Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1481 E. 2023/610 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/1481 Esas – 2023/610
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/1481
KARAR NO : 2023/610

HAKİM : ….
KATİP : …..

DAVACI : … – T.C.N.. –
VEKİLİ : Av. .. – [16304-03978-..] UETS
DAVALI : … İŞ GÜVENLİĞİ EKİPMANLARI HIRDAVAT AMBALAJ TEMİZLİK MALZEMELERİ SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – … [25969-50385-.] UETS
VEKİLİ : Av. ….. -[16961-69887-……..] UETS

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/12/2022
KARAR TARİHİ : 11/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalı-borçlu aleyhine ekteki banka dekontlarına istinaden Bursa 15. İcra Müdürlüğü’nün 2022/… Esas sayılı dosyası ile başlatılmış olan icra takibine ilişkin ödeme emri davalı-borçluya 25.05.2022 günü tebliğ edildiğini, borçlu tarafından 27.05.2022 günlü dilekçe ile borca ve ferilerine itiraz edilmiş ve takip, İcra Müdürlüğü tarafından durdurulduğunu, davalının işbu itirazı haksız, hukuki dayanaktan yoksun ve kötü niyetli olduğunu, davacı müvekkile ait olan Yapı Kredi Bankası, ……. IBAN No’lu hesaptan, davalı şirketin …… IBAN No’lu hesabına 05.08.2021 günü 100.000,00 TL Tutarında, 16.08.2021 günü 50.000,00 T.L. tutarında” BORÇ” açıklamasıyla EFTler yapıldığını, ancak davalı şirket tarafından müvekkile ödeme yapılmadığını, davalının ödeme yapmaması nedeniyle müvekkil tarafından davalı şirkete Bursa 15. İcra Müdürlüğü’nün 2022/… E. Sayılı dosyasından takip başlatılmış olup, davalı şirket tarafından takibe itiraz edildiğini, 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 2/7/2012 tarihli ve 6352 sayılı Kanunun 11 inci maddesiyle değişik 67.maddesinin 2.fıkrasında “Borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” denildiğini, 67. Maddeye 6352 sayılı Kanun ile eklenen fıkra uyarınca icra inkar tazminatında, takip talebi veya davadaki talep esas alınır. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2005 /15627 E., 2006 / 2784 K., 02.03.2006 günlü içtihadında, “İcra inkar tazminatına hükmedilmesi için, borçlunun itiraz ederek icra takibini durdurmuş olması yeterlidir. Bunun yanında, ayrıca borçlunun itirazında kötü niyetli olması aranmaz. Bundan ayrı alacağın likit ve belli olması gerekir. Borçlunun, alacağı bütün unsurlarıyla bildiği veya bilmesinin gerektiği durumlarda, başka bir deyişle borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebileceği durumlarda alacağın likit ve belirlenmiş olduğunun kabulü gerekir.” demiştir. Yine aynı Yüksek Daire, 11.02.2011 tarihli ve 2011/8252 E-2011/17289 K. Sayılı ilamında “İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır…İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı; alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmekte veya bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından tahkik ve tayin edilmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu ne kadar borcu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. İcra-inkar tazminatına hükmedilmesi….” gerektiğini içtihat ettiğini, davalı, alacağın bütün unsurlarını bilmektedir ve borcunun ne kadar olduğunu tek başına kolayca ve tespit edebilecek durumda olduğunu, dava konusu olayda borçlunun borcunu ödemediği gibi takibi durdurmak ve/veya geciktirmek amacıyla yapmış olduğu kötü niyetli, haksız ve mesnetsiz itirazı nedeniyle davalı-borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı vekili, dilekçesinde; davacıya ait olan Yapı Kredi Bankası, TR7900067010000000472073.. IBAN No’lu hesaptan, davalı şirketin TR3400067010000000540884.. IBAN No’lu hesabına 05.08.2021 günü 100.000,00 TL Tutarında, 16.08.2021 günü 50.000,00 TL tutarında “borç” açıklamasıyla EFTler yapıldığını, müvekkil şirket tarafından davacıya ödeme yapılmadığını, ve buna istinaden müvekkil şirketin ödeme yapmaması nedeniyle Bursa 15. İcra Müdürlüğü’nün 2022/… E. Sayılı dosyasından takip başlatıldığını beyan ettiğini, öncelikle şu hususu belirtmek gerekir ki; davacı yan, neye istinaden borç adı altında müvekkil firmaya para gönderdiğini izah etmediğini, davacı tarafın, ne dava dilekçesinde ne de davaya konu icra dosyasında müvekkilden alacaklı olduğu hususunu açıklayan bir beyan veya delil mevcut olmadığını, mezkur icra dosyası incelendiği takdirde; takip dayanağı belge kısmında yalnızca bir dekont mevcut olup, başkaca bir evrak yer almadığı görüleceğini, müvekkilinin davacıyla hiçbir bağlantısı bulunmadığını, müvekkilinin davacı ile değil, davacının eşi ile ortaklığı bulunduğunu, müvekkili davacının eşi dava dışı … ile bir ortaklık yaparak … adlı şirketi kurmuştur ve müvekkil şirkete ait işyerindeki tüm demirbaş ve malzemeler yeni kurulan şirkete devrolduğunu, davacının EFT yolu ile göndermiş olduğu takip dosyasındaki 150.000,00 TL’lik meblağ da işbu ortaklığa istinaden müvekkil şirkete aktarıldığını, yani karşı tarafın sözde “borç” olarak aksettirdiği ancak esasında ortaklık ve müvekkil şirketin demirbaş malları için ödenmiş olan bu miktar, kati suretle bir borç değil, ticari münasebet neticesinde gönderilmiş bir para olduğunu, buna rağmen, karşı tarafın bahse konu EFT işlemini “borç” açıklaması ile yapmış olması müvekkil şirketin kendisine borçlu olduğunu ispatlamak için yeterli bir delil olmadığı gibi, söz konusu iddia ve talebin kötüniyetli olduğuna delalet olduğunu, ilaveten; müvekkil şirket yetkilisi …, yeni kurulan şirkette resmi ortak olarak görünmemesinden ötürü hiçbir kar payı alamadığını, yeni yapılan ortaklıkta, ifa edilen ticari işler neticesinde gelen tüm kazançları davacı … ve davacının eşi dava dışı … kendi uhdelerine almışlardır ve müvekkil şirket, devrettiği tüm demirbaş ve malzemelerinde de olduğunu, özetle, müvekkil şirketin davacıya karşı herhangi bir borcu bulunmadığı gibi, aksine; müvekkil şirket ve yetkilisinin yeni kurulan … adlı firmadan alamadığı kar payları ve …’e doğrudan devredilen demirbaş ve malzemelerden kaynaklı olarak davacı ve dava dışı …’ten alacağı bulunduğunu, söz konusu hususlar, banka kayıtları, bilirkişi incelemesi, müvekkil şirketten … firmasına geçiş yapan çalışanların tanıklıkları ile sübut bulacağını, dolayısı ile; davaya konu icra takibi haksız ve hukuka aykırı olup, huzurdaki davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların karşılıklı beyan dilekçeleri, Bursa 15. İcra Müdürlüğünün 2022/… sayılı icra takip dosyası, banka dekontları, anlaşmazlık tutanağı sureti, yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
KANITLARIN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME :
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 67. Maddesine göre açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı tarafından ilamsız takip talebinde bulunmuştur. İcra Dairesi tarafından davalı borçluya ilamsız takiplerde ödeme emri tebliğ edilmiş ve davalı tarafından yasal süre içinde borca itiraz etmiştir.
Bilindiği üzere 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde mutlak ticari davalar: [(1) Her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./1. m.) ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;,
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969. maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580. maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava (Ek ibare: 26/06/2012 – 6335 s. K. 1. m.) ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır] şeklinde düzenlenmiştir.
Bunun yanında, TTK’nın 21. maddesi gereğince her iki tarafın tacir olması ve tarafların ticari işletmesi ile ilgili olan davalar, taraflardan birinin ticari işletmesiyle ilgili olması kaydıyla Borçlar Kanununun havale hakkındaki 457 – 462 ve vedia hakkındaki 463 – 482. maddelerinde düzenlenen hususlardan doğan nispî nitelikteki ticari davalar yönünden de ticaret mahkemesi görevlidir.
Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde, bu Kanundan doğan hukuk “davalarının” ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. maddesinin ikinci fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan “davalara”, ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
O halde somut olayda yukarıdaki açıklamalar ışığında, toplanan belgelerden davacının tacir olmadığı, dolayısıyla davanın ticari dava olmadığı anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine ve HMK 114 ve 115/2 maddesi gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, dosyanın görevli ve yetkili Bursa Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine dair karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın görev, dava şartı noksanlığı sebebiyle usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine, Bursa Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna,
2-HMKnun 20 maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde talep halinde dosyanın Bursa Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, talep olmadığı takdirde dosya üzerinden davanın açılmamış sayılmasına dair karar verilmesine,
3-HMK’nın 331. Maddesine göre yargılamanın görevli mahkemede devam etmesi halinde yargılama giderlerin görevli Bursa Asliye Hukuk Mahkemesince taktirine, yargılamanın görevli mahkeme de devam etmediği taktirde talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden yargılama giderlerinin tespiti ve hükmedilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.11/05/2023

Katip ….
¸e-imzalıdır.

Hakim ….
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …..
¸E-imzalıdır.