Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/209 E. 2022/10 K. 12.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/209 Esas
KARAR NO : 2022/10
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : …-…-
VEKİLİ : Av. …..
DAVALI : …-…- …
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/02/2021
KARAR TARİHİ : 12/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde;Müvekkili şirketin, Türkiye’nin çeşitli illerinde Devlet Hastaneleri için açılan bilgi yönetim sistemleri ihalelerine girmekte ve kazanmış olduğu ihaleler kapsamında hastanelerde bilgi işlem personeli görevlendirerek hastanenin tüm yazılım sistemini yönetmekte olduğunu, davalı tarafın müvekkili şirketin faaliyet alanını ve yaptığı işi bildiğinden, bir tanıdık vasıtasıyla müvekkili şirkete ulaştığını ve Cezayir de buna benzer çok karlı bir iş olduğunu ve bu işe girebilmeleri için kendilerine aracılık edebileceğini söylediğini ve müvekkili şirketten şimdiye kadar yaptıkları işlere ilişkin iş bitirme belgelerini, şirketin ticari yapısını gösteren belgeleri ve şirket kataloğunu istediğini, bunun üzerine müvekkili şirketin davalı tarafin istemiş olduğu tüm belgeleri Fransızcaya çevirerek davalıya gönderdiğini, davalı tarafın tüm belgeleri aldıktan sonra ihaleye girebilmek
için şartname alınacağını, bunun için de Cezayir para birimi ile 874,000 DZD (Cezayir Dinarı) ödenmesi gerektiğini söylediğini, müvekkili şirketin de 05.05.2017 tarihinde o tarihteki kur üzerinden 874,000 DZD ye denk gelen 28,210,00 TL yi davalının banka hesabına “Cezayir Şartname Bedeli” açıklaması ile gönderdiğini, davalı tarafın müvekkilinden bu şartname bedelini aldıktan sonra, ne bahsi geçen şartnameyi müvekkiline gönderdiğini, ne de müvekkilinin parasını iade ettiğini, zaten davalı tarafın bir süre sonra ortadan kaybolduğunu, müvekkili şirketin davalının kendilerinden haksız ve hiçbir karşılığı olmayan bir para alındığını fark ederek davalıdan paranın iadesini istediğini, ancak davalının parayı iade etmediği gibi, başlatılan Bursa 19. İcra Dairesi 2020/1122 E.Sayılı dosyasına haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, takibin iptali ile birlikte davalı aleyhine 20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı davaya cevap vermemiştir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe;Davada öncelikle dava şartları hususunda değerlendirme yapmak gerekmiştir. Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. HMK.nun 114.maddesindeki dava şartlarından biri de mahkemenin davada görevli olmasıdır.
Ticaret Mahkemelerinin görevi TTK.nun 4. ve 5.maddelerinde gösterilmiş olup, bu maddelerde belirtilen dava ve işlere bakmaya görevlidir.
Taraflardan birinin tacir olması uyuşmazlığın ticari davaya konu olduğunu göstermez.
Bir davanın Ticaret Mahkemesinde görülebilmesi için ya her iki tarafın tacir olup uyuşmazlığın da ticari işletmeleri ile ilgili olması (nispi ticari dava) yahut TTK’da düzenlenen işlerden kaynaklanması ( mutlak ticari dava ) gerekmektedir.
Somut olayda, dava konusuna bakıldığında dava mutlak bir ticari dava değildir.
Dosyada mübrez Vergi daireleri cevabi yazıları dikkate alındığında davalının birçok şirketin ortaklığını yaptığı ve yöneticisi olarak çalıştığı anlaşılmaktadır. TTK md.14/1 fıkrasına göre gerçek kişi tacir şu şekilde tanımlanmıştır: ” Bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa, kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Esasen tacir sayılmak için ortada gerçek manada işletilen bir ticari işletme olması gerekmektedir. Bu işletme kimin adına işletiliyor ise tacir kimse o şahıs düşünülecektir. Bu sebeple işleten değil, “adına işletilen” kişi tacir sayılmaktadır. Bir şirketin ortağı, tacir olarak adlandırılmamaktadır. Zira işletme faaliyeti, tüzel kişiliği olan ( anonim, limited şirket…) adına yapılır. Ancak belirtmekte fayda var ki; sermaye/şahıs şirket ortaklarının tacir olup olmayacağı her olayın içinde barındırdığı özelliklere göre ayrı değerlendirilmelidir. Söz gelimi bir ortak birçok şirketin ortaklığını yapmakta, yöneticisi olarak çalışmakta ise ve bunlarla beraber ortağın eylemleri ve söylemleri bir bütün olarak tacir olduğuna dair intiba uyandırmakta ise tacir olarak kabul edilebilir. Ancak davalının birçok şirkette müdürlüğü yönetim kurulu üyeliği olsa da somut olayda davalı çalıştığı şirket adına hareket etmemektedir. Bireysel olarak davacıya aracılık edeceğini ifade etmektedir. Yani davalı şahsi edim ve ifa yükümlülüğü altında hareket etmektedir. Davalının da şirket ortaklığı/ yönetim kurul üyeliği ve müdürlüğü dışında bir tacir kaydı/ şahsi mükellefiyet kaydı yoktur. Davalının tacir olmadığı anlaşılığından davanın nispi ticari dava olduğundan da bahsedilemez. Bu nedenle Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu kanaatiyle mahkememizce görevsizlik kararı vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın HMK’nun 114/1-c maddesi delaleti ile 115/2. Maddesi gereğince davanın usulden (görev yönünden) REDDİNE, görevli Mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna,
Karar kesinleştiğinde ve HMK’nun 20. Maddesinde öngörülen iki (2) haftalık kesin süre içerisinde müracaat edilmesi halinde dosyanın görevli Bursa Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, kesinleşmeye mütakip süresi içerisinde gönderme talebinde bulunulmadığında dosya üzerinden davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin hatırlatılmasına,
Yargılama giderlerinin esas hakkında karar verecek mahkemece değerlendirilmesine,
Dair Davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Yargı Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/01/2022

Katip …
☪e-imzalı

Hakim …
☪e-imzalı