Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/776 E. 2023/770 K. 06.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/776
KARAR NO : 2023/770
HAKİM : … …
KATİP : …. …

DAVACILAR : 1- … – …
2- … – …
VEKİLİ : Av. … – [16014-10475-…] UETS
DAVALI : … – … …
VEKİLİ : Av. … – [16624-26352-….] UETS
DAVA : Alacak (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Sebepsiz İktisab Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 08/09/2021
KARAR TARİHİ : 06/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/09/2023
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Sebepsiz İktisab Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri ile Davalı Firma arasında “Rulomatik Distribütörlük /Bayilik Sözleşmesi” yapıldığını, müvekkillerinin banka finansman desteği bulamaması sonucu anlaşma her iki tarafın ortak iradesiyle 09/09/2020 tarihinde iptal edildiğini, müvekkillerinin bu süreçte finansman desteği aramaya devam edeceğini belirtiğini ve Davalıdan görüşmelere devam edilebilmesi için ek süre talep ettiğini, davalı bu talebe, pey akçesi ödenmesi halinde yeni sözleşme imzalanabileceği cevabını verdiğini, 14/09/2020 tarihli kapora sözleşmesi imzalanarak Davalıya her iki müvekkilinin de ayrı ayrı 7500 Euro olmak üzere toplamda 15.000 Euro ödeme yaptığını, ancak devamında da müvekkillerinin finansman desteği bulamadığından yeni bir bayilik sözleşmesi imzalanmaksızın süreç sona erdiğini, yeni bir distribütörlük sözleşmesi imzalanmaması nedeniyle pey akçesinin hukuki dayanağı kalmadığını, bu durumun Borçlar Kanunu’nun 77. Maddesinde sebepsiz zenginleşme olarak tanımlandığını ve sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde pey akçesinin iade edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap dilekçesinde özetle; “davacı tarafların 09/09/2020 tarihinde sözleşme iptalini talep ettiklerini, sözleşmenin 4.2. maddesinde 100.000 euro cezai şart belirlendiğini, 4.3. maddesinde bayilik alanla bayilik veren arasında herhangi bir nedenle sevkiyatın durması veya sözleşmenin haklı bir nedenle sona ermesinde geçerli olacağı belirlendiğini, buna rağmen davacıların haklı bir neden olmaksızın fesih talebini kabul etmiş olduğunu, davacının 2. kez bayilik ve bölgenin opsiyonlanması ile ilgili talep geldiğini ve buna karşın iade edilmemek üzere güvence bedeli istendiğini, davacının 2 kez sözleşme şartlarını yerine getirmediğini ve müvekkilini oyaladığını bu yüzden davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep edilmiştir.
Deliller;
Yıldızeli Mal Müdürlüğü’ne, Çaykara Mal Müdürlüğü’ne yazılan müzekkereye cevap verildiği cevabi yazının dosya arasında olduğu anlaşılmaktadır.
SMMM bilirkişisi ve bilgisayar mühendisi bilirkişinin müşterek raporlarının sonuç kısmı: “Davacılar tarafından davalıya gönderilen 7500+7500= 15.000.00-€ nun kaparo pey akçesi olarak bırakıldığı sözleşme eki evrakta belirtilmişken banka dekontunda güvence bedeli olarak gönderildiğinin açıklama kısmında yazıldığı davalı vekili cevap dilekçesinde sözleşme görüşmeleri sırasında geçen zaman içinde gelen bayilik teklifleri olduğunu ve davacılarla yapılan görüşmeler nedeniyle bu taleplerin değerlendirilemediğini ve bu nedenle firmanın kar kaybına dayalı ticari kazanç zararına uğradığını beyan etmiştir. Bilgisayarlar üzerinde yapılan incelemelerde rapor içeriğinde yer alan tabloda görüldüğü gibi 43 firmadan teklif geldiği tespit edilmiştir. Bayilik isteyen firmalar ile yapılan herhangi bir anlaşma bulunmamaktadır.” şeklindedir.
SMMM bilirkişisinin ek raporunun sonuç kısmı: ” Davacılar tarafından davalıya gönderilen 7500+7500= 15.000.00-€ nun kaparo pey akçesi olarak bırakıldığı sözleşme eki evrakta belirtilmişken banka dekontunda güvence bedeli olarak
gönderildiğinin açıklama kısmında yazıldığı görülmektedir. Davalı vekili cevap dilekçesinde sözleşme görüşmeleri sırasında geçen zaman içinde gelen bayilik teklifleri olduğunu ve davacılarla yapılan görüşmeler nedeniyle bu taleplerin davalı tarafından değerlendirilemediğini ve bu nedenle firmanın kar kaybına dayalı ticari kazanç zararına uğradığını
beyan etmiştir.
Bilgisayarlar üzerinde yapılan incelemelerde rapor içeriğinde yer alan tabloda görüldüğü gibi 43 firmadan teklif geldiği tespit edilmiştir. Bayilik isteyen firmalar ile yapılan herhangi bir anlaşma bulunmamaktadır. Bu konuda kanaatin sayın mahkemede olduğu, davalının kar kaybının 7,508,85-€ olduğu kanaatimdir.” şeklindedir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ, HUKUKİ KABUL VE GEREKÇE

Dava, bayilik sözleşmesinden kaynaklı ödenen pey akçesinin iadesi talebine ilişkindir.
Dava dilekçesinde özetle; davacılar ile davalı Firma arasında “Rulomatik Distribütörlük /Bayilik Sözleşmesi” yapıldığı, davacıların banka finansman desteği bulamaması sonucu anlaşmanın her iki tarafın ortak iradesiyle 09/09/2020 tarihinde iptal edildiği, davacıların bu süreçte finansman desteği aramaya devam edeceğini belirttiği ve davalıdan görüşmelere devam edilebilmesi için ek süre talep ettiği, davalı bu talebe pey akçesi ödenmesi halinde yeni sözleşme imzalanabileceği cevabını verdiği, 14/09/2020 tarihli kapora sözleşmesi imzalanarak davalıya her iki davacının da ayrı ayrı 7.500 Euro olmak üzere toplamda 15.000 Euro ödeme yaptığı, ancak devamında da davacıların finansman desteği bulamaması sebebiyle yeni bir bayilik sözleşmesi imzalanmaksızın sürecin sona erdiği, yeni bir distribütörlük sözleşmesi imzalanmaması nedeniyle pey akçesinin hukuki dayanağının kalmadığı vakıalarından hareketle ödenen bedelin iadesi talep edilmiştir.
Cevap dilekçesinde özetle; davacılardan alınan bedelin güvence bedeli olduğu savunması ile davanın reddi talep edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu; davacılar tarafından ödenen bedelin pey akçesi mi güvence bedeli mi olduğu noktasında toplanmaktadır.
Dava dilekçesinin ekinde sunulan e-mailden davacılara güvence bedeli ödenmemesi halinde ikinci kez distribütörlük sözleşmesi için işlemlerin yapılamayacağının belirtildiği görülmektedir. Yine sunulan Kapora Sözleşmesi’dir başlıklı belgede davacıların kapora bedeli olarak ödeme yaptıkları görülmektedir. Cevap dilekçesinin ekinde sunulan belgelere bakıldığında; davacıların davalı şirkete güvence bedeli ödemek istediklerini beyan eden mail gönderdikleri görülmektedir. Ayrıca, davacıların yaptığı ödemelere ilişkin dekontlarda açıklama olarak güvence bedelinin yazılı olduğu görülmektedir. Sunulan belge delillerinden ödenen paranın bağlanma parası mı yoksa cayma parası mı olduğunun tespiti gerekir. Türk Borçlar Kanunun ilgili maddelerinde aynen,
“A. Bağlanma parası
MADDE 177- Sözleşme yapılırken bir kimsenin vermiş olduğu bir miktar para, cayma parası olarak değil sözleşmenin yapıldığına kanıt olarak verilmiş sayılır.
Aksine sözleşme veya yerel âdet olmadıkça, bağlanma parası esas alacaktan düşülür.
B. Cayma parası
MADDE 178- Cayma parası kararlaştırılmışsa, taraflardan her biri sözleşmeden caymaya yetkili sayılır; bu durumda parayı vermiş olan cayarsa verdiğini bırakır; almış olan cayarsa aldığının iki katını geri verir.” hükümleri öngörülmüştür.
Davalı taraf, davacının ilk sözleşmenin kurulmamasından sonra gönderdiği mailde güvence bedeli ödenmesi gerektiğini ifade etmiş ve davacılar için bölge opsiyonlanmıştır. Keza yine davacılar söz konusu mail cevabında güvence bedeli ödeyeceklerini kabul etmişler ve dekontlarda güvence bedeli açıklamasını şerh düşmüşlerdir. Davacılar kapora sözleşmesidir başlıklı belgede opsiyonlama için güvence bedeli ödediklerini kabul etmişlerdir. Bu açıklamalar ışığında, davacılardan alınan para, ilk sözleşmenin kurulamaması ve davalının açıkça güvence bedeli istemesi ile davacıların güvence bedeli olarak ödeme yaptıklarını kabul etmeleri sebebiyle cayma parası olarak kabul edilmelidir. Zira, davalı ilk sözleşmenin kurulamaması üzerine ikinci sözleşmenin de kurulamama ihtimaline binaen davacılardan cayma parası almak istemiş, bu hususu davacılara bildirmiş ve davacılar da bu parayı cayma parası olarak ödemişlerdir. Taraflar arasında ikinci sözleşmenin de kurulamamış olması sebebiyle davacıların cayma parasının iadesini istemelerine hukuken olanak olmadığından aşağıdaki şekilde davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve yasal gerekçesi izah edildiği üzere;
1-Davanın reddine,
2-Hüküm tarihi itibariyle alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından 178,98 TL’nin mahsubu ile bakiye 0,92 TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT m.13 hükümlerine göre hesaplanan 9.200,00 TL nispi vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalıya verilmesine,
6-6325 sayılı Kanunun 18/A maddesinin 12 ve 13. Fıkralarına göre; suç üstü ödeneğinden zorunlu arabulucuya ödenen 1.320,00 TL’nin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, hazineye irat kaydına,
7-HMK m.333 gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
8-Gerekçeli kararın talep halinde taraflara tebliği ile tebliğ giderinin eksik olması halinde giderin talepte bulunandan alınmasına,
Dair; kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 06/06/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır