Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/631 E. 2022/35 K. 18.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

….
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/631 Esas
KARAR NO : 2022/35

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLİ : Av. … -….
DAVALI : … – … …
VEKİLİ : Av. … – ….

DAVA : İtirazın İptali (Emanet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/07/2021
KARAR TARİHİ : 18/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Emanet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ; Davalı …’ın Av. … … tarafından takip edilen bir alacaktan dolayı senet borcu bulunmaktayken, davalı Av. … … ile aralarında protokol imzaladıklarını ve davalının bu protokol gereği senetleri vadesinde Av. … …’a ödeme yapması gerektiğini müvekkilime söylemiştir. Ardından davalı o sırada ödeme yapabilecek güçte olmadığını müvekkilime söylemiş, daha sonra geri vermek koşulu ile müvekkilinden borç istediğini, müvekkilinin, davalının kambiyo senedi borcuna karşılık Av. … …’ın hesabına tam 18.851,50 TL açıklama girerek ödediğini, Daha sonra davalı …, müvekkilime olan borcunu ödemediğini, bunun üzerine müvekkilinin davalı hakkında Bursa 19. İcra Dairesi 2020/… sayılı icra takibi başlattığını, icra takibine davalı taraf itiraz ettiğini, itiraz üzerine icra takibi durdurulduğunu, müvekkilinin, davalı …’a yay alması için 5.000,00 TL para gönderdiğini, Davalı ise kendisine gönderilen 5.000,00 TL ile yay alması gerekirken, müvekkilinin göndermiş olduğu parayı harcadığını, müvekkiline daha sonra yayları alıp teslim edeceğini söylemiş olmasına rağmen ilerleyen zamanda da edimini yerine getirmediğini, Müvekkilinin , davalıya 5.000,00 TL’yi banka üzerinden yaylar için şeklinde açıklama girerek gönderdiğini, … yay alıp teslim etmediği gibi parayı iade de etmemiştir. Bunun üzerine müvekkilinin davalı hakkında Bursa 13. İcra Dairesi 2020/… sayılı icra takibi başlatılmıştır. İş bu icra takibine de davalı taraf itiraz etmiştir. İtiraz üzerine icra takibi durdurulmuştur. Her iki icra dosyası için itirazın iptali davası yoluna başvurmadan evvel Arabuluculuk yoluna başvurulmuş ve anlaşamama ile sonuçlandığını, Davalı tarafın icra takiplerine yapmış olduğu itirazların iptali için bu davayı açtıklarını beyan etmiştir. Bursa 19. İcra Dairesi 2020/… sayılı takip yönünden; Davalının Bursa 19. İcra Dairesi 2020/… (Takip Çıkışı 18.851,50 TL) sayılı icra takibi dosyasına yapmış olduğu haksız itirazın iptali ile takibin devamına, Bursa 19. İcra Dairesi 2020/… (Takip Çıkışı 18.851,50 TL) sayılı icra takibi dosyasına yapılan haksız itiraz nedeniyle %20 den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilerek, müvekkiline verilmesine, Bursa 13. İcra Dairesi 2020/… sayılı takip yönünden; Davalının Bursa 13. İcra Dairesi 2020/… (Takip Çıkışı 5.000,00 TL) sayılı icra takibi dosyasına yapmış olduğu haksız itirazın iptali ile takibin devamına, Bursa 13. İcra Dairesi 2020/… (Takip Çıkışı 5.000,00 TL) sayılı icra takibi dosyasına yapılan haksız itiraz nedeniyle %20 den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilerek, müvekkiline verilmesine, Her takip yönünden itirazın iptaline ilişkin yargılama gideri ve karşı taraf vekâlet ücretinin kararda ayrı ayrı gösterilerek, davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmesini müvekkili adına talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacı tarafından müvekkili aleyhine Bursa 19.İcra Müdürlüğü 2020/8952E. Ve Bursa 13.İcra Müdürlüğü 2020/8979E. Sayılı dosyaları ile icra takibi başlatıldığını, Ancak icra takipleri haksız ve hukuka aykırı olduğundan yasal süresi içerisinde borca itiraz ettiklerini, davacı, bu kez de itirazımızın iptali ve takibin devamı için huzurdaki haksız davayı açtığını, Karşı tarafın iddia ettiği alacak kalemleri bağımsız ve birbirinden farklı olup bu alacaklara ilişkin olarak yapılan itirazların iptali aynı dava ile istenemez. Yine itirazın iptali davası icra takibi ile bağlantılı olduğundan, icra dosyaları ve yapılan itirazlar farklı dosyalar olup farklı takiplere ilişkin olarak yapılan itirazların iptali aynı dava ile istenemez. Bu sebeple davanın reddine aksi kanaate olunması halinde davaların ayrılmasına karar verilmesi gerekmektedir. Yine özellikle 19. İcra Müdürlüğünün dosyasına ilişkin olarak istenilen alacak türünde şahıs adına para yatırma iddiası bulunmaktadır ki böyle bir alacak iddiası ticaret mahkemesi görev alanına girmediğini, . Öncelikle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, Davacı taraf dava dilekçesinde, müvekkilin borcu nedeniyle müvekkil adına Av…. …’a 18.851,50TL ödeme yapıldığını ve bu borcun ödenmemesiyle nedeniyle Bursa 19.İcra Müdürlüğü 2020/…. E. Sayılı dosyasıyla takip başlattıklarını iddia etmiştir. Yine davacı taraf müvekkile yay alması için 5.000TL gönderdiklerini ancak yayların teslim edilmemesi sebebiyle Bursa 13.İcra müdürlüğü 2020/…. E. Sayılı dosyasıyla takip başlattıklarını iddia etmiştir. Davacı tarafın iddiaları asılsız olup gerçeği yansıtmadığını,Müvekkil ile davacı … makine ve … arasındaki ticari ilişki 01.03.2019 tarihinde başlamış, müvekkilin yaptığı ürünlere ilişkin gereken ödemeleri alamaması sebebiyle 25.11.2020 tarihinde sonlanmıştır. Davacı taraf müvekkile gereken ödemeleri yapmadığı gibi alacaklı olduğunu iddia ederek müvekkilden haksız çıkar sağlamaya çalışmaktadır. Müvekkilin davacı tarafa borcu bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ticari ilişki, tarafların ticari defter ve kayıtları, cari hesap ekstreleri, mesaj kayıtları, tanık anlatımları bir kül olarak değerlendirildiğinde bu durum açık bir şekilde ortaya çıkacağını beyan etmiştir. Bursa 19. İcra Müdürlüğü 2020/ … Sayılı dosyasına ilişkin olarak; Müvekkilin davacı taraftaki alacağına karşılık olarak av. … alkana ödeme yapılmıştır. Müvekkil tarafından yapılan ürünlerin 15/12/2019 tarihinde davacıya teslim edilmiş ve bu ürünlerin ücreti 18/12/2019 tarihindeki ödeme ile yapıldığını, Karşı tarafın iddia ettiği gibi müvekkilin ödeme yapma gücü olmaması sebebiyle davacı tarafa borcunu ödetmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Müvekkil ödemeyi kendi alacağına karşılık olarak davacının yapmasını kabul etmiştir. Ancak davacı taraf kötüniyetli davranmak suretiyle yapılan ödemenin dekontu dayanak göstererek müvekkilden haksız çıkar sağlamaya çalıştığını, sunulan15/12/2019 Tarihli, 096642 No.lu, 29.500,00TL Bedelli faturayla da sabit olduğu üzere müvekkilnin Rotasyon Kalıbı Prof 4, Rotasyon Kalıbı Prof 5, Rotasyon Kalıbı Prof 1 ve Rotasyon Kalıbı Yak1 ürünlerini imal ederek karşı tarafa teslim etmiştir. Karşı taraf bu ürünlerin ödemesini, müvekkilin Av. … … tarafından takip edilen borcu ödeyerek yapmayı teklif etmiştir. Müvekkil tarafından bu durumda bir sakınca görülmemiş ve ödemeyi bu şekilde yapabileceği belirtilmiştir. EK-1’deki faturayla da sabit olduğu üzere müvekkilin yaptığı ürünlerin teslim tarihi 15/12/2019 olup Av. … …’a yapılan ödeme tarihi 18.12.2019’dur. Yapılan ödemenin müvekkilinin yaptığı ürünlerin bedeline karşılık olduğu açık bir şekilde ortada olduğunu belirtmiştir. Bursa 13.İcra Müdürlüğü 2020/… Sayılı dosyasına ilişkin olarak; Davacı taraf açıklama kısmına sadece yaylar için yazarak göndermiş olduğu 5.000TL’nin işlem tarihi 19/12/2019’dur. EK-2’de sunmuş olduğumuz 03.11.2020 Tarihli, 096655 No.lu, 4.900,54TL bedelli fatura ve EK-3’de sunmuş olduğumuz 25.11.2020 Tarihli, 096657 No.lu 4.900,54TL bedelli faturayla da sabit olduğu üzere müvekkil söz konusu yayların imalatını gerçekleştirmiş ve karşı tarafa teslim etmiştir. 03.11.2020 Tarihli 4.900,54TL bedelli fatura ve 25.11.2020 Tarihli 4.900,54TL bedelli faturaların tarihleri de dikkate alındığında yapılan ödemeden sonra gerekli işlemlerin yapıldığı ve yayların karşı tarafa teslim edildiğini ve Müvekkilinin yaylara ilişkin olarak da karşı tarafa bir borcu bulunmadığını, karşı taraf müvekkilin teslim ettiği gider açma muhtelif yayları satmak için sosyal medyada ilan vermiştir. Müvekkil tarafından yapılan ürünler karşı tarafça facebook sayfasında, www…com.tr ve internet pazar yerlerinde de ilana konulduğunu, Karşı taraf sadece banka yoluylu göndermiş olduğu dekontu dayanak göstermek suretiyle müvekkilinden haksız çıkar sağlamaya çalıştığını, Tarafların ticari ilişkisinin devam ettiği 01.03.2019 tarihi ile 25.11.2020 tarihleri arasında taraflar arasında yapılan ürünler; 1- ½” plastik 4 yollu vana imalatı, 2- ¾” plastik 4 yollu vana imalatı, 3- Plastik asit pompası imalatı, 4- Rotasyon kalıbı prof4 imalatı, 5- Rotasyon kalıbı prof5 imalatı, 6- Rotasyon kalıbı prof1 imalatı, 7- Rotasyon kalıbı yak1 imalatı, 8- Gider açma makinası imalatı, 9- Menteşe makinası imalatı işleri ile ilgili olarak müvekkilinin ürünlerin hepsini eksiksiz olarak yerine getirmiş ve karşı tarafa teslim etmiştir. Müvekkilin davacı tarafla iş ilişkisinde bulunduğu süre boyunca yaptığı ücreti 268.756,00 TL olduğunu, Fazlaya ilişkin talep ve dava haklarımız saklı kalmak suretiyle müvekkile bugün itibariyle 136.000,00TL borcu bulunmaktadır. Davacı taraf müvekkile yapması gereken tüm ödemeleri yapmadığı gibi müvekkilden haksız çıkar sağlamaya çalıştığını, Davacı taraf müvekkiline yapması gereken ödemeleri yapmadığı gibi yapılan işlerin ödemelerini geri almaya çalışarak haksız çıkar sağlamaya çalışmaktadır. Müvekkilin davacı tarafa borcu bulunmamakta olup bizzat müvekkil alacaklıdır. TaTaraflar arasındaki ticari ilişki, tarafların ticari defter ve kayıtları, cari hesap ekstreleri, mesaj kayıtları, tanık anlatımları bir kül olarak değerlendirildiğinde bu durum açık bir şekilde ortaya çıkacağını belirtmiştir. Öncelikle Usul yönünden, Aksi kanaatte olunması halinde haksız ve hukuka aykırı ikame olunan davanın esastan reddine, Müvekkili aleyhine haksız ve kötüniyetli takip başlatan davacı taraf hakkında Bursa 19. İcra Müdürlüğü 2020/… Sayılı dosyası takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, Müvekkil aleyhine haksız ve kötüniyetli takip başlatan davacı taraf hakkında Bursa 13.İcra Müdürlüğü 2020/… Sayılı dosyası takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
İncelenen dosya kapsamına göre;
Dava alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali istemine ilişkindir.
Davacı, davalının borcuna karşılık verdiği toplam 23.851,00.-TL tutarındaki borcunu ödemediği iddiasıyla icra takibi başlatmış, takip konusu borca itiraz edilmesi üzerine de itirazın iptali için dava açılmıştır. Tarafların oda kayıtları celp edilerek bağlı oldukları vergi dairelerine de ayrı ayrı müzekkere yazılmıştır.
Gerçek kişi tacirin tanımı 6102 sayılı TTK’nın 12. maddesinde, esnafın tanımı ise 15. maddede düzenlenmiştir. Aynı kanunun 11. maddesinde de ticari işletme yer almıştır. Bu maddenin 2/7/2018 tarihli ve 700 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 192. maddesiyle değiştirilmesinden önce dava tarihindeki şekline göre ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınırın Bakanlar Kurulu Kararı ile belirleneceği açıklanmıştır. Bakanlar Kurulu’nun 18/06/2007 tarihinde kararlaştırılıp, 21/07/2007 tarih ve 26589 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 2007/12362 sayılı kararında esnaf – tacir ayırımının nasıl yapılacağı belirlenmiştir. Bakanlar Kurulu kararının 1.maddesinin (a) bendinde, Esnaf ve Sanatkar ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunun tespit edeceği ve Resmi Gazetede yayınlanacak esnaf ve sanatkar meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran ve kazancı sanayici veya tacir niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunanlardan Vergi Usul Kanunu’nun 177. maddesinin 1. fıkrasının 1 ve 3 no’lu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar sayılmaları ile esnaf ve sanatkarlar siciline ve dolayısıyla esnaf ve sanatkarlar odasına kaydedilecekleri, (b) bendinde ise, 213 sayılı Vergi Usul Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve kararın (a) bendinde belirtilenler dışında kalanların tacir ve sanayici sayılıp ticaret siciline ve dolayısıyla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin bünyesindeki odalara kaydedilmeleri gerektiği belirtilmiştir.
Ticaret mahkemelerinin görevi TTK’nun 5. maddesinde düzenlenmiş olup maddenin 1. bendinde aksine hüküm bulunmadıkça dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesinin tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu düzenlenmiştir. Bir davanın ticari dava olup olmadığı ise TTK’nun 4. maddesinde gösterilen ilkelere göre belirlenmekte olup, ticari davalar kendi aralarında mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Mutlak ticari davalar için tarafların sıfatlarına ve dava konusunun ticari işletme ile ilgili olup olmadığına bakılmazken, nispi ticari davalarda dava konusunun ticari işletme ile ilgili olup olmadığı kriter olarak kabul edilmiştir.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın sırf dava konusunun TTK’da düzenlenmesi nedeniyle ticari sayılan davalardır. Nispi ticari davalar ise her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nun 4/1. maddesine göre her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir.
Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez. 26.06.2012 tarih ve 6335 sayılı Kanun’un 1. ile değiştirilen 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan sayılması gerekir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz.
Esnaf odasına yazılan müzekkereye tarafların Esnaf ve Sanatkar odasında kayıtlı olduğu, anlaşılmıştır. Buna göre tarafların şahsi olarak herhangi bir vergi türünden mükellefiyet kaydına rastlanmadığı ve defter tutmadığı bu anlamda tacir olmadıkları anlaşılmaktadır. TTK md.14/1 fıkrasına göre gerçek kişi tacir şu şekilde tanımlanmıştır: ” Bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa, kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Esasen tacir sayılmak için ortada gerçek manada işletilen bir ticari işletme olması gerekmektedir. Bu işletme kimin adına işletiliyor ise tacir kimse o şahıs düşünülecektir. Bu sebeple işleten değil, “adına işletilen” kişi tacir sayılmaktadır. Bir şirketin ortağı, tacir olarak adlandırılmamaktadır. Zira işletme faaliyeti, tüzel kişiliği olan ( anonim, limited şirket…) adına yapılır. Somut olaya bakıldığında; davacı , ile davalı arasında imzalanan bir senet olmadığı , senedin dava dışı 3 kişi ile davalı arasında olduğu ve davacının bu senetleri davalı adına ödediği söz konusu senetlerde alacaklı ve borçlu sıfatına davacının haiz olmadığı anlaşılmıştır.
Somut olayda, dava konusuna bakıldığında dava mutlak bir ticari dava değildir. Davacı tarafından dava dışı 3 kişiye ödenen ve davalı tarafından ödenmeyen alacağın tahsili isteminde bulunmuştur. Davalıya ait olan borç içeren, dava dışı senet bedellerini davacı tarafından dava dışı 3 kişiye ödendiği davanın nitelemesi davacının ileri alacak – borç ilişkisi olduğu ve bunun senetten kaynaklanmadığı kanıtlanmıştır.Eldeki dava mutlak ticari dava değildir. Davacı ve davalı tacir olmadığından dava nisbi ticari dava değildir. esnaf dairesi yazı cevabına göre davacı ve odaya kayıtlı oldukları yani esnaf oldukları anlaşılmaktadır. Davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerekmektedir. (Bu konuda bknz Yargıtay 13.Hukuk 11/04/2018 tarih 2015/42623 esas 2018/4454 karar sayılı ilamı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 13/06/2016 tarih Esas No: 2015/6390 Karar No: 2016/3589 sayılı ilamı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 21/03/2018 tarih Esas No: 2016/9172 Karar No: 2018/2167 sayılı ilamı ) Bu nedenle yargılamada mahkememiz görevli olmadığından aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davanın HMK’nun 114/1-c maddesi delaleti ile 115/2. Maddesi gereğince davanın usulden (görev yönünden) REDDİNE, görevli Mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna,
2-Karar kesinleştiğinde ve HMK’nun 20. Maddesinde öngörülen iki (2) haftalık kesin süre içerisinde müracaat edilmesi halinde dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, kesinleşmeye mütakip süresi içerisinde gönderme talebinde bulunulmadığında dosya üzerinden davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin hatırlatılmasına,
3-Yargılama giderlerinin esas hakkında karar verecek mahkemece değerlendirilmesine,
Dair Davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Yargı Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/01/2022

Katip …
E-İmzalıdır

Hakim …
E-İmzalıdır