Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/633 E. 2022/238 K. 10.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

… TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/633 Esas
KARAR NO : 2022/238

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … –
VEKİLLERİ : Av. … …
Av. … –
DAVALI : … – … …
VEKİLİ : Av. …. …

DAVA : Alacak (Taşınmaz Alım-Satımı Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 16/09/2014
KARAR TARİHİ : 10/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Taşınmaz Alım-Satımı Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Mahkememizden verilen 22/03/2018 tarih ve 2014/1335 Esas 2018/373 sayılı kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 24/06/2021 tarih ve 2019/1146 Esas 2021/897 Karar sayılı ilamıyla BOZULMAKLA, dava mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılıp incelendi:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ; Bursa Uludağ Yolu üzerinde davalıya ait arazi üzerinde var olan binanın iyileştirilmesi ve restaurant olarak yapılarak işletilmesi hususunda tarafların yazılı anlaşma yaptıkları sözleşmede tarihin bulunmadığı, davacının sözleşmeye göre taahhütlerini yerine getirmesine rağmen davalının restauranı bir başkasına işletmeye verdiği ve masrafları da ödemediğini bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00 TL için belirsiz alacak davası açtıklarını beyanla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ; davayı kabul etmediğini, taraflar arasında sözleşme yapıldığını ancak sözleşmedeki taahhütler davacı tarafından yerine getirilmediğini bu nedenle herhangi bir ödeme yapılmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
İncelenen dosya kapsamına göre
Dava sözleşme kapsamında alacak davasına ilişkindir.
Tarafların oda kayıtları celp edilerek bağlı oldukları vergi dairelerine ve esnaf odasına de ayrı ayrı müzekkere yazılmıştır.

Gerçek kişi tacirin tanımı 6102 sayılı TTK’nın 12. maddesinde, esnafın tanımı ise 15. maddede düzenlenmiştir. Aynı kanunun 11. maddesinde de ticari işletme yer almıştır. Bu maddenin 2/7/2018 tarihli ve 700 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 192. maddesiyle değiştirilmesinden önce dava tarihindeki şekline göre ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınırın Bakanlar Kurulu Kararı ile belirleneceği açıklanmıştır. Bakanlar Kurulu’nun 18/06/2007 tarihinde kararlaştırılıp, 21/07/2007 tarih ve 26589 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 2007/12362 sayılı kararında esnaf – tacir ayırımının nasıl yapılacağı belirlenmiştir. Bakanlar Kurulu kararının 1.maddesinin (a) bendinde, Esnaf ve Sanatkar ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunun tespit edeceği ve Resmi Gazetede yayınlanacak esnaf ve sanatkar meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran ve kazancı sanayici veya tacir niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunanlardan Vergi Usul Kanunu’nun 177. maddesinin 1. fıkrasının 1 ve 3 no’lu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar sayılmaları ile esnaf ve sanatkarlar siciline ve dolayısıyla esnaf ve sanatkarlar odasına kaydedilecekleri, (b) bendinde ise, 213 sayılı Vergi Usul Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve kararın (a) bendinde belirtilenler dışında kalanların tacir ve sanayici sayılıp ticaret siciline ve dolayısıyla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin bünyesindeki odalara kaydedilmeleri gerektiği belirtilmiştir.
Ticaret mahkemelerinin görevi TTK’nun 5. maddesinde düzenlenmiş olup maddenin 1. bendinde aksine hüküm bulunmadıkça dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesinin tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu düzenlenmiştir. Bir davanın ticari dava olup olmadığı ise TTK’nun 4. maddesinde gösterilen ilkelere göre belirlenmekte olup, ticari davalar kendi aralarında mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Mutlak ticari davalar için tarafların sıfatlarına ve dava konusunun ticari işletme ile ilgili olup olmadığına bakılmazken, nispi ticari davalarda dava konusunun ticari işletme ile ilgili olup olmadığı kriter olarak kabul edilmiştir.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın sırf dava konusunun TTK’da düzenlenmesi nedeniyle ticari sayılan davalardır. Nispi ticari davalar ise her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nun 4/1. maddesine göre her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir.
Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez. 26.06.2012 tarih ve 6335 sayılı Kanun’un 1. ile değiştirilen 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan sayılması gerekir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz.
Esnaf odasına yazılan müzekkereye tarafların Esnaf ve Sanatkar odasında kayıtlı olmadığı , anlaşılmıştır. Buna göre tarafların şahsi olarak herhangi bir vergi türünden mükellefiyet kaydına rastlanmadığı ve defter tutmadığı bu anlamda tacir olmadıkları, yine Didim TO cevabında ise davalının limited şirket ortağı olduğu anlaşılmaktadır. TTK md.14/1 fıkrasına göre gerçek kişi tacir şu şekilde tanımlanmıştır: ” Bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa, kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Esasen tacir sayılmak için ortada gerçek manada işletilen bir ticari işletme olması gerekmektedir. Bu işletme kimin adına işletiliyor ise tacir kimse o şahıs düşünülecektir. Bu sebeple işleten değil, “adına işletilen” kişi tacir sayılmaktadır. Bir şirketin ortağı, tacir olarak adlandırılmamaktadır. Zira işletme faaliyeti, tüzel kişiliği olan ( anonim, limited şirket…) adına yapılır. Somut olaya bakıldığında; davacı , ile davalı arasında imzalanan yazılı bir sözleşme olmadığı, yazılı olmayan sözleşmeye dayalı alacak istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Somut olayda, dava konusuna bakıldığında dava mutlak bir ticari dava değildir.. Davacı yazılı olamayan sözleşmeye kapsamında alacağın tahsili isteminde bulunmuştur. Eldeki dava mutlak ticari dava değildir. Davacı ve davalı tacir olmadığından dava nisbi ticari dava değildir. esnaf dairesi ve Didim TO yazı cevabına göre davalının tacir olmadığı anlaşılmaktadır. Davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerekmektedir. (Bu konuda bknz Yargıtay 13.Hukuk 11/04/2018 tarih 2015/42623 esas 2018/4454 karar sayılı ilamı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 13/06/2016 tarih Esas No: 2015/6390 Karar No: 2016/3589 sayılı ilamı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 21/03/2018 tarih Esas No: 2016/9172 Karar No: 2018/2167 sayılı ilamı ) Bu nedenle yargılamada mahkememiz görevli olmadığından aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davanın HMK’nun 114/1-c maddesi delaleti ile 115/2. Maddesi gereğince davanın usulden (görev yönünden) REDDİNE, görevli Mahkemenin Bursa Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna,
Karar kesinleştiğinde ve HMK’nun 20. Maddesinde öngörülen iki (2) haftalık kesin süre içerisinde müracaat edilmesi halinde dosyanın görevli Bursa Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, kesinleşmeye mütakip süresi içerisinde gönderme talebinde bulunulmadığında dosya üzerinden davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin hatırlatılmasına,
Yargılama giderlerinin esas hakkında karar verecek mahkemece değerlendirilmesine,
Dair Davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Yargı Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/03/2022

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır