Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/277 E. 2022/964 K. 07.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.


TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/277 Esas
KARAR NO : 2022/964
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : …-…-
VEKİLİ : Av. ……
DAVALI : …-…- …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/03/2021
KARAR TARİHİ : 07/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde;Müvekkili şirket ile davalı … (… Tekstil ünvanlı) arasında 2016 yılı ile 2018 yılları arasında kumaş alım satımına dayalı bir ticari ilişki olduğunu, müvekkili, davalıya kumaş üretip teslim ettiğini, 10.03.2018 tarihi itibariyle davalının, müvekkili şirkete 266.443,87-TL bakiye borcu bulunduğunu, müvekkilinin davalıdan olan alacağının tahsilini teminen taraflarınca Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/494 D. İş sayılı dosyası ile 06.07.2020 tarihinde ihtiyati haciz alındığını ve borçlu aleyhine Bursa 8. İcra Müdürlüğü’nün 2020/… E. Sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından işbu icra takibine, borca, yetkiye, faize, faiz türüne, faiz başlangıç tarihine ve tüm fer’ilerine, 20.07.2020 tarihli itiraz dilekçesi ile itiraz edilerek icra takibinin durdurduğunu, Neticeten: Yukarıda açıklanan ve re’sen dikkate alınacak nedenlerle, teminatsız olarak sayın mahkeme’ nin aksi kanaatte olması halinde ise uygun görülecek bir teminat karşılığında borçlunun borca yeter miktarda menkul, gayrimenkulleri ile 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının haczi, menkullerin muhafazası için ihtiyati haciz kararı verilmesini, davalının haksız ve kötü niyetli itirazının iptali ile Bursa 8. icra müdürlüğü’ nün 2020/… E sayılı icra takibinin devamını, alacağın avans faizi ile birlikte davalı- borçludan tahsilini, davalının itirazının haksız ve kötü niyetli olması ile alacağın belirli ve likit olması nedeniyle asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere davalı-borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini, arabuluculuk vekalet ücretinin, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde;Müvekkili ile davacı şirket 2016-2018 yılları arasında kumaş alımına ilişkin ticaret yaptığını, davacı taraf kumaş üretmiş müvekkiline teslim etmiş müvekkilinin ise kumaşların karşılığında ödeme yaptığını, ancak davacı tarafın 10.03.2018 tarihli itibari ile 266.443,87-TL davalı müvekkilinin bakiye borcunun bulunduğunu iddia ettiğini, bu iddialar gerçeği yansıtmadığını, tarafların arasındaki ticari ilişki ödeme yapıldıktan sonra kumaş teslimi yapılması üzerine kurulduğunu, 24.01.2018 tarihinden başlamak üzere 12.07.2019 tarihine kadar müvekkili tarafından davacı şirkete elden ödeme yaparak karşılığında makbuz alındığını, Ancak davacı şirketten gönderilen kumaşların yaklaşık 2000 parçası bozuk çıktığını, Bu nedenle müvekkilinin ciddi zarara uğradığını, bozuk mallar nedeni ile fatura kapatılmadığını, ayrıca teslim edilen sevk irsaliyelerinde müvekkilin imzasının da bulunmadığını, davacı tarafça ; 08/03/2018 tarih 197037 seri numaralı 3.610,00-TL bedelli fatura ve 149197 seri numaralı sevk irsaliyesi, 10/03/2018 tarih 197040 sıra nolu 25.917,00-TL bedelli fatura ve 149200 nolu sevk irsaliyesi, 08/05/2017 tarih 196530 sıra nolu fatura ve 148585, 148586 nolu sevk irsaliyeleri, 13/05/2017 tarih 196543 sıra nolu fatura ve 148599, 148600 nolu sevk irsaliyeleri sunulduğunu, adı geçen sevk irsaliyelerinde teslim alanın adı soyadı imzası bulunduğu iddin edildiğini, ancak müvekkilinin adı geçen fatura ve sevk irsaliyelerinde imzası ve adı soyadı bulunmadığı gibi müvekkilin herhangi bir çalışanının da adı soyadı ve imzası bulunmadığını, bu kapsamda müvekkili bakımından imza incelemesi taleplerinin olduğunu, müvekkilinin malları teslim aldığına ilişkin her türlü şüpheden uzak somut bir delil davacı tarafça sunulamadığını ve yaklaşık olarak alacak ispatlanmadığını, davacı tarafça sunulan faturalar ve sevk irsaliyeleri tamamen tek taraflı olarak düzenlenmiş belgeler olduğunu, düzenlenen bu tek taraflı belgeler ile müvekkilini haksız ve hukuka aykırı olarak borç altına sokulmak istendiğini, yaklaşık 2000 parça bozuk kumaş çıkması sebebi ile müvekkilinin yaklaşık olarak 20.000 Dolar zarara uğradığını, bu zarardan dolayı ise müvekkilinin ticari hayatı sarsıldığını, Neticede: Yukarıda arz ve izah edilen sebeplerle; davanın yetkisiz mahkemede açılması nedeni ile usulden, haksız ve hukuki mesnetten yoksun olan davanın esastan reddini, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe;
Dava alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali istemine ilişkindir.
Davada, mahkemenin görevli olup olmadığının incelenmesi HMK.nun 114/c bendi gereğince dava şartlarından olup; mahkemece re’sen incelenmesi gerekir.
Ticaret Mahkemelerinin görevi TTK.nun 4. ve 5.maddelerinde gösterilmiş olup, bu maddelerde belirtilen dava ve işlere bakmaya görevlidir.
Ticari davalar mutlak ve nispi ticari dava olarak ikiye ayrılır. Buna göre ya tarafların her ikisinin de tacir olup uyuşmazlığın ticari işletmeleri ile ilgili bulunması (nispi ticari dava) yahut uyuşmazlığın ticaret kanununda düzenlenen işlerden (mutlak ticari dava) kaynaklanması gerekmektedir.
Gerçek kişi tacirin tanımı 6102 sayılı TTK’nın 12. maddesinde, esnafın tanımı ise 15. maddede düzenlenmiştir. Aynı kanunun 11. maddesinde de ticari işletme yer almıştır. Bu maddenin 2/7/2018 tarihli ve 700 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 192. maddesiyle değiştirilmesinden önce dava tarihindeki şekline göre ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınırın Bakanlar Kurulu Kararı ile belirleneceği açıklanmıştır. Bakanlar Kurulu’nun 18/06/2007 tarihinde kararlaştırılıp, 21/07/2007 tarih ve 26589 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 2007/12362 sayılı kararında esnaf – tacir ayırımının nasıl yapılacağı belirlenmiştir. Bakanlar Kurulu kararının 1.maddesinin (a) bendinde, Esnaf ve Sanatkar ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunun tespit edeceği ve Resmi Gazetede yayınlanacak esnaf ve sanatkar meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran ve kazancı sanayici veya tacir niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunanlardan Vergi Usul Kanunu’nun 177. maddesinin 1. fıkrasının 1 ve 3 no’lu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar sayılmaları ile esnaf ve sanatkarlar siciline ve dolayısıyla esnaf ve sanatkarlar odasına kaydedilecekleri, (b) bendinde ise, 213 sayılı Vergi Usul Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve kararın (a) bendinde belirtilenler dışında kalanların tacir ve sanayici sayılıp ticaret siciline ve dolayısıyla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin bünyesindeki odalara kaydedilmeleri gerektiği belirtilmiştir.
Dosya kapsamından davalının gerek BTSO gerekse Esnaf odasına kaydının olmadığı ,işletme hesabı esasına göre defter tuttuğu, 2021 yılı ticari kazançlarının esnaf sınırında kaldığı, davalının tacir olmadığı anlaşılmaktadır. Yukarıda da açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılabilmesi için ya her iki tarafın da tacir olması ( nispi ticari dava) ya da her iki taraf tacir olmasa dahi dava konusu hukuki ilişkinin TTK’da düzenlenen işlerden olması (mutlak ticari dava) gerekmektedir. Bu sebeple mahkememiz görevsizdir. Görevli mahkeme genel görevli asliye hukuk mahkemelerdir. Bu sebeple aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın HMK’nun 114/1-c maddesi delaleti ile 115/2. Maddesi gereğince davanın usulden (görev yönünden) REDDİNE, görevli Mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna,
Karar kesinleştiğinde ve HMK’nun 20. Maddesinde öngörülen iki (2) haftalık kesin süre içerisinde müracaat edilmesi halinde dosyanın görevli Bursa Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, kesinleşmeye mütakip süresi içerisinde gönderme talebinde bulunulmadığında dosya üzerinden davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin hatırlatılmasına,
Yargılama giderlerinin esas hakkında karar verecek mahkemece değerlendirilmesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Yargı Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/10/2022

Katip …
☪e-imzalı

Hakim …
☪e-imzalı