Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/660 E. 2022/521 K. 20.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

…..
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/660 Esas
KARAR NO : 2022/521

BAŞKAN : …..
ÜYE : …..
ÜYE : …..
KATİP : …..

DAVACI : …..
VEKİLİ : Av. …..
DAVALI : …..
VEKİLLERİ : Av …..
Av. …..
Av. …..
DAVA : İflas (İflasın Açılması)
DAVA TARİHİ : 18/12/2017
KARAR TARİHİ : 20/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan İflas (İflasın Açılması) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı taraf dava dilekçesinde, davacı ile davalı şirket arasında imzalanmış bir simsarlık sözleşmesi bulunduğunu, bu sözleşme kapsamında davacının tüm edimlerini yerine getirdiğini, sözleşmenin iki geciktirici şarta bağlandığını, bunlardan birinin Mudanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/313 esas sayılı dosyasının davalı lehine sonuçlanarak kesinleşmesi, diğerinin de sözleşmede belirtilen inşaatın tamamlanarak yapı kullanma izinlerinin alınması olduğunu, bu şartlar gerçekleşmiş olmasına rağmen davalı tarafın komisyon ödemeyi kabul etmediğini, çekilen ihtarın da sonuçsuz kalması üzerine Bursa 4. İcra Dairesinin 2017/… esas sayılı dosyasıyla ilamsız takip yaptıklarını, daha sonra bu takibi iflas yoluyla takibe dönüştürdüklerini, davalının sözleşmedeki imzaya itirazının imzaya ve borcun esasına itirazını haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile davalının iflasına karar verilmesini, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı taraf davanın reddi gerektiğini savunmuş, davacı tarafın iflas yoluyla takibe dönüştürürken takip dayanağını ve borçlularını değiştirdiğini, bu sebeple iflas yoluyla takip isteyemeyeceğini, haciz yoluyla takipte eklenmeyen sözleşmenin sonradan eklenmesinin usule aykırı olduğunu, davacı tarafa süreç içinde yapılan bir kısım ödemeler bulunduğunu, ancak davacı tarafın bu ödemelerden bahsetmediğini, davacının bu sözleşmede adı geçen Turan Boztepe’nin şirket ortağı olmasına rağmen şirketle komisyon sözleşmesi imzalamasının doğru olmadığını, sözleşmede gabin hali bulunduğunu, sözleşmedeki imzaların farklı kalemlerle atıldığını, davacının ileri sürdüğü alacak miktarının doğru olmadığını, adi takip yönünden açılan itirazın iptali davasının derdestlik oluşturduğunu ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava itirazın kaldırılması ve davalı şirketin iflası istemine ilişkindir.
Davacı tarafça Bursa 4. İcra Müdürlüğünün 2017/… esas sayılı dosyasında ilamsız takip başlatıldığını, daha sonra bu takibin iflas yönüyle takibe dönüştürüldüğü anlaşılmaktadır.
Davalı taraf borca itiraz etmiş, davalının borca itirazının kaldırılmasına 03/10/2018 tarihli celsede karar verilmiştir.
Bundan sonra kapak hesabı çıkartılmış ve davalı tarafa depo emri tebliğ edilmiş davalı tarafça depo emri gereği yerine getirilmediği için mahkememizce iflasına karar verilmiştir. Bu karar istinaf edilmiş, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 18/07/2019 tarihli kararı ile esastan reddine karar verilmiştir. Bu karar temyiz edilmiş, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 22/06/2021 tarih 2021/1451 esas – 2021/2915 karar sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Bozma gerekçesinde; “İflas yolu ile takipte borçlunun ödeme emrine itirazı yerinde görülmemişse, borçluya takip konusu borcu ödemesi için İİK’nın 158. maddesine uygun olarak bir depo kararı çıkarılır. Depo kararında takip konusu borç ve fer’ilerinin, depo kararının verildiği gün itibariyle, ne olduğu açıkça gösterilmeli ve 7 gün içinde depo edilmemesi halinde iflasa karar verileceği meşruhatı yer almalıdır. Ayrıca, İİK’nın 58/3. maddesinde öngörülen şekle uygun olarak yabancı para alacağının takip konusu yapılması mümkün ise de, depo emri yabancı para üzerinden çıkarılamaz. Zira, İİK’nın 158. maddesi uyarınca borçlu depo emri ile kendisinden istenen meblağın Türk Lirası tutarını bilmeli ve buna göre ödeme yapılmalıdır. Somut olayda, davalı şirkete gönderilen depo emrinde takip konusu borç ve fer’ilerinin ne olduğunun açıkça gösterilmemesi, bu bilgileri içeren İcra Müdürlüğü’nün kapak hesabının ise; takipte kesinleşen tutarın hangi tarihli kur üzerinden hesap edildiğini ve işlemiş faiz miktarının hangi oranlar baz alınarak ayrıca hangi tarih aralığı için tespit edildiğini belirtmemesi, tüm bunların yanında hesaplamanın depo kararının verildiği tarih (mahkemece tayin edilmiş sonraki ilk celse günü) dikkate alınmaksızın yapılmış olması İİK’nın 158. madde hükmüne uygun bulunmamıştır. Bu durumda mahkemece, dosyanın hesap uzmanı bilirkişiye tevdii ile yukarıda yapılan açıklamalara uygun şekilde tespit edilecek borç ve fer’ilerini içeren depo kararının, davalı şirkete Tebligat Kanunu ve ilgili yönetmelik hükümlerine uygun tebliği neticesinde oluşacak sonuca göre hüküm kurulması gerek”tiği kabul edilmiştir.
Bozma kararı sonrasında dosyanın güncel kapak hesabı çıkarılarak dosya arasına alınmış ve bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Burada önemli olan husus depo emrinin mahkememizce tayin edilen ilk celse günü dikkate alınarak hesaplanması gerektiği bozma ilamında belirtildiğinden takibe konu alacağın yabancı para alacağı olması nedeniyle kurdaki değişiklikler rapor tarihi ile duruşma tarihi arasında farklı sonuçlara neden olacaktır.
Mahkememizce öncelikle alınan 17.12.2021 tarihli bilirkişi raporu gerek duruşma tarihindeki kura göre hesaplanmamış olması gerekse de faizin 4095 sayılı yasanın 4A maddesi uygulanarak hesaplanmamış olması nedeniyle depo emrinin çıkarılmasına uygun bir hesaplama olmamıştır. Bu sebeple bilirkişiden ek rapor alınmış hatta ek rapor duruşma gün tarihindeki verilere göre hesaplatılmış, bilirkişi duruşmaya da davet edilerek depo emrine ilişkin hesaplamaya ait görüşlerin duruşma zaptına geçilerek imzası alınmış, bu şekilde kapak hesabının belirlendiği duruşma tarihindeki kura göre hesaplama yapılarak kapak hesabı çıkartılmıştır. Şüphesiz tarafların duruşma sırasındaki bilirkişi raporuna itiraz hakları bulunmaktadır. Bilirkişinin yazılı sunmuş olduğu rapor taraflara duruşma sırasında elden tebliğ edildiği gibi bilirkişinin hesabını içeren ve mahkememizin kapak hesabına dair ara kararını gösteren duruşma zaptı da taraflara verilmiştir. Bilirkişi raporuna karşı tarafların beyan süresi bulunmaktadır. Bu süre geçtikten sonra depo emri tebliğe çıkarılmıştır. Davalı taraf depo emri karşılığında ihtar edilen tutarı depo etmiştir.
Davacı taraf depo emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük süre geçtikten sonra deponun yapıldığını bu sebeple iflas kararı verilmesi gerektiğini ileri sürmüşse de; duruşma gün ve saatine kadar depo emri yerine getirilmiş olduğundan ve ayrıca depo emrinin tebligatında kapak hesabındaki borç ayrıntıları gösterilerek toplam tutar belirtilip 7 gün içerisinde yatırılması gerektiği, bu süre içerisinde yatırılmadığı takdirde davalı şirketin iflasına karar verileceğine ilişkin ihtarın da yapıldığı, tebligata tüm ayrıntılarıyla yer verildiği fakat davalıya bırakılan tebligat parçasındaki kısımında “bu süre içerisinde yatırılmadığı takdirde davalı şirketin iflasına karar verileceği” ne ilişkin ihtar kısmının bulunmuyor olması nedeniyle depo emrinin gereğinin süresi içerisinde davalı tarafça yerine getirilmiş olduğu kabul edilmiştir.
Davacı taraf 01/03/2022 tarihli duruşma zaptına da geçen hesaplamaya 17.12.2021 tarihli bilirkişi raporundaki kur ve hesaplama dikkate alınarak depo emri çıkarılması gerektiğini ileri sürmüşse de bozma ilamında da belirtildiği üzere kapak hesabının bir sonraki tayin edilen duruşma günü dikkate alınarak bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle hesaplanması gerektiği açık bir şekilde belirtilmiştir. 17.12.2021 tarihli ilk rapor hüküm kurmaya elverişli olmadığından yeni yapılacak bilirkişi incelemesinde de kapak hesabının belirlendiği duruşma tarihindeki veriler ve dolayısıyla döviz kuru dikkate alınmalıdır. Nitekim duruşma tarihinde döviz kuru ilk rapor tarihinden daha da yüksek olabilirdi. Burada önemli olan kapak hesabının çıkarıldığı tarihteki takibe konu alacağın belirlenmesi olduğundan hüküm kurmaya elverişli olan 01/03/2022 tarihli bilirkişi raporunda dikkate alınan kapak hesabının oluşturulduğu 01/03/2022 tarihli kur dikkate alınmalıdır. Davacı tarafın bu itirazları yerinde görülmemiştir.
Davacı tarafça depo emri yerine getirilmiş olduğundan iflas isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı borçlunun depo emrinin gereği olarak ihtar edilen tutarı mahkeme veznesine depo etmiş olması nedeniyle iflas talebinin REDDİNE,
2-Davalı şirket hakkında daha önce verilmiş olan iflas muhafaza tedbirlerinin kaldırılmasına,
3-Davalı vekilinin depo edilen tutarın üzerinde tedbir uygulanması talebinin reddine,
4-Davacı tarafça yapılan giderlerin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 80,70 TL harçtan başlangıçta alınan 31,40 TL başvurma harcı ile 35.375,97 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 35.326,67‬ TL ‘ nin talep ve istek halinde davacıya iadesine,
6-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesine göre belirlenen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların davacı tarafa iadesine,
Dair; davacı, davalı ve feri müdahil SGK vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 10 günlük süre içerisinde Temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.20/04/2022

Başkan …..
e-imzalıdır
Üye …..
e-imzalıdır
Üye …..
e-imzalıdır
Katip …..
e-imzalıdır