Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/11 E. 2023/266 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/11 Esas
KARAR NO : 2023/266

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – T.C.N…. …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … – …
Av. … – [16356-53662-…] UETS

DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/12/2015
KARAR TARİHİ : 16/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili beyanlarında; davalı alacaklının davacı aleyhine Bursa 14. İcra Müdürlüğünün 2014/… esas sayılı dosyası üzerinden 05/03/2014 tanzim ve 30/09/2014 vade tarihli 213.594,20 TL meblağlı senede dayalı icra takbi yürüttüğünü, takip dayanağı senedin davacının ticari işletmesi olan Burak Ticaret Ezme Yem Gübre Zahirecilik – … kaşesi ile alacaklıya verilmiş teminat senedi olduğunu, davacının davalıya borcunun olmadığını,senet muhteviyatının sonradan ve herhangi bir hukuki dayanağı olmaksızın davalı tarafça doldurulduğunu her ikiside tacir olan taraflar arasında bu borcun varlığını haklı gösterecek hiç bir olayın mevcut olmadığını,davacının davalının bu haksız takibini sonlandırmak için iş bu davanının açılıdığını belirterek dava konusu senetten davacının borçlu olmadığının tespitine ,% 20 den az olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili beyanlarında; taraflar arasında 05/03/2014 tarihli sözleşme imzalandığını, davacının 500.000 kg domatesi üretip davalı şirkete satış yapacağını, bu kapsamda davalıya 8.000,00 TL tutarında yardım yapıldığını, ancak davacının sezon başladıktan sonra defalarca uyarılmasına rağmen taahhüt ettiği domatesleri teslim etmediğini, davalının zarara uğratıldığını, yapılan sözleşmenin 7.1 maddesine göre üreticiye evvelce ödenen ayni ve nakdi avansların bedelinin, avansların verildiği tarihten itibaren Merkez Bankası reeskont faizi, taahhüt ettiği domatesin ürün miktarından eksik teslim edildiği takdirde eksik teslim miktarının bedelinin iki katı tutarında cezai şart bedelini alıcıya nakit olarak ödeneceğinin kararlaştırıldığını, taraflar arasında yapılan sözleşmeye göre domatesin net kg fiyatının 0,2055942 TL olduğunu,( 2 katı 500.000 x 0,2055942 TL ) = 205.594,20 TL cezai şart bedeli borcunun olduğunu, davacıya ödenen 8.000,00 TL nakdi yardım bedeli olmak üzere toplam 213.594,20 TL borcunun bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe :
Dava ve uyuşmazlığın; davalı alacaklının davacı aleyhine Bursa 14. İcra Müdürlüğünün 2014/… esas sayılı dosyası üzerinden 05/03/2014 tanzim ve 30/09/2014 vade tarihli 213.594,20 TL meblağlı senedin taraflar arasındaki sözleşmenin teminatı olarak verilen senet olup olmadığı, davalının bu sözleşme kapsamında icra takibine konu senetten dolayı davacıya borçlu olup olmadığı hususunda açılmış menfi tespit davasıdır.
Mahkememizce daha önceden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davaya konu senet dolayısıyla davacının davalıya 205.594,20 TL tutarında borçlu olmadığı tespit edilmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi tarafından mahkememiz kararı taraflar arasındaki sözleşmedeki cezai şart maddesi dikkate alınarak karar verilmesi gerekçesi ile kaldırılmıştır.
Davaya konu senet kambiyo senedi niteliğindeki bonodur. Davacı bu senedin teminat senedi olduğunu ileri sürmektedir. Kural olarak kambiyo senedine karşı onun hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıran yahut etkisini azaltan her türlü iddia yazılı delil ile ispatlanmalıdır. Davacı da bu kapsamda senedin teminat senedi olduğunu bu sebeple borcun bulunmadığını ispatlamalıdır.
Davalı taraf taraflar arasında 05/03/2014 tarihli yetiştirme sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme kapsamında 100 dekar dikim alanında 500.000 kg domates üretimi yapılıp sözleşmede belirlenen fiyat üzerinden davalıya satılacağını, 8.000,00 TL avans bedeli ödemesi yapıldığını, ancak sözleşmeye aykırı olarak 500.000 kg domatesin davalıya teslim edilmediğini bu sebeple sözleşmenin 7.maddesinde ki cezai şartın uygulanması gerektiğini buna göre 205.594,20 TL cezai şart nedeniyle 8.000,00 TL gönderilen havale dolayısıyla (avans ödemesi) 213.594,20 TL tutarında davacıdan alacaklarının bulunduğunu belirtmiştir.
Her kambiyo senedinin altında bir temel ilişki bulunmaktadır. Somut uyuşmazlıkta da temel ilişki 05/03/2014 tarihli yetiştirme sözleşmesidir. Davacı tarafın sözleşmeye aykırı davranarak 500.000 kg domates verme yükümlülüğünü yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Buna göre sözleşmenin 7.maddesinin cezai şart hükmü uygulanmalıdır. Ancak taraflar arasındaki sözleşmenin içeriği davacının ve davalının sözleşmeden elde edeceği menfaat dikkate alındığında iki katı tutarı cezai şartın uygulanması hakkaniyete aykırı olacaktır. Davacı sözleşmedeki ifa yükümlülüğünü gereği gibi yerine getirseydi davacının elde edeceği gelir dikkate alındığında cezai şart iki katı tutarında uygulanmamalıdır. Davacı 500.000 kg x 2 x 0,2055942 TL üzerinden hesaplayarak cezai şart alacağının 205.592,42 TL olarak belirlemiştir. Mahkememizce sözleşmenin 7.maddesinin 500.000 x 1 x 0.2055942 TL olmak üzere toplam = 102.797,00 TL bulunmuştur. Davacının avans ödemesi de dikkate alındığında 213.594,20 TL bedelli senetten 8.000,00 TL avans ödemesi ve 102.797,00 TL cezai şart bedeli kadar alacaklıdır. Davacı ise davalıya 102.797,00 TL tutarında borçlu değildir. Bu şekilde davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm fıkrası tesis edilmiştir.
Mahkememiz kararının taraf vekillerince İstinaf edilmesi üzerine İstanbul BAM 16. Hukuk Dairesinin 17/12/2020 tarih ve 2020/1813-2020/2201 E/ K sayılı kararı ile; “Bu durumda mahkemece yapılacak iş, sözleşmenin 7.maddesi hükmünün geçerli olduğu kabul edilerek davalının cezai şart isteyebileceği, ancak hükmedilecek cezai şartın davacının ekonomik yönden mahvına sebep olup almayacağı, tarafların ekonomik durumu, davacının ödeme kabiliyeti, borcunu yerine getirmemiş olması sebebiyle sağladığı menfaat, yine borcunu yerine getirmemesindeki kusur derecesi ve borca aykırı davranışın ağırlığı hususları dikkate alınarak hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir değerlendirme yapılarak cezai şarttan indirim gerekip gerekmediği hususları üzerinde durularak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü gerekmiş” şeklindeki gerekçe ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yargılamaya kaldırma kararında işaret edilen hususlarda inceleme ve araştırma yapılması yönünden dosyanın iadesine karar verilmiştir. Ne var ki, ilk derece mahkemesince kaldırma kararında işaret edilen hususlar yönünden herhangi bir araştırma, inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın yazılı şekilde karar verilmiştir. Bu şekildeki karar usul ve yasaya aykırıdır. Mahkemece yapılması gereken iş, dairemizin kaldırma kararında işaret edilen hususlarda araştırma ve inceleme yapıldıktan sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar vermekten ibarettir. Hal böyle olunca taraf vekillerinin sair istinaf talepleri incelenmeksizin yukarıda değinilen hususlar doğrultusunda istinaf taleplerinin kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, 2-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, 3-Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/12/2019 tarih, 2019/902 esas, 2019/1313 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 4-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,” gerekçesi ile dosya mahkememize gönderilmiştir.
Mahkememizce dosya yeniden esasa kaydedilerek, İstinaf ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Dava, davalı alacaklının davacı aleyhine Bursa 14. İcra Müdürlüğünün 2014/… esas sayılı dosyası üzerinden 05/03/2014 tanzim ve 30/09/2014 vade tarihli 213.594,20 TL meblağlı senedin taraflar arasındaki sözleşmenin teminatı olarak verilen senet olup olmadığı, davalının bu sözleşme kapsamında icra takibine konu senetten dolayı davacıya borçlu olup olmadığı hususunda açılmış menfi tespit davasıdır.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında tarafların ticari defterleri talep edilmiş davacı tarafça ibraz edilen ticari defteler bir mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Bilirkişinin mahkememize sunmuş olduğu bilirkişi raporunda özetle: Davacı Ticari Defterlerinin incelenmesi; Davacının bilirkişi incelemesine ticari defterlerini sunmadığı, Ancak dosyasında bulunan 30.05.2016 tarihli bilirkişi raporuna göre ticari defter bilgilerinin aşağıdaki gibi olduğunun belirtildiği, Davalının 2014 ve 2015 yılları defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin T.T.K’nun 69. ile 213. sayılı V.U.K.’nun 220. ve 222.inci maddelerinde öngörülmüş olan esaslara uygun olarak yaptırılmış olduğu, kayıtlama sistemi olarak Tek Düzen Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’ne ve Muhasebe İlke ve Kurallarına uygun olarak tutulduğu, tutulması zorunlu defterlerin birbirlerini doğruladığı, Davalının 2014 ve 2015 yılları defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin T.T.K’nun 69. ile 213. sayılı V.U.K.’nun 220. ve 222.inci maddelerinde öngörülmüş olan esaslara uygun olarak yaptırılmış olduğu, kayıtlama sistemi olarak Tek Düzen Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’ne ve Muhasebe İlke ve Kurallarına uygun olarak tutulduğu, tutulması zorunlu defterlerin birbirlerini doğruladığı, Mahkemece tarafımdan; “cezai şartın tarafların ekonomik yönden mahvına sebep olup olmayacağı, tarafların ekonomik durumu, davacının ödeme kabiliyeti, borcu yerine getirmemiş olması sebebiyle sağladığı menfaat, yine borcu yerine getirmemesindeki kusur derecesi ve ağırlığı hususlarının” tespiti istenilmektedir. Ancak söz konusu tespitin yapılabilmesi için aşağıdaki lere ihtiyaç vardır; Tarafların ekonomik durumlarının (aktif ve Pasiflerinin) tespiti için; Davacının bağlı bulunduğu Susurluk Vergi Dairesinden … Vergi Kimlik numaralı …’in 2013, 2014, 2015 ve 2016 yıllarına ait Gelir Vergisi Beyannamelerinin istenilmesine, Davalının bağlı bulunduğu Ertuğrulgazi Vergi Dairesinden 6120072262 Vergi Kimlik numaralı …. firmasına ait 2013, 2014, 2015 ve 2016 yıllarına ait Kurumlar Vergisi Beyannamelerinin istenilmesine, Davacının söz konusu sözleşme döneminde davalıya teslim etmediği domateslerin başka firmalara satış faturalarının dosyasına sunulması, Davacı tarafın sözleşme gereği teslim etmesi gerek ürünlerin teslim edilmemesinde varsa mazeretinin sorulması gerektiği mütalaa edilmiştir.
Mahkememiz yargılaması sırasında davacı ve davalı tarafların 2013-2016 yılları arası gelir vergisi beyannameleri ile kurumlar vergisi beyannameleri celbedilmiş olup, dosya önceki bilirkişiye tevdi edilerek, ek rapor tanzimi talep edilmiştir.
Bilirkişinin mahkememize sunmuş olduğu ek bilirkişi raporunda özetle: Davacının vekili aracılığıyla vermiş olduğu 22.12.2015 havale Tarihli dava dilekçesinde özetle; * Dava alacaklı tarafça müvekkilim aleyhine Bursa 14. İcra Müdürlüğü’nün 2014/… Esas sayılı dosyası üzerinden 05.03.2014 tanzim ve 30.09.2014 vade tarihli 213.594,20 TL meblağlı senete dayalı icra takibi yürütülmektedir. Vekil edenin davalıya borcu yoktur. Senet muhteviyatı sonradan ve her hangi bir hukuki dayanağı olmaksızın davalı tarafça doldurulmuş ise de her ikisi de tacir olan taraflar arasında bu borcun varlığını haklı gösterecek hiçbir. vakıa mevcut değildir. Müvekkilim, davalı taraf nezdinde bu haksız takibi sonuçlandırmak amacıyla yaptığı girişimlerden sonuç alamadığından ve davalının müvekkilime ait tüm mallara haciz konulduğunu öğrenmemiz nedeniyle dava açmak zorunda kalınmıştır. ” diye beyan ettiği, Davalının vekili aracılığıyla 22.04.2016 Tarihinde vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; “ Davacının iddiaları doğru değildir takibe konu senet teminat senedi değildir. Olsa dahi kambiyo senetleri illetten mücerret’tir. Bu nedenle ispat külfeti davacıya aittir. Ayrıca davacı şirket salça, konserve ve donmuş gıda üretimi işi ile iştigal etmekte olup, ticari faaliyeti gereği Türkiye’nin dört bir yandaki tanınmış firmalarla çalışmaktadır. Bu faaliyeti gereği davalı taraf ile 05.03.2014 tarihinde Domates yetiştirme sözleşmesi kurulmuştur. Bu sözleşmeye göre davalı taraf 100 dekar dikim alanında 500.000 Kg. domates üretip müvekkil şirkete aynı sözleşmede belirlenen fiyatlar üzerinden satacaktır. Sözleşme gereği davacıya 8.000 TL avans ödemesi yapılmıştır. Ancak davacı üretici ürün teslim sezonu başladıktan sonra defalarca uyarılmasına rağmen taahhüt ettiği domatesi müvekkile teslim etmemiştir. Sözleşmenin 7.1 maddesi gereği teslim etmediği 500.000 Kg. domates bedelinin 2 katı tazminat ödemesi gerekmektedir. (205.594,20 TL) ayrıca davacıya verilen destek te eklendiğinde bu tutar 205.594,20 * 8.000,00 = 213.594,20 TL davacının müvekkilime borcu vardır. “ diye beyan ettiği, 11.03.2021 tarihli duruşmasında; “Bilirkişiye – istinaf mahkemesi bozma kararı doğrultusunda cezai şartın tarafların ekonomik yönden mahvına sebep olup olmayacağı, tarafların ekonomik durumu, davacının ödeme kabiliyeti, borcu yerine getirmemiş olması sebebiyle sağladığı mMenfaat, yine borcu yerine getirmemesindeki kusur derecesi ve ağırlığı hususlarının dikkate alınarak rapor tanzim edilmesinin istenilmesine” – karar verilerek dosyanın tarafıma tevdi edildiği, Davacının 2013 ve 2014 yılları defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin T.T.K’nun 69. ile 213. sayılı V.U.K.’nun 220. ve 222.inci maddelerinde öngörülmüş olan esaslara uygun olarak yaptırılmış olduğu, kayıtlama sistemi olarak Tek Düzen Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’ne ve Muhasebe İlke ve Kurallarına uygun olarak tutulduğu, tutulması zorunlu defterlerin birbirlerini doğruladığı, Davacı defterlerinde davalı ile ilgili herhangi bir borç/alacak kaydının olmadığı, Davalının 2013, 2014 ve 2015 yılları defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin T.T.K’nun 69. ile 213. sayılı V.U.K.’nun 220. ve 222.inci maddelerinde öngörülmüş olan esaslara uygun olarak yaptırılmış olduğu, kayıtlama sistemi olarak Tek Düzen Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’ne ve Muhasebe İlke ve Kurallarına uygun olarak tutulduğu, tutulması zorunlu defterlerin birbirlerini doğruladığı, Davalının ticari defterlerinde gönderilen destek bedeli nedeniyle davacıdan 8.000 TL alacaklı göründüğü, Davacının bağlı bulunduğu Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden gelen beyannamelerden oluşturulan Bilançoya göre Davacının Özkaynağının taraflar arasındaki sözleşmenin imzalandığı dönem olan 2014 yılı sonunda 677.210,64 TL olduğu, 2014 yılı dönemi için davalı tarafından istenilen 205.594,20 TL tazminatın davacının özkaynağının %30,35’ine tekabül ettiği, bu tutardaki bir tazminat ödemesinin davacının ticari hayatının bitmesine sebep olacağı mütalaa edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
O halde yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı tarafından davalı aleyhine Bursa 14. İcra Müdürlüğü’nün 2014/… sayılı dosyasında takibe konu keşidecisi davacı, lehtarı davalı olan, 30/09/2014 vadeli, 05/03/2014 keşide tarihli, 213.594,20 TL bedelli bonodan dolayı borçlu olmadığının tespiti istemli dava açıldığı anlaşılmıştır.
Davaya konu senet kambiyo senedi niteliğindeki bonodur. Davacı bu senedin teminat senedi olduğunu ileri sürmektedir. Kural olarak kambiyo senedine karşı onun hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıran yahut etkisini azaltan her türlü iddia yazılı delil ile ispatlanmalıdır. Davacı da bu kapsamda senedin teminat senedi olduğunu bu sebeple borcun bulunmadığını ispatlamalıdır.
Davalı taraf taraflar arasında 05/03/2014 tarihli yetiştirme sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme kapsamında 100 dekar dikim alanında 500.000 kg domates üretimi yapılıp sözleşmede belirlenen fiyat üzerinden davalıya satılacağını, 8.000,00 TL avans bedeli ödemesi yapıldığını, ancak sözleşmeye aykırı olarak 500.000 kg domatesin davalıya teslim edilmediğini bu sebeple sözleşmenin 7.maddesinde ki cezai şartın uygulanması gerektiğini buna göre 205.594,20 TL cezai şart nedeniyle 8.000,00 TL gönderilen havale dolayısıyla (avans ödemesi) 213.594,20 TL tutarında davacıdan alacaklarının bulunduğunu belirtmiştir.
Her kambiyo senedinin altında bir temel ilişki bulunmaktadır. Somut uyuşmazlıkta da temel ilişki 05/03/2014 tarihli yetiştirme sözleşmesidir. Davacı tarafın sözleşmeye aykırı davranarak 500.000 kg domates verme yükümlülüğünü yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Buna göre sözleşmenin 7.maddesinin cezai şart hükmü uygulanmalıdır. Ancak taraflar arasındaki sözleşmenin içeriği davacının ve davalının sözleşmeden elde edeceği menfaat dikkate alındığında iki katı tutarı cezai şartın uygulanması hakkaniyete aykırı olacaktır. Davacı sözleşmedeki ifa yükümlülüğünü gereği gibi yerine getirseydi davacının elde edeceği gelir dikkate alındığında cezai şart iki katı tutarında uygulanmamalıdır. Davacı 500.000 kg x 2 x 0,2055942 TL üzerinden hesaplayarak cezai şart alacağının 205.592,42 TL olarak belirlemiştir. Mahkememizce sözleşmenin 7.maddesinin 500.000 x 1 x 0.2055942 TL olmak üzere toplam = 102.797,00 TL bulunmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında, davacının defterlerini sunmadığı ve yeni başka bir belgenin de dosyaya sunulmadığı, dosya arasına alınan bilirkişi raporunun yeterli, açıklayıcı ve hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşıldığından, mevcut delil durumuna göre, davacının avans ödemesi de dikkate alındığında 213.594,20 TL bedelli senetten 8.000,00 TL avans ödemesi ve 102.797,00 TL cezai şart bedeli kadar alacaklıdır.Davacı ise davalıya 102.797,00 TL tutarında borçlu değildir. Bu şekilde davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ ile Bursa 14. İcra Müdürlüğünün 2014/… sayılı dosyasında takibe konu edilen keşidecisi davacı olan lehtarı davalı olan 30/09/2014 vadeli 05/03/2014 keşide tarihli 213.594,20 TL bedelli senet dolayısıyla davacının davalıya 102.797,00 TL borçlu olmadığının tespitine,
Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Davalının takipte açıkça kötüniyetli olmadığı sabit olmadığından davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına,
3-Koşulları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminatı isteminin REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 7.022,06 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 3.647,66 TL’nin mahsubu ile bakiye 3.374,40 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
5-Davacı tarafından bozmadan önce yapılan; 1.083,00 TL yargılama gideri ve bozmadan sonra yapılan; bilirkişi gideri 500,00 TL, tebligat masrafı 42,50 TL olmak üzere toplam 1.625,50 TL yargılama giderinden kabul ve red oranlarına göre hesaplanan 782,31 TL yargılama gideri ve 3.647,66 TL peşin harç olmak üzere toplam 4.429,97 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 16.419,55 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 17.619,58 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,

Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf Yargı Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/02/2023

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.