Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1238 E. 2022/255 K. 11.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/1238 Esas
KARAR NO : 2022/255
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : …-…- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …-…- …
VEKİLİ : Av. ……
DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/04/2021
KARAR TARİHİ : 11/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu alacağın müvekkili şirket ile borçlu kooperatif arasındaki Küçük Sanayi Sitesi 3. Etap inşaatı işine ilişkin 209.470,58 TL kesin (son) hakediş tutarını içeren 14/09/2020 tarihli faturaya dayandığını, faturanın davalı kooperatife tebliğ edeldiğini ancak 8 günlük itiraz süresi içerisinde fatura tutarı ve münderacatına itiraz edilmediğini, müvekkili şirket tarafından davalı kooperatife kesilen 14/09/2020 tarihli 209.470,58 TL bedelli kesinleşen fatura alacağının ödenmemesi nedeniyle 16/11/2020 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığını, Borçlu – davalı tarafından Orhangazi İcra Dairesi 2020/… e sayılı dosyasına borcun tamamı ve tüm ferileri bakımından itiraz edilmesi nedeniyle takibin durduğunu, 7155 sayılı kanun gereğince ticari dava şartı arabuluculuk başvurusu yapıldığını, bu sürecin anlaşmazlık ile sonuçlandığını, var ki borçlu tarafın borcun tamamına itiraz etmiş iken müvekkil şirket hesabına 21/01/2021 tarihinde 194.543,60 TL tutarında ödeme yaptığını, bu nedenlerle, icra takibine yapılan itirazın iptali ile bakiye alacak tutarı olan 14.926,98 TL üzerinden devamına, takip tutarının tamamı (212.162,26 TL) üzerinden %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, icra masraf ve faiz tutarlarının ödeme tarihleri dikkate alınarak takip tutarının tamamı üzerinden tahsiline, icra vekalet ücretinin takip tutarının tamamı üzerinden tahsiline karar verilmesini ,yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı yüklenicinin sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davacı yüklenicinin 05.11.2019 tarihinde yapılan geçici kabulde; kapı kenar saç detayları, Dış cephe panelleri alt köşe detayları, çatı yağmur suyu kaçakları, 838/2 parseldeki iki adet yangın kapısı genişletme işlemi, şebeke suyu bağlantıları, açık sahada bulunan molozların kaldırılması, SGK borcu yoktur yazısının alınması işlemlerinin yapılmadığı 22.11.2019 tarihinde davacıya bildirildiği, eksikliklerin 27.11.2019 tarihine kadar yapılması gerektiği, aksi halde davacının nam ve hesabına yaptırılacağının belirtildiğini, belirtilen eksikliklerin giderilmemesi neticesinde eksiklikler müvekkil kooperatif tarafından giderildiğini ve 11.01.2021 tarihli 14.927,00TL bedelli, GIB2021000000001 nolu fatura ile davalıya fatura edildiğini, davacının SGK borcu yoktur yazısı getiremediğini, bu nedenle Belediye’den yapı kullanma izin belgesi alınamadığını, davacının kesin kabul için davalı kooperatife müracaatının olmadığını, doğrudan haksız icra takibi yaptığını, bu nedenlerle davacının davasının reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe; Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili istemidir.
Davacı vekili taraflar arasında düzenlenen …Yapı Kooperatifi 3. Etap inşaat yapım sözleşmesine dayanarak alacak talebinde bulunmuştur. Uyuşmazlık, yüklenici olan davacı ile arsa sahibi olan davalı kooperatif arasındaki eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacının tacir, işin de davacı şirketin ticari işletmesiyle ilgili olduğu konusunda tereddüt bulunmamaktadır. Ancak, davalının kooperatif olduğu gözetildiğinde, görevli mahkemenin tayini için davalının da tacir olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 99. maddesi gereğince bu kanunda düzenlenen hususlardan doğan hukuk davaları, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava sayılır.
Ticaret mahkemelerinin görevi TTK’nun 5. maddesinde düzenlenmiş olup maddenin 1. bendinde aksine hüküm bulunmadıkça dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesinin tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu düzenlenmiştir. Bir davanın ticari dava olup olmadığı ise TTK’nun 4. maddesinde gösterilen ilkelere göre belirlenmekte olup, ticari davalar kendi aralarında mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Mutlak ticari davalar için tarafların sıfatlarına ve dava konusunun ticari işletme ile ilgili olup olmadığına bakılmazken, nispi ticari davalarda dava konusunun ticari işletme ile ilgili olup olmadığı kriter olarak kabul edilmiştir.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın sırf dava konusunun TTK’da düzenlenmesi nedeniyle ticari sayılan davalardır. Nispi ticari davalar ise her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nun 4/1. maddesine göre her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir.
Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesinde kooperatiflerin ortaklık (şirket) olduğu belirtilmiş ise de, bu ortaklığın ticari nitelikte bir ortaklık olduğu yönünde bir açıklama ve belirleme yapılmamıştır. Söz konusu maddeye göre kooperatiflerdeki amaç diğer ticaret şirketlerinden farklı olarak kazanç elde etmek ve bunu ortakları arasında paylaşmak olmayıp, ortakların ekonomik menfaatlerini, özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını iş gücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak ve gidermektir. Kooperatifler, kâr zarar amacından ziyade sosyal yönü ağır basan ortaklıklardır. Bu tanıma göre kooperatiflerin tacir kabul edilmesi ve tacir sıfatının sonuçlarıyla sorumlu tutulması mümkün değildir.
6102 sayılı TTK’nın 124/1. maddesinde kooperatifler, ticaret şirketleri arasında sayılmış ise de, aynı maddenin 2. bendinde kooperatifler “şahıs şirketleri” ve “sermaye şirketleri” arasında gösterilmemiştir. TTK’nun 124. maddesinin 1 ve 2. bentleri ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesi birlikte değerlendirildiğinde kooperatiflerin ticaret şirketi olmadığı, sosyal niteliği ağır basan kendine özgü bir ortaklık olduğu anlaşılmaktadır. Benzer hükümler, 6762 sayılı eski TTK’nunda da bulunmasına rağmen Yargıtay’ın kararlılık kazanan uygulamasında kooperatifler tacir olarak kabul edilmemiştir. ( Y. 15.HD’nin 2017/360 – 2018/3222; 2016/3403 -2017/2752 : 2017/96 -2018/2989 s.k., 23.HD’nin 2015/1147 -2016/3470; 2016/2388 -2019/236 s.k.)
Somut olayda; uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemeleri’nde görüleceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Davalı kooperatifte tacir niteliği taşımadığından, dava konusu da kanunda özel olarak düzenlenen hallere girmediğinden, 6102 sayılı TTK’nun 4/1. maddesi hükmünce davayı ticari dava saymak ve asliye ticaret mahkemesini görevli kabul etmek mümkün değildir.
Görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olduğundan ve göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan; taraflarca ileri sürülmese dahi resen dikkate alınması gerektiğinden; işin esası incelenmeksizin davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Orhangazi 1.Asliye Hukuk Mahkemesi, mahkememize dava dosyasını Ticaret Mahkemesi sıfatıyla gönderdiğinden aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın HMK’nun 114/1-c maddesi delaleti ile 115/2. Maddesi gereğince davanın usulden (görev yönünden) REDDİNE, görevli Mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna,
Karar kesinleştiğinde ve HMK’nun 20. Maddesinde öngörülen iki (2) haftalık kesin süre içerisinde müracaat edilmesi halinde dosyanın görevli Orhangazi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, kesinleşmeye mütakip süresi içerisinde gönderme talebinde bulunulmadığında dosya üzerinden davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin hatırlatılmasına,
Yargılama giderlerinin esas hakkında karar verecek mahkemece değerlendirilmesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Yargı Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/03/2022

Katip …
E-Imzalıdır.

Hakim …
E-Imzalıdır.