Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/775 E. 2022/1025 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.


TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/775
KARAR NO : 2022/1025

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … …
DAVALI : … – … …
VEKİLLERİ : Av. …….
Av. ….
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/09/2021
KARAR TARİHİ : 27/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava dilekçesinde özetle; Bursa 8. İcra Müdürlüğü’nün 2021/… E. sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, icra takibindeki asıl alacak ve ferilerinin takip tarihinden itibaren işleyecek (icra takibinde belirtilen) faiziyle birlikte tahsiline, davalının haksız ve kötü niyetli itirazı sebebiyle %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin davacı şirket ile arasında iddia edildiği gibi ticari ilişkiden doğan bir borcu bulunmadığını, davacı alacaklı takip talebinde borcun sebebini belirtmediği gibi herhangi bir belgeye de dayanmadığını, Whatsapp görüşmeleri davacı şirket yetkilisiyle yapılmadığını, Whatsapp görüşmelerinde kayıtsız şartsız borç ikrarını içeren bir ibare olmadığını, açıklanan nedenlerle davanın reddine, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun takibin iptaline, müvekkil şirket lehine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Deliller;
SMMM Bilirkişisinin Raporunun Sonuç Kısmı: “1. Davacıya ve davalıya ait defterlerin tasdiki zorunlu defterlerden olduğu,2015- 2021 yılları
defter açılış-kapanış tasdiklerinin T.T.K’nun 69. ile 213. sayılı V.U.K.’nun 220. ve 222.inci
maddelerinde öngörülmüş olan esaslara uygun olarak yaptırılmış olduğu, defterlerin kayıtlama
sistemi olarak Tek Düzen Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’ne ve Muhasebe İlke ve
Kurallarına uygun olarak tutulmuş olduğu, tutulması zorunlu diğer defterlerin birbirlerini
doğruladığı
2. Davacı defter kayıtlarına göre (04/08/2021) icra takip tebliğ tarihi itibari ile davalıdan borç-
alacak bakiyesi görülmediği,
3. Davalı defter kayıtlarına göre (04/08/2021) icra takip tebliğ tarihi itibari davacıya borç-alacak
bakiyesi görülmediği” şeklindedir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ, HUKUKİ KABUL VE GEREKÇE

Dava, ticari alım satımdan kaynaklı başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dava dilekçesinde özetle; davacının davalı şirkete askı sattığı, ancak davalının askı bedellerini ödemediği ve başlatılan takibe de haksız olarak itiraz ettiği vakıalarından hareketle itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur.
Cevap dilekçesinde özetle; davacı ile aralarındaki ticari ilişkinin 2015 yılında sonlandırıldığı ve davacı tarafa davalının borcu olmadığı savunması ile davanın reddi talep edilmiştir.
Dava dilekçesinin ekinde bir kısım yazışmalar mahkememize sunulmuştur. Takip talebine dayanak olarak bir belge sunulmadığı gibi dava dilekçesinin ekinde ve sonrasında verilen sürede de alacağı ispata yarayan bir fatura ve sevk irsaliyesi sunulmamıştır. Tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmış, davacının talep ettiği alacağının kendi defterlerinde dahi kayıtlı olmadığı görülmüştür. Keza davalının da defterlerinde davacıya bir borç olduğuna ilişkin kayıt olmadığı görülmüştür. Burada dikkat edilmesi gereken husus davacının askı sattığını iddia etmesi karşısında öncelikle bu askıları teslim ettiğini ispatlaması gerekir, dava dilekçesinden kaç askı satıldığı da anlaşılamamaktadır. Keza askıların teslim edildiğine dair bir sevk irsaliyesi de sunulmamış ve tarafların ticari defterlerinde de askı satımına ilişkin bir kayda rastlanamamıştır. Bu durumda davacının askı sattığını ispatlayamadığının kabulü gerekir. Davacı tarafın dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanmış olması halinde yemin teklif etme hakkının davacı vekiline hatırlatılması gerekir. Ancak dava dilekçesine bakıldığında yemin deliline de dayanılmadığı görülmektedir.
Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 2017/454 Esas ve 2017/570 Karar sayılı ilamında aynen,
“…Dava dilekçesi incelendiğinde, davanın 23.07.2015 tarihinde yani 6100 S.HMK döneminde açılmış olduğu ve davacıların delillerini belirtirken açıkça yemin deliline dayanmaksızın yalnızca “diğer deliller” şeklinde beyanda bulundukları görülmektedir. Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK döneminde açılmış davalarda açıkça yemin deliline dayanılmamış olması halinde sırf “sair deliller” şeklindeki ifadelere dayanılarak mahkemece yemin deliline dayanıldığının kabulü ve yemin teklif hakkının hatırlatılması mümkün değildir. (Bu yönde bknz. Yargıtay 19.HD 2016/4053 E.- 2016/13892 K., 2015/12186 E. – 2016/3128 K., 2016/3704 E.-2016/6793 K., 2016/4466 E.-2016/6623 K….) Somut uyuşmazlıkta dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanmayan davacıların yemin delilinden bahsettikleri ilk dilekçelerinin 21.01.2016 tarihli dilekçe olup, ayrıca daha sonraki 29.03.2016 tarihli dilekçeleri ile de yemin teklifinde bulunduklarını beyan ettikleri görülmektedir.

Buna göre; davacıların dava dilekçelerinde açıkça yemin deliline dayanmadıkları, cevaba cevap dilekçesi sunmadıkları, öninceleme aşaması tamamlanıncaya kadar da açıkça yemin deliline dayandıklarına dair herhangi bir beyanda bulunmadıkları ve yine davalı tarafın da açıkça yemine teklifine muvafakat vermediğini beyan etmiş olduğu anlaşıldığından, mahkemece bu yönler gözetilmeksizin davalıya yemin davetiyesi çıkartılması usulsüz olup, icapsız olarak çıkartılan yemin davetiyesine uyulmadığından bahisle davanın kalan bakiye bakımından kabulü doğru görülmemiştir.” şeklinde, 6100 sayılı HMK döneminde dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanılması gerektiği hususu belirtilmiştir.
Davacı vekili whatsapp yazışmalarına dayanmış, ancak sunulan whatsapp yazışmalarına bakıldığında, taraflar arasında askı satımının yapıldığının ve davalı tarafından askı satışı ile ilgili borcun ödenmediğinin açık bir şekilde anlaşılamadığı, başka bir deyişle konuşmalarda geçen borcun şirketin borcu olduğunun da açık bir şekilde anlaşılamadığı, bu nedenle yazışmaların alacağın varlığını ispata yarar belge niteliği olmadığı ve yazılı delil başlangıcı olarak da kabulünün mümkün olmadığı kanaati ile yazışma kayıtlarına itibar edilmemiştir.
Sonuç olarak; davacı yanın davalı tarafa askı sattığının ve askıların teslim edildiğinin yazılı delille ispatlanamadığı, tarafları ticari defterlerinin birbiri ile uyumlu olduğu ve tüm defterlerde alacak ve borç kaydına rastlanmadığı, yazışmalardan davalının askı satışından kaynaklı borcu olduğunun açıkça anlaşılamadığı ve davacı tarafın dava dilekçesinde yemin deliline de dayanmadığı görülmekle; ispatlanamayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
Davacı yanın yazışma kayıtlarına dayanması ve iddiasını ispatlayamamış olmasının tek başına davacının kötü niyetli olduğunu göstermeyeceği kanaati ile davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve yasal gerekçesi izah edildiği üzere;
1-Davanın reddine,
2-Takibin haksız ve kötü niyetli olduğu sübut bulmadığından; kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Hüküm tarihi itibariyle alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından, fazla alınan 2.105,33 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT m.13 hükümlerine göre hesaplanan 28.150,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
7-6325 sayılı Kanunun 18/A maddesinin 12 ve 13. fıkralarına göre; suç üstü ödeneğinden zorunlu arabulucuya ödenen 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak, hazineye irat kaydına,

8-HMK m.333 gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
9-Gerekçeli kararın talep halinde taraflara tebliği ile tebliğ giderinin eksik olması halinde giderin talepte bulunandan alınmasına,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 27/10/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır