Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/127 E. 2021/921 K. 08.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/127 Esas
KARAR NO : 2021/921
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. ……
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. …..
DAVA : İtirazın İptali (İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/07/2015
KARAR TARİHİ : 08/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 31/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalıya toplam 23.404,10.-TL’nın ödünç olarak verilmesine rağmen geri ödenmemesi üzerine icra takibi yapıldığını, takibe haksız olarak itiraz edildiğini belirterek Bursa 3. İcra Müdürlüğü’nün 2015/… esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının ödünç para vermediğini, davalının babası ve babasının şirketi ile davacı arasında ticari alışverişler olduğunu, davacı şirketin ortağı ile davalı arasında husumet bulunduğunu, şirket ortağı … … aleyhine davalının alacağı ile ilgili takipler bulunduğunu belirterek davanın reddine, % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe;Dava, ödünç sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan ilamsız icra takibine itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali istemidir.
Bursa 3.İcra Müdürlüğünün 2015/… esas sayılı dosyasının incelenmesinde davacının davalı aleyhine ödünç para dayanak gösterilmek suretiyle 20.05.2015 tarihinde ilamsız icra takibi başlattığı, davalı vekilinin itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Takip dosyasında 12.01.2015, 10.02.2015 ve 29.04.2015 tarihli dekontların olduğu, ödünç para açıklamasıyla davacının davalı hesabına toplam 23.400 TL havale yaptığı görülmüştür.
Dosyaya sunulan 07.11.2014 tarihli sözleşmenin taraflarının Mehmet …, … … ve davacı şirket ile … … …, davalı ve … Otomotiv Ltd.Şti olduğu, konusunun ise sözleşme tarafları arasındaki davacı 2011 ve 2014 yılları arasında satılan araç bedelleri ve yine TEB’de kullanılan kredinin 21.01.2014- 21.01.2015 arası taksitlerden doğan alacaklarından dolayı ödenmeyen müşteri çek ve senetlerden kalan bakiye ile ilgili olduğu tarafların hak ve yükümlülüklerinin düzenlendiği görülmüştür.
Dava ödünç verildiği iddia edilen paranın tahsili amacıyla başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı tacirdir. Davalı yan cevap dilekçesinde taraflar arasında zaman içerisinde ticari alış verişler olduğunu ancak kendisinin davalının davacıdan ödünç almadığını ileri sürmüştür. Gerek icra dosyasındaki havale dekontları gerek havale dekontlarındaki miktarlar gerekse dosyaya sunulan 7.11.2014 tarihli sözleşme içeriği dikkate alındığında tararflar arasındaki ilişkinin ticari iş nedeni ile olduğu kabul edilmelidir. Bu gerekçelerle Bursa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevsizlik kararının istinaf mahkemesince doğru bulunması üzerine yargılamaya mahkememizce devam edilmiştir.
Mahkememizce ödünç para açıklamasıyla davacı tarafından davalıya para gönderildiği, bu paranın gönderilmediği-çekilmediği-kullanılmadığı yönünde davalı tarafın bir savunmasının bulunmadığı, 2015 yılından bu yana ödünç para açıklamasıyla gönderilen bu paraların davalı tarafça hiçbir ihtirazi kayıt ileri sürülmeden çekilip kullanıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, Bursa 3.İcra Dairesinin 2015/… esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin kaldığı yerden devamına, asıl alacağın%20’si oranında 4.680,00.-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline dair verilen kararı, Bursa BAM 7. Hukuk Dairesi 17/12/2020 tarih 2019/1266 esas 2020/1472 karar sayılı ilamı ile kaldırılarak mahkememiz esasını almıştır.
Davacı, Bursa 3. İcra Müdürlüğü’nün 2015/… esas sayılı dosyası ile 18/5/2015 tarihinde başlattığı ilamsız icra takibi ile 23.400,00.-TL asıl alacak, 499,26.-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 23.899,26.-TL’nın tahsili için 29/04/2015 – 10/02/2015 ve 12/01/2015 tarihli dekontlara dayanarak alacağının tahsilini istemiş, davalının yetkiye ve borca itirazı üzerine takip durmuştur. Davalı icra dairesinin yetkisine itiraz etmiş ise de, asliye hukuk mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davalının yetki itirazı reddedilmiştir. Ödünç ilişkisine dayanarak para alacağının tahsili için başlatılan takiplerde davacının ikametgahı icra dairesi de yetkili olduğundan icra takibinin davacının ikametgahının bulunduğu Bursa İcra Daireleri yetkili olduğundan davalının yetki itirazı yerinde değildir.
Davacının borcun dayanağı olarak dayandığı banka dekontlarındaki havaleler ”ödünç para” açıklaması ile yapılmış, davacı da davalıya ödünç verdiği paranın ödenmediğini ileri sürmüştür.
Davacının davalının banka hesabına ödünç para açıklaması ile havale yaptığı uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, davacının söz konusu parayı borç olarak mı gönderdiği, davalıdan alınan borcun geri ödenmesi için mi gönderdiği hususundadır.
Davacının, dava konusu miktarı ödünç olarak gönderdiği yönündeki iddiası davalı tarafından kabul edilmemiş, davalı, davacının ödünç para vermediğini, davalının babası ve babasının şirketi ile davacı arasında ticari alışverişler olduğunu savunarak taraflar arasında devam eden icra dosyaları ile mahkeme dosyalarına dayanmıştır. Davalı, davaya konu paraların kendisine gönderildiğini ikrar etmiş, ancak, bunların davacı tarafından ileri sürülen nedenle değil, başka bir nedenle (mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla) gönderildiğini savunmak suretiyle, vakıanın hukuksal niteliğinin ileri sürülenden farklı olduğunu bildirmiştir.
Davalının, ikrar ettiği maddi vakıanın hukuki vasfının ileri sürülenden farklı bulunduğunu bildirmesi karşısında, somut olayda, basit (adi) veya bileşik ikrarın söz konusu olamayacağı çok açıktır. Zira, her ikisinin de temel koşulu, ileri sürülen maddi vakıanın ve onun hukuki vasfının birlikte kabul edilmiş olmasıdır. Vakıa kabul edilmekle birlikte, onun farklı bir hukuki vasıfta olduğunun ileri sürülmesi durumunda, vasıflı ikrar söz konusu olur ve bölünemez. O halde, somut olayda davalının savunması, vasıflı ikrar (gerekçeli inkâr) niteliğindedir ve bu ikrar bölünemez. Zira vasıflı ikrarda kanıtlama yükümlülüğü, ikrar eden tarafa (davalıya) değil, vakıayı ileri süren tarafa (davacıya) aittir. Bu durumda, davacı taraf, davaya konu parayı borç olarak gönderdiği yolundaki iddiasını kanıtlamakla yükümlü olup buna bağlı olarak da, davalının ödünç ilişkisi bulunmadığını kanıtlama yükümlülüğü bulunmamaktadır.
Öte yandan, Borçlar Kanunu’nun 457 vd. (TBK.nun 555 vd) maddelerinde düzenlenmiş olan havale, hukuksal nitelikçe (tıpkı onun özel biçimlerinden biri niteliğindeki çek gibi), bir ödeme vasıtasıdır. Eş söyleyişle, havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine mevcuttur. Bu yasal karinenin tersini (havalenin borcun ödenmesinden başka bir amaçla yapıldığını) ileri süren havaleci, bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür (Y. 3.HD’nin 16.4.2013 T, 2013/846-2013/6391 sy.k).
Somut olayda, davacı bu yasal karine karşısında, davalı tarafa yapılan dava konusu havalenin, davalıya borç olarak gönderildiğini kanıtlama yükümlülüğü altında olduğundan (Y 13.HD’nin 2020/844-3457 s.k.)ve dava konusu edilen miktar nazara alındığından davacı alacağının varlığını ancak 6100 sayılı HMK’nın 200. maddesine göre kesin delillerle ispatı edebilir. Davacı davalıya ödünç olarak havale gönderdiğini bildirerek borcun ödenmesini istemiş ise de, davacının dayandığı dekontlardaki açıklama paranın borç olarak gönderildiğini kesin olarak ispata yeterli olmadığından davalının savunmaları da dikkate alınarak davacıya bu konudaki kesin ve yazılı delillerini sunması için kesin verilmiş, davacı taraf bu süre içerisinde kesin ve yazılı bir delil sunmadığı gibi açıkça yemin deliline dayanacağını da belirtmediğinden aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 1.632,55-TL harçtan başlangıçta alınan 408,14-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.224,41‬-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 507,10 TL istinaf masrafı ve 189,90 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 4.080,00-TL vekalet ücretinin (daha azına hükmedilemeyeceğinden) davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
6-Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile Bursa Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/10/2021

Katip …
☪e-imzalı

Hakim …
☪e-imzalı