Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/311 E. 2022/1234 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

….
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/311 Esas
KARAR NO : 2022/1234

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – ……
VEKİLİ : Av. ……
DAVALI : … -….
VEKİLİ : Av. … ….

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 31/05/2021
KARAR TARİHİ : 15/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 19/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Dava; 31/05/2021 tarihinde Bursa İnegöl 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılmış olup görülmekte iken, Hakimler Ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı gereğince ” Bursa Asliye Ticaret Mahkemesi yargı çevresinin Bursa ilinin mülki sınırları ” olarak belirlendiğinden bahisle gönderme kararı ile dosyanın mahkememize gönderildiği anlaşılmaktadır.
Genel anlamda bir mahkemenin görevi belirli bir davaya, dava konusunun niteliği veya değerine göre o yerdeki aynı yargı koluna ait ilk derece mahkemelerinden hangisi tarafından bakılabileceğini belirtir.
Bilindiği üzere, medeni yargılamada ilk derece mahkemeleri genel mahkemeler ve özel mahkemeler olarak ikiye ayrılmışlardır. Hangi davalara özel mahkemelerde, hangi davalara genel mahkemelerde bakılacağı ve genel mahkemelerde bakılacak davalardan hangilerine asliye hukuk mahkemesinde, hangilerine sulh hukuk mahkemesinde bakılacağı hususuna görev, bunu düzenleyen kurallara da görev kuralları denir. Genel mahkeme ile özel mahkeme arasındaki ilişkinin bir görev ilişkisi olduğu ve görevle ilgili kuralların kamu düzenine ilişkin bulunduğu konusunda öğretide ve uygulamada duraksama bulunmamaktadır.
Genel mahkemelerin bakacakları davalar belirli kişi ve iş gruplarına göre sınırlandırılmamış olup, aksi belirtilmedikçe medeni yargılama hukukuna giren her türlü işe bakmakla görevlidirler. Açık kanun hükmü ile özel mahkemelerde görüleceği belirtilmemiş olan bütün davalar genel mahkemelerin görevine girer (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt 1, s.164).
Buna karşılık özel mahkemeler, belirli kişiler arasında çıkan veya belirli uyuşmazlıklara bakmakla görevlidir. Diğer bir ifadeyle özel mahkemeler özel kanunlarla kurulmuş olup özel kanunlarda belirtilen davaları yürütür.
Genel mahkemelerin kuruluşunda olduğu gibi özel mahkemelerin (veya ihtisas mahkemelerinin) kuruluşu da mutlaka ayrı (özel) bir kanun hükmü ile düzenlenir. Özel mahkemelerin kuruluşunun tabii hâkim ilkesine aykırı düşmeyeceği 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 37’nci maddesinde belirtilmiştir.
Türk medeni yargılama hukukunda özel kanunlarla kurulmuş özel mahkemeler; ticaret mahkemeleri, kadastro mahkemeleri, icra mahkemeleri, tüketici mahkemeleri, aile mahkemeleri, fikri ve sınaî haklar hukuk mahkemeleri, denizcilik ihtisas mahkemesi ile iş mahkemeleridir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 136. ve 142’nci maddelerinde mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişleri ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Mahkemelerin görevi kıyas veya yorum ile genişletilemez ya da değiştirilemez. Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda görev genel mahkemelere aittir ( 5.12.1977 tarihli, 1977/4 E., 1977/4 K. sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı).
Usul hukukumuzda mahkemelerin görevi ancak kanunla düzenlenir ve göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir (HMK m.1). Mahkemenin görevli olması aynı zamanda dava şartıdır (HMK m.11/1-c). Bu nedenle taraflarca yargılamanın her aşamasında görev itirazında bulunulabileceği gibi taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemenin de yargılamanın her aşamasında görevli olup olmadığını resen gözetmesi ve görevsiz olduğu kanısına varırsa kendiliğinden görevsizlik kararı vermesi gerekir (HMK m.115). Davaya bakan hüküm mahkemesi gibi kanun yolu incelemesini yapan üst mahkemelerin de görev hususunu resen gözetip, hükmü veren mahkemenin görevli olup olmadığını incelemesi gerekir. Hatta bunun için tarafların hükme karşı görevsizlik nedeniyle kanun yoluna başvurmuş olmalarına dahi gerek yoktur.
Bu nedenle, dava açılırken dayanılan hukuki ve maddi olguların göreve etkili olduğu durumda öncelikle hukuki niteleme yapılmalı ve sonucuna göre mahkemenin görevsiz olduğu kanısına varılırsa dava dilekçesinin görev nedeniyle reddine karar verilmelidir. Davanın görev nedeniyle reddi kararında görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğu belirtilmeli ve dava dosyasının bu görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmelidir (HMK m.20).
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir.
Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanunî hâkim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkânı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir (Özbudun, E.: Türk Anayasa Hukuku, Ankara 2005, 8. Baskı, s: 118-119).
Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir.
O hâlde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır.
Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
Hakimler Ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararında halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
O hâlde, yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan bu hukuki ve maddi olgular karşısında somut olay irdelendiğinde; yukarıda da ifade edildiği üzere, taraflar arasındaki uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkeme, uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olan İnegöl 1. Asliye Hukuk Mahkemesi olup, mahkememizce davaya bakılması olanaklı değildir. (YARGITAY Hukuk Genel Kurulu ESAS NO: 2017/11-10 KARAR NO: 2019/401)
Mahkemece gönderme kararı ile dosya mahkememize gönderilmiş ise de, dosyayı gönderen mahkeme ile mahkememiz arasındaki ayrım görev ayrımı olduğundan görevsizlik kararı olarak nitelendirilmiş ve dosyayı mahkememize gönderen mahkemenin teknik olarak gönderme kararı vermesi mümkün olmadığından mahkememizce aynı teknik hataya düşmek yerine kararımız gönderme değil, görevsizlik kararı olarak nitelendirilmiştir. Bu anlamda olumsuz görev uyuşmazlığı sebebiyle dosyanın görevli mahkemenin belirlenmesi amacıyla Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Mahkememiz dosyasında verilen karar uyarınca görev uyuşmazlığı sebebiyle görevli mahkemenin belirlenmesi amacıyla dosya Bursa BAM 4. Hukuk Dairesine gönderilmiş olup, Bursa BAM 4.HD’nin 2021/2402-2022/126 E/K sayılı ilamında; “6100 sayılı HMK’nun 21 ve 22 maddeleri gereğince Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlenmesine,” gerekçesi ile dosya mahkememize gönderilmiştir.
Bursa BAM 4. HD’nin ilamı doğrultusunda, dosya yeniden esasa kaydedilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 67. Maddesine göre açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnegöl 1. Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sırasında taraflar arasındaki alacak borç ilişkinin açıklığa kavuşturulması yönünden, taraflara ait ticari defter ve bağlı kayıtları üzerinde SMMM bilirkişi tarafından bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup, davacı tarafça ibraz edilen ticari defter ve kayıtlar SMMM Bilirkişi …. …… …. tevdi edilerek, rapor tanzimi talep edilmiştir.
SMMM Bilirkişinin İnegöl 1. Asliye Hukuk Mahkemesine sunmuş olduğu bilirkişi raporunda özetle: Davacı … Kurumsal İthalat İhracat Ltd.Şti.nin inceleme konusu ticari defterlerinin tasdik bilgilerinin aşağıdaki gibi olduğu, incelenen 2020 yılı Yevmiye Defterinin kapanış tasdikinin yasal süresinde yaptırıldığı, Davacı … Kurumsal İthalat İhracat Ltd.Şti.nin inceleme konusu ticari defterlerine göre davalı … Ahşap Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti.nin 14.10.2020 tarihl itibariyle, davalının 5.545,22 TL. BORÇLU olduğu, Davacı … Kurumsal İthalat İhracat Ltd.Şti. tarafından davalı … Ahşap Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti. aleyhine İnhegöl İcra Müdürlüğü’nün 2020/… esas sayılı dosyası ile 5.544,90 TL. asıl alacak üzerinden takip yapıldığı, yapılan takip tutarı ile davacının ticari defterlerinin 0,32 TL. farkla teyit ettiği mütalaa edilmiştir.
Dosya gönderme kararı ile mahkememize gönderilerek yargı yeri belirlenmekle, yargılamaya mahkememizce devam edilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında davalı tarafa ticari defterlerini sunmak üzere 12/04/2022 tarihli celsede verilen ara karar gereğince süre verildiği ancak davalının ticari defterlerini sunmadığı gibi davacı ticari defter kayıtlarının aksini ispata yarar nitelikte herhangi bir delil ibraz etmediği anlaşılmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan davalı taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ticari defterini ibraz etmediğinden HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğu kabul edilmiştir.
O halde yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı tarafından davalı aleyhine İnegöl İcra Müdürlüğü’nün 2020/… Esas sayılı dosyası icra takibi başlatıldığı, davalının icra takibine itiraz ettiği, mahkememizce ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesine karar verildiği, davalı tarafın defterlerinin incelenmesi için ve defterlerini sunması için ihtarlı davetiye ile süre verildiği ancak davalının ticari defterlerini sunmadığı gibi davacı ticari defter kayıtlarının aksini ispata yarar nitelikte herhangi bir delil ibraz etmediği, bilirkişi raporuna da itiraz etmediği, davacı tarafa ait ticari defter ve bağlı kayıtlarına göre davacının davalıdan alacaklı olduğu anlaşılmakla; mahkememizce aldırılan kanaat verici bilirkişi raporuna itibar edilerek takibin kaldığı yerden devamına, icra inkar tazminatı talebi yönünden alacağın likit olduğu, davalının asıl alacak yönünden itirazında haksız olduğu anlaşıldığından icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın KABULÜ ile, İnegöl İcra Müdürlüğünün 2020/… esas sayılı icra takip dosyasında yapılan itirazın iptaline, takibin kaldığı yerden devamına,
2-Alacak likit olduğundan 1.108,98 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 378,77 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 66,98 TL’nin mahsubu ile bakiye 311,79 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Arabuluculuk Ücret Tarifesi kapsamında Maliye Hazinesinden karşılanan arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye ÖDENMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan; bilirkişi gideri 500,00 TL, posta, talimat ve tebligat gideri 102,25 TL olmak üzere toplam 602,25 TL yargılama gideri ve 66,98 TL peşin harç olmak üzere toplam 669,23 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 5.544,90 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/12/2022

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.