Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/833 E. 2022/693 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

….. TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/833 Esas
KARAR NO : 2022/693

HAKİM : … …
KATİP : …..

DAVACI : … – … …
VEKİLİ : Av. … …..
DAVALI : … – … …
VEKİLİ : Av. …….

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/12/2020
KARAR TARİHİ : 09/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ; Müvekkil aleyhine Bursa 16. İcra Müdürlüğü’nün 2019/… E. Sayılı dosyası üzerinden kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı, ödeme emri 08.01.2020 tarihinde muhtara tebliğ edildiği ve yasal süresi içerisinde Bursa 6. İcra Hukuk Mahkemesi nin 2019/822 Esas sayılı dosyası ile 11.12.2019 tarihinde imzaya itiraz davası açıldığı Davalı imzaya itiraz davasının varlığını bildiği halde, müvekkilin tüm mal varlığı üzerine haciz koydurduğu ve akabinde yakalama ve satış baskısı ile müvekkilden ödeme yapmasını talep ettiği Müvekkil tüm iyi niyetiyle çek üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığını, bu hususta imzaya itiraz davasının devam ettiğini beyan etmişse de davalı tarafından ödeme yapılması konusunda ısrar edildiği müvekkil tüm mal varlığı üzerine haciz konulması ve ayrıca yakalama ve satış yapılacağının, hacze gelineceğinin söylenmesi vb baskılar nedeni ile alacaklı vekiline 10/02/2020 tarihinde elden 26.400,00 TL ödeme yapmak zorunda kaldığı, davalı yine bu tarihte kalan ödeme için icra müdürlüğü nezdinde taahhüt vermek zorunda bırakıldığı müvekkil ticari hayatının etkilenmesini önlemek amacıyla davalının tüm baskılarına boyun eğmek zorunda kaldığı hakkında icra takibi yapılan borçlu icra dairesinde alacaklı ile anlaşıp borcu ödedikten sonra da bu davayı açabilir. Çünkü buradaki ödemede her ne kadar şeklen borçlunun icra dairesindeki kabul den kaynaklanmış görünüyorsa da borçlu cebri icra tehdidi altında borcu kabul etmiş ve ödemiş olduğu için daha sonra geri alma davası açabileceği geri alma davasının açılabilmesi için paranın mutlaka icra dairesine yatırılmış olması zorunlu bulunmayıp alacaklıya veya vekiline icra dairesi dışında haricende ödenmiş olmasının yeterli olduğu müvekkilden haksız kötü niyetli ve icra baskıları ile tahsil edilen 52.800,00 TL ‘nin istirdatı için açılacak dava öncesinde 2020/102362 dosya numarası üzerinden arabuluculuk süreci yürütülmüş ancak müspet sonuç alınamadığı bu nedenle dava açma zorunluluğu doğduğu davanın kabulü ile müvekkilinin borçlu olmadığı halde icra baskısı nedeniyle ödemek zorunda kaldığı 52.800,00 TL ‘nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile istirdatına, Davalının %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ; Davacı aleyhine 08/12/2019 tarihinde Bursa 16. İcra Müdürlüğü’nün 2019/… Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı Takip kesinleştikten ve davacının bir kısım malvarlığına kaydi haciz konulduktan sonra davacı taraf icra dairesine gelerek 07/02/2020 tarihinde icra memuru huzurunda bizzat icra takibine hiçbir itirazı olmadığını borcu yapılan hesaplamayı ve tüm alacak kalemlerini kabul ettiğini beyan ederek ödeme taahhüdünde bulunduğu icra dairesine bizzat giderek icra müdürü huzurunda dosya borcunu tamamen kabul ettiğini hiçbir itirazı olmadığını beyan ederek icra dosyasına borcu ödeme konusuna taahhütte bulunduğu resmi makamlar huzurunda dosya borcunun tüm alacak kalemleri ile birlikte kabul edildiğine dair davacının iş bu beyanı davacının imza inkarından vazgeçtiği anlamına gelmekte ve iş bu davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu gösterdiği resmi makamlar huzurunda borcu kabul eden davacının sonradan iş bu davayı açması kötüniyetli ve hukuka aykırı bir davranış olduğu davacının kendi özgür iradesi ile gelerek resmi makamlar önünde borcunu kabul ettiğine dair yazılı beyanından sonradan dönmesi mümkün olmadığı davacı resmi kabul beyanı ile bağlı olup sonradan borcu olmadığından bahisle açmış olduğu iş bu davanın hiçbir hukuki dayanağı olmadığı, davacı tarafça Vakıfbanktaki hesabına herhangi bir ödeme yapılmadığı, Borçlu olmayan biri kabul etmediği bir borcu nasıl ödeyebileceği başkası adına nasıl ihtirazi kayıt koyabildiği yapılan sakat hukuka aykırı ve şaibeli bir ödeme taraflarınca ödeme sahibi olan 3. Şahsa iade edilmek zorunda kalındığı Davacı taraf taraflarına toplamda 52.800,00 TL ödeme yapmış olduğu bu ödemeler esnasında hiçbir ihtirazi kayit beyan etmediği bu yönde bir talepte asla bulunmadığı davacı taraf ihtirazi kayıt koyarak kendi adına banka hesabımıza veya icra dairesine de ödeme yapılabilme imkanına sahipken bunu yapmadığı haksız ve kötüniyetli olan iş bu davanın reddine, Davacının müvekkiline dava konusu miktarın %20 si oranında kötüniyet tazminatı ödemesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
İncelenen Dosya Kapsamına Göre
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
İncelenen dosya kapsamına göre;
Dava, kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibine konu edilen çeklerden dolayı borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkin İstirdat davasıdır. Kural olarak ispat külfeti davacı taraf üzerindedir. Davacı taraf kambiyo senedi sebebiyle borçlu olmadığını yazılı belgelerle yahut kesin delillerle ispat etmelidir.
Davacı taraf ispat sadedinde imza incelemesine dayanmıştır. Bu doğrultuda davacının samimi imzalarının bulunduğu kurum ve kuruluşlara müzekkere yazılarak bilirkişi incelemesine esas olmak üzere belge asılları dosyamız arasına celb edilmiştir. Davacının mahkeme huzurunda imza örnekleri de alınarak dosyaya eklenmiştir. Alanında uzman grafolog bilirkişiden aldırılan 24/02/2022 tarihli raporda özetle; Mukayese Konusu Belgelerinin tarihli raporda özetle; Mukayese Konusu Belgelerinin 1. …’ın samimi mukayese imzalarını havi, Kestel 1. Noterliğince düzenlenmiş,
11.01.2017 tarihli ve 402 yevmiye numaralı “Araç Satış Sözleşmesi” ve “Araç Tesciline İlşkin Geçici Belge” asılları.
2. …’ın samimi mukayese imzasını havi, 23.12.2019 tarihli, Bursa Oto Galericileri Esnaf Odası “Üye Kayıt Beyannamesi” aslı.
3. …’ın Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesince huzurda alhnmış mukayese
imzaları ve el yazılarını havi, 16.04.2021 tarihli (4) adet belge aslı.
…’ ve huzurda alınmış mevcut mukayese imzaları arasında yapılan inceleme ve karşılaştırma neticesinde;Tetkik konusu çek belgenin ön yüzünde “Sğmu Karataş” adına atılı bulunan mevcut keşideci ile …’ın samimi ve huzurda alınmış mevcut mukayese imzaları arasında yapılan inceleme ve karşılaştırma neticesinde;
1. İmzaların genel şekli ve işleklik derecesi,
2. İmzaların başlangıç ve bitim el hareketlerinin yapılışı ve açısal özelliği,
3. İmzalar içerisindeki el hareketlerinin yapılışı,
4. Kaligrafik ve karakteristik özellikler yönünden farklılıklar görülmüş olup, tetkik konusu çek belgenin ön yüzünde “…” adına atılı bulunan mevcut keşideci imzasının, mevcut mukayese imzalarına istinaden, … eli ürünü olmadığı belirtilmiştir.
Davacı tarafın kötüniyet tazminatı değerlendirilecek olursa; uyuşmazlık; davalı/alacaklının icra takibi başlatmakta kötü niyetli olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Eldeki dava, kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla yapılan takibe karşı menfi tespit istemine ilişkin olmakla, menfi tespit davaları ve kötü niyet tazminatına ilişkin yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır: Borçlu, aslında borçlu olmadığı veya borçlu olmadığına inandığı bir borcu ödememek için, alacaklının takip yapmasını veya dava açmasını bekleyebilir. Bu durumda aleyhine başlatılan takibe itiraz edebilir. İtiraz üzerine takip duracağından, alacaklı bu itirazı bertaraf ettirmek için harekete geçtiğinde, alacaklının itirazın iptali veya kaldırılması talebi üzerine, borçlu bu konudaki savunmalarını genel mahkemede veya icra mahkemesinde ileri sürebilecektir.
Diğer halde borçlu, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunması halinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir (İİK m. 72/2).
Alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür (İİK m. 72/3).
Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açarak bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Ancak, borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamayacaktır. Zira, borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde, hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra, ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki, bu da istirdat davasıdır (… Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Meral S. Özkan, Muhammet Özekes, İcra ve İflas Hukuku, s. 156-164).
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK.)’nun 72. maddesi uyarınca yukarıda açıklanan şekilde menfi tespit davası açan borçlunun tazminat isteme hakkı vardır. Anılan maddenin 5. fıkrası aynen; “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde kırkından aşağı olamaz” hükmünü içermektedir.
Madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere menfi tespit davası açmak zorunda bırakılan borçlunun tazminat talep edebilmesi için gerekli koşullar; bu yönde bir talep olması, borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötü niyetli olmasıdır (Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 2006, s. 334, 335).
Başka bir ifadeyle; İİK’nun 72/5’inci maddesi hükmüne göre, menfi tespit davasının davacı (borçlu) lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötü niyetli olması halinde, istem varsa, davacı(borçlu) lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. Takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötü niyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötü niyetli olduğunu iddia eden davacı (borçlu)’nun üzerindedir.
Kötü niyet kavramının, somut olayın özelliklerine göre belirlenmesi gerekmesi itibariyle davaya konu bono değerlendirildiğinde; menfi tespit davasını açan davacının imzasının da davacıya ait olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Başka bir deyişle davacı, davaya konu senedin borçlusu değildir.
Bu itibarla, icra takibine konu bononun borçlusu olmadığı hususunda tereddüt bulunmayan davacıya karşı tacir olarak basiretli davranma yükümlülüğü bulunan davalı şirketin icra takibi başlatmakta haksız ve kötü niyetli olduğu kabul edilmiştir, takibe konu senetlerin davalı tarafın beyanlarına göre davacı tarafından ihtirazı kayıt öne sürmeden borcun ödendiği konusunda savunmada bulunulduğu, yine davalının imzaya itiraz davasını ise 11/12/2019 tarihinde açıldığı, davacının taahhüt evrakını ise 07/02/2022 tarihinden sonra imzaladığı, bu sebeple icra dosyadaki imzaya itirazda bilgi sahibi olmak zorunda olduğu gibi icra mahkemesinde açılan imzaya itiraz davası açıldığından haberdar olacağı ve yine davacının davaya konu borcu icra tehdidi altında ödendiğinin yargıtay kararı ile de sabit olduğu değerlendirildiğinden ve yine borçlu olmadığının tespitine karar verilen çekler yönünden davalı taraf yönünden kötü niyet tazminatı şartları oluşmuştur. davaya konu çekler davalı tarafından takibe konulmuş ve tahsil edilmiştir. Davacı tarafından davalıya imzanın kendisine ait olmadığı ve buna ilişkin dava açtığını bildirdiği dolayısıyla davalının, imzanın davacının imzaya itiraz davası açtığını bildiği, bilebilecek durumda olduğu takibin yapılmasında davalının haksız ve kötü niyetli olduğu hususunun sabit olduğu, davalı taraf takipte kötüniyetli bulunarak takibe konu asıl alacak tutarı üzerinden kötüniyet tazminatına hükmolunmuştur.1″-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Tarih: 20.02.2013 Esas: 2012 / 19-778 Karar: 2013 / 250 Menfi Tespit Davasında İcra Takibinin Haksız ve Kötü Niyetli Yapıldığının Saptanması Halinde Talep Varsa Kötü Niyet Tazminatına Karar Verilmelidir. Özet: Dava, menfi tespit talebine ilişkindir. Menfi tespit davası açmak zorunda kalan borçlunun tazminat talep edebilmesi için icra takibinin haksız ve kötü niyetli yapıldığının saptanması ve bu yönde talep bulunması gereklidir. Başka bir anlatımla, menfi tespit davasının davacı-borçlu lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun olmasın, icra takibinin haksız ve kötü niyetli yapılmış olması halinde talep varsa davacı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilir. Takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötü niyetli olması da gerekmektedir. İspat yükü, icra takibinin kötü niyetli olduğunu iddia eden davacı-borçluya aittir. Dosya içeriğinden, menfi tespit davası açan davacının takip dayanağı yapılan bono üzerinde isminin ve imzasının yer almadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacının takibe konu bononun borçlusu olmadığı aşikardır. Tacir olarak basiretli davranma yükümlülüğü altında bulunan davalı-bankanın davacı aleyhine başlattığı icra takibi haksız ve kötü niyetli olduğundan kötü niyet tazminatına hükmedilmesi usul ve yasaya uygundur.”
Bilirkişi raporları taraflara tebliğ edilmiş. Taraflar süresi içinde rapora karşı beyanda bulunmuşlardır. Tüm dosya kapsamı, dosyaya sunulan deliller, bilirkişi raporu birlikte değerlendirilmiş olup, bilirkişi tarafından hazırlanan rapor hüküm kurmaya elverişlidir. Dava yeterince ispat edilmiştir. Bu nedenlerle davanın kabulüne karar vererek aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davanın KABULÜ ile
2-52.800,00 TL’nin ödeme tarihi olan 19/08/2020’den itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesin, (istirdatına)
3-Davacı tarafın kötü niyet tazminatının kabulü ile davalı-borçlunun asıl alacağın %20 si oranında kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine,
4-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 3.606,77 TL harçtan başlangıçta alınan 901,70 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.705,07‬ TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafça yapılan 901,70 -TL peşin harç ve 62,2‬0 -TL başvurma harcı + vekalet harcı, -TL 665,40 TL yargılama gideri toplam 1.629,30- TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine
6- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 7.664,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-Dava şartı arabuluculuk kapsamında hazine tarafından ödenen 1.320,00 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8-Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile Bursa Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf Yargı Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/06/2022

Katip …..
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır