Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/378 E. 2021/1010 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/378 Esas
KARAR NO : 2021/1010

BAŞKAN : ….
ÜYE :…
ÜYE :…
KATİP :…

DAVACILAR : 1-…
2- …
3-..
4…
VEKİLİ : Av….
DAVALILAR : 1-…
2-…
VEKİLİ : Av…
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 20/04/2021
KARAR TARİHİ : 03/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı taraf dava dilekçesinde özetle; davacıların davalı şirkete ortak olduklarını, diğer davalının da şirketin ortağı bulunduğunu, 25/04/2013 tarihli genel kurul toplantısının yoklukla malul olduğunu davacılara toplantı için usulüne uygun çağrı yapılmadığını, davacıların bu toplantıya katılmadığını, varsa imzaların sahte olduğunu, kararın üzerinden belirli bir süre geçmesinin yokluğun ileri sürülmesine engel teşkil etmediğini, davalı şirketin 25/07/2018 tarihli genel kurul toplantısının iptali isteminin Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1379 sayılı dosyasında yoklukla malul olduğunun tespitine karar verildiğini, davalı … ‘ in usulsüz işlemler yaptığını, usulsüz olarak payları üzerine geçirdiğini, bununla ilgili olarak Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/231 esas sayılı dosyasında hisse devirleri ile ilgili dava açıldığını, bu davanın halen devam ettiğini, bu sebeple dava konusu genel kurulun yoklukla malul olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı taraf cevap dilekçesinde; Davalı … ‘ in davada taraf sıfatının bulunmadığını, genel kurul toplantısından sonra davacı … ‘ nin 1440 payını 2015 tarihinde davalı … ‘ e devrettiğini, yine 2014 ve 2015 yıllarında yapılan genel kurullara davacının katıldığını, dava konusu edilen ve davalı … ‘ in yönetici olarak seçilmesine karar verilen genel kuruldaki kararın varlığını bilmelerine rağmen bu genel kurullara iştirak ettiklerini yine şirkete ait bir taşınmazın satın alındığını, bütün bu işlemlerden davacılardan haberdar olduğunu, bu işlemlere ve aradan geçen 8 yıla rağmen eldeki davanın açılmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu savunmuşlardır.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava davalı şirketin 25/04/2013 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların yokluk nedeniyle malul olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
25/04/2013 tarihinde yapılan genel kurulda yalnızca tek bir karar alınmış şirket müdürü olarak davalı … ‘ in seçilmesine karar verilmiştir. Genel kurulda alınan başka bir karar yoktur.
Davacılar söz konusu genel kurul toplantısına davet edilmediklerini, kendilerine bir çağrı yapılmadığını, toplantıda hazır bulunmadıklarını, toplantı tutanağında kendi adlarına atılmış bir imza varsa bu imzaların kendilerine ait olmadığını ileri sürerek 25/04/2013 tarihli genel kurul toplantısının yoklukla malul olduğunun tespiti istemişlerdir.
Ticaret sicil kayıtlarına göre genel kurulun yapıldığı 25/04/2013 tarihinde davalı şirketin ortaklık yapısı … … %20, … … %36, … … %5, … %5, … %34 oranında pay sahipliği olarak şekillenmiştir.
Genel kurul toplantı tutanağı incelendiğinde toplantıya tüm ortakların katıldığı ve alınan kararların altını imzaladıkları görülmektedir.
Genel kurul toplantıları çağrılı ve çağrısız şekilde yapılabilir. Çağrısız genel kurul toplantılarında oybirliği yani tüm ortakların hazır bulunması genel kurul toplantısının geçerlilik şartıdır.
Davacılar genel kurul toplantısına davet edilmediklerini, bu toplantıda isimleri altındaki imzaların kendilerine ait olmadığını iddia ettiklerine göre böyle bir durumun varlığı halinde genel kurul toplantısının yoklukla sakat olacağı aşikardır.
Bunun belirlenmesi için genel kurul toplantı tutanağındaki davacılara atfen atılan imzaların davacılara ait olup olmadığının araştırılması gerekir.
Ancak bu araştırmanın eldeki davaya etki edip etmeyeceği tartışıldıktan sonra böyle bir araştırmaya girilmesi usul ekonomisi bakımından yerinde olacaktır.
Davacı şirketin kuruluştan itibaren ortaklık yapısı ve ticari işleyişinin ortaya konulması yararlı olacaktır.
Davalı … kuruluşta şirketin ortağı değildir. Ancak 1999 yılında şirkete müdür olarak atanmıştır. Şirkette ilk hissedarlığı ise 2006 yılında olmuştur. Davacının babası … … tarafından 1.360 hisse kayınbiraderi olan davalı …’e devredilmiştir. Bu devir sonrası … … da 800 hisse kalmıştır. Davalı … 1360 hisse ile büyük hissedarlardan birisi olmuştur. … … en büyük hissadarken bu devirle hissesini 800 hisseye kadar düşürmüştür, davalıya devrettiği hisse miktarı kendi çocukları olan davacı ve diğer ortak … …’un hisselerinden oldukça fazladır. Böyle bir devrin gerekçesi ya bedel karşılığı olmasına yada davalının uzun yıllar yürüttüğü müdürlük görevinde başarılı olması nedeniyle şirketin potansiyelini arttırmasına dayalı olmalıdır. Zira diğer ortaklar yurt dışında yaşamaktadır. Nitekim bu devirle ilgili uzun yıllar hiç bir ihtilaf çıkmamış, hali hazırda da herhangi bir dava da açılmamıştır.
2015 senesinde davacının annesi olan en büyük hissedar … … 1.440 hissesinin tamamını kardeşi davalı …’e devretmiş ve şirkette payı kalmamıştır. Bu devir sonrası ve halen şirketteki pay durumu; … 2800 hisse, … 600 hisse, … … 600 hisse olarak şekillenmiştir
… … 1440 hissesini davalıya devretmesinden sonra davalının şirketteki payı 2800 olup hakim hissedar konumuna gelince şirket içi hakimiyetten kaynaklı anlaşmazlıklar yaşanmaya başlanmış ve davacı ve diğer ortakların davalı ile menfaat çatışmaları ortaya çıkınca eldeki dava ile mahkememizin 2019/303 esas sayılı dosyasında davalı … aleyhine yöneticinin sorumluluğundan kaynaklı tazminat davası ve Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/231 esas sayılı dava dosyası ile davacı … … tarafından hile nedeniyle pay devrinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
Öyle ki; davacının yokluğunu iddia ettiği 25/04/2013 tarihli genel kurul toplantısından sonra 01/01/2014 tarihinde başka bir genel kurul toplantısı yapılmış, tüm ortaklar hazır bulunmuş, yönetici olarak … için aylık net 4.000,00 TL, … için de net 2.400,00 TL huzur hakkı verilmesine oybirliği ile karar verilmiştir. Toplantının konusu da kar dağıtımı yapılmaması şirket müdürü … ve şirket ortağı… ‘ un huzur hakkı ödemesi olarak belirlenmiştir.
Yine aynı şekilde 01/01/2015 tarihli tüm ortakların hazır bulunduğu genel kurul toplantısında toplantı gündemi kar dağıtımı yapılmaması ve şirket müdürü … ile şirket ortağı… ‘ un huzur hakkı ödemelerinin belirlenmesidir. Bu toplantıda da … ‘ e aylık net 5.000,00 TL… ‘ a da aylık net 2.920,00 TL huzur hakkı verilmesi oybirliği ile kararlaştırılmıştır.
25/04/2013 tarihli genel kurul toplantısında alınan tek karar … ‘ in şirkete müdür olarak seçilmesidir. Davacılar yoklukla malul olduğunu iddia ettiği bu genel kurul toplantısından sonra yapılan iki ayrı genel kurul toplantısında şirket müdürü … ‘ in müdürlük görevi kapsamında huzur hakkı ödemesi yapılmasını oybirliği ile kabul etmişlerdir.
Davacıların 2015 yılında ortaya çıkan sorunlardan sonra 2021 yılına kadar sessiz kalarak ve hatta genel kurul toplantısının yapılmasından sonra şirkete müdür olarak atandığını bildikleri … ‘ e huzur hakkı ödenmesini oybirliği ile karar aldıkları halde eldeki davayı açmaları tipik olarak hakkın kötüye kullanılması MK md. 2 ‘ ye aykırılık halini oluşturmaktadır.
Yokluk iddiası süre sınırına bağlı olmaksızın her zaman ileri sürülebilirse de; Yargıtay ‘ ın yerleşik içtihatlarında da kabul edileceği üzere bunun ileri sürülmesinin MK md. 2 ‘ ye aykırı olmaması gerekir. Bu halde yokluk iddiası dinlenemeyecektir.
Bu sebeple davacıların genel kurul toplantısında çağrı usulüne uyulmadığı ve toplantının yoklukla malul olduğu iddiası mahkememizce dinlenilebilir kabul edilmemiştir, yine aynı şekilde 25/04/2013 tarihli toplantı tutanağındaki imzaların davacılara ait olup olmadığının da araştırılması eldeki davanın sonucuna yukarıda açıklanan gerekçelerle etki etmeyecektir.
Bu sebeple davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davacıların davalı … ‘ e yönelik davasının bu davalının pasif husumet ehliyeti bulunmadığından REDDİNE,
2-Davacıların davalı … San. Ltd. Şti. ‘ ye yönelik davasının REDDİNE,
4-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 59,30 TL harç peşin alındığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
7-Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden 2 haftalık süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf Yargı yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.03/11/2021

Başkan …

e-imzalıdırÜye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır