Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/19 E. 2022/291 K. 21.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

……
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
BAŞKANLIĞI GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/19 Esas
KARAR NO : 2022/291

BAŞKAN : …
ÜYE :…
ÜYE :…
KATİP : …

DAVACI :…
VEKİLİ :Av. …
DAVALI :……
VEKİLİ :Av….
DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ : 05/01/2021
KARAR TARİHİ : 21/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ; Davalı aleyhine Bursa 12. İcra Müdürlüğünün 2020/… esas sayılı takip dosyasıyla icra takibi başlattıklarını, takip konusu alacağın …… Ltd. Şti. ile davacı arasında akdedilen kredi sözleşmesinden kaynaklandığını, davalının bu sözleşmede müteselsil borçlu ve kefil olduğunu, hesapların kat edilmesine rağmen borcun ödenmediğini, başlatılan takibe de haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek davalı borçluların ödeme emrine itirazların iptali ile takibin devamına ve %20′ den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; yetkili mahkemenin Bursa mahkemeleri değil Eskişehir mahkemeleri olduğunu, kefalet sözleşmesinin kanunun tanıdığı şartları taşımadığını, faiz olarak TTK ‘ daki faize ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiğini, talep edilen tutar kadar borç bulunmadığını, verilen ipoteklerin borçtan düşülmediğini, bu sebeple davanın reddi ile %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava Bursa 12. İcra Müdürlüğünün 2020/… sayılı takip dosyasında davalı borçluların ödeme emrine itirazlarının iptali istemine ilişkindir.
Takip konusu alacağın dava dışı şirket ile banka arasındaki kredi sözleşmesinden kaynaklandığı, davalıların bu kredi sözleşmesinde müteselsil kefil olduğu görülmektedir.
Dosya bankacı bilirkişiye tevdi edilerek davacı banka kayıtlarında inceleme yapılmıştır.
Takibe konu alacağın hesaplaması yapılırken Yargıtayın bu konuda koymuş olduğu kurallar çerçevesinde, alacağın kat tarihi itibariyle kayıtlardan tespit edilmesi, kat tarihinde bulunan alacağa temerrüt tarihine (kat ihtarının borçluya tebliği ile verilen sürenin sonu) kadar akti faiz ve ferîleri uygulanmalı, temerrüt tarihi itibariyle bulunan akti faiz ve ferîleri kapitalize edilerek temerrüt tarihinde borçlunun sorumlu olacağı asıl alacak tespit edilmelidir. Bu safhadan sonra temerrüt tarihinden icra takip tarihine kadar, daha önce belirlenen asıl alacağa temerrüt faizi ve ferîleri (Kaynak kullanım destekleme fonu hariç) uygulanmalı ve takip tarihinde talep edilebilecek asıl alacak ile birlikte temerrüt faizi miktarı ve ferîleri ayrı ayrı tespit edilmelidir. Bulunacak bu rakam alacaklı bankanın borçludan takip tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarıdır. Şayet kat tarihi, temerrüt tarihi ve takip tarihi itibariyle hesaplanan bu miktarlar alacaklının taleplerinden fazla ise talep dikkate alınarak miktarlar belirlenmelidir.
Buna göre hazırlanan denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporuna göre davacı bankanın takipte davalı borçlulardan 1.333.794,37 TL asıl alacak üzerinden 98.304,45 TL işlemiş faiz, 4.930 ,22 TL BSMV, olmak üzere toplam 1.437.329,04 TL alacaklı olduğu belirlenmiştir. Asıl alacağa dava tarihinden itibaren yıllık %28,60 oranında temerrüt faizi uygulanmalıdır.
Kefile tebligat yapılamadığı ancak asıl borçlu için tebligatın yapılmış olduğu, asıl borçlunun temerrüdünden kefilin de kefalet limitleri dahilinde sorumlu olduğu, kefalet limitinin 30/05/2014 tarihli sözleşmede 3.000.000,00 TL, 06/09/2018 tarihli sözleşmede 7.000.000,00 TL tutarında olduğu, takibe konu alacak tutarının kefalet limiti içerisinde kaldığı anlaşılmaktadır. Davalı kefaleti dolayısıyla yukarıda belirtilen borç tutarından sorumludur.
Davacının takipten sonra davadan önce yapmış olduğu ödemelerin takibe konu alacaktan mahsubu gerekmektedir. Zira dava tarihi itibariyle davacının takipte ne miktarda alacaklı olduğunun tespiti gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu uzunca süredir takipten sonra davadan önce yapılan ödemeler için davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığını kabul etmektedir. Hukuk Genel Kurulu 22.11.2018 tarih, 2017/19-822 Esas – 2018/1754 Karar sayılı ilamında; “Ödemelerin alacaktan mahsubunda ise; takip tarihinde belirlenen asıl alacak, temerrüt faizi ve ferîleri toplamından mahsubu öncelikle Borçlar Kanunu hükümleri dikkate alınarak temerrüt faizinden yapılacaktır. Bir başka deyişle, her bir ödeme tarihine kadar takip tarihinde belirlenen asıl alacağa temerrüt faizi ve ferîleri uygulanıp bulunan ve takip öncesi işleyen temerrüt faizi toplamından ödemenin düşülmesi, fazlası var ise asıl alacaktan mahsup edilerek belirlenecek olan asıl alacak miktarı bulunmalıdır. Bu uygulama her bir ödeme için ayrı ayrı yapılmak zorundadır. Bu şekilde yapılan hesaplamaya göre son ödemeden sonra dava tarihine kadar hesaplanacak temerrüt faizi ve ferîleri ile birlikte alacaklının dava tarihindeki alacağı tespit edilmelidir. Tüm bu tespitlerden sonra mahkemece itirazın iptali davasında, itiraz üzerine icra takibi durduğundan takibin devamına dava tarihi itibariyle belirlenen miktar üzerinden imkân sağlayacak şekilde hüküm kurmak ve icra inkâr tazminatının da bu miktar gözetilerek değerlendirilmesi gereklidir. Dosya içerisinde yer alan 21.03.2011 tarihli bilirkişi raporunda, davalının 01.10.2009 ve 06.11.2009 tarihinde yapması gereken ödemeleri vadesinden sonra yapması nedeniyle, vade tarihleri ile ödeme tarihleri arasında geçen süre yönünden faiz borcu yönünden hesaplama yapılmış, Özel Dairenin bozma kararı sonrasında alınan 30.05.2013 tarihli bilirkişi raporunda ise “Borç ikrarı ve ödeme taahhüdü” belgesinin imzalandığı 01.09.2009 tarihi itibariyle alacak miktarı belirlenmiş, takip tarihi itibariyle davacı bankanın alacağı tespit edilmemiştir. Hâl böyle olunca Yerel Mahkemece, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda ve yukarıda açıklanan ilkeler gözetilerek takip tarihi itibariyle alacak miktarı belirlenip takipten sonra ancak dava açılmadan önce yapılmış kısmi ödemeler yönünden dava açılmasında, davacı tarafın hukuki yararının bulunmadığına işaret eden ve Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyularak karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” görüşünde olduğunu ortaya koymuştur.
Davacı takip talebinde TBK ‘ nun 100. Maddesi hükümlerine göre yapılan ödemelerin öncelikle mahsubu temerrüt faizinden yapılacaktır. Bir başka deyişle, her bir ödeme tarihine kadar takip tarihinde belirlenen asıl alacağa temerrüt faizi ve ferîleri uygulanıp bulunan ve takip öncesi işleyen temerrüt faizi toplamından ödemenin düşülmesi gerekçektir. Arta kalan tutar var ise asıl alacaktan mahsup edilecek ve bu şekilde asıl alacak miktarı belirlenecektir. Bu uygulama her bir ödeme için ayrı ayrı yapılarak yapılan hesaplamaya göre son ödemeden sonra dava tarihine kadar hesaplanacak temerrüt faizi ve ferîleri ile birlikte alacaklının dava tarihindeki alacağı tespit edilmelidir. Çünkü davacının takipten sonra davadan önce yapılan ödemelerin takip talebinde gösterilen ferilerden düşümü yapılıp arta kalan asıl alacaktan düşülecek olur ise Hukuk Genel Kurulunun yeknesak içtihatlarında da belirlediği üzere davadan önce yapılan ödemelerde davacının hukuki yararı olmadığından takip tarihinden ödeme tarihine kadar işleyen faizlere mahsup yapılmadan asıl alacaktan mahsup yapıldığında alacaklının takip sonrası işleyen faizi dikkate alınmayacağı gibi mahkeme kararının infazı icra müdürlüğünce ilamda bildirilen tutarlar üzerinden yapılacağından takip sırasında işleyen faizlerden mahsup yapılmadığı için takip talebindeki asıl alacaktan daha fazla mahsup yapılması davacı alacaklının fazla mahsup yapılan tutar kadar asıl alacağının her bir ödeme tarihine kadar işleyen faiz ve bunun ferisi olan BSMV’lerin dikkate alınmayarak hak kaybına neden olması sonucunu doğuracaktır.
Bu sebeple; takipten sonra davadan önce yapılan her bir ödeme için ödeme tarihine kadar takipte işleyen faiz ve feriler bulunmalı bu faiz ve feriler takip talebinde gösterilen faiz ve ferilere eklenmeli, bunların toplamından ödeme tutarları mahsup edilerek şayet bundan sonra arta kalan bir ödeme tutarı varsa bu kalan tutarın asıl alacaktan mahsubu yapılarak bakiye kalan asıl alacak bulunmalı, son ödeme tarihinde bakiye kalan bu asıl alacağa son ödeme tarihinden dava tarihine kadar temerrüt faizi ve BSMV alacağı hesaplanarak dava tarihi itibariyle davacının bakiye kalan asıl alacak, temerrüt faizi alacağı ve BSMV alacağı bulunarak hüküm altına alınmalıdır.
Bu şekilde hesaplama sonucu oluşan asıl alacağa hangi tarihten itibaren temerrüt faizi ve BSMV uygulanması gerektiği de belirlenmelidir. Buna göre; dava tarihi itibariyle alacak belirlenirken son ödeme tarihinden kalan asıl alacağa bu tarihten dava tarihine kadar temerrüt faizi ve BSMV hesaplanarak hüküm buna göre kurulduğundan bakiye kalan asıl alacak için temerrüt faizi de mahkeme kararında dava tarihinden itibaren uygulanması şeklinde belirlenmelidir.
Takipten sonra davadan önce yapılan ödemeler bu şekilde dikkate alınıp bakiye kalan asıl alacak için de dava tarihinden itibaren temerrüt faizi ve BSMV uygulandığında eksik hesaplama söz konusu olmayacaktır.
Eldeki davada davadan sonra da bir kısım ödemeler yapılmıştır ancak bu ödemelerin icra müdürlüğünde infazda nazara alınması gerekmektedir. Bu nedenle davadan sonra 12/01/2021 tarihinde yapılan 858,20 TL ödemenin, 11/02/2021 tarihinde yapılan 1,051,00 TL ödemenin , 20/04/2021 tarihinde 7.500,00 TL’nin, 21/05/2021 tarihinde 1,00 TL ödemenin , 21/05/2021 tarihinde 8.592,19 TL ödemenin, 14/06/2021 tarihinde 1.052,00 TL ödemenin 29/07/2021 tarihinde 2.575,00 TL ödemenin , 29/07/2021 tarihinde 2.574,00 TL ödemenin 13/08/2021 tarihinde 2.575,00 TL ödeminin 07/10/2021 tarihinde 2,574,00 TL ödemenin 07/10/2021 tarihinde 2.575,00 TL ödemenin , 11/11/2021 tarihinde 2.574,00 TL ödeminin 08/12/2021 tarihinde 2.574,00 TL ödemenin 03/11/2022 tarihinde 1.591,00 TL ödemenin icra müdürlüğünde infazda nazara alınması gerekmektedir.
Alacak likit olduğundan asıl alacağın %20’si tutarında icra inkar tazminatının davalı borçlulardan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ ile, Bursa 12. İcra Müdürlüğünün 2020/… sayılı dosyasında davalının ödeme emrine itirazının KISMEN İPTALİNE,
2-Takibin 1.333.794,37 TL asıl alacak üzerinden 98.304,45 TL işlemiş faiz, 4.930 ,22 TL BSMV, olmak üzere toplam 1.437.329,04 TL üzerinden, asıl alacağa dava tarihi olan 05/01/2021 tarihinden itibaren yıllık %28,60 oranında temerrüt faizi ve faize %5 BSMV uygulanmak suretiyle icra giderleri ve vekalet ücreti ile birlikte DEVAMINA,
3-Davadan sonra 12/01/2021 tarihinde yapılan 858,20 TL ödemenin, 11/02/2021 tarihinde yapılan 1,051,00 TL ödemenin , 20/04/2021 tarihinde 7.500,00 TL’nin, 21/05/2021 tarihinde 1,00 TL ödemenin , 21/05/2021 tarihinde 8.592,19 TL ödemenin, 14/06/2021 tarihinde 1.052,00 TL ödemenin 29/07/2021 tarihinde 2.575,00 TL ödemenin , 29/07/2021 tarihinde 2.574,00 TL ödemenin 13/08/2021 tarihinde 2.575,00 TL ödeminin 07/10/2021 tarihinde 2,574,00 TL ödemenin 07/10/2021 tarihinde 2.575,00 TL ödemenin , 11/11/2021 tarihinde 2.574,00 TL ödeminin 08/12/2021 tarihinde 2.574,00 TL ödemenin 03/11/2022 tarihinde 1.591,00 TL ödemenin icra müdürlüğünde infazda nazara alınmasına,
4-1.437.329,04 TL’nin %20’si tutarındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
5-Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
6-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 98.183,95 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Davacı tarafça yapılan 870,50 TL yargılama giderinin kabul ret oranına göre 668,00 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 83.106,52 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
9-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 38.878,29 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine,
Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Yargı Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.21/03/2022

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza