Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/20 E. 2021/835 K. 15.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
BAŞKANLIĞI
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/20 Esas
KARAR NO : 2021/835

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … …..

VEKİLİ : Av. ….
DAVALI : …
… ..
VEKİLİ : Av. ..
DAVA : Ticari Şirket (Pay Defteri Kaydına İlişkin)
DAVA TARİHİ : 13/12/2017
KARAR TARİHİ : 15/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/10/2021

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı taraf dava dilekçesinde; davalı şirketin %99,84 payına sahip iken 30/03/2014 tarihinde vefat eden …’nun şirket hisselerinin miras hukuku hükümlerine göre paylaştırılması gerketiği halde şirketçe usulsüz işlemler yapılarak payların … … sağ eşi ve davacının babaannesi … adına pay defterine işlendiğini, halbuki payların miras sebebiyle el birliği ortaklığına ait olduğunu ileri sürerek … paylarının mirasçıların miras ortaklığına aidiyetinin tespitine ve bu durumun pay defterine tesciline karar verilmesini talep etmektedir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın reddi gerektiğini savunmuş, davanın pay mülkiyetine ilişkin olduğunu, bu sebeple pay değerleri üzerinden nispi harç yatırılması gerektiğini, ayrıca davacının miras paylarına isabet edecek kısmın … tarafından kendisine devredildiğini, bu sebeple dava açmakta hukuki yararı bulunmadığını, 2. Ticaret Mahkemesinde görülen davada da aynı taleplerin ileri sürüldüğünü, hisselerin kendisine de ait olmadığı anlamına gelen iddialar ileri süren davacının bu çelişkili davrandığını ileri sürmüştür.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Davacı davanın ilk açıldığı aşamada dava dilekçesi ile muris … paylarının miras ortaklığına aidiyetinin tespitine ve bu durumun pay defterine tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce 17/10/2018 tarihli kararla davanın reddine karar verilmiştir. Karar davacı tarafça isninaf edilmiş Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi’nin 2018/2345/1313 E.K. Sayılı kararı ile; mahkememizin davanın reddine dair kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Kaldırma gerekçesinde; “Davacı, miras şirketine (Tereke) bir kısım hisselerinin dönmesini talep etmişse de, dosyada Terekeye temsilci atandığına dair bir belge yoktur. Eğer davacı diğer mirasçılara fazla hisse verildiğine yönelik talep içeriyorsa, yani diğer mirasçılara fazla pay verilip kendisine düşen hissenin az oluduğun iddia ediyorsa bu durumda da kendisine düşecek hissenin ne miktarda olduğu ve bu hisselerin kimin uhdesinde olduğunu açıklaması ve bu şahıslara da dava açılarak, açılacak bu davanın da eldeki bu dava ile birleştirilmesi gerekir. Bu durumda da mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılarak davacının sahip olması gerekin hisse miktarını tespitledikten sonra sonucuna göre karar vermesi gerekir. Davacıya talebi açıklattırıldıktan sonra dava konusu olan hisse miktarı ve dava tarihi itibariyle değeri tespit edilip, harç tamamlatılarak davaya devam edilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bu nedenle kararın kaldırılması gerekmiştir” hukuksal görüşlere yer verilmiştir.
Kaldırma kararı sonrası yargılamanın devamı sırasında davacı taraf davasını ıslah ederek dava dilekçesindeki eda istemini yalnızca tespit istemine çevirmiştir.
Islah sonrası durumda eldeki dava tespit davası niteliğindedir.
Davacı ıslah dilekçesinde; “Muris …’nun vefat tarihi olan 30.03.2014 tarihinde davalı şirketteki hisse miktarının ve değerinin; bu hisselerin devredilmediğinin; devre ilişkin belge varsa, gerçeğe uygun olup olmadığının tespiti talebidir.” şeklinde netice-i talebini belirlemiştir.
Şirketin ilk önceleri ortaklar arası pay durumunda muris …’nun payı yaklaşık %99,84 oranındadır. Diğer ortaklar davacının amcası …, büyükannesi … ve ….’dür.
Davacının babası … davalı şirkette paydaş iken vefat etmiş ve davacı … annesi… ile birlikte şirketin hissedarı olmuştur.
Muris … 30/03/2014 tarihinde vefat etmiştir.
Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/624 E sayılı dava dosyasında davalı şirket kayıtlarında yapılan bilirkişi incelemesinde pay defterinde muris…’in iki ayrı devirle hisselerini … … devrettiği rapor edilmiştir. Ancak raporda pay defterinde devir tarihi yazmadığı ve devre ilişkin dayanak bir belgenin görülemediği tespit olunmuştur.
Vefat etmeden önceki 17.06.2011 tarihli genel kurul hazirunlar listesinde muris…’in hissesinin 149.169,467 adet (4.991.694,67 TL) olduğu, 12.12.2013 tarihli genel kurul hazirunlar listesinde muris…’in hissesinin 1 adet (25 TL) olduğu görülmektedir.
Muris …’nun vefatından önce eşi …’na bir hisse devri yapıldığı bu devirle şirket hissedarlık yapısının değiştiği hali hazırdaki paydaşlık yapısından anlaşılmaktadır.
Davacı taraf muris…’ten eşi …’ye yapılan böyle bir devrin bulunmadığını, varsa da geçerli olmadığını iddia etmektedir. Ancak diğer taraftan …’ye muristen geçen hisselerin bir kısmını devir sözleşmesi ile devralmış ve adına da tescil ettirmiştir.
… hisselerin bir kısmını ise oğlu …’na devretmiştir. Davalı şirketin Ticaret sicilinde kayıtlı hali hazırdaki paydaşlık durumuna bakıldığında hissedarların …, …, davacı …, … … ve … … olduğu anlaşılmaktadır.
Bu işlemlerden belli bir süre sonra ise davacı taraf eldeki davayı ve mahkememizde görülen diğer davalarla birlikte Bursa 2. Asliye Ticaret mahkemesinde ve Asliye Hukuk mahkemelerinde devan eden davaları açmıştır. Davaların bir kısmı Genel Kurul karar iptalleri bir kısmı pay defteri ile ilgili bir kısmı da şirket işleyişi ve yönetimi sırasında yapılan işlemlerle ilgili davalardır. Açılan davaların ortak ve ana gerekçesi muris…’ten eşi …’ye yapılan devirdir.
Bu devir işlemi ve ortaklıktaki paydaşlık durumu kesinleşmiş bir mahkeme kararı ile belirlenmeden, bu tür uyuşmazlıkların ve açılan davaların devam edeceği ortaklıktaki bu sorunun çözülmeyeceği görülmektedir.
Davacı tarafça açılan davalar;
Bursa 12.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/125 E. Sayılı Pay Defteri’nin sahteliğinin tespiti ve iptali davası;
Bursa 4.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/305 E. Sayılı müvekkile ait sahte imzalı Pay Defteri Sayfasının sahteliğinin tespiti ve iptali davası;
Mahkememizin 2021/20 E. Sayılı eldeki dava dosyası
Bursa 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin halen İstinaf aşamasında olan 2016/624 E. Sayılı dosyası;
Mahkememizin 2020/635 E sayılı dava dosyasında 13/07/2020 tarihli Genel Kurul’un tümden geçersiz olduğuna ilişkin dava dosyası ( ana gerekçe …’ye yapılan devrin geçersizliği nedeniyle toplantı nisabının oluşmadığı)
Mahkememizin 2021/420 E., 2021/384 E., 2020/650 E., 2021/90 E.sayılı dava dosyalarıdır.
Bu davaların ana gerekçesi muris…’ten eşi …’ye yapılan devirdir.
Muris … şirketin ana sermayedarı ve hakim ortağıdır. … iki oğlunu ve eşini şirkete paydaş yapmış, beşinci kişi olarak da Lütfü Güleryüzlü’yü şirkete ortak olarak almıştır. Davacının babası …’ndan davacıya intikal eden hisse ile diğer ortak ve davacının amcası olan …’nun payı birbirine eşittir.
Kaldırma kararında “Eğer davacı diğer mirasçılara fazla hisse verildiğine yönelik talep içeriyorsa, yani diğer mirasçılara fazla pay verilip kendisine düşen hissenin az oluduğun iddia ediyorsa bu durumda da kendisine düşecek hissenin ne miktarda olduğu ve bu hisselerin kimin uhdesinde olduğunu açıklaması ve bu şahıslara da dava açılarak, açılacak bu davanın da eldeki bu dava ile birleştirilmesi gerekir” denilmişse de davacının gerek dava dilekçesinde gerekse kaldırma kararı sonrası beyanlarında kendisine miras payından daha az hisse devredildiği diğer hissedarlara daha fazla hisse devredildiği gibi bir iddiası bulunmamaktadır.
Davalı …, muris …’nun mirasçısı olup, Mirasçılık belgesine göre 2/8 miras payı bulunmaktadır. Diğer mirasçıların mirasçılık belgesine göre payları da :… 3/8 , … 3/8 dir.
Davacı mahkememizin 2020/635 E sayılı dava dosyasında 13/07/2020 tarihli Genel Kurul’ tümden geçersiz olduğuna ilişkin dava dosyasında ki dava dilekçesinin ekinde … tarafından kendisine yapılan hisse devir sözleşmesini de sunmuş buna göre davacı …’den 1.873.050,00 TL tutarında hisseyi devralmıştır. … diğer oğlu …’na muristen gelen bir kısım hisseleri devretmiş …’nun hissesininde eşit miras payına sahip olduğu davacı ile aynı 1.875.000,00 TL tutarında olmuştur. Davacı tarafın zaten diğer mirasçılara kendisinden daha fazla hisse devredildiğine ilişkin bir iddiası bulunmadığı gibi, diğer hissedarlar … … ve ve … … adına kayıtlı hisselerin iptali ve tescili istemi ile ilgili bir istemi bulunmamaktadır.
Hali hazırda davacı muristen gelen miras hissesini hisse devir sözleşmesi ile … … devralmıştır, devir sözleşmesi ile ….’ten devraldığı hissenin 74.922 adetini ( 1.873.050,00 TL) davacıya devretmiştir. Bu devir pay defterine işlenmiş ve Ticaret sicilinde de tescil ve ilan edilerek davacının şirketteki hissesi 1.875.000,00 TL olmuştur. Tekrar vurgulamak gerekir ki davacı adına kayıtlı olan hisseden daha fazlasına sahip olması gerektiğini iddia etmemektedir.
Zaten murisin 4.991.694,67 TL tutarındaki payının davacının 3/8 olan miras hissesine göre karşılığı 1.871.885,50 TL olup, … tarafından davacıya 1.873.050,00 TL tutarında pay devredilmiştir. Bununla davacının şirketteki toplam payı 1.875.000,00 TL olmuştur.
…’nin davacıya yaptığı hisse devrine rağmen davacı bu devri de etkileyecek biçimde karar verilmesini talep etmektedir.
Davacı hisse devrine hisselerin kendisine muristen gelmesi gerektiği halde …’ye hisse devir bedeli ödediğini, esasında bu bedelin ödenmemesi gerekip kendisine iadesi gerektiğini de ileri sürmemektedir. Nitekim davacı böyle bir iddiada bulunmadığı gibi açılan tüm davaların hiç birisi buna yönelik değildir. Davacı eldeki dava ve diğer davalarla bu güne kadar şirket faaliyeti sırasında alınan kararlar ve yapılan işlemlerin sakatlık müeyyidesine tabi olduğunu ortaya koymak istemektedir.
Anonim şirketlerde payların geçişi TTK 491 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. TTK’nın 494.maddesi de payların miras yolu ile geçişini düzenlemektedir.
Pay sahibi öldüğü takdirde payların mülkiyeti mirasçılara ait olur. Mirasçılar bu paylara elbirliği ile maliktirler. Ancak pay sahipliğinin kullanılması ile ilgili haklar şirketin onayı ile birlikte devralana geçer.
TTK’nın 494.maddesinin 2.fıkrasına göre; “Payların miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebrî icra gereği iktisap edilmeleri hâlinde, bunların mülkiyeti ve bunlardan kaynaklanan malvarlığına ilişkin haklar derhâl; genel kurula katılma haklarıyla oy hakları ise ancak şirketin onayı ile birlikte devralana geçer.”
3.fıkrada da; şirket, onaylamaya ilişkin istemi, aldığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde reddetmemişse veya ret haksızsa, onay verilmiş sayılır.
Payların miras yolu ile geçişi bu şekilde düzenleme altına alınmıştır.
Davacı açmış olduğu bir kısım davalarda şirketçe yapılan işlemlerin sakatlığını da murise ait payların mülkiyetinin miras ortaklığına ait olduğu ve henüz şirkete de miras ortaklığı tarafından başvuru yapılmayıp payların 494.maddesinin 2.fıkrasına göre şirket tarafından kabulüne/onayına kadar genel kurula katılma haklarıyla oy hakları mirasçılara geçemeyeceğinden murisin vefatından itibaren yapılan tüm işlemlerin sakatlık müeyyidesine tabi olduğu hedeflenmektedir. Murisin başlangıçtaki %99’un üzerindeki payları dışında kalan pay tutarı ile şirketin karar alma ve yönetim sürecini gerçekleştirmesi fiilen mümkün değildir. Bu da şirketin fiilen işletilememesi demektir. Murisin ölümünden sonra %99’un üzerindeki paylar dışında kalan pay tutarı ile şirketin yaptığı işlemlerin sakat olduğu iddiasını çeşitli davalarla hukuken bu sebeple tartışmaya açmıştır. Dava dilekçelerinin içeriklerinden bu anlaşılmaktadır.
Tekrar belirtmek gerekir ki davacı murisin vefatından sonra kendisinin şu ankinden daha fazla hisseye sahip olması gerektiği, diğer ortakların haksız olarak daha fazla hisseye sahip olduğu ve bu kısımların iptali ve tescili talep edilmemektedir. … tarafından devredilen hisselerin esasında miras yolu ile geçmesi gerektiği ve …’ye bir bedel ödendiği bu bedelinde kendisine iade edilmesi gerektiği de ileri sürülmemektedir.
Davacının babası …, … oğlu ve … kardeşidir. Pay durumu incelendiğinde davacının payı ile amcası … payı aynıdır. … tarafından yapılan devirlerle davacının hissesi ile … hissesi aynı miktarda olup davacı muris … gelecek olan hisselere zaten kavuşmuştur. Aynı şekilde diğer ortak … da kavuşmuştur. Bu işlemlerden sonra davacı şirket faaliyetine sahip olduğu hisse tutarınca katılmak yerine, kendisine yapılan ve işlemin tarafı olarak yer aldığı devri de etkileyecek biçimde eldeki davaya konu istemde bulunmaktadır. Bunda hiçbir hukuki yarar bulunmadığı gibi bu durum TMK m.2 ye de aykırıdır.
Diğer yönüyle ıslahla birlikte davacının istemini değerlendirmek gerekmektedir. Davacı ıslah dilekçesinde yalnızca “Muris …’nun vefat tarihi olan 30.03.2014 tarihinde davalı şirketteki hisse miktarının ve değerinin; bu hisselerin devredilmediğinin; devre ilişkin belge varsa, gerçeğe uygun olup olmadığının tespiti.” ni talep etmiştir. Bu tespit talebine dayanak olarak bir kısım Yargıtay kararları sunmuştur.
Ancak sunulan Yargıtay kararlarını davacının ıslahtaki istemine uygulamak mümkün değildir. Yargıtay kararlarına konu uyuşmazlıklarda murise ait hisselerin muvazaalı olarak devredilmesi yahut geçersizliği nedeniyle miras ortaklığına ait olduğunun tespiti ile tescil istemi olduğu anlaşılmaktadır. Karara konu olaylarda eldeki davada ki gibi dosya davacısına yapılmış bir hisse devri bulunmamaktadır. Oysa ki eldeki davada davacıya muristen geçmesi gereken pay zaten hali hazırda davacı uhdesindedir.
Davacı 23.03.2021 tarihli dilekçesinde, davadaki talepleri arasında davacıya ait hisselerin başkasının uhdesinde bulunduğuna dair bir beyan ve buna yönelik taleplerinin bulunmadığını açıkça bildirmişlerdir. Aynı dilekçe de davacı payların miras ortaklığına aidiyetinin tespiti ile, hisselerin elbirliği ortaklığı tarafından temsili şirkete karşı hakların kullanılabilmesi için talepte bulunduklarını bildirmişlerdir.
TTK’nın 494 uyarınca payların mülkiyeti ve bunlardan kaynaklanan malvarlığına ilişkin haklar miras ortaklığına derhal geçerken, genel kurula katılma haklarıyla oy hakları ise ancak şirketin onayı ile birlikte payları devralan mirasçılara geçer. Muris 30.03.2014 tarihinde vefat etmiş, davacıya devir 10.04.2014 tarihinde yapılmıştır. Aradan geçen 11 günlük süre, mirasçıların şirkete payların geçişi için başvurusu üzerine m.494/3 fıkrasında “şirket, onaylamaya ilişkin istemi, aldığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde reddetmemişse veya ret haksızsa, onay verilmiş sayılır” düzenlemesinde belirlenen 3 aylık süreden çok daha kısadır. Davacı hali hazırda kendisine düşen miras payından daha az hissesinin bulunduğunu iddia etmediğine göre, yasada öngörülen 3 aylık süreden çok daha kısa sürede kendisine düşen miras payına kavuşmuş, ayrıca bununla yalnızca payların mülkiyetinden kaynaklanan haklara değil aynı zamanda paydan kaynaklı genel kurula katılma haklarıyla oy haklarına sahip olunmuştur.
Elbirliği ortaklığında geçmesi gerektiği iddia olunan 11 günlük süreye murisin vefatından sonra şirtketin fiili işleyiş ve karar alma sürecini feda etmeye çalışmayı hukuk düzeni korumaz. Davacı 10.04.2014 tarihinden itibarın muristen gelecek olan hisselere yapılan devirle kavuşmuş, sahip olduğu payların mülkiyet ve genel kurula katılma haklarıyla oy hakları gibi paydaşlık haklarını kullanmayı tercih etmeyerek eldeki davayı ve diğer davaları açmıştır.
Kaldı ki davacı bu devirler sonrası oluşan ortaklıktaki pay durumu sonrası 10.04.2014 tarihindeki davalı şirkete ait genel kurula katılmış, mevcut pay tutarlarına göre hazirunlar listesi oluşturulmuş, davacı listeye paylarının karşısına imzasını atmış ve davacı bu paylardan kaynaklı paydaşlık haklarını Genel Kurul toplantısında kullanmıştır.
Kaldırma kararında nisbi harç hususuna değinilmişse de kaldırma kararı sonrası dava ıslah edilerek tespit istemine dönüşmüştür. Tespit davasında harç maktu olarak alınacağından eksik harç bulunmadığı kabul edilmiştir. Dava “Muris …’nun vefat tarihi olan 30.03.2014 tarihinde davalı şirketteki hisse miktarının ve değerinin; bu hisselerin devredilmediğinin; devre ilişkin belge varsa, gerçeğe uygun olup olmadığının tespiti.” istemine ilişkin olduğundan murisin terekesine temsilci atanmasını gerektirir bir durum bulunmamaktadır. Davacı tek başına böyle bir tespit talebinde bulunabilir.
Davacının tespit isteminde hukuki yararı bulunmadığından diğer hissedarların davaya dahil edilmesine usul ekonomisi bakımından da bir fayda bulunmadığı kabul edilmiştir.
Sonuç olarak; davacının kendisine devrolunan hali hazırdaki pay tutarında, muristen geleceği iddia olunan pay tutarı bakımından bir eksiklik bulunmadığından, davacının … tarafından devrolunan 1.873.050,00 TL tutarında payın muristen gelmesi gerektiği halde haksız olarak devir bedeli alındığı ve iadesi istemine ilişkin bir iddia ve talep bulunmadığından, davacı şirket faaliyetine 10.04.2014 tarihli genel kurul dışında sahip olduğu hisse tutarınca katılmak yerine murisin vefatından sonra davalı şirkette yapılan tüm işlemlerin geçersiz olduğunu ortaya koymaya çalışmakla ve kendisine yapılan ve işlemin tarafı olarak yer aldığı devri de etkileyecek biçimde eldeki davaya konu istemde bulunmasında hukuki yarar bulunmadığı gibi bu durum TMK m.2 ye de aykırı olduğundan davanın reddine karar verilmiştir.
(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06/10/2004 7-411/477 sayılı kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 01.02.2012 gün ve 21011/10-642 Esas, 2012/38 Karar sayılı kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 24.06.1992 gün ve 1992/1-347 E., 1992/396 K. ve 30.05.2001 gün ve 2001/14-443 E., 2001/458 K. sayılı kararları,Hukuk Genel Kurulu’nun 24.11.1982 gün ve 1982/7-1874 E.-914 K.; 5.6.1996 gün ve 1996/18-337 E.-542 K.; 10.11.1999 gün ve 1999/1-937 E.-946 K. ve 25.05.2011 gün ve 2011/11-186 E. 2011/352 K. sayılı kararları)
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın REDDİNE,
Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 59,30 TL harcın başlangıçta alınan 170,78 TL peşin harç ve 100,00 TL ıslah harcın mahsubu ile bakiye 330,08 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına
Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar oybirliği ile açıkça okundu, usulen anlatıldı.15/09/2021

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza