Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/951 E. 2023/510 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/951 Esas – 2023/510
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/951
KARAR NO : 2023/510

HAKİM : …
KATİP : ….

DAVACILAR : 1- … – T.C.N…… Postane Mah. Yeni Cami Sk. No:26 İç Kapı No:1 Tuzla/İSTANBUL
2- … – T.C.N….. Atatürk Mah. Nergiz Sk. No:9 İç Kapı No:2 Mustafa K.Paşa/ BURSA
DAVALI : 1- … – T.C.N…… Tatkavaklı Mah. 54 Sk. No:8 İç Kapı No:4 Mustafa K.Paşa/BURSA
VEKİLİ : Av. …. – [15382-83485-….] UETS
DAVALI : 2- … SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ – …… Kılıçali Paşa Mahallesi Meclis-İ Mebusan Cadde No:15 /1 _ Adres No: 1353744830 Ofis Ve İşyeri Beyoğlu/İSTANBUL
VEKİLİ : Av. ……… – [16715-17078-…] UETS
DAVALI : 3- … – T.C.N……… Cumhuriyet Mah. 406 Sk. No:6B İç Kapı No:9 Gemlik/BURSA
VEKİLİ : Av. ……- [16487-84189-…] UETS
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 15/10/2021
KARAR TARİHİ : 06/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili … için 75.000,00TL ve müvekkil … için 75.000,00TL Manevi Tazminatın toplam 150.000,00TL Manevi Tazminatın davalı gerçek şahıslardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile ayrıca müvekkil … için defin cenaze giderleri ve destekten yoksun kalma maddi zararları olmak üzere toplam 100,00TL maddi tazminatın davalılardan (davalı sigorta şirketi ve gerçek şahıslardan) müştereken ve müteselsilen karşılanması gerektiğini, Karacabey Cumhuriyet Başsavcılığı 2019/5764 Soruşturma Numaralı dosyasına sunulan 08/01/2020 tarihli bilirkişi raporunda izah edildiği üzere, Trafik kazası Tespit Tutağına göre, 27/12/2019 günü saat 21:35 sularında sürücü davalı … sevk ve idaresindeki … plakalı çekici ve buna takılı … plakalı yarı römorku ile Bursa’dan Balıkesir istikametine seyir halindeyken 61.kmde “sağ ön lastiği patladığı için” hareketten yoksun kalındığından sağ şeridi ve banketi etkileyecek şekilde durduğundan ve “zorunlu hallerde gerekli tedbirleri almadığından dolayı” yine aynı istikamette geriden gelen sürücüsü … sevk ve idaresindeki … plakalı kamyoneti ile giderken km 61e geldiğinde şeridindeki … plakalı park halindeki arızalı araca, aracının sağ ön kısmı ile … plakalı dorsenin sol arka köşe kısmına çarparak ilerleyip … plakalı çekicinin sol çeker lastik kısmına da çarpıp ilerleyip sol şeride doğru savrularak tekerleğin üzerine, ilk çarpma noktasına 31 metre uzaklıkta durması neticesinde, çok araçlı ölüm sonuçlu ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, Karacabey Cumhuriyet Başsavcılığı dosyasına sunulan bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere, kazanın meydana gelişinde davalı … ve diğer davalı … asli kusurlu olduğunu, savcılık dosyasında mübrez, Adli Tıp Kurumunun 02/03/2020 tarihli raporunda … ile ilgili atfı kabil kusur bulunmadığı, müvekkillerin anne ve babaları Hasip ve …’in … sevk ve idaresindeki araçta yolcu olarak bulunurken emniyet kemeri takmadıkları yönündeki tespite ise katılmadıklarını, bilirkişi incelemesi sonucu murislerin emniyet kemeri taktığı kesinlik kazanacaktır. Nitekim dosya içerisinde yer alan ölü muayene tutanakları ve Karacabey Devlet Hastanesi kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapıldığında da kemer izi bulunduğu hususu kesinlik kazanacağını, her iki sürücü de kazada kusurlu olup maddi ve manevi tazminat taleplerinin kabulü gerektiğini, nitekim … hakkında ceza yargılaması da yapıldığını, müvekkillerinin davalıların hukuka aykırı eylemleri sonucunda anne ve babalarının desteklerinden yoksun kaldığını, …’ın eşi kaza tarihinde cezaevinde olduğunu, daha öncesinde de eşi çalışmadığı için babası ve annesi her ay kızlarına destek olduklarını, bu açıklamalar ışığında müvekkil için 6098 sayılı Kanunun 53/3. Maddesi uyarınca 50,00TL destekten yoksun kalma tazminatı hukuka uygundur. Tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerektiğini, 6098 Sayılı Borçlar Kanunun 53/2.maddesi uyarınca; müvekkiller için anne babasının cenazesi nedeni ile 50,0TL cenaze giderlerini talep etme hakkında da sahip olduklarını, 6098 Sayılı Kanunun 53/1. Maddesi uyarınca; Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2010/7361 E. sayılı kararında belirtildiği üzere de “…Yaşamını yitiren desteğin cenazesi kaldırıldığına göre, bunun için yapılacak cenaze ve defin giderinin, işlerin olağan gidişi gözetilerek belirlenmesi; belediye veya müftülükten sorularak belirlenecek uygun düzeyde cenaze giderinin alınmasına karar verilmelidir.” Bu anlatımlar ışığında maddi tazminat taleplerimizin de kabulü gerektiğini, Borçlar Kanunu 76. maddesinde geçici ödeme “ Zarar gören, iddiasının haklılığını gösteren inandırıcı kanıtlar sunduğu ve ekonomik durumunu da gerektirdiği takdirde hakim, istem üzerine davalının zarar görene geçici ödeme yapmasına karar verebileceğini, davalının yaptığı geçici ödemeler, hükmedilen tazminata mahsup edilir, tazminata hükmedilmezse hakim, davacının aldığı geçici ödemeleri, yasal faizi ile birlikte geri vermesine karar verir.” şeklinde izah edildiğini, madde gerekçesinde ise hükmün getirilme amacı, sosyal güvenceden yararlanamayacak durumda bulunmak ile birlikte somut olayda uğradığı zararın giderilmesi için acilen parasal desteğe ihtiyaç duyan ve zarara ilişkin inandırıcı kanıtlar ortaya koyan zarar görenlerin davanın uzun zamana yayılma ihtimaline karşı korunması olarak açıklandığını, TBK 76.maddeye göre, Hakimin geçici ödemeye karara verebilmesi için bunun mutlaka yargılamada talep edilmesi gerekmektedir. Buna göre; karar kesinleşinceye kadar davacı geçici ödeme talebinde bulunabileceğini, maddedeki düzenlemeye uygun olarak, dava tarafları arasında haksız fiilden kaynaklı borç ilişkisi olduğu da sabittir. Dava dosyasına sunulan tüm delil, belge ve hastane raporları ışığında, haksız fiilin varlığı kanıtlanmıştır. Zira; dava dosyasına sunulan tüm kayıtlar ile müvekkillerin manevi zararınızın varlığını kanıtladığını, müvekkillerinin ekonomik durumu geçici ödemeyi gerektirdiğini, zira; Prof.Dr….’nun da belirttiği üzere, haksız fiil olmasaydı davacının ekonomik açıdan kötü duruma düşmeyecek ise zarar görenin ekonomik durumu geçici ödemeyi gerekli kılacağını, müvekkili … işsiz olduğunu, kaza öncesinde anne ve babası ile birlikte yaşadığını, ikamet kaydı dosyada mübrez olduğunu, babasının desteği ile yaşadığını, müvekkili … da eşi cezaevinde olduğu için babasının desteğine muhtaç olduğunu, müvekkilleri için ayrı ayrı 5.000,00’erTL geçici ödemenin TOPLAM 10.000,00 TL geçici ödemenin tesis edilecek ara karar ile birlikte, davalılardan müştereken müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerektiğini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları; her türlü talep ve ıslah hakları saklı kalmak kaydıyla öncelikle davanın belirsiz alacak davası olarak kabulü ve öncelikle ihtiyati haciz ve geçici ödeme taleplerimizin kabulüne, müvekkili … için 75.000,00TL ve müvekkil … için 75.000,000 TL olmak üzere toplam 150.000,00TL manevi tazminatın ve müvekkil … için 100,00TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: Davanın açıldığı tarih itibari ile müvekkil …’ın yerleşim yeri Bursa – Mustafakemalpaşa, diğer davalı …’ın yerleşim yeri Bursa – Gemlik, diğer davalı sigorta şirketi … SİGORTA A.Ş.’nin şirket merkezi ise İstanbul – Beyoğlunda olduğunu, söz konusu uyuşmazlığa ilişkin dava Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde ikame edilmiş olup hem HMK m. 6 genel yetki hükmü, hem birden fazla davalı olması durumunda yetkili mahkemeyi belirleyen HMK m. 7 hükmü, hem de haksız fiile ilişkin HMK m. 16 hükmü uyarınca uyuşmazlığın çözümünde Bursa Adliyesi yargı çevresindeki mahkemeler yetkisiz olduğunu, bu nedenlerle yetkisizlik itirazında bulunduklarını, bu doğrultuda Yargıtay Kararı 17. HD. 2014/6289 E. 2014/5376 K. 8.4.2014 tarihli kararı;”Mahkemece, davanın haksız eylemden kaynaklandığı HMK 7. maddesi uyarınca ortak yetkili mahkeme olan haksız fiilin meydana geldiği yer mahkemesinin kesin yetkili olduğu gerekçesi ile yetkisizlik kararı vermiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. Yetkinin, kamu düzenine ilişkin ve kesin olduğu hallerde, yetki hususu mahkemece resen gözönüne alınır. Kamu düzenine ilişkin ve yetkinin kesin olmadığı durumlarda, mahkemenin yetkisi davalı tarafın süresinde ilk itirazda bulunması halinde incelenebilir. Yetki ilk itirazında bulunulmaması halinde, mahkeme yetkisiz dahi olsa davaya bakmakla yükümlüdür.” denildiğini, davacılar tarafından ikame edilen işbu davanın, yetkili mahkemede açılmamış olması sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, Karacabey Bölge Trafik Denetleme Amirliği Ekipleri tarafından düzenlenen 27.12.2019 tarihli Ölümlü/Yaralanmalı Trafik Tespit Tutanağı uyarınca uyuşmazlığa konu trafik kazasının meydana gelişinde diğer davalı … %100 kusurlu bulunduğunu, daha sonra Karacabey Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/5764 numaralı soruşturma dosyası kapsamında Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan kusur raporunda müvekkil …’a da kusur atfı söz konusu olduğundan soruşturma/kovuşturma dosyasına müvekkil … da dahil edilmiş olup kusur durumuna ilişkin tarafımızca yapılan itirazlar ve yeni tanık beyanlarına istinaden dosya çelişkilerin giderilmesi amacı ile yeniden kusur konusunda rapor tanzim edilmek üzere İstanbul Teknik Üniversitesi kürsüsünde görev yapan bilirkişilere tevdii edildiğini, müvekkilinin işi sebebiyle Bursa ili Mustafakemalpaşa ilçesinden, İstanbul iline sürekli seyahat etmektedir. Bu durumu bilen müteveffalar … ve …, Müvekkilimizden kendilerini İstanbul’a giderken götürmesini ve Müvekkilimizin Mustafakemalpaşa ilçesine dönüşü esnasında da kendilerini İstanbul’dan Mustafakemalpaşa ilçesine getirmesini istediklerini, müvekkili müteveffaları tanıdığı için onları kıramamış ve kızları Davacı …’ın yanına İstanbul’a götürdüğünü, müvekkilinin 27.12.2019 tarihinde İstanbul’daki işlerini tamamladıktan sonra müteveffalar … ve …’i davacı …’ın evinden alarak Mustafakemalpaşa ilçesine dönüşe geçtiğini, 27.12.2019 tarihinde saat 21:35 sularında Müvekkilimiz … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile … sevk ve idaresindeki … plakalı çekici ve buna bağlı … plakalı yarı römorkun yolun sağında herhangi bir uyarıcı ışık ve levha bulundurmaksızın emniyet şeridini taşar vaziyette park etmesi neticesinde Bursa ili Karacabey ilçesi Uluabat yakınlarında D-200 karayolunun 61. km’sinde meydana gelen kazada, … ve … vefat ettiğini, araç içerisinde sıkışan ve şiddetli sarsıntıya maruz kalan Müvekkilimiz … ise yaralandığını, … ve …’in vefat etmesi üzerine Karacabey Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde 2019/5764 no.lu dosya kapsamında soruşturma başlatılmış ve olaya ilişkin Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 01.06.2020 tarihli 2020/36642 soruşturma, 2020/11239 Esas, 2020/1410 iddianame numaralı iddianamesine istinaden Müvekkilimiz … aleyhine Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2020/243E. Sayılı dosyası kapsamında dava açıldığını, işbu davada kusura ilişkin itirazlarımız bulunmakta olup dava halen derdest olduğunu, henüz olaya ilişkin ceza davası devam ederken davacılar … ve … tarafından 28.10.2020 tarihinde 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesi uyarınca İstanbul Arabuluculuk Bürosu’na arabuluculuk başvurusunda bulunulduğunu, İstanbul Arabuluculuk Bürosu’nun 2020/18961 numaralı başvurusuna yetki itirazında bulunulmuş ve yetki itirazımıza istinaden İstanbul 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 25.12.2020 tarihli 2020/771E. 2020/961K. Sayılı kararı uyarınca İstanbul Arabuluculuk Bürosu’nun yetkisizliğine ve yetkili arabuluculuk bürosunun Mustafakemalpaşa Arabuluculuk Bürosu olduğuna karar verildiğini, 27.12.2019 tarihli kazanın meydana gelmesinde Müvekkili …’ın kusuru bulunmadığını, Karacabey Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/5764 sayılı soruşturması kapsamında alınan 08.01.2020 tarihli bilirkişi raporunda çekicinin takografı incelendiğinde çekicinin 21:08’de durur konumda olması sebebiyle, ön lastiğinin patlaması sonucu banket ve sağ şerit üzerinde durur konumda yaklaşık olarak 12 dakika bekledikten sonra kaza meydana gelmiş olduğu, …’ın gerekli emniyet tedbirlerini alacak zamanı olduğu halde , arkadan gelen araçların görebilmesi için yol üzerine uyarıcı ve ikaz niteliğindeki reflektör ve işaretlerini koymadığı yönünde görüş bildirildiğini, somut olayda davacılardan … 08.09.1986 doğumlu olup evli ve iki çocuğu bulunmaktadır. Olayın meydana geldiği tarihte … 33 yaşında olduğunu, davacılardan … 14.03.1979 doğumlu olup evli ve iki çocuğu bulunduğunu, olayın meydana geldiği tarihte 40 yaşında olduğunu, müteveffalar ile davacılar arasında desteklik ilişkisi yaşları itibari ile sona erdiğini, bu sebeple maddi tazminat bakımından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, nitekim Yargıtay içtihatları da bu doğrultuda olduğunu, müvekkilinin sevk ve idaresindeki araçta araç içerisinde yolcu konumunda bulunan müteveffalar … ve …’in yolculuk esnasında emniyet kemeri takmıyor olmaları sebebiyle müterafik kusurları bulunduğunu, müvekkili … sevk ve idaresindeki araçta müteveffalar … ve … hatra binaen taşındıklarını, her ne kadar davacıların maddi tazminat talep etmelerine ilişkin şartlar oluşmamış olsa da, HİÇBİR SURETLE KABUL ANLAMINA GELMEMEK KAYDI İLE, Mahkemenizin aksi kanaatte olması durumunda, hatra binaen taşınma hususunun dikkate alınarak tazminat tutarından indirilmesini talep ettiklerini, müvekkili …, hali hazırda İstanbul’a gidiyor olması sebebiyle müteveffaların kendi talepleri doğrultusunda onları İstanbul iline götürdüğünü, müvekkilinin bu yolculuk için müteveffalar … ve …’den hiçbir ücret talep etmemiştir ve almadığını, tarafların akraba da olmadıklarını, müteveffaların müvekkilinin sevdiği tanıdığı insanlardır ve onları kırmak istemediğinden hali hazırda İstanbul’a giderken müteveffaları İstanbul’a götürmeyi kabul ettiklerini, nitekim müteveffalar Müvekkilimize İstanbul’a giderken bizi götür akabinde dönerken seninle Mustafakemalpaşa’ya geliriz dediklerini, nitekim davacılardan …’da Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesi nezdindeki yargılama kapsamında Müvekkilimiz …’ın anne ve babasını İstanbul’a getirdiğini ifade ettiğini, müvekkilinin hali hazırda İstanbul’a gidip geldiğini bilen müteveffalar kendileri için kolay ve ücretsiz olması sebebiyle Müvekkilimizin aracı ile İstanbul’a gitmeyi kendileri talep ettiklerini, müvekkili … ise müteveffaları çok sevdiği ve büyüğü olduğu için kıramadığından kendisi giderken müteveffaları da İstanbul’a götürmeyi kabul ettiklerini, yani müvekkili ile müteveffalar arasında hatır taşıması ilişkisi bulunduğunu, bilindiği üzere hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmayan taşımalar olduğunu, bu gibi taşımalarda 6098 sayılı TBK’nin 51.maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunduğunu, hatır taşımasından ya da kullanmadan söz edebilmek için yaralanan ya da ölen karşılıksız taşınmış olması gerektiğini, taşınan veya kullananın yararının söz konusu olduğu durumda hatır taşıması ilişkisi gündeme geleceğinden işletenin sorumluluğu genel hükümlere göre değerlendirilmeli ve ödenceden indirim yapılması gerektiğini, bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemli olduğunu, yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebileceğini, bu nedenlerle öncelikle işbu davaya konu tazminat istemlerinin şartları oluşmadığından davanın reddine karar verilmesini ancak mahkeme aksi kanaatte ise hesaplanacak tazminat tutarından müteveffaların müterafik kusuru ve hatra binaen taşınması hususlarının dikkate alınarak indirim yapılmasına karar verilmesini talep ettiklerini, öncelikle işbu davanın yetkisiz Mahkeme nezdinde açılmış olması sebebiyle usulden reddine karar verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise davaya konu tazminat taleplerinin dayanağı kazaya ilişkin kusur durumu henüz kesinleşmediğinden Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde görülmekte olan ceza davasının işbu dava bakımından bekletici mesele yapılmasını, kazanın oluşumunda Müvekkili …’ın kusurunun olmaması ve … ve …’in müteveffalar ile arasında desteklik şartlarının oluşmaması sebebiyle davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili …’ın … plakalı çekiciye bağlı … plakalı dorsesi bulunan tırın sürücüsü olup davaya konu kazanın oluşumunda herhangi bir kusuru bulunmadığını, bu durum Karacabey Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/5764 S. Sayılı dosyası kapsamında verilen 19.03.2020 tarihli Ek Kovuşturmaya Yer Olmadığına dair müvekkil açısından kesinleşmiş olan karardan da açıkça anlaşıldığını, soruşturma kapsamında alınan 02.03.2020 tarihli Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi raporunda ; ”şüpheli sürücü …’ın, olay mahalline geldiğinde kullanmakta olduğu çekicinin lastiğinin patlaması sonucu aracı sağ şeritten emniyet şeridine geçirerek durdurmak istediği esnada kamyonetin arkasından gelerek sevk ve idaresindeki çekiciye bağlı römorka kontrolsüzce çarptığı olayda mevcut mahal şartları ve olayın oluş şekli dikkate alındığında atfı kabil kusur bulunmadığı” belirtildiğini, hal böyleyken kazanın oluşumunda müvekkilin herhangi bir kusurunun olmadığı bu hususta yetkili en üst merci olan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nce düzenlenen rapordan anlaşılmakta olup kusuru bulunmayan müvekkilden herhangi bir şekilde tazminat talebinde bulunulamayacağı açık olduğunu, bu hususla ilgili olarak ilgili soruşturma dosyası ve içeriğinin Karacabey Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan celbini talep ettiklerini, ilgili soruşturma kapsamında alınan tanık beyanları da kazanın oluşumunu aydınlattığını, 19.03.2020 tarihli Ek Kovuşturmaya Yer Olmadığına dair kararda ve karara dayanak olan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi raporunda diğer davalı … ile ilgili olarak ” şüpheli sürücü …’ın olay mahalline geldiğinde, gece fark ışığı altındaki görüş alanını kontrol altında bulundurması, önünde sağ şeritten emniyet şeridine geçiş yapmakta olan aracı dikkate alarak güvenli ve emniyetli mesafeden geçmesi, çarpışmanın sağ şerit üzerinde olduğu göz önüne alındığında sol şeritte seyrederken bulunduğu şerit içerisinde kalması gerekirken bu hususlara riayet etmediği, çekiciye bağlı yarı römorka kontrolsüzce arkadan çarptığı bu nedenle meydana gelen kazanın oluşumunda dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davrandığından asli kusurlu olduğu” ve yine devamında müteveffalarla ilgili olarak ”müteveffa yolcular … ve …’in ise emniyet kemerlerini takmamaları nedeniyle tali kusurlu oldukları” belirtildiğini, sonuç itibariyle üzülerek belirtmek gerekir ki bu kaza diğer davalı ve müteveffaların kusurları sebebiyle meydana geldiğini, bu nedenlerle müvekkile atfedilecek bir kusur bulunmadığından açılan davanın reddini talep ettiklerini, meydana gelen kazada müvekkil de mağdur olup kusur durumu belirleninceye kadar 22 gün ceza evinde tutuklu kaldığını, olayın oluşumu ve dilekçe ekinde sunmuş olduğumuz takipsizlik kararında belirtilen kusursuzluk durumumuz da dikkate alınarak davacı tarafın maddi ve manevi tazminat taleplerinin ve yine ihtiyati haciz ile birlikte geçici ödemeye ilişkin taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacılar 27.12.2019 tarihinde meydana gelen trafik kazasında … ile …’in vefatı sebebiyle desteğinden yoksun kaldığından bahisle, uğradığı destek zararı ile cenaze ve defin giderleri ile manevi tazminat taleplerinin … plakalı araç ile … plakalı aracın müvekkil şirket nezdindeki Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) Sigorta Poliçeslerinden tazminini talep ettiklerini, … plaka sayılı araç müvekkil şirket nezdinde 233159122 nolu , 05.10.2019-05.10.2020 vadeli Zorunlu Mali Mesuliyet (trf) sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin poliçe sebebiyle sorumluluğu sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, yaralanma ve ölümlerde poliçe kişi başına azami teminatı: 390.000-TL olduğunu, manevi tazminat klozu olmadığını, … plaka sayılı araç müvekkil şirket nezdinde 216017188 nolu, 03.04.2019-03.04.2020 vadeli Zorunlu Mali Mesuliyet (trf) sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin poliçe sebebiyle sorumluluğu sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, yaralanma ve ölümlerde poliçe kişi başına azami teminatı: 360.000-TL olduğunu, manevi tazminat klozu olmadığını, davacıların geçici ödeme talebinin kabulünün mümkün olmadığını, Türk Borçlar Kanunu 76. Maddesi 1. Fıkrasında “iddiasının haklılığını gösteren inandırıcı kanıtlar sunduğu ve ekonomik durumu da gerektirdiği takdirde hâkim, istem üzerine davalının zarar görene geçici ödeme yapmasına karar verebilir.” denildiğini, davacı tarafın iddiasını destekleyen deliller dosya kapsamında mevcut olup olmadığı bilinmediğini, konu talebin değerlendirilebilmesi için öncelikle davacı tarafın iddiasına konu taleplere yönelik inandırıcı delillerini sunması gerektiğini, her durumda Türk Ticaret Kanunu 1427. Madde 2. Fıkra kapsamında “…Sigortacıya yüklenemeyen bir kusurdan dolayı inceleme gecikmiş ise süre işlemez…” denildiğini, yani zarara uğrayan tarafın talebi her durumda karşılanabilecek ve kabul edilebilecek bir husus olmadığını, davacıların … ile …’in kaza tarihi itibariyle yaşları destek yaşının üzerinde olduğundan destekten yoksun kalma tazminatına hak kazanamadıklarını, ayrıca manevi tazminat taleplerine ilişkin olarak ise poliçelerde manevi tazminat klozu bulunmadığından müvekkil şirket manevi tazminattan da sorumlu olmadığını, bu sebeple geçici ödemeye ilişkin taleplerinin reddi gerektiğini, cenaze ve defin gider dolaylı zarar olup, müvekkili şirketin yerel örf ve adetlerine göre yaptığı özel giderlerden sorumlu olmadığını, dolaylı zararların trafik sigortası teminatı kapsamında olmadığını, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1.maddeside; “Bir motorlu aracın işletilmesi …bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, … motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibinin, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı”, 91/1.maddesinde ise işletenlerin 2918 sayılı Kanun’un 85/1.maddesindeki sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere malî sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu düzenlendiğini, zorunlu mali sorumluluk sigortası (Trafik Sigortası) Genel şartları A.6.maddesinde teminat dışında kalan haller düzenlenmiş olup bilirkişi raporunda “diğer maddi tazminat talepleri yönünden değerlendirme” başlığı altında yapılan tespitler teminat kapsamına girmediğinden bu taleplerin reddi gerektiğini, hayatın olağan akışı gereği dava konusu kaza nedeni ile değil de başka bir sebeple de olsa yakınları vefat edenlerin kendi örf ve adetlerine göre yapacakları masraflar ile zaten her durumda yapılması zorunlu olan masrafların talep edilmesi usul ve hakkaniyete aykırı olduğunu, … plaka sayılı araç , 03.04.2019 tarihinde Mecburi Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, … plaka sayılı araç , 05.10.2019 tarihinde Mecburi Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, dava konusu olayımıza trafik sigorta poliçesi sebebiyle uygulanması gereken Trafik Sigortası Genel Şartları ; Yargıtay 17.HD , 29.05.2017 tarihinde vermiş olduğu 2016/14573 E – 2017/6035 K. sayılı hükmü ile de belirtmiş olduğu gibi 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Trafik Sigortası Genel Şartları olduğunu, Yargıtay kararlarından da anlaşılacağı üzere kaza tarihi ne olursa olsun 01.06.2015 tarihinden sonra düzenlenmiş olan poliçeler yeni genel şart hükümlerine tabidir. Aksine uygulama hukuka aykırılık teşkil ettiğini, yeni genel şartlar uyarınca destekten yoksunluk zararı, TRH Mortalite tablosuna göre ve ölenin vergilendirilmiş gelirine göre hesaplanması gerektiğini, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Yeni genel şartlar uyarınca sürekli sakatlık tazminatı hesaplamaları Türk Borçlar Kanunu hükümlerine göre değil, genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenebileceğini, davacının destekten yoksun kalma zararının Aktüerya bilim dalı ile uğraşan aktüerler tarafından yapılması gerektiğini, Türkiye’de de Aktüerler ile ilgili yasal düzenleme 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu ve bu kanunun ilgili maddesince düzenlenen Aktüerler Yönetmeliği hükümleri olduğunu, 5684 sayılı kanunun 21.maddesi hükmü gereği Aktüerlik yapabilmek için Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı nezdinde tutulan Aktüerler Siciline kayıtlı olmak zorunluluktur , ilgili sicile kayıtlı olmadan aktüerlik yapılamayacağını, işbu davada vefat eden desteğin eşi destekten yoksun kalma tazminatı talep ettiğini, ancak , müteveffa …’nun alt ve üst soyu gösterir aile nüfus kayıtları dosyaya sunulmadığını, müteveffanın anne ve babası hayatta ise veya destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilecek başkaca hak sahipleri varsa bu durumun göz önüne alınarak hesaplama yapılması gerektiğini, bu durumda destek tazminatı hesaplanırken müteveffanın sağ olan diğer hak sahiplerinin de destek payları dikkate alınması gerektiğini, aksi uygulama ile kazanç paylaşımının sadece davacı eş yönünden yapılması, destekten yoksun kalan ve tazminat talep etme hakkı olan başka hak sahiplerinin payının da kısmen ve/veya tamamen bu davacıya verilmesi sonucunu doğuracağından hakkaniyete uygun olmayacağını, davacı tarafın … ile …’in ölümü sebebiyle sgk’dan herhangi bir ödeme alıp almadığı / kendisine maaş bağlanıp bağlanmadığı belirlenmesi gerektiğini, davacı tarafa …’ın ölümü sebebiyle SGK’dan kendisine herhangi bir aylığın bağlanıp bağlanmadığı ve SGK’dan herhangi bir ödeme alıp almadığı belirlenmesi gerektiğini, zira ; Ödenen sosyal sigorta gelirleri ile zarar tamamen karşılanmış ise tazminat ödenmesi gerekmediğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte destekten yoksun kalma hesabı yapılması durumunda asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini, davada vefat eden davacıların desteğinin asgari ücretin üzerinde olduğu iddiası yersiz olduğunu, davacılar lehine bir maluliyet tazminatı hesabı yapılacaksa dikkate alınacak gelir müteveffanın kazadan önceki son 3 aylık bordrolarının ortalaması olduğunu, dosya içeriğinde davacının kazadan önceki son 3 aylık gelirinin asgari ücretin üzerinde olduğuna dair hiçbir somut veri, bilgi, belge bulunmadığını, bu sebeple davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanması durumunda asgari ücret dikkate alınarak hesaplama yapılması gerektiğini, sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunup bulunmadığı, var ise kusur oranı ATK Trafik İhtisas Dairesince belirlenmesi gerektiğini, müvekkili şirketin nezdindeki poliçe sebebiyle davacıya karşı sorumluluğunun doğabilmesi sigortalı aracın kazanın oluşumunda kusurlu olmasına bağlıdır ve sorumlu olacağı miktar sürücünün kusur oranına göre belirlenmesi gerektiğini, bu nedenle sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunup bulunmadığı, var ise kusur oranının Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesince tespitini talep ettiklerini, kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün kusuru bulunmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların karşılıklı beyan dilekçeleri, emsal kararlar, arabuluculuk tutanağı, Karacabey Cumhuriyet Başsavcılığı 2019/5764 soruşturma nolu dosyası, kazaya ilişkin fotoğraflar, Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2020/243 esas sayılı dosyası, sigorta poliçeleri, … genişletilmiş maksimum kasko sigorta poliçesi, sosyo-ekonomik durum araştırması, ATK raporu, bilirkişi raporu, yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
KANITLARIN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME :
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Taraflara usulüne uygun davetiye tebliğ edilerek, taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı taraf mahkememizin yetkisine ilişkin ilk itiraz ileri sürmüştür.
Davalı vekilinin yetkiye yönelik itirazının değerlendirilmesinde; Trafik kazasının haksız fiil niteliğindeki haksız eylemlerden oluştuğu, haksız fiilerde zarar görenin ikametgahı mahkemelerininde yetkili oluşu dikkate alındığında davalı vekilinin Mahkememizin yetkisine ilişkin itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Mahkememiz yargılaması sırasında keşif yapılmasına karar verilmiş olup, tarafların kusur oranlarının tespiti açısından 1 trafikçi bilirkişi eşliğinde keşif yapılarak, rapor aldırılmak üzere dosya bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Trafikçi bilirkişinin mahkememize sunmuş olduğu bilirkişi raporunda özetle: …’ ın: Dava konusu trafik kazasının oluşumunda 2918 Sayılı K.T.K. nın ” Trafik Kazalarında Sürücü Kusurlarının Tespiti Ve Asli Kusur Sayılan Haller ” başlıklı 84/d” Arkadan Çarpma ” maddesini ihlal ettiğinden % 65 (Yüzde Altmış Beş ) oranında kusurlu olduğu, ı Çekici Sürücüsü …’ ın: Dava konusu trafik kazasının oluşumunda 2918 Sayılı K.T.K. nın ” Araçların Teknik Şartlara Uygunluğu ” başlıklı 30. Maddesi ve ” Araçların Işıklandırılması ” 63. Maddesini ihlal ettiğinden % 20 (Yüzde Yirmi) oranında kusurlu olduğu, Müteveffa Araç İçi Yolcu …’ in: Dava konusu trafik kazasının oluşumunda 2918 Sayılı K.T.K’nin “Sürücülerin Ve Yolcuların Koruyucu Tertibat Kullanma Zorunluluğu” başlıklı 78. Maddesini ihlal ettiğinden % 15 (Yüzde On Beş) oranında kusurlu olduğu, Müteveffa Araç İçi Yolcu …’in: Dava konusu trafik kazasının oluşumunda 2918 Sayılı K.T.K. nın ürücülerin Ve Yolcuların Koruyucu Tertibat Kullanma Zorunluluğu ” başlıklı 78. Maddesini ihlal ettiğinden % 15 (Yüzde On Beş) oranında kusurlu olduğu, … Plaka Sayılı Otomobil Sürücü …’ın: Dava konusu trafik kazasında ölen yaya …’ in ölüm olayının birinci kazada mı, yoksa ikinci kazada mı gerçekleştiği konusunda Tıp Doktoru incelemesi sonucu anlaşılacağı, kendisinin meydana gelen kazanın oluşumunda 2918 Sayılı K.T.K” nın ” Hızın Gerekli Şartlara Uygunluğunu Sağlamak” başlıklı 52/b-” Sürücüler; Hızlarını, Kullandıkları Aracın Yük Ve Teknik Özelliğine, Görüş, Yol, Hava Ve Trafik Durumunun Gerektirdiği Şartlara Uydurmak Zorundadırlar ” maddesini ve aynı kanunun ” Trafik Kazalarına Karışanlar İle İlgili Kurallar ” başlıklı 81. Maddesinin a, b ve d bentlerini ihlal ettiğinden %85 (Yüzde Seksen Beş) oranında kusurlu olduğu, Müteveffa Yaya …’ in: Dava konusu trafik kazasının oluşumunda 2918 Sayılı K.T.K.nın “Sürücülerin Ve Yolcuların Koruyucu Tertibat Kullanma Zorunluluğu” başlıklı 78. Maddesini ihlal ettiğinden % 15 (Yüzde On Beş) oranında kusurlu olduğu mütalaa edilmiştir.
Dosya Aktüer bilirkişiye tevdi edilerek rapor tanzimi talep edilmiştir.
Aktüer bilirkişinin mahkememize sunmuş olduğu bilirkişi raporunda özetle: Davacı …’in yaşının kaza tarihinde 40 Yıl 9Ay 13 Gün yaşında olduğu destek gördüğü kişilerden devamlılık arz eden bir durum olduğunun dosya kapsamında belirlenemediğinden destek zararı hesaplanmadığı, … için ise anne ve babasından destek gördüğü hususunda bir delil ve belge sunulmadığı gibi aile nüfus kaydı gereğince davacının 23.10.2008 tarihinde evlendiğine, Mustafa Kemalpaşa’da cenazelerinin defnedildiği anlaşılmakla burada mezarlık ve defin ücretinin belirlenmesi için ilgili belediyeye 2019 yılı için müzekkere yazılması gerektiği, Davalılardan … plakalı araç için davalı sigorta şirketince 233159122 nolu KZMSS poliçesi düzenlediği ve düzenlenen poliçenin 05.10.2019-03.04.2020 tarihlerini kapsadığı beyan edilmiş ancak dosyaya poliçe sureti ibraz edilmediği, cenaze masrafı ve defin masraflarının özel giderler hariç davalı sigorta şirketininde sorumlu olacağına, Manevi tazminat açısından poliçede kloz bulunmadığından sigorta şirketinin sorumluluğunun bulunmadığı, manevi tazminata ilişkin talebin takdirinin mahkemede olduğu mütalaa edilmiştir.
O halde toplanan delillerden somut olayda, davacılar 27.12.2019 tarihinde meydana gelen trafik kazasında … ile …’in vefatı sebebiyle desteğinden yoksun kaldığından bahisle, uğradığı destek zararı ile cenaze ve defin giderleri ile manevi tazminat taleplerinin … plakalı araç ile … plakalı aracın müvekkil şirket nezdindeki Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) Sigorta Poliçelerinden tazminini talep ettiklerini, mahkememizce kusur konusunda rapor aldırılmak üzere keşif yapıldığı, trafikçi bilirkişinin mahkememize sunmuş olduğu bilirkişi raporunda özetle; …’ ın: % 65 (Yüzde Altmış Beş ) oranında kusurlu olduğu, Çekici Sürücüsü …’ın %20 (Yüzde Yirmi) oranında kusurlu olduğu, Müteveffa Araç İçi Yolcu …’ in % 15 (Yüzde On Beş) oranında kusurlu olduğu, Müteveffa Araç İçi Yolcu …’in % 15 (Yüzde On Beş) oranında kusurlu olduğu, … Plaka Sayılı Otomobil Sürücü …’ın %85 (Yüzde Seksen Beş) oranında kusurlu olduğu, Müteveffa Yaya …’in % 15 (Yüzde On Beş) oranında kusurlu olduğu, mahkememizce dosya aktüer bilirkişiye tevdi edilerek, rapor aldırılmasına karar verildiği, aktüer bilirkişinin mahkememize sunmuş olduğu bilirkişi raporunda özetle; Davacı …’in yaşının kaza tarihinde 40 Yıl 9Ay 13 Gün yaşında olduğu destek gördüğü kişilerden devamlılık arz eden bir durum olduğunun dosya kapsamında belirlenemediğinden destek zararı hesaplanmadığı, … için ise anne ve babasından destek gördüğü hususunda bir delil ve belge sunulmadığı gibi aile nüfus kaydı gereğince davacının 23.10.2008 tarihinde evlendiğine, Mustafa Kemalpaşa’da cenazelerinin defnedildiği anlaşılmakla burada mezarlık ve defin ücretinin belirlenmesi için ilgili belediyeye 2019 yılı için müzekkere yazılması gerektiği, Davalılardan … plakalı araç için davalı sigorta şirketince 233159122 nolu KZMSS poliçesi düzenlediği ve düzenlenen poliçenin 05.10.2019-03.04.2020 tarihlerini kapsadığı beyan edilmiş ancak dosyaya poliçe sureti ibraz edilmediği, cenaze masrafı ve defin masraflarının özel giderler hariç davalı sigorta şirketininde sorumlu olacağının anlaşıldığı, mahkememizce aldırılan kanaat verici, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporlarına itibar edilerek, davacının maddi tazminat yönündeki taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Diğer yandan davacılarının vekilinin manevi tazminat talebi yönünden bilindiği üzere Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK m. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Bu durumda, meydana gelen trafik kazası sonucu desteğin ölümü nedeniyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olayın meydana geliş şekli, davalıların sorumluluğunun niteliği, tarafların kusur oranları da gözönünde tutularak, olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen, davacılar için ayrı ayrı hak ve nesafet kuralları çerçevesinde takdiren 75.000’er TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davacıların maddi tazminat yönündeki taleplerinin ayrı ayrı reddine,
2-Davacıların manevi tazminat taleplerinin kabulü ile, davacı asil … ve Davacı asil … için 75.000,00er TL (Toplam 150.000,00 TL) manevi tazminatın 27/12/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 10.246,50 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 171,12 TL’nin mahsubu ile bakiye 10.075,38 TL nispi karar ve ilam harcının davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak hazineye irad kaydına,
4-Arabuluculuk Ücret Tarifesi kapsamında Maliye Hazinesinden karşılanan arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak hazineye ÖDENMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan; bilirkişi gideri 1.400,00 TL, keşif harcı 571,90 TL, keşif araç ücreti 650,00 TL, posta ve tebligat masrafı 302,20 TL olmak üzere toplam 2.924,10 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranlarına göre hesaplanan 2.922,15 TL yargılama gideri ve 171,12 TL peşin harç olmak üzere toplam 3.093,27 TL yargılama giderinin davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri davanın kabul red oranına göre hesaplandığında cüzi miktar olduğundan takdiren davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalılar vekil ile temsil edildiği anlaşılmakla maddi tazminatın reddedilen kısmı yönünden A.A.Ü.T 13/2. Maddesine göre 100,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
8-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, davacı asil ve davalı … vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafarın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/04/2023

Katip …..
¸e-imzalıdır.

Hakim …..
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip ….
¸E-imzalıdır.