Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1136 E. 2022/863 K. 20.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

……
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/1136
KARAR NO : 2022/863

HAKİM : ……
KATİP :……

DAVACI : ……
VEKİLLERİ : Av. ……
Av…….
DAVALI :……
VEKİLİ : Av. ……
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 02/05/2017
KARAR TARİHİ : 20/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 31/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava dilekçesinde özetle; 02/05/2007 tarihinde sürücü … … ‘ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı traktör ile Bursa ili Osmangazi ilçesi Ovaakça Su Deposu mevkiinde tarlayı sürmekte iken traktörün bahçe kenarına devrilmesi sonucu traktörün altında kalması nedeni ile ölümlü maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, söz konusu kazada müvekkili … …’ın desteği olan … …’ın hayatını kaybetmiş olup bu kaza nedeni ile desteğe veya hut müvekkiline atfedilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığını, dava konusu kazaya karışan … plaka sayılı aracın kaza tarihi itibari ile geçerli herhangi bir ZMMS sigortası bulunmadığından güvence hesabı yönetmeliğinin 9/1-b maddesi uyarınca “Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dahilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için güvence hesabına başvurulabileceği” düzenlemesi gereği ve meydana gelen kazanın KTK uygulamasında Karayolu ile bağlantılı olan bir alanda meydana gelmesi nedeni ile KTK hükümleri gereği güvence hesabının sorumluluğu nedeni ile güvence hesabına karşı müracatta bulunduklarını, güvence hesabı tarafından müvekkili tarafından yapılan 20/04/2017 tarihli başvuruya yasal süre içerisinde olumlu ya da olumsuz herhangi bir cevap verilmediğini, netice itibari ile müvekkili … …’ın eşi … …’ın desteğinden yoksun kalması nedeni ile şimdilik 5.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalı güvence hesabından tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Cevap dilekçesinde özetle; davanın zaman aşımına uğradığını, 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 14. Maddesi uyarınca ve anılan yasaya dayanılarak çıkartılan Güvence Hesabı yönetmeliğinin ilgili maddesi uyarınca motorlu araç kazalarından doğan zararların tazminine ilişkin taleplerin zarar görenin zarar ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl olup trafik kazasına sebebiyet veren fiilin cezayı gerektirmesi durumunda ise ceza zaman aşımının uygulanacağını, davaya konu olan trafik kazasının gerçekleşme tarihinin 02/05/2007 tarihi iken müvekkili kurum aleyhine açılan davanın ise işbu ceza zaman aşımı ve de uzamış ceza zaman aşımı süreleri geçtikten sonra açıldığını, ceza zaman aşımı süresinin 8 yıl olup, davacı tarafça iş bu sürenin de geçirildikten sonra açıldığını, öncelikle davanın zaman aşımı nedeni ile reddine karar verilmesi ile davanın esasına ilişkin diğer beyan ve itirazlarını dilekçesi ile bildirmiştir.
Deliller;
Bursa SGK İl Müdürlüğü’ne ve Güvence Hesabı’na yazılan müzekkereye cevap verildiği cevabi yazının dosya arasında olduğu anlaşılmaktadır.
Aktüerya Bilirkişi raporunun sonuç kısmı “a)Kazalının gerçek zararının TRH 2010 Tabloları dikkate alınarak hesaplanması
neticesinde;
poliçe limiti dikkate alındığında talebinin Eş … …’in 38.192,73 TL, İnci
…’ın talep tavanının 3.100,34 TL ve Fatih …’ın 3.155,39 TL talep tavanı olacağı,
b)PMF 1931 Tabloları dikkate alınarak yapılan hesaplama neticesinde;
poliçe limiti dikkate alındığında talebinin Eş … …’in 34.868,43 TL, İnci
…’ın talep tavanının 3.3.674,13 TL ve Fatih …’ın 3.739,38 TL talep tavanı olacağı, c)Davalının poliçe limiti olan 60.000,00 Tl. ile sorumlu olacağına ve müracaat tarihinden
itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline,müracaat tarihinin tespit edilememesi halinde dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili görüş ve kanaatidir” şeklindedir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ, HUKUKİ KABUL VE GEREKÇE
Dava, zorunlu trafik sigortası bulunmayan araç işleteni olan sürücüsünün, tek taraflı trafik kazasında ölümü dolayısıyla, işleten mirasçısı davacı tarafından, davalı Güvence Hesabı’na karşı ileri sürdüğü destekten yoksun kalma tazminatı talebine yöneliktir.
İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olacaktır. KTK m.91 gereğince m.85/1’deki sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğu getirilmiştir. Zorunlu mali sorumluluk sigortasının yaptırılmaması durumunda, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu 14. maddesi gereği, zorunlu mali sorumluluk sigortasının kaza tarihindeki limitleri dahilinde, işletenin üçüncü kişilere karşı sorumluluğu Güvence Hesabı tarafından karşılanacaktır.
2918 sayılı KTK 92/b maddesi gereğince, gerek işletenin gerekse eylemlerinden sorumlu olduğu araç sürücüsünün, eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin ölüm veya yaralanmaları hâlinde bundan kaynaklanan zararlarının zorunlu sigorta kapsamında olduğu kabul edilmelidir.
Eldeki davada, işletenin kendisine ait aracı sevk ve idare ettiği sırada tam kusuruyla meydana gelen kazada ölümü sonucu onun desteğinden yoksun kalınması davanın sebebini teşkil etmekte, işletenin eşi, işletenin kendi sigortacısının olmadığını belirterek davalı Güvence Hesabı’ndan ZMMS kapsamında destekten yoksun kalma tazminatı istemektedir.
Destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu hâlde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir.
Davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talebine dayanak olarak gösterdikleri zarar; işletenin ve sürücünün ölümü sonucunda meydana gelmekle birlikte işleten ve sürücü üzerinde doğan bir zarardan ayrı ve salt onun desteğinden yoksun kalınması olgusuna dayalı, mirasçılık sıfatıyla bağlı olmaksızın uğranılabilen bir zarardır. Böyle bir zararın işletenin ve dolayısıyla sürücünün kendisinin sahip olacağı hakla bir ilişkisi olmadığı gibi, doğrudan işletenin ve sürücünün zararıyla bağlı ve onunla sınırlı bir zarar da değildir. İşletenin ve sürücünün ölümü, zararı doğuran olay olmakla birlikte, zarar doğrudan üçüncü kişi durumundaki destekten yoksun kalanlar üzerinde oluşmuştur. Buradaki zarar, mirasçıların salt bu sıfatla devraldıkları murislerinin uğradığı ve ondan intikal eden bir zarar da değildir.
Bu durumda, aracı kullanan işletenin tam kusuruyla meydana gelen kazada, işletenin ölümü nedeniyle talep edilen destek zararının ölenin değil, üçüncü kişi durumundaki destek tazminatı isteklilerinin zararı olduğu kabul edilmelidir. (Yargıtay HGK 16.06.2020 tarih ve 2020/17-111 E., 2020/422 K. sayılı ilam)
Destekten yoksun kalma tazminatına dayanak teşkil eden hak, desteklerinin ölümü nedeniyle destekten yoksun kalan sıfatıyla doğrudan kendileri üzerinde doğan zarardır. Bu zarardan doğan hak desteğe ait olmadığına göre, onun kusurunun bu hakka etkili olması da düşünülemez. İşletenin ve şoförün, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, davacıların hakkına, desteklerinin kusurunun olması etkili bir unsur olarak kabul edilemeyeceğinden, destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi olanaklıdır.
Sorumluluk sigortasının yaptırılmaması durumunda 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 14. maddesi gereği, zorunlu mali sorumluluk sigortasının kaza tarihindeki limitleri dâhilinde işletenin üçüncü kişilere karşı sorumluluğunu Güvence Hesabı karşılayacağından, Güvence hesabının hukuken ödediği tazminatı davacıdan rücu etmesi yukarıda açıklanan gerekçeye göre olanaklı olmadığından, 6098 sayılı TBK 135 maddesi kapsamında alacaklılık ve borçluluk sıfatlarının birleştiğinden söz edilemeyecektir.
Davacının ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtığı ve ölüm nedeniyle doğrudan davacı üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacıya yansıtılamayacağı, dolayısıyla araç sürücüsünün tam kusurlu olması halinde dahi desteğinden yoksun kalan davacıyı etkilemeyeceği kabul edilmelidir. 2918 sayılı KTK, kazanın meydana geldiği tarihte geçerli olan Karayolları Trafik Kanunu, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu ve Yönetmelik hükümlerine göre zorunlu trafik sigortası limitleri dahilinde sorumluluğu üstlenen davalı Güvence Hesabı, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığı ve olayda işleten veya sürücü tam kusurlu olsalar bile, destekten yoksun kalan davacının da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğu gözetilerek; davacının davalıdan destek yoksun kalma tazminatı talep etmesi olanaklıdır.
Davaya konu trafik kazasının meydana geldiği yerin, kara yoluna sınırı olan yer olmakla, 2918 sayılı KTK 2. maddesi gereğince karayolu bağlantısı olduğundan kazanın meydana geldiği yer karayolu sayılan yerlerdendir. Bu nedenle meydana gelen zarar teminat kapsamındadır. (Aynı yönde, Yargıtay 17 HD 2014/5898 E., 2015/14368 K.sayılı ilam).
Mahkememizin 2017/605 Esas ve 2017/1023 Karar sayılı ilamı ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, kararı davacı vekilinin istinaf etmesi sonrasında Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 2018/92 Esas ve 2018/577 Karar sayılı ilamı ile mahkememiz kararı, zamanaşımının dolmadığı gerekçesi ile kaldırılmıştır.
Kaldırma kararı sonrasında hesap bilirkişisinden rapor aldırılmış, davacı vekilince rapor sonrasında bedel artırım dilekçesi verilmiş, akabinde trafik sigortası limitleri dahilinde ek rapor aldırılmış ve raporda davacının 60.000,00 TL talep edebileceği raporda belirtilmiştir. Mahkememizce ek rapor doğrultusunda 60.000,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. İşbu karar davalı vekilince istinaf yoluna taşınmış, ancak davacı vekili kararı istinaf etmemiş sadece davalının istinafına cevap vermiştir. İstinafa cevap dilekçesine de bakıldığında davacı yanın katılma yolu ile kararı istinaf etmediği görülmektedir. Davalının istinafı üzerine, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 2021/132 Esas ve 2021/210 Karar sayılı ilamı ile mahkememiz kararı, hak sahipleri arasında garameten paylaştırma yapılmadığından kaldırılmıştır.
Kaldırma kararı sonrasında mahkememizce TRH 2010 ve PMF 1931 tablolarına göre iki ihtimali de gözetir aktüerya raporu aldırılmıştır. Raporda garameten hak sahipleri arasında paylaştırma yapılmıştır. Garameten paylaşım sonucunda; TRH 2010’a göre davacının 38.192,73 TL talep edebileceği, PMF 1931’e göre ise 34.868,43 TL talep edebileceği hesaplama sonucunda tespit edilmiştir.
Görüldüğü üzere TRH 2010 yaşam tablosuna göre davacının talep edebileceği miktar daha fazladır ve istinaf kaldırma ilamında TRH 2010 yaşam tablosuna göre hesaplama yapılması gerektiği belirtilmiştir. Yukarıda ifade edildiği üzere; mahkememizin ilk ilamında davanın zamanaşımı ile reddine karar verilmiş ve bu kararı davacı istinaf etmiştir. Mahkememizin ikinci ilamında ise garameten paylaştırma yapılmadan karar verilmiş ve bu kararın dayanağı olan bilirkişi raporunda PMF 1931 yaşam tablosuna göre hesaplama yapılmıştır. PMF 1931 tablosuna göre yapılmış olan hesaplamayı davacı yan istinaf etmemiştir, kaldırma kararı sonrasında davacının ikinci ilamı istinaf etmemesi sebebiyle davalının usuli kazanılmış hakkı ortaya çıkmaktadır. Başka bir deyişle davacının ikinci ilamı istinaf etmemesi sebebiyle TRH 2010 ve PMF 1931 tablolarına göre garameten yapılacak paylaştırma sonrasında davalının lehine olan PMF 1931 yaşam tablosundaki hesaplamanın kabul edilmesi gerekmektedir. Mahkememizce davalının usuli kazanılmış hakkı gözetilerek aktüerya raporundaki PMF 1931 yaşam tablosuna göre karar verilmiş ve 34.868,43 TL’nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davanın kısmen kabulüne karar verilmekle; karar ve ilam harcının bakiye kalan kısmının davalıdan alınmasına ve davacının yatırdığı peşin harç ile tamamlama harcının da davanın kabul ve ret oranına dahil edilmeksizin davalıdan alınmasına karar verilmiş (Aynı yönde Yargıtay 15. HD 2014/6000 Esas ve 2015/1917 Karar, 1. HD 2022/4254 Esas ve 2022/5196 Karar, 12. HD 2021/12901 Esas ve 2022/7329 Karar) ve vekalet ücreti ile sair yargılama giderlerine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve yasal gerekçesi izah edildiği üzere;
1-Davanın Kısmen Kabulü ile; 34.868,43 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Hüküm tarihi itibariyle alınması gereken 2.381,86 TL karar ve ilam harcından; 31,40 TL peşin harç ve 188,00 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 2.162,46 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak, hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL peşin harç ve 188,00 TL tamamlama harcı toplamı olan 219,40 TL’nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 31,40 TL başvurma harcı, 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 839,15 TL tebligat, müzekkere ve bilirkişi gideri olmak üzere toplam 956,25 TL yargılama giderinden; davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 555,67 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 30,00 TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 151,30 TL yargılama giderinden; davanın kabul ret oranına göre hesaplanan 63,37 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT m.13 hükümlerine göre hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,

7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT m.13 hükümlerine göre hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
8-HMK m.333 gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
9-Gerekçeli kararın talep halinde taraflara tebliği ile tebliğ giderinin eksik olması halinde giderin talepte bulunandan alınmasına,
Dair; taraf vekillerinin yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 20/09/2022

Katip ……
¸e-imzalıdır

Hakim ……
¸e-imzalıdır