Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1065 E. 2023/92 K. 24.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/1065
KARAR NO : 2023/92
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … – … …
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/11/2021
KARAR TARİHİ : 24/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava dilekçesinde özetle; Bursa 10.İcra Müdürlüğünün 2021/6021 E. Sayılı icra takip dosyasına yapılan itirazın iptali, alacağın % 20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi talep ve dava edilmiştir.
Cevap dilekçesinde özetle; davanın reddi talep edilmiştir.
Deliller;
Bursa 10. İcra Dairesi’ne, Alaca Vergi Dairesi’ne, Gökdere Vergi Dairesi’ne yazılan müzekkereye cevap verildiği cevabi yazının dosya arasında olduğu anlaşılmaktadır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ, HUKUKİ KABUL VE GEREKÇE

Dava, ticari satımdan kaynaklı başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Ticari davalar; 6100 sayılı TTK’nın 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969. maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari dava, nispi ticari dava ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üçe ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. maddesinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi uyarınca tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın TTK’da öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.
Yapılan genel açıklamalar çerçevesinde somut olayda; taraflar arasındaki uyuşmazlığın bir satış sözleşmesinden kaynaklandığı, davacının sermaye şirketi ve tacir olduğu, davalının ise gerçek kişi olduğu, davalının ticaret odasında kaydı olmadığı ve işletme hesabına göre defter tuttuğu, bu durumda davacının TTK m.11/2 gereğince çıkarılmış kararname hükümlerinde belirlenen hadleri aşması gerektiği, davalının ticari ilişkinin başladığı yıl olan 2019 yılı itibariyle yaptığı iş dikkate alınarak 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 177’nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde yer alan nakdi limitlerin yarısını aşmadığı ve işletmesinin esnaf işletmesinin boyutlarını aşıp ticari işletme boyutuna erişmediği ve davacının da bu nedenle tacir olmadığı anlaşılmakla; nisbi ticari dava niteliği taşımayan davanın aşağıdaki şekilde usulden reddine dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve yasal gerekçesi izah edildiği üzere;
1-Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/1-c maddesi gereğince, davanın görevli mahkemede açılmadığı ve mahkemelerin görevinin dava şartı olduğu anlaşılmakla; dava şartı noksanlığı nedeniyle, HMK m.115 uyarınca, DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Bursa Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli mahkeme olduğunun tespitine,
3-HMK m.20 gereğince; taraflardan birinin, kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde, mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde; dosyanın Bursa Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde, dava dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde, davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğinin taraflara ihtarına, (ihtar edildi)
4-Harç ve yargılama giderlerinin HMK 331/2 maddesi gereğince yetkili ve görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
5-Gerekçeli kararın talep halinde taraflara tebliği ile tebliğ giderinin eksik olması halinde giderin talepte bulunandan alınmasına,
Dair; davacı vekilinin karşı davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 24/01/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır