Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/215 E. 2023/1108 K. 26.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/215 Esas
KARAR NO : 2023/1108
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … –
VEKİLİ : Av. … – Ankara Yolu Cad. Tüze Kule Plaza No:36 Kat:3/5 Osmangazi/ BURSA
DAVALI : … – …

VEKİLİ : Av. … –
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/04/2017
KARAR TARİHİ : 26/09/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/11/2023

Mahkememizde görülen davanın açık yargılamasında,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava dilekçesinde özetle; Alacaklı müvekkili ile davalı arasında süre gelen ticari ilişkin kapsamında davalı tarafça ticari ilişkin nedeniyle 30/04/2016 vadeli 15.000,00 TL bedelli, 15/05/2016 vadeli 15,000,00 bedelli, 31/05/2016 vadeli 15.000,00 TL bedelli, 15/06/2016 vadeli 15.000,00 TL bedelli, 30/06/2016 vadeli 15.000,00 bedeli bonoları verdiği, ancak işbu bonolara ilişkin toplamda 75.000,00 TL borcu ödememesi nedeniyle Bursa 9. İcra Müdürlüğünün 2016/… esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, başlatılan icra takibine davalı tarafından imzaya itiraz davası ikame edilerek takibin iptalinin talep edildiğini ve Bursa 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 28/02/2017 tarih 2016/713 esas ve 2017/219 karar sayılı dosyası ile davanın kabulü ile takibin durdurulmasına karar verildiği ancak davalı borçlu firmanın müvekkiline borçlu bulunduğu zira takibe konu 5 adet bonodan 2 tanesine karşılık 15/05/2016 tarihli 15.000,00 TL protestolu senet bedeli olarak gönderilen açıklaması ile 25/05/2016 tarihinde 15.000,00 TL, 31/05/2016 tarihli senede mahsuben gönderilen açıklaması ile 07/06/2016 tarihinde 7.500,00 TL olmak üzere toplam 22.500,00 TL senet bedeline mahsuben ödemeler yapıldığı, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında müvekkili tarafından kesilen faturalara ve senet bedellerine ilişkin bakiye 52.500,00 TL nin ödenmediğinden bu konuda başlatılan icra takibi davalı tarafça yapılan imzaya itiraz ile durdurulduğundan bu kez açmış bulundukları işbu alacak davasının kabulü ile 52.500,00 TL bakiye borç bedelinin davalıdan alınmasına, itiraz ile duran Bursa 9. İcra müdürlüğünün 2016/… esas sayılı icra takibinin devamına ve davalı borçlu aleyhine alacağın %20 sinde tutarında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafça bonoya dayalı olarak Bursa 9. İcra müdürlüğünün 2016/… esas sayılı icra dosyası ile başlatılan icra takibine karşı imzaya itiraz yönünden Bursa 3. İcra hukuk mahkemesinin 2016/713 esas 2017/219 karar sayılı dosyası ile açılan davada bonolardaki imzanın müvekkiline ait bulunmadığından bahisle imza itirazı yönünden davanın kabulüne ve icra takibinin durdurulmasına karar kesinleştiğinde iptaline , lehtar olan alacaklı davalı aleyhine alacağın %20 si oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verildiği, davacı tarafça açılan işbu davanın İİK nın 170/3 mad. Göre açılmış bir dava olmayıp burada davacı tarafça 52.500,00 TL bedele ilişkin alacak davası açıldığını, müvekkili ile davacı arasında bir ticari ilişki olmadığını, müvekkilinin eşi olan… ın ortağı olduğunu, … Ltd Şti ile ticari ilişkisinin olduğunu… ın müvekkilini banka hesaplarını kullanması ile ilgili genel vekaletnamesinin bulunduğunu dava dilekçesinde sözü edilen ödemelerin bununla ilişkili olabileceğini sözkonusu bonolara ilişkin müvekkilinin davacı şirkete 22.500,00 TL tutarında ödeme yaptığı kabul edilmiş olsa dahi müvekkili tarafından 52.500,00 TL tutarındaki bonoların kabulü anlamına gelmeyeceği nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Deliller;
Gökdere Vergi Dairesine, İzmir Vergi Dairesine, Bursa 3. İcra Hukuk Mahkemesi’ne, Bursa 9. İcra Dairesi’ne, İzmir 9. Noterliği’ne, İzmir Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne, Kemeraltı Vergi Dairesine, Gökdere Vergi Dairesine yazılan müzekkereye cevap verildiği cevabi yazının dosya arasında olduğu anlaşılmaktadır.
Bilirkişi Raporunun sonuç kısmı:
“- Sayın Mahkeme Hakimliği 24/01/2023 tarihli duruşmada “BA-BS formları ve tarafların ticari defterleri üzerinde gerekirse daha önce aldırılmış olan raporlar incelenmek suretiyle davacının dayandığı 7 faturanın davalının BA-BS formlarında bildirilip bildirilmediği, bildirilmeyen fatura olup olmadığı, sevk irsaliyelerinde teslim alan kişinin SGK kayıtlarına göre davalı çalışanı olup olmadığı ve sonuç olarak davacının alacağı olup olmadığı ve varsa hesaplama yapmak üzere dosyanın SMMM bilirkişiye tevdiine,,” karar vermiştir.
– Bilirkişi S.M.M.M. … tarafından tanzim edilen 02/01/2018 tarihli Rapor incelendiğinde; Tespitlere göre davaya konu 5 adet 15.000 TL tutarlı senet, davacı tarafın düzenlemiş olduğu 9 adet satış faturası ile davalının davalıya havale tutarlarının davacı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu görülmüştür. 31/12/2015 tarihinde davacının ticari defter kayıtlarına göre davalıdan 21.228,92 TL alacak bakiyesi kaydının olduğu görülmüştür. Davacının ticari defterlerinde Alacak Senetleri hesabında davalı … firmasından 75.000,00 TL alacak kaydının olduğu görülmüştür. 25.05.2016 tarih 4939 yevmiye no ile kayıtlı 15.000,00 TL havale tahsilatının ve 07.03.2016 tarih 5333 yevmiye no ile kayıtlı 7.500,00 TL havale tutarının davalının cari hesabından mahsup edildiği, 75.000 TL tutarlı senet hesabına tahsilat kaydı yapılmadığı, davalının takip edildiği cari hesapta mükerrer tahsilat kaydının oluştuğu tespit edilmiştir. Şöyle ki; Davalıdan alınan 75.000,00 TL tutarlı senetler 07/03/2016 tarih 2060 yevmiye no ile kayıt edilmiştir. Senetlere karşılık olduğu ifade edilen 15.000 TL ile 7.5000 TL tutarlı havaleler de davalının cari hesabında tahsilat şeklinde kayıtlıdır. Sayın Mahkeme Hakimliği mükerrer kayıt kanaat ve kararına varır ise davacının davalıdan alacak bakiyesi tutarının 21.228,92 + 22.500,00 = 43.728,92 TL tutar olması gerekecektir. Senetlerden dolayı da 75.000 – 22.500 = 52.500,00 TL alacak kaydı olmalı ve toplam alacak bakiyesi 52.500 + 43.728,92 = 96.228,92 TL tutar hesaplanmalıdır.
– Tarafların bağlı bulundukları Vergi Dairesi Müdürlükleri tarafından dava dosyasına sunulmuş olan BA ve BS bildirimleri incelendiğinde; Tarafların BA ve BS bildirimlerinin uyumlu OLMADIĞI, Davacı tarafın BS bildirimlerinin, ticari defter kayıtları ile uyumlu olduğu, Davalının BA bildirimlerinin, davacı tarafın ticari defter kayıtları ve davacının BS bildirimleri ile uyumlu olmadığı, 3 adet fatura farkının oluştuğu tespit edilmiştir. Davacının dayandığı 7 faturanın davalının BA formlarında 6 adet olarak bildirildiği tespit edilmiştir. Tarafların bildirimleri arasında 174.730 – 122.173 = 52.557 TL K.D.V. hariç tutar ve 3 adet fatura farkı olduğu tespit edilmiştir. Davacı tarafın ticari defter kayıtlarında yer alan ve raporun ilgili kısmında listelenen 3 adet faturanın, davalı tarafından bildirilmediği tespit edilmiştir.
– Sayın Mahkemenin 22/11/2022 tarihli müzekkeresine istinaden İzmir Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün dosyaya ibraz edilmiş 02/12/2022 tarih ve E.57219251 sayılı yazısı ekinde davalı … firmasının Aylık Prim ve Hizmet Bildirimleri sunulmuştur. Bildirimler incelendiğinde; Davacı tarafından sunulan Sevk irsaliyelerinim “Teslim Alan” kısımlarında Adı Soyadı ve imzası bulunan … ve …’ın, Sosyal Güvenlik Kurumu Müdürlüğü tarafından dosyaya sunulan davalı firmanın çalışanlarının yazılı olduğu bildirimlerde yer ALMADIĞI tespit edilmiştir.
– Davacı tarafın gerek ticari defter kayıtlarında gerekse de BS bildirimlerinde yer alan 9 adet satış faturasına karşılık davalının BA bildirimlerinde 6 adet alış faturasının yer aldığı, davacının sunmuş olduğu sevk irsaliyelerinin teslim alan kısmında imzası bulunan Kişilerin davalı tarafın sigortalı çalışanı olarak bildirimlerde yer almadıkları tespit edilmiştir. Davalı tarafın, ticari defter kayıtlarını sunmadığı, davalıya ait yalnızca BA bildirimlerinin incelenebildiği, davacının ticari defter kayıtlarına göre davalıdan 96.228,92 TL tutar alacaklı olduğunun hesaplandığı, davacı tarafından sunulan senetlerin borçlusu kısmında yer alan imzaların davalıya ait olmadığına dair Bilirkişi raporunun da dosyada görüldüğüne dair” şeklindedir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ, HUKUKİ KABUL VE GEREKÇE

Dava, ticari satımdan kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
Dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında ticari satımdan kaynaklı ticari ilişki olduğu, davalının satış bedelleri için senet verdiği, bu senetlerin icra takibine konulduğu, ancak icra mahkemesinde yapılan imzaya itiraz üzerine senetlere ilişkin takibin durdurulduğu, davacı satıcının satış bedeli borcunun ödenmediği ve 52.500,00 TL’nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesi talep edilmiştir.
Cevap dilekçesinde özetle; senetlere ilişkin takibin durdurulduğu, taraflar arasında bir ticari ilişki olmadığı ve davalının borcu olmadığı savunması ile davanın reddi talep edilmiştir.
Mahkememizce verilen karar istinaf mahkemesince kaldırılmıştır.
İstinaf mahkemesince davanın bonoya dayalı alacak davası olduğu şeklinde bir niteleme yapılmıştır. Ancak eldeki dava, bonoya dayanak teşkil eden temel ilişki olan satış sözleşmesinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir. Davacı taraf eldeki davada doğrudan bonolara dayanmayıp bonolara temel teşkil eden satış sözleşmesine dayanmaktadır.
İstinaf ilamında; davacı tarafça sunulan sevk irsaliyelerinde bulunan imzaların davalının çalışanına ait olup olmadığı araştırılarak hüküm kurulması gerektiği ve ticari defter kayıtlarının dayanakları ile birlikte ispat edilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Davalının yanında çalışanların listesi SGK’dan getirtilerek sevk irsaliyelerinde imzası bulunanların davalının çalışanı olup olmadığı belirlenmiştir. Bu belirlemeye göre sevk irsaliyelerinde teslim alan kısmında ismi bulunan kişilerin davalının çalışanı olmadığı görülmüştür.
Davacı satıcı, satış sözleşmesi gereğince teslim etmekle yükümlü olduğu malları davalı alıcıya teslim ettiğini yazılı olarak ispat etmekle yükümlüdür. Davacının sunduğu sevk irsaliyelerinde bulunan teslim alan kısmında ismi yazılı olan kişilerin davalının çalışanları olmaması sebebiyle davacının teslim olgusunu yazılı belge ile ispat ettiği sonucuna varılamaz.
Ancak davacının ticari defterlere dayanmış olması ve BA/BS formlarının da ticari defterlere dayanak olması dikkate alındığından tarafların BA/BS formları getirtilerek mahkememizce bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Öncelikle şu husus ifade edilmelidir ki; davacı taraf dava dilekçesinde alacağının dayanağını faturalara hasretmemiş, davalının yaptığı bir kısım ödemelerden de söz ederek bakiye alacağını talep etmiştir. Burada davacının açık hesap ilişkisine dayalı bakiye alacağını talep ettiğinin kabulü gerekir.
İstinaf kaldırma ilamı öncesinde aldırılan bilirkişi raporunda davacının ticari defterlerinde 9 faturanın kayıtlı olduğu belirtilmiştir. Mahkememizce istinaf kaldırma ilamı sonrasında aldırılan bilirkişi raporunda da davacının defterlerine kayıtlı 9 faturanın olduğu ve bunların tümünün davacının BS formalarında yer aldığı ve faturaların 2015 yılına ilişkin olduğu görülmektedir. Davalı ticari defterlerini sunmamıştır, ancak davalının BA formlarına bakıldığında 6 faturanın davalı tarafından beyan edildiği ve bunların KDV hariç değerinin 122.173,00 TL olduğu anlaşılmaktadır. Davacı taraf açık hesap ilişkisinden kaynaklı olarak tüm fatura bedellerini talep etmemiş kısmi ödemeleri düştükten sonra 52.500,00 TL talep etmiştir. Davacı istinaf kaldırma ilamı öncesinde defterinde kayıtlı olan 9 faturanın 7’sini mahkememize sunmuş ve bu 7 faturadan 6 tanesinin davalı tarafça BA formu ile vergi dairesine bildirildiği raporda belirtilmiştir.
Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/486 Esas ve 2023/567 Karar sayılı ilamında aynen,
“Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden somut uyuşmazlıkta, davaya ve takibe konu faturanın davalının ibraz ettiği ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı ancak takibe konu bu faturanın davalının BA formunda yer aldığı ilk derece mahkemesince aldırılan 28.11.2022 tarihli bilirkişi raporu ve davalı şirketin bağlı olduğu Vergi Dairesinden gönderilen yazılardan (BA formlarından) anlaşılmaktadır.Davalının işbu form BA kaydı aleyhine kesin delil niteliğindedir.
Bu durumda davalı yanın takibe konu faturayı vergi dairesine bildirmesi dolayısıyla faturayı ve fatura konusu malları teslim aldığı, davacının fatura bedeli kadar alacaklı olup somut olay bakımından ispat külfetinin davalı tarafa geçtiğinin kabulü gerekir. Buna göre de davalı taraf dava ve takip konusu fatura bedelini ödediğini usulüne uygun şekilde yazılı delil ve belgelerle kanıtlamakla yükümlüdür. Ancak davalı savunmalarında ödeme iddiasında bulunmadığı gibi faturaya konu malı teslim almadığını ileri sürdüğünden mahkemece davalı yanın faturaya dayalı olarak yapılan ilamsız takibe vaki itirazının iptali gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur.” şeklinde, alıcının BA formu ile bildirdiği faturadaki malları teslim aldığının kabulü gerektiği belirtilmiştir. Başka bir deyişle alıcı faturayı defterine kaydetmese bile faturayı BA formu ile vergi dairesine bildirmekle artık davacının malı teslim ettiğini ispatladığının kabulü gerekir. Bu aşamadan sonra davalı alıcının ödeme iddiasını yazılı olarak ispatlaması gerekir. (Aynı yönde İzmir BAM 17. HD 2019/1844 Esas ve 2023/31 Karar sayılı ilamı)
Davacı taraf defterinde kayıtlı olan 9 faturadan 6’sının davalının BA formlarında yer alması, başka bir deyişle davalının 6 faturayı vergi dairesine bildirmesiyle bu 6 faturadaki malları teslim ettiğini ispatlamıştır. Bu durumda davacının bu 6 faturadan kaynaklı KDV hariç 122.173,00 TL alacağı vardır. Davalı taraf ise bu 6 faturaya karşılık ödeme savunmasında bulunmamış, cevap dilekçesinde ticari ilişkiyi tamamen inkar etmiş ve cevap dilekçesinde yemin deliline de dayanmamıştır. Tüm bu açıklamalar ışığında davacının açık hesap ilişkisinden kaynaklı olarak mahkememize sunulan bilirkişi raporu doğrultusunda alacak miktarı belirlenmiştir. Davacının ödenmen KDV hariç 122.173,00 TL’lik fatura alacağı vardır, bu miktara % 18 KDV eklendiğinde davacının ödenmemiş 6 faturadan kaynaklı 144.164,14 TL alacağı vardır. Davacı, davalıdan toplam 5 senet almıştır ve bu senedin toplam miktarı 75.000,00 TL’dir. Bu 5 senet senet hesabında yer almakla birlikte aynı yevmiye numarası ile cari hesap kısmında da yer almıştır. Dava dilekçesinde söz konusu senetlere mahsuben davalının yaptığı 2 ayrı ödeme belirtilmiştir. Dava dilekçesinde belirtilen 15.000,00 TL ve 7.500,00 TL’lik ödemeler davacının ticari defterlerinde yer almaktadır. Davacının defterlerinde 07/03/2016 tarihli ve 2060 yevmiye numaralı 75.000,00 TL’lik senet tahsilatı kaydı hariç olmak üzere; davacının davalıdan aldığı ödemeler toplamı 80.250,00 TL’dir. Davacının yukarıda 6 adet faturadan kaynaklı KDV dahil 144.164,14 TL alacağından 80.250,00 TL’lik ödemeler düşüldüğünde davacının ödenmemiş bakiye 63.914,14 TL alacağı kalmaktadır. Davacının talebi ise 52.500,00 TL olduğundan davanın kabulüne karar verme gerekmiştir.
Her ne kadar dava dilekçesinde kötü niyet tazminatı adı altında tazminat talep edilmiş ise de eldeki dava bir itirazın iptali davası değildir ve duran bir kambiyo senetlerine özgü takipten kaynaklı alacak davasında kötü niyet tazminatını düzenleyen bir kurum olmadığından davacının bu talebi ile ilgili bir hüküm kurulmamış, söz konusu hususa gerekçede değinilmekle yetinilmiştir.
Davacının açık hesaptan kaynaklı alacağı ile ilgili duran takipten kaynaklı davalıyı temerrüde düşürdüğü mahkememizce kabul edilmemiş ve eldeki dava ile davalının temerrüde düştüğü kabul edilerek dava tarihinden itibaren başlamak üzere avans faizine hükmedilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve yasal gerekçesi izah edildiği üzere;
1-Davanın Kabulü ile; 52.500,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
2-Hüküm tarihi itibariyle alınması gereken 3.586,27 TL karar ve ilam harcından; 896,57 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.689,7‬0 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak, hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 896,57 TL peşin harç, 31,40 TL başvurma harcı, 1.200,00 TL bilirkişi ücreti, 426,90 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 2.554,87‬ TL yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan 31,50 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT m.13 hükümlerine göre hesaplanan 17.900,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
6-HMK m.333 gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
7-Gerekçeli kararın talep halinde taraflara tebliği ile tebliğ giderinin eksik olması halinde giderin talepte bulunandan alınmasına,
Dair; kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 26/09/2023

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır