Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
BAŞKANLIĞI GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/680 Esas
KARAR NO : 2021/891
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI :1..
VEKİLİ :Av. …
…
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Alacak (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/12/2012
KARAR TARİHİ : 04/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ;Müvekkili şirketlerin davalı tarafın donatanı ve işletmecisi olduğu, İtalyan bayraklı … Gemisine Roterdam Limanında bulunduğu sırada geminin seferini tamamlayabilmesi için ihtiyacı olan bir kısım gemi parça ve malzemelerini gemi kaptanının talebi üzerine davalıya verildiğini, davalıya verilen malzemelerden dolayı alacak tutarının 28.000,00 Euro olduğunu, davalı geminin Bursa Gemlik limanına gelmesi üzerine Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/3144 D.İş sayılı dosyasında ihtayati tedbir kararı alınarak ve kararın infazı ile geminin seferden men edildiğini, buna rağmen alacağın ödenmediğini, TTK 1235 madde gereğince yeni alacaklısı olarak TTK 1236 madde uyarınca gemi üzerinde kanuni rehin hakları bulunduğundan 28.000,00 Euro alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkilinin yurt dışında mukim bir şirket olup, davalıların da Yurt dışında ikamet eden yabancı uyruklu şirketler olduğunu, borç doğuran işlemin Hollanda’nın Roterdam Limanında yapıldığını, davaya konu olayın yurt dışında gerçekleştiğinden Türk Mahkemelerinin davayı görmekte yetkili olmadığını, anılan yedek parça ve sarf malzemelerinin tedarikinin TTK 1235. Madde hükmündeki koşullarda gerçekleşmediğini, davacıya TTK 1236. Maddede öngörülen kanuni rehin hakkını vermediğini, satışın zaruret halinde ve ihtiyaçla sınırlı olarak geminin bakımı ve yolculuğun başarılması amacıyla ve geminin kaptanı bu sıfatla malzeme almış olmasının gerektiği halde sac satışı nedeniyle dolduğu belirtilen alacağın gemi alacağı niteliği taşıyabilmesi için zaruret halinde ve ihtiyaçla sınırlı olması zorunluluğunun bulunmadığını, bu nedenle davanın reddine ve ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini savunmuştur.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Davacı tarafından davalı … Gemisinin Hollanda Roterdam Limanında bağlı bulunduğu sırada davalı gemiye geminin seferini tamamlayabilmesi için ihtiyacı olan gemi parça ve malzemelerinin gemi kaptanının talebi doğrultusunda faturalar düzenlenerek satılıp teslim edildiğini, davalı gemi işleten ve donatan şirketin 28.000,00 Euro malzeme satış bedelini ödemediğinden geminin Bursa Gemlik Limanında bağlı bulunduğu sırada Bursa Asliye 1. Ticaret Mahkemesinin 2009/3144 D.İş sayılı ihtiyati tedbir dosyasında geminin seferden men edildiğini, bu nedenle TTK 1235 ve 1236. Maddeleri gereğince müvekkili şirketlerin 28.000,00 Euro gemi alacağının davalılardan tahsili için alacak davası açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı vekili davacı ve davalının yabancı uyruklu olduğunu ve yurt dışında mukim bulunduğunu, dava konusu hukuki olayın Hollanda Rotterdam Limanında gerçekleştiğini bu nedenle davadaki yabancılık unsuru nedeniyle Mahkememizin yetkisine itiraz ederek alacağın zorunlu gemi alacağı olmadığını ve davacıya kanuni rehin hakkı vermediğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Dava konusu alacak ile ilgili Bursa Asliye 1. Ticaret Mahkemesinin 05.10.2009 tarih ve 2009/3144-3144 E/K D.İŞ sayılı ihtiyati tedbir kararı ile davalı … gemisinin seferden men yönünden ihtiyati tedbir kararı verildiğinden dava konusu geminin Bursa Gemlik Limanına bağlı iken uyuşmazlık çıktığından bu nedenle mahkememiz yetkili olduğundan davalının yetki itirazı kabul edilmemiştir.
Davacının alacak istemi yönünden tüm kanıt ve belgeler dosyaya eklenerek konusunda uzman bilirkişi kurulundan rapor alınmıştır.
Mahkememizin 28/02/2013 tarihli kararı ile; “dosyada yer alan belgelere göre fatura konusu mezkur malzemelerin gemi kaptanınca zorunlu ve acil nedenlerle bizzat sipariş ve talep edildiğine dair dosyada bir belgeye rastlanmadığı, bir adet malzemenin Roterdam’dan talep edilip Amerika’nın Jaksonville Limanına gönderildiği, iki adet malzemenin ise teslim yerinin belli olmadığı, bu nedenlerle dosyada bahsi geçen malzemelerin alacağın gemi alacaklısı ve dolayısıyla kanuni rehin hakkı veren bir alacak niteliğinde olmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karar Yargıtay 11 HD’nin 09.10.2014 tarihli bozma ilamı ile; “Dava, davalının donatanı ve işletmecisi olduğu gemiye satılan malzeme bedellerinin tahsili ve kanuni rehin hakkı tanınması istemlerine ilişkin olup mahkemece kanuni rehin hakkı tesisine ilişkin talebin reddine karar verilmiş ise de davacının alacak davası hakkında herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Oysa gerek dava tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK’nın 388/son, gerekse de karar tarihinde yürürlükte olan 6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesinde, talep sonuçlarının her biri hakkında açık ve tereddüt uyandırmayacak bir biçimde karar verilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Bu itibarla, mahkemece davacının alacak davası hakkında olumlu-olumsuz bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde bu hususta herhangi bir değerlendirme yapılmamış olması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir” gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma sonrası mahkememizce bozma ilamına karşı direnme kararı verilerek davının reddine karar verilmiştir.
Yargıtay HGK’nun 18.04.2019 tarihli kararında ; “görüldüğü üzere, mahkemece bozmadan esinlenilip gerekçesini değiştirerek veya başka bir anlatımla daha önce üzerinde durulmayan bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirilmesine yol açacak biçimde direnme kararı verilmiştir. Şu hâle göre, mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, yeni hüküm niteliğinde olduğu kabul edilmelidir. Hâl böyle olunca, yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil Özel Daireye aittir. Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir” gerekçesiyle dosyanın Yargıtay11. hukuk dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Yargıtay11. hukuk dairesinin 16.06.2021 tarihli bozma ilamı ile ; “Dava, davalıya ait gemiye sağlanan bir kısım malzeme nedeniyle alacak istemine ilişkin olup mahkemece davanın reddine dair verilen kararın davacılar vekilince temyizi üzerine Dairemizin 25.11.2019 tarih ve 2019/4715 Esas- 2019/7460 Karar sayılı ilamı ile alacak talebi yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuş ise de mahkeme kararının, davacıların delilleri arasında yer alan fatura, sipariş formu, proforma fatura ve diğer belge içerikleri uyarınca davaya konu faturaların içeriğinde gösterilen malzemeleri davalıya teslim ettiği kabul edilip davacının netice-i talebi de değerlendirildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken alacak talebinin reddinin doğru olmadığı şeklinde bozulması gerektiğinden, davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 25.11.2019 tarih ve 2019/4715 Esas- 2019/7460 Karar sayılı bozma ilamının kaldırılarak hükmün yukarıda açıklanan bu değişik gerekçeyle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle mahkememiz kararı bozulmuştur.
Tüm dosya kapsamı itibariyle; dosya içerisindeki fatura, sipariş formu, proforma fatura ve diğer belge içerikleri ile bilirkişi raporu uyarınca davacının fatura içeriğindeki malzemeleri davalı tarafa sattığı ispatlanmıştır. Bu sebeple davacının alacak istemi kabul edilerek 28.000 EURO alacağın dava tarihi olan 27/10/2009 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4A maddesi uyarınca işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Burada davaya ve hükme konu alacak yabancı para alacağı olduğundan özel düzenleme niteliğindeki 3095 sayılı yasanın 4A maddesi uyarınca faiz uygulanmasına karar verilmiştir.
Davacı eldeki davada ayrıca gemi üzerinde kanuni rehin hakkı tesis edilmesini de talep etmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan mülga TTK 1235.maddesine göre;
Aşağıdaki alacaklar sahiplerine “gemi alacaklısı hakkı” verir:
1. Gemi cebrî icra yolu ile satıldığı takdirde, geminin son limana girmesinden itibaren yapılan ve cebrî icra masraflarından sayılmıyan gemi ile teferruatının bekçilik ve muhafaza masrafları;
2. Gemi seyrüsefer ve liman resimleri ve hususiyle şamandıra, fener, karantina ve liman paraları;
3. Gemiadamlarının hizmet ve iş mukavelelerinden doğan alacakları;
4. Kılavuz ücretleriyle kurtarma yardım, fidye ve itiraz ücret ve masrafları;
5. Geminin müşterek avarya garame borçları;
6. Deniz ödüncüne karşı kendilerine gemi rehnedilmiş olan deniz ödüncü alacaklılarının alacakları ve gemimin tamamına veya bir kısmına sahip olsa bile kaptanın bu sıfatla ve gemi bağlama limanı dışında bulunduğu sırada zaruret hallerinde 988 ve 1001 inci maddeler hükümleri gereğince yaptığı diğer kredi muamelelerinden doğan alacaklar. Bağlama limanı dışında bulunduğu sırada zaruret hallerinde ve ihtiyaçla mahdut olarak geminin bakımı veya yolculuğun başarılması için bir kredi açmaksızın, kaptana bu sıfatla verilmiş levazımdan veya yapılmış hizmetlerden doğan alacaklar da bu hükümdedir;
7. Taşıyan aynı zamanda donatan olmasa bile, yük ile 1128 inci maddenin 2 nci fıkrasında yazılı bagajın teslim edilmemesinden veya hasara uğramasından doğan alacaklar ile yolcu veya malzeme taşıma akitlerin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemiş olmasından doğan peşin ödenmiş navlunun geri alınması dâhil diğer bütün alacaklar;
8. Kaptanın hususi bir vekâletle değil sırf kaptan sıfatiyle haiz bulunduğu kanuni salâhiyetine (Madde 948, fıkra 1, bent 1) dayanarak yaptığı hukuki muamelelerden ve donatan tarafından aktedilmiş olup ifası kaptana düşen bir mukavelenin yerine getirilmemesinden yahut noksan veya fena ifasından doğan (Madde 948, fıkra 1, bent 2) ve yukarki bentlere girmiyen alacaklar;
9. Geminin tamamına veya bir kısmına sahip olsa bile gemiadamlarından birinin kusurundan doğan (Madde 947, 948, fıkra 1, bent 3) alacaklar;
10. İşçi Sigortaları Kurumunun iş hayatına ait sigorta kanunları hükmünce donatanlardan istiyebileceği bütün alacaklar. Şu kadar ki; sigorta veya iş kanunları gereğince donatanların Sigorta Kurumuna karşı şahsan mesul tutulmasına ait hükümler mahfuzdur.
Bir alacağın kanuni rehin hakkı tanınmasını sağlaması için; Bu harcamanın geminin seyri için zorunlu ve acilen temini gereken malzeme olması, kaptanın donatandan bunların teminini yahut bu konuda kendisine yetki verilmesini donatandan talep edemeyecek olması ve kaptanın bu harcamaları mecburen kaptanlık görevinin icrası kapsamında bizzat yapmak durumunda kalması gerekmektedir.
Dosyaya sunulan tüm belgelerden faturaya konu malzemelerin gemi kaptanınca zorunlu ve acil nedenlerle bizzat sipariş ve talep edildiğini gösteren herhangi bir olgu bulunmamaktadır.
Bir adet malzemenin Roterdam’dan talep edilip Amerika’nın Jaksonville Limanına gönderildiği, iki adet malzemenin ise teslim yerinin belli olmadığı, bu nedenlerle dosyada bahsi geçen malzemelerin alacağın kanuni rehin hakkı veren bir alacak niteliğinde olmadığı anlaşıldığından davacının kanuni rehin hakkı tanınması talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ ile 28.000 EURO alacağın dava tarihi olan 27/10/2009 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4A maddesi uyarınca işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Davacının kanuni rehin hakkı tanınması talebinin REDDİNE,
3-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 4.127,47 TL harçtan başlangıçta alınan 815,50 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 3.311,97 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 815,50 TL peşin harç, 15,60 TL başvurma harcı 1.694,50 TL yargılama gideri toplam 2.525,50 TL’nin kabul red oranına göre 1.262,75 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiyesinin davacı üzerine bırakılmasına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 8.652,65 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-Davalı tarafça yapılan 100,00 TL yargılama giderinin kabul red oranına göre 50,00 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair davacılar vekilleri ile davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde Yargıtay Temyiz Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 04/10/2021
Katip …
e-imza
Hakim …
e-imza