Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/752 E. 2023/288 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/752 Esas – 2023/288
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/752 Esas
KARAR NO : 2023/288

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : … AKARYAKIT ÜRÜNLERİ SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ – ………
VEKİLİ : Av. …. –
DAVALI : … … AKARYAKIT OTOMOTİV GIDA VE NAKLİYAT SANAYİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – …….
DAVA : Tazminat (Haksız İhtiyati Tedbirden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/08/2021
KARAR TARİHİ : 02/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız İhtiyati Tedbirden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Mahkemenizde görülen 2018/710 Esas sayılı menfi tespit davasında davacı … … Akar. Oto. Gıda ve Nak. San. Tic. Ltd. Şti. haksız ve kötü niyetli bir şekilde açtığı davada ihtiyati tedbir talebinde bulunduğunu, mahkemenin 28.05.2018 tarihli tensip tutanağının 11. maddesi ile “İİK 72/3 gereğince tedbir talebinin kabulü ile %15 teminat yatırıldığı taktirde icra veznesine yatan paranın alacaklısına ödenmemesi yolunda ihtiyati tedbir uygulanmasına…” karar verilmiş olup, davacı tarafından teminat dosyanıza yatırılarak icra veznesine yatan paranın alacaklı müvekkile ödenmesi engellendiğini, ekte sunulan gerekçeli kararda: “…Mahkememizce varılan kanaate göre sahte unvan ve imza kullanarak hileli işlem yapan davacı taraftır. Zira bu işlemden yarar sağlayacak olan da kendisidir. Bu hile ile akaryakıt bayilik sözleşmesinden kaynaklanan tazminatı ödemekten kurtulacaktır…” denilmek suretiyle davacının hileli davranışları tespit edildiğini, yargılama neticesinde davacının menfi tespit davasının reddine ve davacı tarafın kötü niyetle ve hiçbir hakkı olmadan dava açtığı kanaatine varıldığından, davacı aleyhine HMK m. 329/2 gereği 5.000,00 TL disiplin para cezasına hükmedilmesine karar verildiğini, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 399. Maddesinin 1. Fıkrası aynen: “Lehine ihtiyati tedbir kararı verilen taraf, ihtiyati tedbir talebinde bulunduğu anda haksız olduğu anlaşılır yahut tedbir kararı kendiliğinden kalkar ya da itiraz üzerine kaldırılır ise haksız ihtiyati tedbir nedeniyle uğranılan zararı tazminle yükümlüdür.” şeklinde olduğunu, HMK m. 399’a göre tazminat talebinde bulunulabilmesi için gerekli şartlar öğretide ve Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere; ihtiyati tedbirin haksız olması, ihtiyati tedbirin icra edilmiş olması, ihtiyati tedbirden kaynaklanan bir zarar olması ve zarar ile ihtiyati tedbir arasında illiyet bağı bulunması gerektiğini, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2015/10991 Esas, 2015/11747 Karar ve 9.11.2015 tarihli ilamında: “Kural olarak giderim borcunun doğumu için kusur aranmamaktadır. Bu konuda öğretide, uygulamada ve yargısal inançlarda görüş birliği vardır. Diğer bir deyişle haksız ihtiyati tedbir nedeniyle uğranılan zararların gideriminde kusursuz sorumluluk esası kabul edilmiştir. İhtiyati tedbir kararı alan kişinin sorumluluğuna hükmedilebilmesi için ihtiyati tedbir kararının uygulanmış olması, ihtiyati tedbir kararının haksızlığının belirlenmesi, zarar ile ihtiyati tedbir kararının uygulanması arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekir.” denmek suretiyle zararın tazmini için kusur şartı aranmadığı belirtildiğini, nitekim kusur şartı aransaydı dahi, davalının kusurlu olduğu mahkeme tarafından tespit edildiğini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 1990/8459 Esas, 1991/519 Karar ve 04.02.1991 tarihli ilamında: “Dava, haksız ihtiyati tedbir nedeniyle uğranılan zararın tahsiline ilişkin olup, tedbirin haksız olduğu, davalı banka tarafından teminat mektubunun iptali hususunda açılan davanın reddi ile sabit olmuştur.” şeklinde belirtildiği üzere lehine ihtiyati tedbir kararı verilen davalının, hileli davranışlarla işlem yaptığı ve tazminat ödeme yükümlülüğünden kurtulmak amacıyla haksız ve kötü niyetli olarak menfi tespit davası açarak ihtiyati tedbir talebinde bulunduğu sabit olduğunu, ihtiyati tedbir kararının verildiği 28.05.2018 tarihinden hükmün kesinleştiği 20.05.2021 tarihine kadar icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesi hususunda tedbir konulduğundan, müvekkil şirket 50.000 TL tutarındaki alacağını tahsil edemediğini, zira tedbir nedeniyle haczedilen nakdi para müvekkile ödenmediği gibi yeni hacizler yapılsa dahi paraların müvekkile ödenmesinin önüne geçildiğini, bu nedenle büyük bir maddi zarara uğramış ve ticari ilişkilerinde aksamalar yaşandığını, daha da önemlisi, akaryakıt ürünleri ticareti yapan müvekkil şirket, o dönemde icra veznesindeki para kendisine ödenseydi satın alabileceği akaryakıtı alamamış ve bu nedenle maddi zarara uğradığını, 2018 yılından bu yana artan enflasyon ve paradaki alım gücünün kaybı nedeniyle; akaryakıt ticareti yapan müvekkil şirketin 2018 yılında tahsil edeceği para ile satın alabileceği akaryakıt miktarı ile şu an satın alabileceği akaryakıt miktarı arasında önemli bir fiyat farkı bulunduğunu, ancak alım gücü, enflasyon ve yapılan zamlar gibi çok etkenli bir yapı nedeniyle zararın kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olmadığını, bu hususta bilirkişi incelemesi yapılarak müvekkilin zararının belirlenmesi talep ettiklerini, bu nedenlerle öncelikle davalı tarafından yatırılan teminat bedelinin davalıya ödenmemesi hususunda tedbir kararı verilerek tazminat talebimizin kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi tebliğ edilmiş ancak davalı tarafından savunmada bulunulmamıştır.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/710 esas sayılı dosyası, Bursa 20. İcra Müdürlüğünün 2017/… sayılı icra takip dosyası, bilirkişi raporu, yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
KANITLARIN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME :
Dava, hukuki niteliği itibariyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Taraflara usulüne uygun davetiye tebliğ edilerek, taraf teşkili sağlanmıştır.
Mahkememiz yargılaması sırasında dosya talimat yolu ile Gebze Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilerek, davacı ticari defter kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak icra takip tarihi itibariyle davacının var ise alacaklı olduğu miktar ve faizinin belirlenmesinin, davacının ihtiyati tedbir yüzündün alacağını geç tahsil etmesi sebebiyle varsa uğramış olduğu zararın belirlenmesine, yine davacının bu parayı zamanında tahsil etmiş olsaydı elde edeceği kar ve tahsil edemediği yoksun kalınan karının belirlenerek rapor tanzimi için 1 nitelikli hesap uzmanı hukukçu, davacı tarafın iş kolunu akaryakıt olduğu göz önüne alınarak sektörde uzman bir bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
Bilirkişi heyetinin talimat mahkemesine sunmuş olduğu bilirkişi raporunda özetle: Davacı Şirket ve davalı firma arasında Davacı şirketin defter belge ve kayıtlarına göre ticari bir ilişki bulunduğunu, davacı şirketin 2017 Defter kayıtları incelendiğinde Davacı Firmaya ait 120-Cari Hesap Muavin devir bakiyesi 1.445,15 TL olduğunu, davacı şirket 15/03/2017 tarihinde davalı şirketten farklı ödeme vadelerine sahip 25.000,00 TL’den 3 Adet Senet 75.000,00 TL alarak yevmiye defteri kayıtlarına işlendiği görüldüğünü, ilgili Senetlerden 1 adet 25.000,00 TL 28/03/2017 tarihinde tahsil edilmiş olup davacı şirketin yevmiye defteri kayıtlarında görüldüğü, davacı Şirketin Defter belge ve evraklarında davalı firmaya ait Muavin Defter kayıtları incelendiğinde 01/01/2018 tarihli 120-Cari Hesap Muavin kayıtlarına göre 98.554,85 Alacak Bakiyesi bulunmakta olup aynı tarihte ilgili bakiye 340-Alınan Sipariş Avansları Hesabına Virman yapıldığını, 340-Alınan Sipariş Avansları hesap kayıtları Yıl içinde ayrıca işlem görmemiş olup bakiyeyi etkileyecek artı veya eksi kayıt yapılmadığı, ihtiyati tedbir kararının verildiği 28/05/2018 tarihide dahil olmak üzere 31/12/2018 tarihi itibariyle 340-Alınan Sipariş Avansları Hesabı devir bakiyesi 98.554,85 TL olduğu, teslim edilen elektronik defter kayıtlarında 2017 /Şubat Ayı Elektronik Defter kayıtlarında teknik bir sorun mevcut olup Elektronik defter kayıtları okunamadığı durumu firmaya bildirdiğini, firma kendi uhdesinde bulunan kayıtları da kontrol ettiğinde sorunu kabul edip İlgili defterler için Gelir İdaresi Başkanlığı ile iletişime geçerek sorunun düzeltilmesi için haler çalışmaların devam ettiğini tarafıma bildirdiğini, ancak sorunu çözülemediğini, 2017 /Şubat Ayı Yevmiye ve Defteri Kebir incelemesi yapılamadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07/02/2001 gün 2000/13-1729E ve 2001/32K sayılı ilamı ve yerleşik daire görüşlerine göre taraflar arasında düzenlenen tapulu taşınmazlara ilişkin sözleşmenin resmi şekilde yapılmaması durumunda geçersiz olacağı, bu durumda alıcımın satıcıya verdiği bedeli B.K. daki haksız iktisap kurallarına göre isteyebileceği, bu bedelin belirlenmesi sırasında denkleştirici adalet sisteminin uygulanması gerektiği açıklandığı, Genel kurul kararında denkleştirici adalet kuralmın uygulanması sırasında akdin ifasmın imkânsız olduğunun öğrendiği tarihin saptanması ve bu anın tespit edilmesi halinde davacının ödeme tarihinde davalıya vermiş olduğu bedelin, denkleştirici adalet ilkelerine göre, enflasyon, tüketici fiyat endeksi, altın ve döviz kurları ile iş ve memur aylıklarındaki artışların ortalamaları alınarak ulaştığı alım gücünün hesaplanması, davalının mal varlığında meydana gelen çoğalma ile davacının mal varlığında oluşan azalma ve aradaki farkın dikkate almarak BK 43. Ve 44, maddesi çerçevesinde bedel tespit edilmesi gerektiği belirtildiğini, dava dosyasında yer alan talebe göre yapılan hesaplama; talebe göre hesaplanan fark 19.048,81TL olduğu mütalaa edilmiştir.
Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan ıslah dilekçesi ile; her ne kadar müvekkil şirketin zararı çok daha fazla olsa da, gerek davalı şirketin muvazaalı işlemlerle faaliyette bulunmuyor oluşu, müvekkil şirketin zararının bir nebze de olsa karşılanabilmesi açısından, 1.000 TL olan dava değerini, 6.500 TL arttırarak, davalı tarafından yatırılan teminat miktarı olan 7.500 TL’ ye ıslah ettiğini beyan etmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
O halde yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı tarafından davalı aleyhine açılan işbu maddi tazminat davası kapsamında tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, davacı tarafın ticari defterlerinin talimat yolu ile incelendiği, bilirkişi heyetince sunulan kanaat verici bilirkişi raporunda; davacı şirketin 2017 Defter kayıtları incelendiğinde Davacı Firmaya ait 120-Cari Hesap Muavin devir bakiyesi 1.445,15 TL olduğunu, davacı şirket 15/03/2017 tarihinde davalı şirketten farklı ödeme vadelerine sahip 25.000,00 TL’den 3 Adet Senet 75.000,00 TL alarak yevmiye defteri kayıtlarına işlendiği görüldüğünü, ilgili Senetlerden 1 adet 25.000,00 TL 28/03/2017 tarihinde tahsil edilmiş olup davacı şirketin yevmiye defteri kayıtlarında görüldüğü, davacı Şirketin Defter belge ve evraklarında davalı firmaya ait Muavin Defter kayıtları incelendiğinde 01/01/2018 tarihli 120-Cari Hesap Muavin kayıtlarına göre 98.554,85 Alacak Bakiyesi bulunmakta olup aynı tarihte ilgili bakiye 340-Alınan Sipariş Avansları Hesabına Virman yapıldığını, 340-Alınan Sipariş Avansları hesap kayıtları Yıl içinde ayrıca işlem görmemiş olup bakiyeyi etkileyecek artı veya eksi kayıt yapılmadığı, ihtiyati tedbir kararının verildiği 28/05/2018 tarihide dahil olmak üzere 31/12/2018 tarihi itibariyle 340-Alınan Sipariş Avansları Hesabı devir bakiyesi 98.554,85 TL olduğu, teslim edilen elektronik defter kayıtlarında 2017 /Şubat Ayı Elektronik Defter kayıtlarında teknik bir sorun mevcut olup Elektronik defter kayıtları okunamadığı durumu firmaya bildirdiğini, firma kendi uhdesinde bulunan kayıtları da kontrol ettiğinde sorunu kabul edip İlgili defterler için Gelir İdaresi Başkanlığı ile iletişime geçerek sorunun düzeltilmesi için haler çalışmaların devam ettiğini tarafıma bildirdiğini, ancak sorunu çözülemediğini, 2017 /Şubat Ayı Yevmiye ve Defteri Kebir incelemesi yapılamadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07/02/2001 gün 2000/13-1729E ve 2001/32K sayılı ilamı ve yerleşik daire görüşlerine göre taraflar arasında düzenlenen tapulu taşınmazlara ilişkin sözleşmenin resmi şekilde yapılmaması durumunda geçersiz olacağı, bu durumda alıcımın satıcıya verdiği bedeli B.K. daki haksız iktisap kurallarına göre isteyebileceği, bu bedelin belirlenmesi sırasında denkleştirici adalet sisteminin uygulanması gerektiği açıklandığı, Genel kurul kararında denkleştirici adalet kuralmın uygulanması sırasında akdin ifasmın imkânsız olduğunun öğrendiği tarihin saptanması ve bu anın tespit edilmesi halinde davacının ödeme tarihinde davalıya vermiş olduğu bedelin, denkleştirici adalet ilkelerine göre, enflasyon, tüketici fiyat endeksi, altın ve döviz kurları ile iş ve memur aylıklarındaki artışların ortalamaları alınarak ulaştığı alım gücünün hesaplanması, davalının mal varlığında meydana gelen çoğalma ile davacının mal varlığında oluşan azalma ve aradaki farkın dikkate almarak BK 43. Ve 44, maddesi çerçevesinde bedel tespit edilmesi gerektiği belirtildiğini, dava dosyasında yer alan talebe göre yapılan hesaplama; talebe göre hesaplanan fark 19.048,81TL olduğunun bildirilmiş olduğu, davacı vekilince sunulan ıslah dilekçesi ile dava değerini 6.500,00 TL arttırarak toplam 7.500,00 TL olarak ıslah ettiği, mahkememizce aldırılan kanaat verici bilirkişi raporuna itibar edilerek, davanın kabulüne karar verilerek, 7.500,00 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davacının davasının KABULÜ ile, 7.500 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bu bedelin davalının yatırmış olduğu teminat tutarından öncelikli olarak alınmasına,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 512,33 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL ve ıslah harcı 115,00 TL olmak üzere toplam 174,30 TL nin mahsubu ile bakiye 338,03 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan; posta, talimat ve tebligat gideri 405,50 TL yargılama gideri ve peşin alınan 59,30 TL ve ıslah harcı 115,00 TL olmak üzere toplam 174,30 TL harç olmak üzere toplam 579,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 7.500,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda dava konusu uyuşmazlığın miktarı dikkate alınarak, HMKnun 341 maddesi gereğince 2023 yılı itibariyle kesinlik sınırının altında olduğundan kesin olmak üzere karar verildi,verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.02/03/2023

Katip ……
¸e-imzalıdır.

Hakim ….
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …..
¸E-imzalıdır.