Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/493 E. 2022/223 K. 08.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

….
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/493 Esas
KARAR NO : 2022/223

HAKİM : ….
KATİP :….

DAVACILAR : 1-….
2- ….
VEKİLLERİ : Av…..
Av…
Av….
DAVACILAR : 3- ….
4- ….
VEKİLLERİ : Av. ….
Av….
Av…..
DAVALI : ….
VEKİLLERİ : Av. ….
Av. ….

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 07/08/2008
KARAR TARİHİ : 08/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ; Davacılar vekili tarafından mahkememize verilen dava dilekçesinde ve yargılamalar sırasındaki beyanında özet olarak; Müvekkillerinin murisi … …’nın sevk ve idaresindeki…plaka sayılı hususi otonun 24.06.2008 tarihinde Ankara yolu kestel 2.lambalarına doğru seyir halinde ikan direksiyon hakimiyetini kaybederek yol kenarında park halinde bulunan … plaka sayılı dorsenin altına girmesi sonucu ölümlü ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini bu kaza neticesi müvekkillerinin murisi … …’nın feci şekilde vefat ettiğini, … …’in ruhsat sahibi olmakla birlikte zorunlu trafik sigorta poliçesini davalı … Sigorta A.Ş. tanzim etmiş olduğunu muris … …’nı8n vefatı sonrasında geriye davacıların kaldığını, dilekçe ekinde sunulan 24.06.2009 tarihli kaza yeri tespit tutanağında muris … …’nın tamamen kusurlu olduğunu gösterdiğini, kaza nedeniyle genç yaşta hayatını kaybeden müvekkillerinin murisi … …’nın inşaat müteahhitliği yaparak müvekkillerinin geleceğini hazırlamakta ve geçimlerini temin etmekte olduğunu, söz konusu kaza neticesi … …’nın ölümü ile henüz çok küçük olan müvekkillerinin baba ve eş desteğinden tamamen yoksul kaldıklarını, müvekkillerinden küçük çocukların ilköğretim öğrencisi olduklarını eşi … …’in ev hanımı olduğunu, aile bireylerinin şu anda yardım ile hayatların idame ettirdiklerini, zorunlu trafik sigortasında sigortası işletenin 2918 sayılı K.T.K.nun 85/1 madde hükmünde yazılı hukuki sorunluluğunu aynı kanunun 91/1 maddesi uyarınca üstlenmiş olup, gerek 85/1 madde hükme ve gerekse zorunlu trafik sigortası poliçesi genel şartlarının 1. madde hükmü, ölüm veya cismani zararlar yanında bir şeyin zarara uğraması halinde teminat kapsamında olduğunu öngördüğünü, aynı kanunun 92/b ve poliçe genel şartlarının 2/3-c bent hükümlerinde işletenin eşinin usul ve fürunun kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri taleplerin teminat dışı olduğu hükmü altına alındığını, bu hükmün ZMSS.nın asıl amacının üçüncü kişilere verilecek zararların güvence altına alınması ilkesinin bir tekrarı olduğunu bu nedenlerle fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalmak kaydı ile sigorta şirketlerini sorumluluğu poliçe miktarı ile sınırlı kalmak kaydıyla müvekkillerinden … … için 2.000 TL. … … için 2.000 TL. … … için 2.000 TL. … Mehmed için 1.000 TL. olmak üzere toplam 7.000 TL. tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek en yüksek avansa faiziyle birlikte davalıdan tahsiline yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davalı vekili mahkememize vermiş bulunduğu cevap dilekçesinde ve mahkememizdeki beyanlarında özet olarak; öncelikle HUMK.180 maddesi gereğince davaya ilişkin delillerinin taraflarına tebliği edilmemişi olduğunu, davanın esasına ilişkin tüm belgelerin taraflarına tebliği edilene dek davaya ve davaya ilişkin delilleri ilişkin cevap verme haklarının saklı olduğunu bu anlamda davayı kabul etmek anlamına gelmediğini ve vekillik görevini ifa etmek amacıyla, dava dilekçesinde bahsi geçin…plaklı aracın müvekkili şirkete 29.11.2007-29.11.2007 tarihleri arasında zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı olup ilgili poliçenin bir suretini dilekçe ekinde mahkemeye sunduklarını, teminatlarının poliçenin ön yüzünde kayıtlı olup poliçe teminat tutarlarının maktuen ödenecek rakamlar olmadığını, poliçeye müstenit müşterek müteselsil sorumluluklarının poliçe limitiyle sınırlı olup keza masraf ve vekalet ücreti sorumluluklarının da bu miktara isabet eden oranlarda olacağını, poliçe limitinin maktuen ödenecek rakam olmadığını, kaldı ki kaza genel şartlarında teminat kapsamı dışında belirtilen unsurları ihtiva etmediğini,zira sürücünün ehliyetsiz olması ve alkollü olması gibi teminat dışı hususlar bulunduğu takdirde müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, bu hususların araştırılması gerektiğini, davacıların huzurundaki olayda müvekkili şirketi sigortalı araç sürücüsünün kendi kusuru nedeniyle yaptığı kaza sonucu vefatı nedeniyle tazminat talep ettiklerini, KTK.m.91, 85/1 ve 90 maddeleri yollamasıyla BK.44 uyarınca somut olayda tam kusurlu olarak hayatını kaybeden sürücünün destek görenlerinin, desteklerinden yansıyan tam kusur yüzünden ve hiç kimse kendi kusurundan yararlanmak ilkesi gereğince taleplerinin teminat kapsamı dışında kaldığını, gerek KTK., gerek poliçe genel şartları, gerekse de BK.genel hükümlere bakıldığı zaman sürücü desteğin kusurundan destek görenlerin yararlanmalarını sağlayacak bir hüküm olmadığının açıkça görüleceğini, yasa koyucunun trafik sigortasını zorunlu sigorta olarak ihdat edilmesinin sebebinin bir trafik kazasında kusursuz olarak zarar gören kişinin mağduriyetini, mali bünyesi güçlü sigorta şirketleri nezdinde gir-dermek olduğunu, trafik sigortasının amacının kusurlu kişi veya mirasçılarına tazminat ödemesi olmadığını, bilakis kusurlu kişinin kusursuz mağdura verdiği zararı gidermek olduğunu, bir sorumluluk poliçesinden kusurlu tarafa ödeme yapılmasının düşünülmesinin sorumluluk sigortası mantığına tamamen ters olduğu gibi adalet duygusunu da zedeleyecek olduğunu, bunun kabulü halinde aynı mantıkla kusurlu tarafın aracındaki maddi hasırın da ödenmesi gerektiğini, bu yönde daha bakıldığında talebin haksızlığının tartışma götürmeyecek şekilde açıklıkta görüldüğünü, bilindiği üzere zorunlu mali sorumluluk sigortasının rizikonun gerçekleşmesi halinde bir rizikodan zarar gören üçüncü kişilerin gördükleri gerçek zararları sigorta limiti dahilinde karşılamak olduğunu, bundan çıkan sonucun gerçek zararın tazmini ilkesi geçerli olduğu ve gerçek zararın tazmini ilkesi gözetilirken de tazminin azalmasını veya ortadan kalkmasını sağlayıcı hükümlerin de dikkate alınmasının gerektiğini, somut olayda ölen sürücünün kazanın oluşumunda kusurlu olduğu, bu durumda destekten yoksun kalanların tazminat taleplerinin ortadan kalkması gerektiğini, aleyhte kabul teşkil etmemek kaydıyla müteveffanın herhangi bir sosyal sigorta kurumuna bağlı olup olmadığının araştırılması gerektiğini, bir sosyal sigorta kurumuna bağlı olması halinde bu kurum tarafından ölenin ailesine aylık bağlanacağından ve bağlanan bu aylığın şirketlerinden talep edileceğinden ötürü mükerrer ödemeden imtina amacıyla bu hususunu açıklığa kavuşturulması gerektiğini, davacılara bağlanan aylıklara yapılan tazminat hesabından indirilmesi gerektiğini, kusur ve davacıların zararlarının konularında bilirkişi incelemesinin yapılması gerektiğini, bu konuda yapılacak olan bilirkişi raporlarının taraflarına tebliğini talep ettiklerini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini, masraf ve ücreti vekaletin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İncelenen Dosya Kapsamına Göre
Derdest dava trafik kazası sebebiyle tazminat taleplerine ilişkindir.
Dava tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle davacı vekili Kestel kapatılan AHM
2008/203 E sayılı dosyası ile dava açıldığını, Kestel AHM
2008/203 sayılı dosyası ile yapılan yargılama sonrası davanın red edildiğini . mahkeme tarafından verilen kararın bozularak iade edilmiştir.
Bozma ilamı öncesi yargılama safahati aynı şekilde gerekçeye aktarılmıştır.
İnegöl 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yeminli beyanları tespit edilen davacı tanıkları … …., …. …., …. … ve …. ……..n’ın beyanları dosya içerisindedir.
Mahkememizce kaza yerinde teknik bilirkişi refakatinde 13.04.2009 tarihinde keşif yapılmış ve keşif sonucunda teknik bilirkişi tarafından düzenlenen rapor dosya içerisinde mevcuttur.
Teknik bilirkişi … … raporunda “ davacıların murisi … …’ nın meydana gelen trafik kazasında 8/8 oranında tam kusurlu bulunduğunu,aracıyla park halinde bulunan dorsenin altına girerek kaza yaptığını” beyan etmiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanması açısından talimat yoluyla bilirkişi raporu alınarak dosyaya konulmuştur.
Dosyada mevcut tüm bilgi ve belgeler, bilirkişi raporları, trafik kazası tespit tutanağı, keşif tutanağı taraf ve tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde sorunun davacıların murisi olan … …’ nın tek taraflı ve tam kusurlu olarak yapmış olduğu kaza sonucu vefat etmesi sonucu geride kalan mirasçılarının destekten yoksun kalma tazminatı alıp alamayacakları konusunda düğümlenmektedir. Davalı sigorta şirketi tarafından burada amacın kusurlu kişinin kusursuz kişiye vermiş olduğu zararı gidermek olduğunu,kendi kusuru ile kaza yapan tarafa bir de ödeme yapılmasının sigorta hukuku mantığı ile bağdaşmayacağını beyan etmiştir.
” Yargıtay 11. HD sinin 2007/986 Esas ve 2008/9410 Karar sayılı15.7.2008 tarihli kararında “ davacıların desteği davalının trafik sigortacısı bulunduğu aracın işleteni ve sürücüsü olan kişinin tek taraflı olarak kendisinin yaptığı kazada öldüğü, tam kusurlu bulunduğu, davalı sigortanın bir sorumluluğunun bulunmadığı dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması” gerekçesiyle davalı sigortalı şirketini tazminatla yükümlü tutan kararı bozmuştur.
Tüm dosya kapsamı,dava ve cevap dilekçeleri,yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporu, Yargıtay kararları dikkate alınarak davacıların murisleri … …’ nın kendi kullandığı araçla tam kusurlu olarak park halindeki davalı sigorta şirketinin sigorta ettiği araca çarparak vefat etmesi nedeniyle son tarihli Yargıtay karar da dikkate alınarak davacıların talepte bulunamayacağı kanaatine varıldığından davacıların davasının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ”
Kestel ASHM red kararı alıntılanan gerekçe ile verilen karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Kestel ASHM red kararı Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2019/1776 E. 2020/4239 K. Sayılı ilamı ile yapılan temyiz incelemesi sonucunda:”….. Dava, trafik kazası sonucu oluşan ölüm nedeniyle, ölenin yakınlarının, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 45/2. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53/3.) maddesi gereği, destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Destekten yoksun kalma tazminatı talebi ile açılan dava, müteveffa tarafından kullanılan aracı sigorta ettiren … (…) Sigorta A.Ş. aleyhine yöneltilmiş ve bu husus gerekçeli kararın dava dilekçesi kısmında belirtilmişse de, mahkemece gerekçe bölümünde, park halindeki karşı aracı sigorta eden sigorta şirketine karşı dava açılmış gibi kabul edilerek, sigortalı aracın kusursuzluğundan bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemenin bu husustaki değerlendirmesi hatalı olup gerekçedeki çelişki nedeniyle hükmün bozulması gerekmiştir ” gerekçesi ile Mahkememiz hükmü bozulmuş, dosya karar başlığında yazılı esasa kaydedilerek usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyulmak suretiyle yeniden yargılama yeniden yargılama yapılmıştır. bahisle bozularak Bursa 7.ASHM gönderilmiştir.
Bursa 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 16/02/2021 tarih 2020/314 Esas – 2021/45 Karar sayılı görevsizlik kararı ile gönderilen dosyanın mahkememizin esasına kaydı yapıldığı görülmektedir.
Dava, trafik kazası sonucu oluşan ölüm nedeniyle, ölenin yakınlarının, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 45/2. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53/3.) maddesi gereği, destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Haksız fiil sebebiyle tazminat davalarında temel olarak haksız bir fiilin varlığının ve haksız fiilde davalı tarafın kusurununu belirlenmesi gerekir.
Trafik kazasında davacıların baba ve eşi olan … … vefat etmiştir.
Mahkememizin 08/03/2022 tarihli duruşmasında verilen ara karar üzerine Yargıtay ilamına uyma kararı verilmiştir.
Bursa 5. Ashm 2017/308 E 2019/452K sayılı dosyasında kusur tespitine ilişkin dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmiş, usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı Teknik bilirkişi … … raporunda “ davacıların murisi … …’ nın meydana gelen trafik kazasında 8/8 oranında tam kusurlu bulunduğunu,aracıyla park halinde bulunan dorsenin altına girerek kaza yaptığını” beyan etmiştir.. Usul ekonomisi gereği dosya yeniden kusur durumunun tespiti için bilirkişiye verilmemiştir.
Bu noktada dosya aktüerya hesap bilirkişisine tevdi edilmiştir. 25.01.2022 tarihli bilirkişi raporunda müteveffanın Rapor TRH-2010 tekniği uygulanmıştır. Zira yerleşik Yargıtay uygulaması da TRH2010 tablosunun ülke gerçeklerine daha uygun olduğu yeknesak uygulama olarak kabul edilmiştir. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvelleri ile saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de göz önüne alındığında, Dairemizce de tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/10352 E., 2021/2596 K.) Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesi ile yürürlükteki mevzuat hükümleri çerçevesinde yapılan değerlendirmeler sonucu dava konusu kaza nedeniyle kaza tarihi itibariyle 2022 yılı bilinen verilerine göre; Yargıtay bozma ilamı gereği davanın, ölenin yakınları sıfatıyla destekten yoksun kalma tazminatı açmış olmaları sebebiyle kusur indirimi yapılmadan hesaplama yapıldığı, Güncel Yargıtay kararları gereği paylaşım tablosunun yapıldığı ve yine Yargıtay 17.HD ve 4.HD kararları gereği TRH-2010 yaşam tablosunun kullanıldığı, Müteveffanın gelirinin bozma öncesi alınan bilirkişi raporunda asgari ücret olarak kabul edilerek hesaplama yapılması, bu hesaba itiraz olmaması ve hesaplanan tazminatın poliçe limiti ile sınırlı olması sebebiyle yine asgari ücret olarak hesaplandığı, Davacı eş …. …. yönünden rapor tarihi itibariyle evlendiğine yönelik bir bilgi bulunmaması sebebiyle rapor tarihinde yaşı dikkate alınarak %1 (51-55 arası %1) oranında evlenme ihtimali indirimi yapıldığı, Davacıların rapor tarihi itibariyle toplam zararının 713.416,84 TL olmasına rağmen davalı sigorta şirketinin kaza tarihi itibariyle sorumlu olduğu miktarın 100.000 TL olması sebebiyle her bir davacı yönünden, davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğu miktarın garameten hesaplandığı, buna göre davacıların davalı sigorta şirketinden talep edebilecekleri tazminatın; Davacı Garameten Zarar Miktarı Remzie Mehmed 85.810,00, … … 2.813,46, … … 4.257,38, … … 7.119,16 toplam zarar 100.000,00 destekten yoksun kalma tazminatı tespit edilmiştir.
Kusur yönünden dosya içinde bulunan 21.04.2009 tarihli kusur raporuna göre müteveffa … …’nın 8/8 oranında kusurlu bulunduğu tespit edilmiş olup davacıların, olayda zarar gören 3.kişi konumunda olmaları ve kazanın 4 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe konulan yeni Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası genel şartlarından önceki tarihte olması sebebiyle hesaplanan tazminattan kusur indirimi yapılmaksızın hesaplama yapılmıştır.
AYM, sigorta şirketinin sözleşmeden doğacak borcunun kapsamının tespiti hususunda temel çerçeve ve ilkelerin kanunda belirlenmediği, sorumluluğun kapsamının idare tarafından her zaman değiştirilebilir nitelikteki kurallar olan “Trafik Sigortası Genel Şartları”na göre belirlenecek olması ile idareye geniş takdir yetkisinin tanındığı gerekçeleriyle KTK md. 92/(i) bendinin iptaline karar vermiştir. AYM kararı sonrası KTK md. 92’de destek görenlerin tazminat taleplerini doğrudan teminat dışı bırakan bir düzenleme bulunmamaktadır. AYM’nin iptal kararında yer alan sigorta şirketinin zorunlu mali sorumluluk sigortası sözleşmesinden doğan sorumluluğun kapsamının AY md. 13 gereğince kanunla düzenlemeyerek idarenin düzenleyici nitelikte işlemi olangenel şartlar ile belirlenmesinin AY’ya aykırı olduğu gerekçesi AY md. 153/son gereğince yasama ve yargı organı açısından bağlayıcıdır. Bu nedenle de TBK ve KTK’da düzenlenen hükümlere göre sorumluluğun belirlenmesi gerekir. Dolayısıyla AYM’nin iptal kararından sonra Yargıtay’ın tazminat taleplerini değerlendirirken “Trafik Sigortası Genel Şartları”na göre değerlendirme yapması mümkün değildir. AYM kararı sonrası KTK md. 92/(i) bendi iptal edilmiş olup, KTK md. 92/(g) ve (h) bentleri ile ilgili başvuru AYM tarafından reddedildiğinden bu düzenlemeler geçerliliğini korumaktadır. Bu durumda desteğin tam kusurlu olduğu hallerde destek görenlerin bu düzenlemeler kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği sorunu gündeme gelmektedir.1
Destekten yoksun kalma zararının doğrudan zarar olduğu kabul edilirse, bu durumda destek yoksun kalma tazminatı talep edenler hak sahibi olarak nitelendirilmelidir. Destek görenlere desteğin kusuru atfedilemeyeceğinden KTK md. 92/(g) bendinin varlığı tazminat talebine engel teşkil etmeyecektir. Destekten yoksun kalma zararı, yansıma zarar da kabul edilse doğrudan zarar da kabul edilse destek görenler “ilgili” kavramının kapsamına girer. Bu nedenle KTK md. 92/(h) bendi gereğince, desteğin tam kusurlu olması hâlinde destek görenlerin taleplerinin sigortalının sorumluluk riski kapsamında olup olmadığının tespiti gerekir. KTK md. 85/1’de zarar gören ile ilgili bir sınırlama olmadığından destekten yoksun kalma tazminatı sigorta sorumluluk riski kapsamındadır. AYM’nin iptal kararı sonrasında destek görenlerin tazminat taleplerinin KTK md. 92/(h) gereğince reddedilmesi mümkün değildir.2 ( 1-2 Karayolları Trafik Kanunu Kapsamında Desteğin Tam Kusurlu Olması Halinde Destek Görenlerin Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Talep Edebilmesi Sorunu Dr. Öğr. Üyesi Yıldırım Keser )
Davacı vekili tarafından 01/02/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini ıslah ettiği anlaşılmıştır.
6098 sayılı TBK m. 53 öngörmüş olduğu hal, ölüm sonucu vukua gelen bir kısım zararların tazminini hükme bağlamaktadır. Bu hükme göre, ölenin yardımından faydalananlar, bu yüzden yoksun kaldıkları faydayı, tazminat olarak, sorumludan isteyebilirler. Buna “destekten yoksun (muinden mahrum) kalma tazminatı” denir. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Destek tazminatı, fiili ve sürekli olarak bakımdan yoksun kalınması halinde takdir edilen bir tazminattır. Bir kimseyi başkası için destek haline getiren yardımlarda düzenlilik ve devamlılık unsurları vardır. Bunun gibi her gün, her hafta, her ay düzenli bir şekilde yapılmış olmakla beraber ancak sınırlı bir süre için yapılmış veya ilerde yapılması umulan yardımlar da destek olarak nitelenemez. Olayımızda ölen kişi davacıların eş ve babası olduğu ve yine davalının engelli olduğundan bahisle bakmakla yükümlü olduğu kabul edilmesi gerekmektedir. Bu kabul şartınında bir kimseyi başkası için destek haline getiren yardımlarda düzenlilik ve devamlılık unsurları kapsamında değerlendirmek gerekecektir.

Davacı, muris desteğin öldüğü tarih itibariyle 37, çocuklar 10, 8,6 yaşında olup, olağan koşullarda, ölen babanın çocuğuna ve eşinde ona bakım yükümlülüğü bulunmamaktadır. Ancak, davacı küçüklerin nın kaza tarihi itibari ile yaşları olduğu küçük olması, çalışma imkanının düşük olması nedeniyle, ölen anneden destek almasının anılan yasal düzenlemeler karşısında makul olması, ölenin diğer davacı anne ile birlikte çocuğun ve evin bakımını sağlayacağı hep birlikte gözetildiğinde; davacıların küçükler ve …., ölen baba … ‘nin desteğinden faydalandığı, onun ölümü ile de desteğinden yoksun kalıp zarara uğradığı açıktır. davacı küçükler ‘nın, kaza tarihinde küçük olduğu ve çalışma imkanının düşük ve bakıma muhtaç olduğu, ölen baba ile birlikte yaşayacağı ve bakımının büyük ölçüde ölen anne ve baba tarafından sağlandığı, sabittir.
Destekten yoksun kalma tazminatı, 818 sayılı Borçlar Kanunu (BK)’nun 45/11. Maddesinde(6098 Sayılı BK’nun 53/3.md.) düzenlenmiş olup; “Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir.” şeklinde hükme bağlarımıştır. Görülmektedir ki, destekten yaksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalman zarardır. Bu tazminat eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, sosyal karakterde kendine özgü bir tazminattır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.11.2005 gün ve 2005/4-648 E.-2005/691 K. Sayılı ilamında da aynt esaslar benimsenmiştir. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yüksek Yargıtay’ın yerleşik uygulamasında da bu zarar türünün yansıma yolu ile doğrudan destekten yoksun kalanlar üzerinde doğduğu, miras hukukundan bağımsız bir talep olduğu kabul edilmektedir. Özet olarak, destekten yoksun kalma tazminatı terekeye dahil bir tazminat olmayıp, ölenin desteğinden yoksun kalanların ölüm nedeniyle ortaya çıkan, miras hukukundan (terekeden) bağımsız, yansıma yolu ile uğrarılan maddi zararın tazmini amacını güden bir zarar olduğundan, bu yönde bir hesaplamanın yapılması mümkün olmamıştır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas Numarası: 2005/4648, Karar Numarası: 2005/691, Karar Tarihi: 30.11.2005)
Kazalının yaptığı iş ve elde ettiği gelir konusunda dava dosyasına herhangi bir bilgi ve belge sunulmadığı görülmüştür. Yargıtay 17. Hukuk Dairelerinin bu konudaki yerleşmiş içtihatlarında belirtilen hususlarda dikkate alınarak, kazalının tazminat hesabına esas gelirinin asgari ücret olacağı kabulüne ulaşılmıştır. (HGK 14.11.2001, 2001/21-1025 E, 1022 K, 4. H.D 01.05.2007,2006/6473-2007/5536)
Huzurdaki Dava, davacılar murisinin ölümü nedeniyle, 6098 sayılı TBK’nun 53. ve 56. maddeleri (818 sayılı BK’nun 45/2. ve 47. md.) gereğince maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.6098 sayılı TBK’nun 53. maddesi (818 sayılı BK’nun 45/2. md.) gereği, ölümle sonuçlanan olay nedeniyle, ölenin yardımından mahrum kalan yakınlarının, bu zararlarının da tazmini gerekmektedir.
Destek kavramı, gerçekleşmiş veya gerçekleşmesi umulan bir bakım ilişkisini gösterir. Eylemli ve düzenli olarak bir kimsenin geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak biçimde ona yardım eden veya olayların olağan akışına göre eğer ölüm gerçek1eşmeseydi az veya çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. İlk durumda eylemli destek, ikinci durumda ise varsayımsal (farazi) destek kavramı söz konusudur. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 364/1. maddesinde “herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür” düzenlenmesine yer verilmiştir.
Davaya konu kazada davacılar murisi … … vefat etmiştir. Davacılar murisin vefatı dolayısıyla destek yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat talep etmişlerdir. Asıl davada vefat eden davacının babası ve eşidir. Bu sebeple ölenin davacılara destek olduğu kabul edilmiştir.
Davamıza konu olayı ele aldığımızda dosya kapsamında görüleceği üzere davacılar ile müteveffanın anne çocuk , ve eş ilişkisinin olduğu, davacının müteveffanın çocuk ve eşe bakımı ile eve katkıda bulunarak destek olduğunu ortaya koymuştur. Davacıların müteveffanın fiili ve sürekli bakımından yoksun kaldığı anlaşılmaktadır.
Huzurda görülen uyuşmazlığın Temyiz Dairesi olan Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin en son ilke kararında; hesaplamalarda TRH-2010 Beklenen Ömür Tabloları ve Prograsif Rant Tekniğinin
uygulanması ile hesaplama yapıldığı davacının öz oğlu ve eşi olması ve davacı anıl olay tarihinde bakıma muhtaç yaşta olduğu davacıya müteveffanın eylemli ve sürekli olarak desteğinden yoksun kaldığı dosya kapsamında sabit olmakla davacılar için toplamda 100.000,00 TL desteğinden yoksun olacağı tespit edilmiştir.
Bu nedenlerle davanın kabulüne karar verilmekle aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davanın KABULÜ ile,
2-Davacı … …’in maddi tazminat taleplerinin kabulüne buna göre 85.810,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı Sompo Sigortadan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacı … …’e verilmesine,
3-Davacı … …’nın maddi tazminat taleplerinin kabulüne buna göre 2.813,46 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı Sompo Sigortadan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacı … …’ya verilmesine,
4-Davacı … …’nın maddi tazminat taleplerinin kabulüne buna göre 4.257,38 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı Sompo Sigortadan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacı … …”ya verilmesine,
5-Davacı … …’nın maddi tazminat taleplerinin kabulüne buna göre 7.119,16 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı Sompo Sigortadan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacı … …”ya verilmesine,
6-Sigorta Şirketinin sorumluluğunun poliçe limitiyle sınırlı tutulmasına,
7-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 6.831,00-TL harçtan başlangıçta alınan 94,50-TL peşin ve 317,64-TL ıslah harcı toplamı olan 412,14‬ -TL’nin mahsubu ile bakiye 6.418,86-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8-Davacı tarafça yapılan 94,50-TL peşin harç, 16,3‬0-TL başvurma harcı + vekalet harcı, 317,64 TL ıslah harcı, 61,74 TL keşif harcı ve 1.033,50 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 1.523,68-TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
9-Davalı tarafça yapılan muhakeme masrafının kendi üzerinde bırakılmasına,
10- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 13.450,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine,
7-Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile Bursa Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf Yargı Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/03/2022

Katip ….
E-imzalıdır

Hakim ….
E-imzalıdır