Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/213 E. 2022/1094 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.


TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/213 Esas
KARAR NO : 2022/1094

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …….
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … –

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/01/2016
KARAR TARİHİ : 10/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/12/2022

Mahkememizin 12/04/2018 tarih ve 2018/281 esas 2018/519 sayılı kararı Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2018/3-1070 Esas 2021/1500 Karar sayılı 25/11/2021 tarihli bozma ilamı gereğince bozulmakla Mahkememizin esasına kaydedilmiştir. Bu muhakeme esnasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili beyanlarında özetle ; Davacı şirketin, davalı … hizmeti veren şirketin 0077190079 Yalova , 10000020110 Balıkesir – Marama Adası , 00000009060 – Balıkesir Marmara adası , 00000009050 Balıkesir – Marmara Adası abonesi olduğunu, davalının düzenlediği faturalarda;Kayıp – Kaçak bedeli ,PSHB ,PSH sayaç okuma bedeli , iletim bedeli , dağıtımı bedeli ve bunlara tekabül eden TRT payı, Enerji fon bedeli ,BTV ve KDV adı altında haksız ve hukuka aykırı tahsilatlar yaptığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla dava tarihinden geriye doğru 10 yıllık döneme ilişkin haksız tahsil edilen sözkonusu bedellere ilişkin şimdilik 1.000,00TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;davada idari yargının görevli olduğunu, davanın Danıştay’da görülmesi gerektiğini, esas yönünden ise , 6446 SK nun 17/1.maddesi ve 4628 SK nun 27/6.maddesi ile EPDK Kararları ve Elektrik Piyasası Mevzuatı gereğince düzenlenen faturalar elektrik maliyetinin bir unsuru olduğu, söz konusu bedellere ilişkin kurul kararı yürürlükte ve mevzuatın bir parçası olduğundan bu bedellerin tahsil edilmesinde hukuka bir aykırılık olmadığından; davanın usulden reddine, TTK göre davacının bütün iş ve işlemleri ticari iş olarak kabul edildiğinden üretilip satılan malın fiyatına dahil edildiği için davacının ödediği fatura içerisinde yer alan dava konusu bedellerin iadesi kabul edilirse davacı lehine sebepsiz zenginleşme sonucu doğuracağını, uyuşmazlık konusu bedellerin kanunla veya kanunun verdiği yetki çerçevesinde ve kanunun temel amaçlarına uygun olarak EPDK tarafından belirlendiğini,EPDK’nın belirlendiği ,bu tarifeleri uygulamanın piyasada yer alan tüm şirketler bakımından bir zorunluluk olduğunu,yasal mevzuata uygun davranan davalı şirketin yasal zurunluluk gereği tahsiline aracılık ettiği bedellerden sorumlu tutulmasının hukuken kabul edilemeyeceğini,belirterek davacının haksız davasının reddi karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava davalının davacıya ait faturalara yansıtmış olduğu Kayıp Kaçak, İletim, Dağıtım vs bedellerin haksız olarak müvekillinden tahsil edildiği iddiasıyla açılmış alacak davasıdır.6179 Sayılı Kanun uyarınca yasa EPDK’ya bazı bedellerin faturaları düzenleyici işlemle yansıtabileceğine dair düzenleme yürürlüğe konmuştur.
6179 sayılı kanunun 21.maddesine göre ;
6446 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aynı maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“(1) Bu Kanun kapsamında düzenlenen ve bir sonraki dönem uygulanması önerilen tarifeler, ilgili tüzel kişi tarafından Kurulca belirlenen usul ve esaslara göre, tarife konusu faaliyete ilişkin tüm maliyet ve hizmet bedellerini içerecek şekilde hazırlanır ve onaylanmak üzere Kuruma sunulur. Kurul, mevzuat çerçevesinde uygun bulmadığı tarife tekliflerinin revize edilmesini ister veya gerekmesi hâlinde resen revize ederek onaylar. İlgili tüzel kişiler Kurul tarafından onaylanan tarifeleri uygulamakla yükümlüdür.”
“(3) Onaylanan tarifeler içinde, söz konusu tüzel kişinin tarife konusu faaliyetine ilişkin tüm maliyet ve hizmet bedelleri dışında piyasa faaliyetleri ile doğrudan ilişkili olmayan hiçbir unsur yer alamaz. İletim ek ücreti bu hükmün istisnasını oluşturur.
(4) İlgili faaliyete ilişkin tüm maliyet ve hizmet bedellerini içeren Kurul onaylı tarifelerin hüküm ve şartları, bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlar. Bir gerçek veya tüzel kişinin tabi olduğu tarifede öngörülen ödemelerden herhangi birini yapmaması hâlinde, söz konusu hizmetin durdurulabilmesini de içeren usul ve esaslar Kurum tarafından çıkarılan yönetmelikle düzenlenir. Kurul tarafından tüketici özelliklerine göre abone grupları belirlenebilir. Kurulca düzenlemeye tabi tarifeler, doğrudan nihai tüketiciye veya nihai tüketiciye yansıtılmak üzere ilgili tüketiciye enerji tedarik eden lisans sahibi tüzel kişilere yansıtılır.”
“a) Bağlantı tarifeleri: Bağlantı tarifeleri, ilgili bağlantı anlaşmasına dâhil edilecek olan bir dağıtım sistemine bağlantı için eşit taraflar arasında ayrım yapılmaması esasına dayalı fiyatları, hükümleri ve şartları içerir. Bağlantı tarifeleri, şebeke yatırım maliyetlerini kapsamaz; bağlantı yapan kişinin iç tesisatının dağıtım şebekesine bağlanması için inşa edilen bağlantı hattı kapsamında katlanılan masraflar ile sınırlıdır. Bağlantı hattının tüketici tarafından tesis edilmesi hâlinde, bağlantı hattı işletme ve bakım sorumluluğu karşılığı dağıtım şirketine devredilir, bu tüketicilerden bağlantı bedeli alınmaz.”
“ç) Dağıtım tarifeleri: Dağıtım şirketleri tarafından hazırlanacak olan dağıtım tarifeleri, elektrik enerjisinin dağıtım sistemi üzerinden naklinden yararlanan tüm gerçek ve tüzel kişilere eşit taraflar arasında ayrım gözetmeksizin uygulanacak hizmetlere ilişkin fiyatları, hükümleri ve şartları içerir. Dağıtım tarifeleri; dağıtım sistemi yatırım harcamaları, sistem işletim maliyeti, teknik ve teknik olmayan kayıp maliyeti, kesme-bağlama hizmet maliyeti, sayaç okuma maliyeti, reaktif enerji maliyeti gibi dağıtım faaliyetinin yürütülmesi kapsamındaki tüm maliyet ve hizmetleri karşılayacak bedellerden oluşur. Dağıtım şirketlerinin tarifelerine esas alınacak teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin hedef oranlar bu kayıpları düşürmeyi teşvik edecek şekilde Kurul tarafından belirlenir. Kurulca belirlenen hedef oranlarını geçmemek kaydı ile teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin maliyetler dağıtım tarifelerinde yer alır ve tüketicilere yansıtılır. Teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin hedef oranlarının tespiti ve değiştirilmesi ile oluşacak maliyetin tarifelerde yer alması ve tüketicilere yansıtılmasına ilişkin usul ve esaslar Kurul tarafından düzenlenir.
d) Perakende satış tarifeleri: Serbest tüketici niteliğini haiz olmayan tüketiciler için, eşit taraflar arasında ayrım gözetmeksizin uygulanacak fiyatları, hükümleri ve şartları içerir. Serbest tüketici niteliğini haiz olmayan tüketicilere uygulanacak perakende satış tarifeleri, görevli tedarik şirketi tarafından önerilir ve Kurul tarafından incelenerek onaylanır. Tedarik lisansı sahibi şirketin lisansında, elektrik enerjisi tüketim miktarlarına göre değişen tipte tarifelerin veya fiyat aralıklarının uygulanmasına ilişkin yükümlülükler yer alabilir ve buna ilişkin hususlar Kurul tarafından düzenlenir. Perakende satış tarifeleri, aktif enerji maliyeti, faturalama ve müşteri hizmetleri maliyeti, perakende satış hizmet maliyeti gibi perakende satış faaliyetinin yürütülmesi kapsamındaki tüm maliyet ve hizmetleri karşılayacak bedellerden oluşur.”
“f) Son kaynak tedarik tarifesi: Serbest tüketici niteliğini haiz olduğu hâlde elektrik enerjisini, son kaynak tedarikçisi olarak yetkilendirilen tedarik lisansı sahibi şirket dışında bir tedarikçiden temin etmeyen tüketicilerin rekabetçi piyasaya geçmesini teşvik edecek ve son kaynak tedarikçisinin makul kâr etmesine imkân verecek düzeyde, yürürlükteki perakende satış tarifeleri ile piyasa fiyatları dikkate alınarak hazırlanır. Ancak, bu sınırlamalarla bağlı olmaksızın; Kurulca sosyal ve ekonomik durumlar gözetilerek belirlenecek bir miktarın altında elektrik enerjisi tüketen tüketiciler için ayrı tarife yapılabilir. Son kaynak tedarik yükümlülüğü kapsamında uygulanması öngörülen tarifeler tedarik lisansı sahiplerince ayrıca teklif edilir. Son kaynak tedarik tarifesi, aktif enerji maliyeti, faturalama ve müşteri hizmetleri maliyeti, perakende satış hizmet maliyeti gibi son kaynak tedariği kapsamındaki tüm maliyet ve hizmetleri karşılayacak bedellerden oluşur.”
“(10) Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.”
Yasanın bu maddesinin 10.fıkrasındaki Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin kurumu düzenleyici işlemlerini uygunluğun denetimi ile sınırlıdır ibaresi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir.
Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin bozma ilamında yasa değişikliği nedeniyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğinden bahisle mahkememizin davanın reddine dair verdiği kararı kaldırmıştır.
Mahkememizin burada davanın konusuz kalmamış bulunduğuna ve davada ret kararı verilmesine yönelik görüşü şu şekildedir.
Dava açıkdıktan sonra yargılama devam ederken yasal düzenleme ile kayıp kaçak bedellerinin elektrik hizmetinden yararlananlardan tahsil edilebilmesi yasal düzenleme ile hüküm altına alınmıştır. Anayasa Mahkemesinin iptal kararından önce yasa mahkemelerce abonelerden tahsil edilen bu bedellerin EPDK tarifeleri ile uygun olup olmadığı ile ilgili olarak sınırlama getirilmek suretiyle yargılama yapılmasını öngörmüştür. Bu halde mahkemelerce EPDK tarifelerine uygun olup olmadığının denetimi noktasında yargılama sırasında araştırmalar yapılmış hatta yasa değişikliğinden sonra Yargıtay’ın ilgili dairesinin çok sayıda bozma ilamı ile bu husus üzerinde durularak araştırma ve değerledirme yapılmak suretiyle karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Davanın konusuz kalması kavramını inceleyecek olursak, konusuz kalma nitelik olarak daha önce ortada var olan bir şeyin çeşitli sebeplerle varlığını yitirmesidir. Örnek verecek olursak; alacaklı ve borçlu sıfatının birleşmesinde, yargılama konusu olan alacağın yargılama sırasında ödenmesi halinde, dava konusu tapu sicilinde var olan şerhin yargılama devam ederken sehven konulması nedeniyle tapu sicilince gerekli düzeltmenin yapılması ve şerhin kaldırılmış olması, haksız olarak el atılan taşınmaza el atmanın önlenmesi davası sırasında vaki haksız müdehalenin sonlandırılmış olması, sigortalıya maaş aylığı bağlanması istemli dava devam ederken SGK tarafından maaş aylığı bağlanması, kiracılık sıfatının tespiti davasında kiracının kendiliğinden taşınmazı tahliye edip kiracı sıfatını sonlandırması hallerinde dava konusuz kalır. Zira dava konusu olan şey yahut hukuksal durum varlığını yitirmiştir.
Yasa değişikliği ise kayıp kaçak bedellerinin dağıtım şirketlerince tahsil edilebilmesini olanak tanımıştır. Ancak bu durum davayı konusuz kılmamıştır. Zira kayıp kaçak bedelinin çeşitli nedenlerle tahsilindeki yada belirlenmesindeki ortaya çıkabilecek hukuka aykırılıklar halen yargılama konusu olarak devam edecektir. Burada tipik olarak davanın konusuz kaldığından kanaatimizce söz etmek mümkün değildir.
Anayasa Mahkemesinin kayıp-kaçak bedeli ve diğer bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda, tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı tutulmasına ilişkin hükmün iptaline ilişkin gerekçesinde ;
“Dava dilekçesinde ve başvuru kararlarında özetle; kuralla hukuki denetimin şekilsel bir denetim hâline getirildiği, hakem heyetleri ve yargısal denetim yapan mahkemeler önünde hakkını arayan tüketicilerin hak arama hürriyetlerinin ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiği, kuralın devletin Anayasa’ya göre alması gereken koruyucu tedbirlere aykırı bir düzenlemenin hayata geçirilmesine yol açtığı, Anayasa’nın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkesi ve kuvvetler ayrılığı ilkesi ile bağdaşmadığı belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2., 5., 9., 10., 11., 35., 36., 73., 125., 138. ve 172. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Dava Konusu Kuralda EPDK tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda, tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğu öngörülmektedir.
Mahkemenin Değerlendirmesi
Anayasa Mahkemesi, bu iddialar kapsamında özetle aşağıdaki değerlendirmeleri yapmıştır.
EPDK tarafından gelir ve tarife kapsamında düzenlenen bedeller, aktif enerji maliyeti, faturalama, müşteri hizmetleri maliyeti, perakende satış hizmet maliyeti, dağıtım sitemi yatırım harcamaları, sistem işletim maliyeti, teknik ve teknik olmayan kayıp maliyeti, kesme-bağlama hizmet maliyeti, sayaç okuma maliyeti ve reaktif enerji maliyeti gibi tüm maliyet ve hizmetleri karşılayacak bedellerden oluşmakta; bu bedeller Kurumun düzenleyici işlemlerinden olan Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği, Kurul tebliğleri, kararları doğrultusunda belirlenmekte ve tüketicilerden tahsil edilmektedir.
Dava konusu kuralla EPDK tarafından gelir ve tarife kapsamında düzenlenen ve tüketicilerden tahsil edilen bedellerin iadesi talebiyle tüketici hakem heyetlerine başvurulması veya bu bedellerin tazmini talebiyle mahkemelerde dava açılması durumunda tüketici hakem heyetleri veya mahkemelerin yetkisi sadece tüketicilerden tahsil edilen bu bedellerin Kurumun düzenleyici işlemlerine uygun olarak tahsil edilip edilmediğinin denetlenmesiyle sınırlı tutulmak suretiyle hak arama hürriyetine sınırlama getirilmektedir.
Mahkemeye erişim hakkı, hak arama özgürlüğünün bir gereği olmakla birlikte hak arama özgürlüğünün varlığının kabulü için tek başına yeterli bulunmamaktadır. Kişilere yargı mercileri önünde dava açma hakkı tanıyan bir düzenlemenin aynı zamanda yargı mercilerinin etkili bir yargılama yapmasını engelleyen kurallar içermesi hâlinde bu düzenlemenin hak arama özgürlüğüne uygun olduğundan söz edilemez.
EPDK tarafından gelir ve tarife kapsamında düzenlenen ve tüketicilerden tahsil edilen bedellerin iadesi talebiyle yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin söz konusu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygun olup olmadığının yanı sıra uyuşmazlıkla ilgili diğer mevzuat hükümlerini de gözetmeleri adil yargılanma yapılmasının bir gereğidir.
EPDK tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin sadece Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğunu öngören kural, hak arama özgürlüğüne ölçüsüz bir müdahalede bulunmaktadır.
Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilmiştir.”
İptal gerekçesinde de açıkça vurgulandığı üzere mahkemelerce somut uyuşmazlıkta kayıp kaçak bedellerinin abonelerden yada tüketicilerden tahsilinin tüm yönleriyle hukukun diğer mevzuat hükümlerine göre de değerlendirme yapmak suretiyle mahkemelerin yargılama yapması gerektiği belirtilmiştir. Yapılacak bu araştırma ve yargılama faaliyeti sonucu verilebilecek karar davanın kabulü yada reddi niteliğinde kararlardandır. İptal kararı öncesinde dahi mahkemelerin yetkisi bedellerin EPDK tarifelerine ve kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunu denetlemekle sınırlı iken Bu kapsamda EPDK tarifelerine aykırılık var ise bu aykırılık miktarınca davacı davasında haklı olacak aykırılık yok ise davacının talebe konu alacağının bulunmadığı sonucuna varılacaktır. Burada söz konusu yasal değişiklikle davanın konusuz kaldığından bahsetmek ve davanın açıldığı tarih itibariyle haklılık durumuna göre yargılama giderleri konusunda değerlendirme yapmaya olanak yoktur. Davanın konusuz kalması dava edilen edimin varlığını yitirmesi durumunda verilebilecek kararlardan olup yasal değişiklik sonrası tarifelere uygunluğunun denetiminden sonra Anayasa Mahkemesinin iptal kararı neticesinde de hukukun diğer ilkeleri ile yapılacak yargılama sonucunda varılacak sonuç ve verilecek hüküm kabul yada ret niteliğinde olması gereken hükümlerdendir. Zira anılan yasal düzenlemenin iptalinden sonra dahi EPDK tarifelerine rağmen dağıtım şirketlerinin tarifelere aykırı yaptığı tahsilatlar bakımından bu husus halen iddia edilebilecek ve yargılama yapılabilecektir.
Yasa değişikliği nedeniyle davanın konusuz kaldığından bahsetmenin şu şekilde sakıncaları da bulunmaktadır. Çoğunlukla mahkemelerce anılan sebeple şekli bir değerlendirme yapılmak suretiyle karar verilmektedir. Yukarıda da belirtildiği üzere burada alacağın konusuz kaldığını kabul etmek olası bir EPDK tarifelerine aykırı kayıp kaçak bedellerinin tahsil edilmesi durumunda davanın konusuz kalması kavramı bu durumdaki bir somut uyuşmazlığa cevap verememektedir.
Mahkememizin görüşü burada davanın ve dava konusu hakkın konusuz kalmadığı mevzuat değişikliği ile davanın taraflarının haklılık durumunun değiştiği, halen ve ileride meydana gelebilecek uyuşmazlık türlerine göre haklılık durumunun taraflara göre değişebileceği yönünde olduğundan davanın reddine karar vermek şeklinde olmuştur.
Bilindiği üzere HMK’nun yargılama giderlerinden sorumluluğu düzenleyen 326.maddesine göre kanunda yazılı haller dışında yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. Davada her iki taraf birden kısmen haklı çıkarsa mahkeme yargılama giderlerini tarafların haklılık oranlarına göre paylaştırır.
Davanın konusuz kalması halini düzenleyen 331.maddesinde de davanın konusuz kalması halinde davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre yargılama giderlerine takdir ve hükmedilir. Burada dava konusuz kalmadığından HMK’nun 331.maddesi değil 326.maddesi uygulanmalıdır.
HMK’nun 327.maddesi dürüstlük kuralına aykırılık sebebiyle yargılama giderlerinden sorumluluğu düzenlemiştir. Her ne kadar mahkememizin önceki kararında hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde taraflar aleyhine yargılama gideri ( davalı tarafça yapılan) ve vekalet ücretine hükmolunmış ise de, mahkememizin direnmesi üzerine dosyayı ele alan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25.11.2021 tarih 2018/3-1070 E, 2021/1500 K.sayılı bozma ilamı karşısında kararın verildiği tarihteki asgari ücret tarifesine göre 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesini gerekmiş olup, bu nedenlerle davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 80,70-TL harçtan başlangıçtan alınan 27,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 53,00-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Taraflarca yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın verildiği tarihteki asgari ücret tarifesine göre 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile Yargıtay Temyiz Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/11/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır