Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/347 E. 2022/944 K. 05.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

…..
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/347 Esas
KARAR NO : 2022/944

BAŞKAN : …..
ÜYE : …..
ÜYE :…..
KATİP : …..

DAVACI : …..
VEKİLİ : Av…..
DAVALI : …..
VEKİLİ : Av…..
DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit)
DAVA TARİHİ : 08/04/2021
KARAR TARİHİ : 05/10/2022
GEREKÇELİ YAZIM
KARAR TARİHİ : 05/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; davalı tarafından davacı aleyhine Bursa 2.İcra Müdürlüğünün 2020/… sayılı takip dosyası ile icra takibi başlatıldığını davacının davalıya bu takipte borçlu olmadığını davacının … … A.Ş’nin kredi borçlarına kefil olduğunu ancak … Makina Ltd Şti’nin borçlarına kefil olmadığını davacının yalnızca … sanayi a.ş’nin davalı bankaya olan kredi borcuna kefalet nedeniyle sorumlu tutulabileceğini kefili olmadığı … makina ltd şti’nin borçlarından tutulamayacağına bu nedenle davanın kabulü ile davacının takipte borçlu olmadığının tespitine ve davalının %20′ den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine talep etmişlerdir.
Davalı tarafa usulüne uygun tebliğe rağmen davaya cevap vermemişlerdir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe :
Bursa 2.İcra Müdürlüğünün 2020/… sayılı dosyasında davacı davalıya borçlu olup olmadığı, davacının dava dışı kredi borçlusu … Makina Ltd Şti ‘ nin kredi borçlarına kefaletinin olup olmadığı, icra takibinde dava dışı … makina ltdi şti nin borç miktarı nedir geçerli bir kefaleti yok ise davacı bu şirketin kredi borçlarından sorumlu tutulup tutulamayacağı, davanın kabulü halinde kötü niyet tazminatı için koşullar oluşup oluşmadığı, alacağın likit olup olmadığı araştırılmalıdır.
Bu kapsamda; Dosyanın bankacı bilirkişiye tevdii ile banka kayıtlarında inceleme yapma yetkisi verilmiş, bilirkişiden davacının Takibe konu kredi borçlarından hangilerine kefil olduğu hangileri bakımında kefalet sözleşmesinin bulunduğu kefalet sözleşmesi bulunan kredi borçları yönünden alacağın hesaplaması yapılırken Yargıtayın bu konuda koymuş olduğu kurallar çerçevesinde, alacağın kat tarihi itibariyle kayıtlardan tespit edilmesi, kat tarihinde bulunan alacağa temerrüt tarihine (kat ihtarının borçluya tebliği ile verilen sürenin sonu) kadar akti faiz ve ferîleri uygulanmalı, temerrüt tarihi itibariyle bulunan akti faiz ve ferîleri kapitalize edilerek temerrüt tarihinde borçlunun sorumlu olacağı asıl alacak tespit edilmelidir. Bu safhadan sonra temerrüt tarihinden icra takip tarihine kadar, daha önce belirlenen asıl alacağa temerrüt faizi ve ferîleri (Kaynak kullanım destekleme fonu hariç) uygulanmalı ve takip tarihinde talep edilebilecek asıl alacak ile birlikte temerrüt faizi miktarı ve ferîleri ayrı ayrı tespit edilmelidir. Bulunacak bu rakam alacaklı bankanın borçludan takip tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarıdır. Şayet kat tarihi, temerrüt tarihi ve takip tarihi itibariyle hesaplanan bu miktarlar alacaklının taleplerinden fazla ise talep dikkate alınarak miktarlar belirlenmesi, davadan sonra ödemeler yapılmış ise ödeme miktarları ve tarihlerinin gösterilmesi istenilmiş ayrıca takipten sonra fakat davadan önce ödeme yapılmışsa takip tarihine göre yukarıdaki ilkelere göre hesaplanan alacak miktarları belirlendikten sonra, ödemelerin alacaktan mahsubunda; takip tarihinde belirlenen asıl alacak, temerrüt faizi ve ferîleri toplamından mahsubu öncelikle Borçlar Kanunu hükümleri dikkate alınarak temerrüt faizinden yapılarak, her bir ödeme tarihine kadar takip tarihinde belirlenen asıl alacağa temerrüt faizi ve ferîleri uygulanıp bulunan ve takip öncesi işleyen temerrüt faizi toplamından ödemenin düşülerek, fazlası var ise asıl alacaktan mahsup edilmek suretiyle belirlenecek olan asıl alacak miktarının bulunması, bu uygulamanın her bir ödeme için ayrı ayrı yapılmak zorunda olduğuna dikkat edilmesi, bu şekilde yapılacak hesaplamaya göre son ödemeden sonra dava tarihine kadar hesaplanacak temerrüt faizi ve ferîleri ile birlikte alacaklının dava tarihindeki alacağı tespit edilmesi istenilmiştir.
Düzenlenen bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmış olup; Taraflar arasındaki temel uyuşmazlığın TBK 588. Maddesinde düzenlenen kefile kefalet hükümlerine göre ve TBK 581 ve devamı maddeleri uyarınca kefile kefalet için doğacak borçlarda kefaletin mümkün olup olmadığı mümkünse kefalet sözleşmesinde belirliliğin sağlanması için ilk kefilin hangi borca kefalet verdiğinin belirli olmasının kefaletin belirliliği ilkesi uyarınca gerekli olup olmadığı noktasında olmakla dosyamızda alınan rapor davalı bankanın hem … A.Ş’nin asıl borcuna kefaletten kaynaklı davacının borcunu hem de …’nın … Ltd Şti’ne kefaletten kaynaklı borçlarını kapsayacak biçimde düzenlendiği görülmekle seçenekli rapor alınabilmesi ve mahkemenin hukuksal denetimi sağlanabilmesi bakımından bilirkişiden davacının … A.Ş’nin GKS’leri çerçevesinde kullandığı asıl kredi borçlarına davacının kefalet miktarının ve davalı bankanın buna göre takipte alacak tutarının ne miktarda olduğu ayrıca … Ltd Şti’nin …’nın bu şirkete kefaletinden kaynakı borçlarının ne miktarda olduğu ayrıştırılmak suretiyle rapor düzenlenmesi istenilmiştir.
Düzenlenen denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi ek raporuna göre; Davacının, … A.Ş.’nin GKS’leri çerçevesinde kullandığı asıl kredi borçlarına davacının kefalet miktarının toplam 8.450.000.00 TL ve davalı bankanın buna göre takipte 106.846.71 Tl asıl alacak, 222.61 TL temerrüt faizi, 11.15 TL BSMV olmak üzere toplam 107.080.47 TL nakdi kredilerden, 62.105.00 TL gayrinakdi kredilerden alacağı olduğunu, Gayrinakdi kredi tutarının depo edilmediğini, Davacının, … Ltd Şti.’ne kefaletten dolayı borçları dikkate alınırsa; Dava dışı … Ltd Şti.’nin kullandığı kredilere, dava dışı … Sanayi Mühendisliği A.Ş.’nin 17.10.2017 tarihli 15.000.000.00 TL limitli kefaletinin olduğunu bu kefaletten kaynaklı borçları 03.07.2020 takip tarihi itibariyle; … Ltd Şti.’nin …’nın bu şirkete kefaletinden kaynaklı 423.626.77 EURO+878.057.71 TL kefaletten kaynaklı borçlu olduğunu, Davalı banka kayıtları üzerinde yapılan incelemede, dava dışı … Mak. San. Tic Ltd
Şti’nin nezdinde bulunan ve bankaya iade edilmeyen, depo edilmesi istenen 518.400.00 TL banka çek sorumluluk bedelinin olduğunu, dava dışı … Ltd Şti. İle davacı banka arasında imzalan sözleşmenin belirsiz süreli sözleşme olduğunu, dava dışı … Ltd Şti.’nin, dava dışı … Sanayi Mühendisilik A.Ş ‘nin kefaleti ile davalı banka arasında akdedilen Genel Kredi Sözleşmesinde, davacı … ….. ………. imzasının olmadığı şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Taraflar arasındaki temel uluşmazlık davacının … Ltd Şti’nin kredi borçlarının kefaleten sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır, … San. A.Ş ile davalı banka arasındaki sözleşme akdedilirken 23/10/2015 tarihli kefalet sözleşmesinin 3.1 maddesinde kefilin … A.Ş ‘nin GKS ‘leri kapsamında kullandırılmış veya kullandırılacak nakdi ve gayrinakdi kredilerden doğmuş ve doğacak tüm borçlarına kefil olduğu, aynı maddede kredi alanın her ne suretle olursa olsun asaleten veya kefaleten doğmuş ve doğacak tüm borçlarına kredi alanla beraber kefil olmayı kabul ve taahhüt ettiği düzenlenmiştir.
Bu sözleşmenin maddesi uyarınca davacının … San. A.Ş’ye kefil olduğu sözleşmelerden kaynaklı borçlara verilmiş geçerli bir vekalet bulunup bulunmadığının hukuki değerlendirmesi yapılmalıdır.
Somut uyuşmazlıkta tartışılacak hukuksal müessese kefile kefalet olgusudur, kefile kefalet TBK’nın 588.maddesinde düzenlenmiştir, alacaklıya kefilin borcu için güvence veren kefile kefil, kefil ile birlikte adi kefil gibi sorumludur.
Kefile kefalette kanun koyucu müteselsil kefil değil adi kefaletin oluşacağını kabul etmiştir.
Adi kefalet TBK 585.Maddesinde düzenlenmiş olup, kural olarak alacaklı borçluya başvurmadıkça kefili takip edemez, ancak madde metninde bentler halinde sayılan hallerde alacaklı doğrudan doğruya kefile başvurabilir, 4.bendde borçluya Konkordato mühleti verilmiş olması doğrudan doğruya başvuru şartı için bir olgu olarak kabul edilmiştir.
… San A.Ş ve … Makine A.Ş ‘nin mahkememizin 2019/913 sayılı dosyasında dava dışı borçlulara konkordato mühleti verilmiştir, dolayısıyla davalı bankanın kefile kefalet dolayısıyla doğrudan davacı kefile başvuru hakkı bulunmaktadır.
Ancak kefalet sözleşmesinin 3.maddesi davacının … Makine A.Ş’nin borçlarına kefaleten sorumlu olması için geçerli olup olmadığını hukuken değerlendirmesi gerekir.
TBK 582.maddesine göre kefalet sözleşmesine göre mevcut ve geçerli bir borç için yapılabilir, ancak gelecekte doğacak veya koşula bağlı borç içinde kefalet sözleşmesi de kurulabilir. Ancak geçerli bir kefalet sözleşmesinden bahsedebilmesi için kefilin asıl borçlunun hangi borcuna kefil olduğunun belirli olması gerekir. Belirlilik var ise 582.maddesi uyarınca doğmuş ve doğacak borçları için kefalet sözleşmesi kurulabilir.
Bankalarca Genel Kredi Sözleşmeleri ile çerçeve sözleşme imzalanmakta ve bu çerçeve sözleşme kapsamında bir veya birden fazla krediler kullandırılabilmektedir, kefil kefalet verdiği Genel Kredi Sözleşmesi ve çerçeve sözleşme kapsamında kullandırılmış olan kredilere kefaleten sorumludur, TBK 582.maddesi uyarınca bu şekilde doğmuş ve doğacak borçlara kefalet mümkündür, ancak kefilin hangi çerçeve sözleşmeye kefil olduğunun belirli olması gerekir.
Davacının … San. A.Ş ‘ye vermiş olduğu kefalette 2.maddede sözleşmenin konusu kapsamında hangi Genel Kredi Sözleşmelerine kefalet verildiği açıkça belirlenmiştir. Bu genel Kredi Sözleşmeleri uyarınca kullandırılacak tüm kredilere ve bunlardan doğmuş ve doğacak tüm borçlara kefil kefaleten sorumludur. Sözleşmenin bu maddesine göre kefalet sözleşmesinde hangi borç için kefalet verildiği belirlenmiş olduğundan belirlilik ilkesi sağlanmıştır.
Ancak sözleşmenin 3.1 maddesi uyarınca kredi alanın … San A.ş ‘nin asaleten kredi borçları dışında kefaleten sorumlu olduğu doğmuş ve doğacak tüm borçları için yapılan kefalet sözleşmesinde belirlilik ilkesi bulunmamaktadır, … San. A.Ş ‘nin hangi kredi borçlarına kefaleten kefil olduğu ve davacının da … San. A.ş ‘nin belirlenen bu kredi borçlarına kefile kefil olarak sorumlu olduğu belirlilik ilkesine uygun bir şekilde kefalet sözleşmesi akdedilmemiştir.
Sözleşmenin 3/1. Maddesine göre … kime hangi kredi sözleşmesi uyarınca kefil olduğu belirli değildir. Dolayısıyla davacının da kefile kefil sıfatıyla … kefil olduğu hangi borçlunun hangi genel kredi sözleşmesi uyarınca doğan borcu için sorumlu olduğu belirli değildir.
Sözleşmenin 3/1 Maddesi ile genel bir ifadeyle … kefaleten doğmuş ve doğacak tüm borçlarına kefile kefil olunduğu belirlenmekle madde metninin bu şekilde uygulanmasından … … A.Ş dışında kefaleti bulunması halinde başkaca üçüncü kişilerinde doğmuş ve doğacak borçlarını kapsayacak nitelikte düzenlenmiştir. Sözleşmenin bu haliyle kabulünden gerek borçlu bakımından şahıs unsuru olarak gerekse borcun kendisi bakımından belirlilik sağlanmamıştır. Dolayısıyla davacıyı sözleşmenin bu maddesi ile kefile kefil sıfatıyla sorumlu tutmak mümkün değildir.
Yerleşik Yargıtay uygulaması da kefalet borcunda gerek kefil olunan borçlunun şahıs unsuru bakımından belirli olmasının gerekse de hangi borç (doğmuş ve doğacak) için belirlilik unsurunun bulunmasını aramaktadır.
“Tüm bu açıklamalardan ve yasal düzenlemelerden ortaya çıkan sonuç, kefaletin verildiği anda borcun belirli ya da belirlenebilir olması gerektiği, kefalet sözleşmelerindeki belirlilik ilkesi uyarınca kefil olunan açısından belirli yani ferdileştirilmiş bir borcun varlığının arandığı, kefilin yalnızca kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ile bağlı olduğu” (HGK. 06.11.2018 T. 19-689/1624)
Kefalet sözleşmesinde kayıtsız, şartsız olarak bir kredi borcunun tekeffülü hâlinde dahi kefil, belli bir kredi borcunu bazı hususlara uyulması şartıyla tekeffül ettiğini iddia edebilecektir. Bir kimse bir kredi borcuna kefil olduğu hâlde, gerçekte bir kredi tahsisinin söz konusu olmaması, kredi olarak zikredilen hususun aslında bir borca katılmadan ibaret bulunması hâlinde, kefil olunan belli ferdileştirilmiş borç tahakkuk etmemiş demektir (Reisoğlu, Seza: Türk Kefalet Hukuku, Ankara 2013, s:36 vd.)
“Davalının müteselsil kefil olduğu 18.03.2010 tarihli sözleşmeye dayandırılarak kullandırılan kredinin tamamen ödendiği, sonradan kullandırılan kredilerin 26.07.2012 tarihli genel kredi sözleşmesine dayanılarak kullandırıldığı, 26.07.2012 tarihli genel kredi sözleşmesinde davalının müteselsil kefil olarak sorumluluğunun bulunmadığı, bu sözleşmeye dayalı kredi işlemlerinin yeni bir kredi işlemi olduğundan davalının yeni kredi ilişkisinden kaynaklanan takip konusu alacak ile ilgili sorumluluğu bulunmadığı”(Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/4873 E, 2021/585K)’ nı işaret eden Yargıtay kararı da kefilin hangi kefalet sözleşmesine kefil olduğu olgusuna dayanılarak ortaya konulan bir içtihat olup bu uygulamanın gerekçesi de kefil olunan kredi sözleşmesinin belirli olmasından kaynaklanmaktadır. Belirlilik ilkesinin uygulanmadığı hallerde kefil olunmayan veyahut olunmak istenmeyen sözleşmelerden dahi kefilin sorumluluğu gündeme gelebilecektir. Bu ise kefalet sözleşmesinin hukuki yapısıyla bağdaşmamaktadır.
Sonuç itibariyle takibe konu kefalet sözleşmesi dava dışı Edcomanın takibe konu kredi borçları bakımından belirlilik ilkesini içerdiğinden davacının kefalet sözleşmesi uyarınca sorumluluğunu doğursada Barila A.Ş’nin davalı bankaya olan takibe konu kredi borçları bakımından belirlilik ilkesini içermediğinden davacının dava dışı bu şirketin borçlarından sorumluluğunu doğurmayacaktır. Bu sebeple davanın kısmen kabul kısmen reddi ile Bursa 2. İcra Müdürlüğünün 2020/… sayılı dosyasında takibe konu edilen asıl alacağın 4.170.671,10 TL’lik kısmından, faiz alacağının 26.511,88 TL’lik kısmından, BSMV’nin 1.325,34 TL’lik kısmından ve depo edilmesi istenen gayri nakdi alacağının 538.575,00 TL’lik depo talebinden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, Fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Davalı alacaklı takipte kötü niyetli değildir. Taraflar arasında hukuki nitelendirme bakımından farklılık vardır. Davalı hukuki nitelendirme yaparak alacaklı olduğunu düşündüğü için takip başlatmıştır. Bu durum onun takipte kötü niyetli olduğu sonucunu doğurmamaktadır.
Kefilin gayri nakdi alacağın depo edilmesinden sorumlu olabilmesi için kefalet sözleşmesinde açık hüküm bulunması gerekir. Aksi takdirde kefil depo isteminden sorumlu olmamaktadır. Henüz risk gerçekleşmeden alacağın mevcudiyetinden de söz edilemeyeceği, belirsiz alacak için kefalet sözleşmesi kurulamayacağı, bu nedenle çek depo bedelinden hesap sahibinin sorumluluğunun bulunduğu ancak kredi sözleşmesini imzalayan müteselsil kefilin risk altındaki çek yaprakları nedeniyle bankanın Çek Kanunu uyarınca ödemesi gereken asgari miktarlarla ilgili olarak depo talebinden sorumlu olabilmesi için kredi sözleşmesinde bu yönde açık bir hüküm bulunması gerekir. (HGK. 06.11.2018 T. 19-689/1624) bu nedenle gayri nakdi alacağın depo istemi yönünden de davacının davalı bankaya karşı borcu bulunmamaktadır.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE;
1-Bursa 2. İcra Müdürlüğünün 2020/… sayılı dosyasında takibe konu edilen asıl alacağın 4.170.671,10 TL’lik kısmından, faiz alacağının 26.511,88 TL’lik kısmından, BSMV’nin 1.325,34 TL’lik kısmından ve depo edilmesi istenen gayri nakdi alacağının 538.575,00 TL’lik depo talebinden davacının davalıya borçlu olmadığının TESPİTİNE,
2-Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Kötü niyet tazminatının şartları oluşmadığından REDDİNE,
4-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 59,30 TL başvurma harcı ile 286.800,10 TL karar verilen harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
5- Davacı tarafından yapılan 942,00 TL yargılama giderinin kabul red oranına göre 918.54 TL sinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre hesap ve takdir edilen 271.970,17 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre hesap ve takdir edilen 17.062,07 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
8-Dava şartı arabuluculuk kapsamında ödenen 1.320,00 TL’nin davalılardan müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf Yargı Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/10/2022

Başkan …..
e-imzalıdır
Üye …..
e-imzalıdır
Üye …..
e-imzalıdır
Katip 188960
e-imzalıdır