Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/192 E. 2022/758 K. 28.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

…….
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/192 Esas
KARAR NO : 2022/758

HAKİM : …….
KATİP :…….
DAVACI : …….
VEKİLİ : Av…….
DAVALI :…….
VEKİLİ : Av. …….
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/02/2021
KARAR TARİHİ : 28/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ; Davalı müvekkil şirkette 16/08/2012 ile 07/08/2020 tarihleri arasında işletme müdür yardımcısı olarak çalıştığı Davalı iş sözleşmesini kendi istek ve iradesi ile müvekkil işverene 07/08/2020 tarihinde vermiş olduğu dilekçe ile istifa ederek sona erdirdiği Davalı müvekkil şirketten tüm haklı ve alacaklarını aldığı davalı müvekkil şirketi kesin olarak ibra ettiği davalı müvekkil şirket ile aralarında bulunan iş sözleşmesini istifa etmek suretiyle sona erdirmesinin hemen akabinde Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi … 1. Sokak No: 18 Osmangazi Bursa adresinde faaliyet gösteren … Tekstil San. Tic. A.Ş ‘nde çalışmaya başladığı Söz konusu dava dışı firma Bursa ilinde, müvekkil şirkete çok yakın bir yerde müvekkil şirket gibi tüm tekstil departmanını kapsayan şekilde faaliyet gösterdiği, davalı müvekkil şirketteki işinden istifa ederek ayrıldıktan hemen sonra müvekkil şirket ile aynı iş ve aynı sektörde iş yapan … Tekstil San. Tic. A.Ş ‘nde çalışmaya başlandığı Davalı tekstil mühendisi olduğu müvekkil şirkette işletme müdür yardımcısı olarak çalıştığı müvekkil şirketin birçok ticari sırlarını üretim bilgilerini ve özellikle boyahane departmanındaki önemli ve gizli bilgilere sahip olduğu Tekstil işi ile iştigal eden müvekkil şirketin ticari sırlarının ve bilgilerinin en çok bulunduğu bölümlerden biri boyahane bölümü olduğu Davalı müvekkil şirkette yaklaşık 8 yıl çalıştığı bu uzun çalışma süresinde davalı müvekkil şirketin hem ticari sırlarına ve bilgilerine sahip olduğu hem de boyahane bölümünde bulunan çok gizli ve önemli bilgilere de sahip olduğu Davalının müvekkil şirketten ayrılarak hemen akabinde aynı iş ve faaliyette bulunan başka bir firmaya girmesi Rekabet Yasağı Sözleşmesi’nin tüm hükümlerinin ihlali anlamına geldiği Davalının müvekkil şirketten ayrılmadan önce aldığı en son brüt ücret 20.101,50 TL Rekabet Yasağı Sözleşmesinin 6. Maddesinde davalının sözleşmedeki hükümleri ihlal etmesi nedeniyle son brüt ücretinin 10 katı tutarında ceza-i şart bedelini müvekkil şirkete ödemesi gerektiği yargılama sırasında resen ortaya çıkacak diğer nedenlerden dolayı gerek davalıdan gerekse dava dışı işvereninden haksız rekabetten kaynaklanan zarara ve fazlaya ilişkin zarar ziyan talep ve dava haklarının saklı kalmak kaydı ile haklı davalarının kabulü ile 201.015,00 TL ceza-i şart bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkil şirkete ödenmesine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesine müvekkil şirket adına talep ve dava etmişlerdir
Davalı vekili cevap dilekçesinde ; Davacı tarafça kendi bünyelerindeki iş akdinin müvekkil tarafından kendi isteği doğrultusunda istifa etmek suretiyle sona erdirildiği tüm hak ve alacaklarının ödenerek davacı yanın ibra edildiği müvekkil ile imzalanan rekabet sözleşmesi yasağına aykırı olarak müvekkilin … Tekstil San. Ve Tic. A.Ş de çalışmaya başladığı iddiaları ile rekabet yasağına aykırılık nedeni ile 201.015,00 TL cezai şart bedelinin müvekkil davalıdan tahsili için işbu dava ikame edildiği davacı yanın taleplerinin zamanaşımına uğradığı müvekkil davalının fesih iradesi bulunmamasına rağmen iş akdi davacı şirket tarafından haksız olarak feshedildiği akabinde işbu dava ikame edildiği davacı yanın dava dilekçesi ekinde sunmuş olduğu rekabet ve gizlilik yasağına ilişkin sözleşme tüm çalışanlara imzalatılan matbu sözleşmeler olduğu müvekkilin okunasına izin vermeksizin neye ilişkin oldukları açıklanmaksızın işten atılma baskısı ve korkusu ile imzalatılan ve genel işlem şartı içeren işbu sözleşmeler hukuki olarak geçersiz olduğu müvekkil söz konusu bilgi ve belgelerden işbu dava ile haberdar olduğu nitekim sözleşmelerin birer suretleri davacı şirkette çalışan hiçbir personele verilmediği gibi müvekkile de verilmediği davacı tarafça sunulan rekabet yasağı sözleşmesinde davacı şirket yetkilisinin imzası dahi bulunmadığı bu husus dahi sözleşmenin her işçiye matbu olarak imzalatılan bir sözleşme olduğunun ve taraflarca müzekere edilmeksizin imzalattırıldığının açık olduğu davacı yanın sözleşmede imzasının bulunmaması dahi sözleşmenin geçersizliğinin sabit kıldığı davacının hukuki dayanaktan yoksun davasının reddine, tüm yargılama masraf ve giderleri ile avukatlık ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
İncelenen Dosya Kapsamına Göre
Dava, rekabet yasağının ihlalinden doğduğu ileri sürülen cezai şart alacaklarının tahsili istemine ilişkin olup, öncelikle dikkate alınması gereken husus uyuşmazlığın 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Gerek mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda, gerekse 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda, Türk Borçlar Kanunu’nun rekabet yasağına ilişkin hükümlerinde öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava olduğu belirtilmiş ise de, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinde yer alan: “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” hükmü, bu konuda ayrı bir düzenleme bulunup bulunmadığının göz önünde bulundurulmasını gerektirmektedir.
İşçinin haklarını adalet mercilerinde çabuk, kolay ve ucuz bir surette almasını temin etmek amacıyla özel İş Mahkemeleri Kanunu çıkarılmıştır. Ayrı bir iş yargılaması ve bu yargılamayı uygulayan özel mahkemelerin kuruluşu, esasen iş hukukunun işçiyi koruma hukuki niteliğinden kaynaklanmaktadır.
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5.maddesi, “a)5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına,b) İdari para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu veya Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklara,c)Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara, ilişkin dava ve işlere bakar.” şeklinde düzenlenmiştir.
Şu halde, İş Mahkemeleri Kanunu ile işçi ve işveren arasında iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden doğan uyuşmazlıkları çözme görevinin iş mahkemesine verilmiş olması, Türk Ticaret Kanunu’nun 5.maddesinde yer alan “aksine hüküm bulunmadıkça” ibaresinin karşılığıdır. Başka bir anlatımla, İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5.maddesi, Türk Ticaret Kanununun 4.maddesinde belirtilen ticari davalara bakma görevinin ticaret mahkemelerine ait olduğunu belirten 5.maddedeki ‘aksine hükmü’ öngören bir düzenlemedir. Benzer bir durum, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 76. maddesinde 03.03.2001 tarih ve 4630 sayılı Kanunun 30. maddesi ile yapılan değişikliğin sonucu olarak kurulan Fikri ve Sınai Haklar Mahkemeleri için söz konusudur. Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde fikri mülkiyet hukukuna dair mevzuatta öngörülen hususlardan doğan davalar da ticari dava sayılmasına rağmen 5846 sayılı Kanun uyarınca kurulan Fikri ve Sınai Haklar Mahkemelerinin kuruluşuna ilişkin düzenlemenin Türk Ticaret Kanunu’nun 5.maddesinde belirtilen aksine hükmü karşıladığı kabul edilmektedir. Aksi halde tüm fikri haklara ilişkin uyuşmazlıklarda ticaret mahkemelerinin görevli olması gibi bir durum ortaya çıkmaktadır.

Rekabet yasağına ilişkin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 444–447.maddeleri hizmet sözleşmesine ilişkin hükümler içinde düzenlenmiştir. Her iki kanunda da rekabet yasağına ilişkin sözleşmenin kurulması ve sınırları özellikle işçinin korunması ilkesi dikkate alınarak düzenlenmiştir. Gerçekten, işçinin çalışma hakkı, rekabet yasağına ilişkin sözleşmelerin yer, süre ve konu itibariyle sınırlandırılmasını gerektirmektedir.
İşçi ile işveren arasında sözleşmenin sona ermesinden sonraki dönem için rekabet yasağına ilişkin bir anlaşma olmadıkça, Borçlar Kanunu’ndaki hükümler tek başına işverene talep hakkı vermez. Başka bir anlatımla, taraflarca rekabet yasağı konusunda anlaşma yapılmışsa işveren, sözleşmeye aykırı davranıldığını ileri sürerek cezai şart ya da tazminat talebinde bulunabilecektir. Bu nedenle, burada borcun kaynağı kanun değil, iş sözleşmesidir.
İş sözleşmesi devam ederken işçinin sadakat borcu gereği zaten rekabet yasağı bulunduğundan bu konuda ayrı bir anlaşmanın varlığına gerek yoktur. Rekabet yasağının ihlali halinde işveren, iş sözleşmesine aykırı davranıştan ötürü sözleşmeyi haklı nedenle feshedebileceği gibi, varsa zararının tazminini de isteyebilecektir.
Türk Borçlar Kanunu’nun rekabet yasağının sona ermesini düzenleyen 447.maddesinde iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak ya da işçi tarafından haklı nedenle feshedilmiş olması halinde rekabet yasağının sona ereceği düzenlenmiş olup, haklı fesih müessesesinin iş hukuku ilkeleri çerçevesinde ticaret mahkemesince değerlendirilmesinin güçlüğü ortadadır.
Yargıtay 9.Hukuk Dairesi’nin 01.06.2021 Tarih 2021/3076 Esas, 2021/9789 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; İş Mahkemeleri Kanunu ile işçi ve işveren arasında iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden doğan uyuşmazlıkları çözme görevinin iş mahkemesine verilmiş olması, Türk Ticaret Kanunu’nun 5.maddesinde yer alan “aksine hüküm bulunmadıkça” ibaresinin karşılığıdır. Başka bir anlatımla, İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5.maddesi, Türk Ticaret Kanununun 4.maddesinde belirtilen ticari davalara bakma görevinin ticaret mahkemelerine ait olduğunu belirten 5.maddedeki ‘aksine hükmü’ öngören bir düzenlemedir…. Rekabet yasağına ilişkin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 444-447.maddeleri hizmet sözleşmesine ilişkin hükümler içinde düzenlenmiştir. Her iki kanunda da rekabet yasağına ilişkin sözleşmenin kurulması ve sınırları özellikle işçinin korunması ilkesi dikkate alınarak düzenlenmiştir. Gerçekten, işçinin çalışma hakkı, rekabet yasağına ilişkin sözleşmelerin yer, süre ve konu itibariyle sınırlandırılmasını gerektirmektedir. İşçi ile işveren arasında sözleşmenin sona ermesinden sonraki dönem için rekabet yasağına ilişkin bir anlaşma olmadıkça, Borçlar Kanunu’ndaki hükümler tek başına işverene talep hakkı vermez. Başka bir anlatımla, taraflarca rekabet yasağı konusunda anlaşma yapılmışsa işveren, sözleşmeye aykırı davranıldığını ileri sürerek cezai şart ya da tazminat talebinde bulunabilecektir. Bu nedenle, burada borcun kaynağı kanun değil, iş sözleşmesidir. Türk Borçlar Kanunu’nun rekabet yasağının sona ermesini düzenleyen 447.maddesinde iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak ya da işçi tarafından haklı nedenle feshedilmiş olması halinde rekabet yasağının sona ereceği düzenlenmiş olup, haklı fesih müessesesinin iş hukuku ilkeleri çerçevesinde Ticaret Mahkemesince değerlendirilmesinin güçlüğü ortadadır. Uyuşmazlığın kaynağı iş sözleşmesi olduğundan Türk Borçlar Kanununun 444 ve devamı maddelerine dayalı olarak iş kanunu kapsamında işçi sayılan kişinin, rekabet yasağı sözleşmesinin ihlali nedeniyle açılan cezai şartın tahsiline ilişkin davalarda iş mahkemeleri görevlidir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında önceki kararlarında işçinin iş sözleşmesi sona erdikten sonrası dönem bakımından rekabet yasağına ilişkin olarak cezai şart ve tazminat davaları bakımından ticari dava olduğu belirtilmiş ise de; konunun yeniden değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla, yukarıda belirtilen açıklamalar uyarınca görevli mahkemenin İş Mahkemesi olduğu belirlendiğinden bu karardan dönülmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Buna göre, dava, iş akdinin devamı süresinde haksız rekabet yasağı iddiasına dayalı olduğu ve uyuşmazlığın kaynağının da iş sözleşmesi olduğu Türk Borçlar Kanununun 444 ve devamı maddelerine dayalı olarak iş kanunu kapsamında işçi sayılan kişinin, rekabet yasağı sözleşmesinin ihlali nedeniyle açılan cezai şartın tahsiline ilişkin davalarda iş mahkemeleri görevli olduğu ortadadır.
Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında; görev kurallarının kamu düzenine ilişkin olduğu ve yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerektiği, davada İş Mahkemesi’nin görevli olduğu gözetilerek; HMK’nun 114/1-c maddesine göre, görevsizlik nedeniyle HMK’nun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davanın HMK’nun 114/1-c maddesi delaleti ile 115/2. Maddesi gereğince davanın usulden (görev yönünden) REDDİNE, görevli Mahkemenin Bursa İş Mahkemeleri olduğuna,
Karar kesinleştiğinde ve HMK’nun 20. Maddesinde öngörülen iki (2) haftalık kesin süre içerisinde müracaat edilmesi halinde dosyanın görevli Bursa İş Mahkemesine gönderilmesine, kesinleşmeye mütakip süresi içerisinde gönderme talebinde bulunulmadığında dosya üzerinden davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin hatırlatılmasına,
Yargılama giderlerinin esas hakkında karar verecek mahkemece değerlendirilmesine,
Dair Davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Yargı Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/06/2022

Katip …….
E-imzalıdır

Hakim …….
E-imzalıdır