Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1330 E. 2023/181 K. 07.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

….
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/1330 Esas
KARAR NO : 2023/181

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – ….
VEKİLİ : Av. …..
DAVALI : … -….

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/12/2021
KARAR TARİHİ : 07/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili …, davalı borçlu …’e elektronik parça satış hizmeti verdiğini, taraflar arasında süregelen bu ticari ilişki neticesinde cari hesap oluştuğunu, davaya konu ilamsız icra takibinin gerekçesini işbu cari hesap alacağı oluşturduğunu, oluşan cari hesaptan kaynaklı olarak davalı tarafın müvekkilinin 10.190,09 TL borcu bulunduğunu, müvekkil şirket davalının talep ettiği malzemeleri borçluya teslim etmiş, faturalarını düzenlediğini, davalı tarafça son olarak 12.12.2019 tarihinde bakiye borçla ilgili kısmi ödeme yapılmış ve sonrasında kalan miktarla ilgili herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalı taraf her ne kadar borçlarının olmadığını iddia etmekte ise de, dilekçemiz ekinde bulunan faturalar ve şirket ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde davalı tarafın müvekkil şirkete borçlu olduğu iddiamız ispatlanacağını, davalı tarafla yapılan görüşmeler sonuçsuz kalmış ve cari hesap alacağı tahsil edilemediğini, bunun üzerine müvekkil şirket tarafından Bursa 13. İcra Müdürlüğü’nün 2021/… E. sayılı dosyasıyla davalı yana karşı ilamsız icra takibi başlatıldığını, borçlu taraf ise yapılan icra takibine haksız olarak itirazda bulunmuş ve dosyanın durmasına sebebiyet verdiğini, Dava Şartı Arabuluculuk ile ilgili başvuruda bulunulmuş ve 12.11.2021’de Arabulucu eşliğinde toplanılmış ve neticesinde anlaşma sağlanamadığını, davalı yan tarafından yapılan haksız itiraz sebebi ile müvekkil zarara uğradığını, dava konusu olayda davalı borçlunun kötüniyetli olduğu son derece açık olmakla birlikte borçlu itirazında takdiren kötüniyetli olmasa dahi alacaklı müvekkilin alacağını zamanında tahsil edememiş olmasından dolayı uğradığı hak mahrumiyetini gidermek yasal zorunluluk olduğunu, uğranılan zararı gidermek amacıyla konusu likit bir para alacağı olan bir borcun ödenmemesi sebebiyle açılacak itirazın iptali davalarında davacı yana, alacağının tahsilini durdurmak veya geciktirmek amacıyla yapılan itiraz sebebiyle icra inkar tazminatı isteme hakkı verilmiş olduğu bu yöndeki Yargıtay kararlarıyla da sabit olduğunu, “… İcra inkâr tazminatının yasaya konulmasından amaç, borçlu miktarını bilebilecek veya borç miktarını tayin edebilecek durumda olan borçlunun ödeme emrine icrada borcunu inkâr etmesini önlemektir…” ( Hukuk Genel Kurulu, 04.06.2003 Tarih, 2003/15-404 E., 2003/381 K. ), “… İtirazın iptali davalarında icra inkâr tazminatına karar verilebilmesi için usule uygun yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içinde itiraz etmesi ve alacaklının icra hâkimliğine başvurmadan alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekeceğini, söz konusu tazminat, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırım olduğunu, ayrıca takibe konu alacağın likit olması gerektiğini, borçlu tek başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacak likit olduğunu, somut olayda davacı, sattığı mal nedeniyle düzenlediği faturaya dayalı olarak icra takibi yaptığını, bu nedenle borçlu ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek durumda olduğunu, buna rağmen mahkemece icra inkâr tazminatı talebinin reddedilmesi hatalı olduğunu, Yasaya bu hükmün konuluş amacına bakıldığında da buradaki tazminatın cezalandırma amacına yönelik olmayıp alacağın tahsilini durdurmak ve geciktirmek için hareket edilmesini önlemeye yönelik olduğu anlaşılacağını, Yargıtay kararlarında da yer aldığı üzere ;” … alacaklı lehine icra inkar tazminatına hüküm olunmasındaki amacın, mücerret borçlunun itirazını cezalandırmak değil, borçlunun borçlu olduğunu ve miktarını bildiği veya bilebilecek durumda olan borcunu inkar etmesini yani takibe karşı itirazda bulunmasını önlemeye çalıştığını, burada borcunun miktarını bilmesi, subjektif bir unsur olan deruni haline göre değil aksine objektif surette yani bilebilecek…” ( Hukuk Genel Kurulu 07.06.2006 Tarih, 2006/19-295 E., 2006/341 K. ), Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere itirazın iptali davalarında icra inkâr tazminatı istenmesi karşı tarafı cezalandırmak için değil karşı tarafın alacağın tahsilini geciktirmek veya durdurmak için hareket etmesini önlemek amacıyla yasa metnine konulduğu anlaşıldığını, tüm bu nedenlerle haksız ve yasal dayanaktan yoksun olan itirazın iptali ile takibin devamına, takip çıkış bedelinin %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi tebliğ edilmiş ancak davalı tarafından savunmada bulunulmamıştır.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, Bursa 13. İcra Müdürlüğünün 2021/… sayılı icra takip dosyası, tarafların karşılıklı beyanları, yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
KANITLARIN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME :
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 67. Maddesine göre açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı tarafından ilamsız takip talebinde bulunmuştur. İcra Dairesi tarafından davalı borçluya ilamsız takiplerde ödeme emri tebliğ edilmiş ve davalı tarafından yasal süre içinde borca itiraz etmiştir.
Mahkememiz yargılaması sırasında 07/02/2023 tarihli celsede davacı vekilinin beyanında; dava konusu miktarın icra dosyasına yatırıldığını, davanın konusuz kaldığını, ancak yargılamaya sebebiyet verdiğinden vekalet ücreti ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Mahkememiz 07/02/2023 tarihli duruşmasında davalı asil beyanında; kendisinin ödeme emrindeki miktarı davacı tarafa ödeyeceğimi bildirdiğini, ancak davacı taraf kötü niyetli olarak faiz ve vekalet ücreti alabilmek amacıyla icra takibine giriştiğini, kendisinin de bu nedenle borca itiraz ettim, sonrasında işbu dava açıldığını, dava açıldıktan sonra ben yatırılan tutarı icra müdürlüğüne ödediğini, bu durum kendisinin iyi niyetli olduğunun göstergesi olduğunu, borcu ödediğinden dolayı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer yandan Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/10-1350 Esas ve 2013/1740 Karar sayılı Kararı, yine 2013/10-1860 Esas ve 2015/1451 Karar sayılı Kararında “Dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir olay nedeniyle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Böyle bir durum söz konusu olduğunda mahkemenin yargılamaya devam etmesine gerek yoktur. Bu durumda mahkemenin bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermesi gerekir. Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun ya da Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle dava konusuz kalabilir. ” konusuz kalma hallerinin sayıldığı ve dava konusu hakkın davacıya ödenmesi ile davanın konusuz kalabileceği vurgulanmıştır.
6100 sayılı HMK’ nın 331. Maddesine göre :Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.
O halde toplanan delillerden yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda, davacının açmış olduğu itirazın iptali davasında takibe konu borcun davalı tarafından ödenmiş olduğu, alacağın ödendiğinin taraflarca ikrar edildiği ve borcun ödendiği anlaşılmakla dava konusu hakkın ödeme ile konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL nispi karar ve ilam harcının peşin alınan 222,76 TL’den mahsubu ile bakiye 42,86 TL nispi karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya ödenmesine,
3-Arabuluculuk Ücret Tarifesi kapsamında Maliye Hazinesinden karşılanan arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye ÖDENMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan; posta, talimat ve tebligat gideri 71,50 TL yargılama gideri ve 179,90 TL peşin harç olmak üzere toplam 251,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı asilin yüzüne karşı, dava konusu uyuşmazlığın miktarı dikkate alınarak, HMKnun 341 maddesi gereğince 2023 yılı itibariyle kesinlik sınırının altında olduğundan kesin olmak üzere karar verildi,verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 07/02/2023

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.