Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/677 E. 2022/640 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

… ..
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/677 Esas
KARAR NO : 2022/640

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLLERİ : Av. … – …
DAVALI : 1- … – …
VEKİLİ : Av. … … ..
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 29/07/2021
KARAR TARİHİ : 25/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı taraf dava dilekçesinde özetle ; Davalı … birliğinin üyesi olduğunu, 08/07/2021 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısının hükümsüz olduğunu, bu toplantıya kendisinin davet edilmediğini, aynı şekilde 27/10/2018 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında da kendisine davetiye gönderilmediğini, toplantılara davet edilmemesinin kasıtlı ve art niyetli olduğunu, 27/10/2018 tarihli genel kurul toplantısı için Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/389 esas sayılı dava dosyası ile genel kurul kararının iptali için dava açıldığını, bu davanın reddedildiğini, ancak kararın istinaf aşamasında olduğunu, davalı tarafça … üyeliğinden ihraç edilmesine ilişkin kararın iptali davasının Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1507 sayılı dosyası ile karara bağlandığını, bu karar ile … üyesi olduğunun belirli hale geldiğini, genel kurul toplantısına davet edilmemesinin genel kurulun geçersiz olmasına neden olduğunu, bu sebeple 08/07/2021 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısının iptalini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; Davacının … birliğinden ihraç edildiğini, ayrıca iptali istenen genel kurul toplantısında toplantı ve karar nisabının sağlandığını, davacının toplantıya katılmamış olmasının sonuca etkili olmadığını, toplantıda 135 üyeden 60 üyenin toplantıya katıldığını, kararların oybirliği ile alındığını, bu sebeple davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.

Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava, davalı …in 08/07/2021 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısının hükümsüz olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Davacı taraf, 08/07/2021 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısının hükümsüz olduğunu, bu toplantıya kendisinin davet edilmediğini, aynı şekilde 27/10/2018 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında da kendisine davetiye gönderilmediğini, toplantılara davet edilmemesinin kasıtlı ve art niyetli olduğunu, 27/10/2018 tarihli genel kurul toplantısı için Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/389 esas sayılı dava dosyası ile genel kurul kararının iptali için dava açıldığını, bu davanın reddedildiğini, ancak kararın istinaf aşamasında olduğunu, davalı tarafça … üyeliğinden ihraç edilmesine ilişkin kararın iptali davasının Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1507 sayılı dosyası ile karara bağlandığını, bu karar ile … üyesi olduğunun belirli hale geldiğini, genel kurul toplantısına davet edilmemesinin genel kurulun geçersiz olmasına neden olduğunu ileri sürmüştür.
Davalı taraf ise; davacının …ten ihraç edildiğini, ayrıca iptali istenen genel kurul toplantısında toplantı ve karar nisabının sağlandığını, davacının toplantıya katılmamış olmasının sonuca etkili olmadığını, toplantıda 135 üyeden 60 üyenin toplantıya katıldığını, kararların oybirliği ile alındığını savunmuştur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının üst üste iki genel kurul toplantısına çağrılmamasının kötüniyetli olup olmadığı ve çağrı usulüne uyulmamasının iptal mi yoksa yokluk müyyidesine mi neden olacağı, davacının toplantıya katılsa da oyunun sonuca etkili olmaması nedeniyle toplantının geçerli sayılıp sayılmayacağı noktasındadır.
…lerin genel kurul toplantılarının yapılması usul ve esasları bakımından …ler Kanunu ve TTK’nın Anonim şirketlere ilişkin düzenlemeleri dikkate alımalıdır.
Çağrı bakamından; Yönetim kurulu veya anasözleşme ile bu hususta yetkili kılınan diğer bir organ ve gerektiğinde denetçiler kurulu, ortağı olduğu üst birlik ve tasfiye memurları genel kurulu toplantıya çağırma yetkisine sahiptirler. Ancak genel kurul yukarıda belirtildiği şekilde toplanamadığı takdirde ilgili bakanlık genel kurulur toplantıya çağırma yetkisine sahiptir. (Koop. Kan. m. 43)
Dört ortaktan az olmamak kaydıyle ortak sayısının en az onda birinin isteği üzerine Genel Kurul toplantıya çağrılır. Yönetim Kurulu bu isteği en az on gün içinde yerine getirmediği takdirde, istek sahiplerinin müracaatı üzerine veya doğrudan doğruya Ticaret Bakanlığı tarafından, yapı …lerinde de İmar ve İskan Bakanlığı tarafından Genel Kurul toplantıya çağrılabilir. Çağrılmadığı takdirde istek sahipleri mahalli mahkemeye başvurarak Genel Kurulu bizzat toplantıya çağırma müsaadesini alabilirler.(Koop. Kan. m. 44 )
Çağrının Şekli bakımından; Genel kurul olağan ve gerektiğinde olağanüstü olarak toplanır. Olağan toplantının her hesap devresi sonundan itibaren 6 ay içinde ve en az yılda bir defa yapılması zorunludur. Ancak, usul ve esasları ilgili Bakanlıkça yapılacak düzenlemede gösterilmek üzere; … üst kuruluşuna ortak olunması ve genel kurul toplantısının gündemine konuyla ilgili madde konulması şartıyla, olağan genel kurul toplantıları en fazla iki hesap dönemini kapsayacak şekilde ve birleştirilerek yapılabilir. Genel kurul, anasözleşmede gösterilen şekil ve surette toplantıya çağrılır. Toplantı nisabı anasözleşmede gösterilir. Ancak yapı …lerinin genel kurul toplantılarında ortakların en az 1/4’ünün şahsen veya temsilen hazır bulunmaları şarttır. Genel kurul toplantı tarihi, yeri ve gündemi toplantıdan en az 15 gün önce ilgili bakanlığa ve mülki idare amirliğine yazılı olarak bildirilir. Genel kurulun sevk ve idaresi, ortaklar veya üst kuruluş temsilcileri arasında seçilen başkan ve üyeler tarafından sağlanır. Genel kurul toplantısına, yönetim kurulu tarafından KOOPBİS’ten alınan ortaklar listesinde adı bulunanlar katılabilir. Genel kurul toplantısı anasözleşmede hüküm bulunması şartıyla elektronik ortamda da yapılabilir. Genel kurullara elektronik ortamda katılma, öneride bulunma, görüş açıklama ve oy verme, fiilen katılmanın ve oy vermenin bütün hukuki sonuçlarını doğurur. Bu hükmün uygulama esasları ile genel kurula elektronik ortamda katılmaya ve oy vermeye ilişkin anasözleşme hükmü örneği Ticaret Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle belirlenir. (Koop. Kan. m. 45)
…in bütün ortakları toplantıda hazır bulunduğu sürece ve bir itiraz olmadığı takdirde Genel Kurul toplantılarına dair olan diğer hükümler saklı kalmak şartiyle toplantıya çağrı hakkındaki hükümlere uyulmamış olsa dahi kararlar alınabilir. Bu gibi kararların, ortaklar veya ortakların toptantıda oy birliği ile seçecekleri temsilciler tarafından imzalanması gereklidir.(Koop. Kan. m.47)
Davalı … olduğundan …ler kanunu m. 98 yollamasıyla anonim şirketlere ilişkin düzenlemeler kıyasen …lere de uygulanacaktır.
TTK m.414’e göre; Genel kurul toplantıya, esas sözleşmede gösterilen şekilde, şirketin internet sitesinde ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan ilanla çağrılır. Bu çağrı, ilan ve toplantı günleri hariç olmak üzere, toplantı tarihinden en az iki hafta önce yapılır. Pay defterinde yazılı pay sahipleriyle önceden şirkete pay senedi veya pay sahipliğini ispatlayıcı belge vererek adreslerini bildiren pay sahiplerine, toplantı günü ile gündem ve ilanın çıktığı veya çıkacağı gazeteler, iadeli taahhütlü mektupla bildirilir.
TTK m.416’e göre; Bütün payların sahipleri veya temsilcileri, aralarından biri itirazda bulunmadığı takdirde, genel kurula katılmaya ve genel kurul toplantılarının yapılmasına ilişkin hükümler saklı kalmak şartıyla, çağrıya ilişkin usule uyulmaksızın, genel kurul olarak toplanabilir ve bu toplantı nisabı varolduğu sürece karar alabilirler.
Pay sahipliğine bağlanan bir takım haklar bulunmaktadır. TTK m.425 ve devamı maddeleri pay sahibinin kişisel haklarını düzenleme altına almıştır. Bunlardan Genel Kurula katılma ve Oy Hakkı önemli nitelikte haklardandır.
Genel kurula katılma ve oy hakkı TTK’ya göre pay sahibinin kişisel haklarındandır. Bu hak hukuka aykırı biçimde keyfi olarak kısıtlanamaz ve ortadan kaldırılacak şekilde bir muameleye tabi tutulamaz.
Pay sahibi, paylarından doğan haklarını kullanmak için, genel kurula kendisi katılabileceği gibi, pay sahibi olan veya olmayan bir kişiyi de temsilcisi olarak genel kurula yollayabilir. Temsilcinin pay sahibi olmasını öngören esas sözleşme hükmü geçersizdir.(TTK.m.425)
Pay sahipleri, oy haklarını genel kurulda, paylarının toplam itibarî değeriyle orantılı olarak kullanır. Her pay sahibi sadece bir paya sahip olsa da en az bir oy hakkını haizdir. Şu kadar ki, birden fazla paya sahip olanlara tanınacak oy sayısı esas sözleşmeyle sınırlandırılabilir.
Oy hakkı, payın, kanunen veya esas sözleşmeyle belirlenmiş bulunan en az miktarının ödenmesiyle doğar.(TTK m. 434)
Pay defterinde yazılı pay sahipleriyle önceden şirkete pay senedi veya pay sahipliğini ispatlayıcı belge vererek adreslerini bildiren pay sahiplerine, toplantı günü ile gündem ve ilanın çıktığı veya çıkacağı gazeteler, iadeli taahhütlü mektupla bildirilmesi zorunludur. Bu hükme bilerek ve kasten aykırılık oluşturması çağrıyı geçersiz kılar. Çağrı prosedürüne kasten uyulmaması ve bu şekilde pay sahibinin ortadan kaldırılamayacak nitelikte olan toplantıya katılma ve oy hakkı bertaraf edilemez.
Nitekim Yargıtay 11. HD 15/01/2020 tarih 2019/1941 E, 2020/435 K sayılı ilamında da belirtildiği üzere; “genel kurula ilişkin davacıya gönderilen çağrının, davacının muhtarlıkta kayıtlı olduğu ikamet adresine gönderildiği ancak daire kapı numarasının yanlış yazılmış olduğu görülmüştür. Bu bağlamda, genel kurul toplantısına davetin asgari koşullarının oluştuğu ancak eksikliğin bulunduğu, bu durumun ise hukuken yokluk yaptırımı ile değil iptal edilebilirlik yaptırımı ile karşılaşacağı nazara alınmalıdır. Başka bir deyişle, davacıya yapılan çağrı geçersiz değil, usulsüzdür. Bu durum ise davaya konu genel kurulda alınan kararların yoklukla malul olduğu anlamına gelmeyecek ancak iptal edilebilirlik yaptırımına tabi olacaktır.” Burada Yargıtay çağrının yapılmış olması şartıyla daire numarasında yanlışlık nedeniyle çağrı eksikliğini çağrının geçersiz değil usulsüz olduğu gerekçesiyle iptal edilebilirlik yaptırımının uygulanmasının gerektiğini kabul emiştir. Ancak kararın mefhumu mualifinden de anlaşılacağı üzere çağrı geçersizse genel kurul yok hükmündedir.
TTK m.446/1-b de iptal davasını düzenleyen; “toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri” madde hükmü eldeki davada olduğu gibi pay sahibinin toplantıya katılma ve oy hakkının ortadan kaldırılmasına neden olacak biçimde ortağa çağrı yapılmayan hallerde uygulanamayacaktır.
Burada bilinçli bir şekilde, kasten ve keyfi olarak, başka bir değişle bile-isteye çağrı prosedürüne aykırılık yapılması halinde çağrının usulüne uygun yapılmamasının genel kurul kararının alınmasında etkili olup olmadığına bakılmayacaktır. İptal davasını düzenleyen TTK m.446 bilinçli çağrı usulüne aykırılıkta uygulanamayacaktır. Zira bu halde iptale tabi bir genel kuruldan değil TTK m.414 ve 416’ya aykırılık nedeniyle yokluk müyyidesine tabi bir genel kuruldan söz edilecektir.
Davacı taraf hem 2.Asliye Ticaret mahkemesinin 2019/389 esas sayılı dava dosyasının 27/10/2018 tarihli genel kurul toplantısına hemde eldeki davaya konu genel kurul toplantısına bilinçli olarak çağrılmamıştır.
Davalı tarafa bu durumun nedeni duruşmada sorulduğunda; “davalı …in gerek 2 Asliye ticaret mahkemesinde gerekse eldeki davada davacıya davet yapmamasının sebebi genel kurulda toplantıya katılan üyelerin davacı dışındaki tamamı davacının ihracını istediği için ve genel kurulda bu yönde karar aldığı için bu karar doğrultusunda davacı taraf her iki genel kurul toplantısınada davet edilmediği” beyan edilmiştir.
Davacının ihracına ilişkin genel kurul kararının mahkememizin 2018/1507 sayılı dosyasında iptaline karar verilmiştir. Bir başka deyişle ihraç kararı her iki toplantı tarihinde de kesinleşmemiştir. Davacı halen davalı birliğin üyesi olup üyelik sıfatı sonlanmadan Genel Kurula katılma ve Oy Hakkı engellenemez.
Davalı tarafın ileri sürdüğü “davacıya davet yapmamasının sebebi genel kurulda toplantıya katılan üyelerin davacı dışındaki tamamı davacının ihracını istediği için ve genel kurulda bu yönde karar aldığı için bu karar doğrultusunda davacı taraf her iki genel kurul toplantısınada davet edilmediği” gerekçesi bir hakkın kullanımını kasten ortadan kaldıran keyfi bir gerekçedir. Daha da ötesi beyana göre genel kurul davacının toplantılara davet edilmemesi hususunda eylemli bir karar almıştır. Bu eylemli karar da her iki genel kurul toplantısında uygulamaya koyulmuştur. Kanun bir hakkın bu denli suistimalini ve keyfiliği himaye etmez, etmemelidir.
TTK m.446/1-b ‘de düzenlenen etkililik kuralının uygulanabileceği ve kararın zaten geçerli sayılacağı düşüncesiyle bilinçli ve eylemli olarak davacının toplantılara davet edilmemesi MK m.2 ye aykırıdır. Daha da ötesi eldeki davada da TTK m.446/1-b’de düzenlenen etkililik kuralı gerekçesiyle iptal edilebilirlik kapsamında değerlendirme yapılıp dava reddedildiğinde, davalı taraf hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ki bu uygulamasının karşısında mahkemelerce de TTK 446/1-b maddesinin uygulanması ilke edinildiği gerekçesiyle eylemli bu kararını davalı haksız biçimde uygulamaya devam edecek, bundan sonraki genel kurullara da davacıyı davet etmeyecektir. Hukuk devletinde mahkemeler adaletin tesisinde tek anayasal kurum olduğundan bireyler arasındaki adalet tesis edilirken tüm bu sosyal ve fiili olguları değerlendirerek hüküm tesis edilmelidir. TMK m.2 bunun için mahkemelere bu denli geniş takdir hakkı tanımıştır.
TMK’nun 2. maddesi, bütün hakların kullanılmasında dürüstlük kuralı çerçevesinde hareket edileceğini ve bir kimsenin başkasını zararlandırmak ya da güç duruma sokmak amacıyla haklarını kötüye kullanmasını yasanın korumayacağını belirtmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasın da düzenlenen, hakkın kötüye kullanılması yasağı kuralının amacı, hakime özel ve istisnai hallerde (adalete uygun düşecek şekilde) hüküm verme olanağını sağlamaktadır.
Bir hakkın kullanılmasının açıkça adaletsizlik oluşturduğu, gerçek hakkın tanınması ve bireyin korunması için tüm hukuki yolların kapalı bulunduğu zorunluluk hallerinde, TMK.nun 2. maddesi uygulama alanı bulur ve olağanüstü bir imkan sağlar; haksızlığı düzeltici, yasadaki kuralları tamamlayıcı fonksiyonunu yerine getirir (25.1.1984 T. 1983/3 Esas, 1984/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı).
Dürüstlük kuralı, bir kimseden dürüst bir insan olarak beklenen davranışı ifade eder. Bir davranışın bu nitelikte olup olmadığı, toplumda geçerli ahlak ölçülerine gelenek ve göreneklere, karşılıklı uygulanan gelen teamüllere ve hakları sağlayan ilişkilerin amacına göre tayin edilir.
Diğer yandan, hakkın kötüye kullanılıp kullanılmadığı belirlenirken; o kişinin hakkın kullanılmasında geçerli ve haklı bir yararının varlığı, hakkın kullanılmasının sağlayacağı yarar ile başkalarına vereceği zarar arasında aşırı oransızlığın olmaması, bir kimsenin kendi ahlaka aykırı davranışına dayanmaması ve uyandırılan güvene aykırı davranışta bulunmaması gibi ölçütler hakkın kötüye kullanılıp kullanılmadığını belirler.
Bir hakkın, objektif iyi niyet kurallarına aykırı olarak kullanılması suretiyle başkasına bir zarar vermesi, hakkın kötüye kullanımını oluşturur. Bu durum da hak sahibinin başkasını zarar verme amacıyla hareket etmiş olup olmadığını araştırmaya gerek yoktur. Önemli olan, başkasına zarar verme kastı değil, fakat hakkın objektif iyi niyet kurallarına aykırı olarak kullanılması sonucunda başkasının zarar görmüş olmasıdır.
Hakkın kötüye kullanımının genel yaptırımı, hukuk düzeninin her hangi bir hakkın objektif iyi niyet kurallarına aykırı olarak kullanılmasını korumamasıdır. Bu, bir kimsenin hakkını objektif iyi niyet kurallarına aykırı olarak kullanmakla gerçekleşmesini arzuladığı amacın ya da hukuki sonucun elde edilmesini sağlayacak imkanlardan yoksun bırakılması demektir.
Açıklanan gerekçelerle TTK m.446/1-b düzenlenen etkililik kuralı eldeki dava dosyasında uygulama yeri bulmayacaktır.
Olması gereken hukuk bakımından davacının toplantıya usulünce davet edilmesi davacının genel kurula katılma ve oy hakkı kasten kısıtlanmadan toplantı ve oylama yapılarak karar alınmasıdır.
Çağrı prosedürüne aykırılığın müeyyidesi yokluk olup, bilinçli aykırılık halinde yokluk müyyidesi söz konusu olacak ve iptale ilişkin TTK m.446/1-b uygulanmayacaktır.
“Yokluk”; bir hukuki işlemin doğabilmesi için öngörülen kurucu veya şekli nitelikte olan emredici hükümlere aykırılık halidir (Mehmet Bahtiyar, Ortaklıklar Hukuku, s.196). Bu aykırılık, işlemin unsurlarında eksikliğe yol açar ve işlemi “yokluk” ile sakat hale getirir. Yok sayılan işlem, şeklen dahi meydana gelmemiştir. Yokluk, bunu ileri sürme konusunda hukuki menfaati bulunan herkes tarafından her zaman ileri sürülebilir ve tespit ettirilebilir, hâkim tarafından da re’sen dikkate alınır. Mahkemenin vereceği tespit hükmü, bu durumu açıklayıcı niteliktedir. Yokluk ve butlan hallerinin varlığı halinde bu hususun mahkemelerce re’sen gözönünde bulundurulacağı ve herkesin bu geçersizliği, mülga 6762 sayılı TTK’nın 381. maddesinde (6102 S. TTK 445-446) düzenlenen koşullara tabi olmaksızın ileri sürebileceği Hukuk Genel Kurulu’nun 12.03.2008 gün ve 2008/11-246 E., 2008/239 K. sayılı ilamında da benimsenmiştir.
Bu sebeple davanın kabulüne karar verilerek tasfiye halinde S.S. Derisanayiciler Toplu İş Yeri …inin 08/07/2021 tarihli genel kurulunun çağrı usulsüzlüğü nedeniyle yoklukla malul olduğunun tespitine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE; Davalı Kooperatifin 08/07/2021 tarihli genel kurulunun çağrı usulsüzlüğü nedeniyle yoklukla malul olduğunun TESPİTİNE,
2-Harçlar yasası gereğince alınması gerekli 80,70 TL haçtan başlangıçta alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılmış olan 59,30 TL başvurma harcı, 59,30 TL peşin harç, 108,95 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 227,55‬ TL giderin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-Davacı taraf kendisini vekaletnameli vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ye göre hesap ve takdir edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Dair; davacı asil Yaşar Gürbüz ile davalılar vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf Yargı Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.25/05/2022

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır