, görev hususu değerlendirilirken de bu hususun nazara alınması gerektiği, bu kapsamda, davacının sigortalısının tacir olmadığı ve davanın ticari dava olmadığı anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine ve HMK 114 ve 115/2 maddesi gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, dosyanın görevli ve yetkili Bursa Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine dair karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın görev, dava şartı noksanlığı sebebiyle usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine, Bursa Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna,
2-HMKnun 20 maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde talep halinde dosyanın Bursa Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, talep olmadığı takdirde dosya üzerinden davanın açılmamış sayılmasına dair karar verilmesine,
3-HMK’nın 331. Maddesine göre yargılamanın görevli mahkemede devam etmesi halinde yargılama giderlerin görevli Bursa Asliye Hukuk Mahkemesince taktirine, yargılamanın görevli mahkeme de devam etmediği taktirde talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden yargılama giderlerinin tespiti ve hükmedilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/07/2023

Katip ….
¸e-imzalıdır.

Hakim ..
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.