Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/793 E. 2023/264 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/793 Esas – 2023/264
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/793 Esas
KARAR NO : 2023/264

HAKİM : ..
KATİP :..

DAVACI : … TARIM SATIŞ KOOPERATİFLERİ BİRLİĞİ MARMARABİRLİK – ….. [25999-78392-…..] UETS
VEKİLİ : Av. …. – [16321-23952-…….] UETS
DAVALI : … MÜHENDİSLİK PLANLAMA HARİTACILIK İNŞAAT TAAHHÜT TEKSTİL OTOMOTİV SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – …….
VEKİLİ : Av…… – [16937-39967-…] UETS

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/11/2020
KARAR TARİHİ : 23/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Bursa ili, Nilüfer ilçesi, Başköy Bölgesinde, Otoyol ve Bursa İzmir Karayolu arasında kalan ve yaklaşık 137 ha. alanda faaliyet gösteren Birlik, kaliteli zeytin yetiştirilmesi, hasadı ve pazarlanması amacıyla, 28 Haziran 1954 yılında bölge zeytin üreticilerinin karşılıklı yardım ve dayanışmasıyla kurulmuş olan bir Tarım Satış Kooperatifleri Birliği olduğunu, müvekkili Birlik, yurt içinde 78 ilde toplam 53 bayi ile Türkiye’nin tamamında, yurt dışında ise 15 ülkede hizmet veren Türkiye’nin en büyük zeytin üreticilerinden biri olduğunu, kurulduğu günden beri bölgede istihdam sağlayarak ülke ekonomisine önemli katkıda bulunduğunu, Birlik Bursa ili Başköy Entegre Tesislerindeki zeytin-zeytinyağı-zeytin ezmesi işleme ve ambalajlama entegre tesisleri ve Başköy Entegre tesislerindeki perakende satış mağazası ile alım-üretim ve pazarlama faaliyetini sürdürdüğünü, gelişen ve değişen şartlarla birlikte; Birlik, 4562 Sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu’na (Bundan sonra “OSB Kanunu” olarak anılacaktır.) eklenen Geçici 8. Maddesi kapsamında Islah Organize Sanayi Bölgesi (Bundan sonra “Islah OSB” olarak anılacaktır.) kurulmasına yönelik çalışmalara katıldığını, bu kapsamda, Müvekkil Birlik’ in Yönetim Kurulu tarafından alınan 08.12.2011 tarihli ve 2011/05 sayılı Yönetim Kurulu kararı (Ek-1: 08.12.2011 tarihli ve 2011/05 sayılı Yönetim Kurulu kararı) ile Birlik tarafından ıslah OSB sürecine ilişkin çalışma ve araştırmalara başlanılmıştır. Islah OSB süreci kapsamında, başvuru ve diğer tüm işlemlerin yürütülmesinin teknik ve uzmanlık gerektiren bir konu olması nedeniyle Birlik bu konuda faaliyet gösteren yetkin bir firmadan destek alınmasına karar vermiş olup, Görükle Sanayici İş Adamları Derneği (Bundan sonra “GÖRSİAD” olarak anılacaktır.) aracılığıyla imar planlarının hazırlanması ve bu konuda danışmanlık verilmesi hususunda uzman olan ve sektörde yaklaşık 25 yıldır faaliyet gösteren Davalı ile 2012 yılında hem vekalet sözleşmesi hem de eser sözleşmesi koşullarını kapsayan atipik (Sui generis) bir sözleşme akdedildiğini, sözleşme imzalanması ile Davalı tarafından Islah OSB işlemlerine başlamış olup yapılan çalışma ile Birlik mülkiyetindeki taşınmazın halihazırda “Tarımsal Sanayi Alanı” olarak onaylı 1/1000 ölçekli mevzi imar planında değişiklik başvurusu yapılmış ve “Konut Dışı Kentsel Çalışma Alanı” olarak onaylandığını, (Ek-4 Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 19.06.2014 tarihli ve 566 sayılı kararı) mevzi imar planı değişiklikleri nedeni ile İmar Kanunu’nun 18.maddesi uyarınca düzenleme ortaklık payı uygulaması yapılmış ve Müvekkil Birlik mülkiyetindeki bazı alanlar idareye terk edildiğini, ancak Islah OSB başvurusunun T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından kabul edilmemesine ilişkin kararda belirtildiği üzere, Davalı tarafından yapılan bu imar planı değişikliğinin OSB Kanunu Geçici 13. Maddesi ve OSB Uygulama Yönetmeliği (Bundan sonra “OSB Yönetmeliği” olarak anılacaktır.) Geçici 3. Maddesinde belirtilen Islah OSB başvuru şartlarından olan teklif edilen alanın onaylanmış “Sanayi Amaçlı İmar Planı” olma hususunu sağlamadığı Müvekkil Birlik tarafından Bakanlıktan gelen yazı ile tespit edildiğini, davalı … ile akdedilen sözleşmenin tek gayesi söz konusu alanın ıslah OSB’ye çevrilmesi iken; … tarafından yanlış imar değişikliği ve buna bağlı olarak devam eden hatalar zinciri nedeniyle Müvekkil Birlik’in ciddi oranda ekonomik ve iktisadi boyutta maddi zararı oluştuğunu, maddi zararların giderilmesi için defalarca yazılı ve sözlü ihtar edilen Davalı taraftan bir yaklaşım görülemeyince 05.11.2020 tarihinde Bursa Arabuluculuk Bürosuna 2020/2931 numarası ile başvuru yapılmıştır. Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflar arasında anlaşma sağlanamadığını, müvekkil Birlik’in uğradığı maddi zararın tazmin edilmesinden bahisle işbu belirsiz ve kısmi talepli alacak davasını açtıklarını, bu nedenlerle Davanın kabulü ile kısmi alacak olarak, uğranılan manevi zararlar saklı kalmak kaydıyla, maddi zararlar için şimdilik 10.000-TL maddi tazminata faizi ve ferileri ile birlikte hükmedilmesine, belirsiz alacak olarak, uğranılan manevi zararlar saklı kalmak kaydıyla, maddi zararlar için şimdilik 10.000-TL maddi tazminata faizi ve ferileri ile birlikte hükmedilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 107/1 hükmündeaçıkçabelirtildiği gibi, belirsiz alacak davasının açılabilmesiiçin, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarı yahut değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin davacıdan beklenemeyecek olması veya bu belirlemenin yapılabilmesinin davacı içinimkânsız olması gerektiğini, talep sonucunun (alacağın miktarının) belirlenmesinin imkânsız olması, davacının talep sonucunu hiçbirşekildebelirleyemediği hallerde söz konusu olabilir. Bir başkadeyişle, belirsiz alacak davası, alacaklının gerekli tümözenigöstermesinerağmenalacağın miktarını veya değerini davanın açıldığı anda tam ve kesin olarak belirlemesinin imkânsızolduğu durumlarda açılabileceğini, doktrinde, alacağın miktarının belirlenmesinin imkânsızolduğu durumların, ya alacaklının alacak miktarını belirlemeyi sağlayan bilgi ve belgelere sahip olmaması ya da alacak miktarının belirlenmesinde hâkimingeniş bir takdir yetkisine sahip olduğu hallerde söz konusu olabileceği kabul edildiğini, ayrıca belirtmek gerekir ki, salt alacak miktarı hakkında taraflar arasında uyuşmazlık bulunması, hesap raporu alınmasının gerekli olması, ispat güçlüğü bulunması, alacak miktarının belirlenmesinin davacıdan beklenemeyeceği anlamına gelmez ve belirsiz alacak davası açılabilmesiiçin de yeterli sayılamayacağını, aksine, objektif olarak talep sonucunun belirlenmesinin davacıdan beklenemeyecek olması gerektiğini, dava açılmasında hukuki yararın bulunması dava şartıteşkil etmektedir. Bir davanın belirsiz alacak davası şeklindeaçılabilmesiiçin de dava şartıteşkil eden hukuki yararın bulunması gerektiğini, davacı kooperatif tüzelkişiliği, 25.02.2010 tarihinden bu yana ve halen, GÖRSİAD derneği Tüzüğünün 7. Maddesi çerçevesinde asil üyesi olduğunu, dermek yönetiminde aldığı aktif görevler nedeniyle bu üyelik kapsamı çok geniş bir durumda olduğunu, OSB kurulmasına yönelik yürütülen tüm iş ve işlemlerde, kooperatif tüzelkişiliği aktif bir rol oynamış hatta önder sıfatıyla hareket ettiğini, nitekim, davacı tarafından GÖRSİAD’a ihtarname keşide edildiğini ve GÖRSİAD’ıncevaben davacının tüm bu iddia ve taleplerini haksız ve yersiz bularak kabul etmediği cevabi ihtarname gönderdiğine dair bilgimiz bulunmaktadır. GÖRSİAD’tan ilgili ihtarnamelerin ve cevapların celbini talep ettiklerini, kooperatifin ISRARLI tutumuyla birlikte yürütülen faaliyetler neticesinde maliki olduğu alanlarıtarımsal değerinin çok çok üstünde bir katma değere kavuştuğunu, kooperatif tüzel kişiliğibizzat genel kurullarında aldığı yetkilerle bu işlemlerin tarafı olduğunu, özel izinlere tabii OSB olunacağına yönelik müvekkilimiz firmanınher hangi bir taahhüdü olması mümkün değildir, sözleşmede de böyle bir taahhüdümüz olmadığını, davacı iddiasının aksine, Kooperatifin envanterinde yer alan taşınmazların misliyle değerlenmiş olduğu zarar değil karlılığın söz konusu olduğu açık ve nettir.Tüm kazanımlarınıza rağmenhaksız suçlamalarla açılan dava iyiniyetten de çok uzak olduğunu, davacı taraf davasına esas hukuki ilişkiyi kısmen vekalet kısmen eser sözleşmesi olarak nitelemiştir. Bu niteleme yerinde olmadığını, taraflar arasında imzalanan davaya konu ‘’Sözleşme’’ süreci, Görükle Sanayici İş AdamlarıDerneğinin(GÖRSİAD)yapılmasını istedikleri işler ile ilgili müvekkilimiz firmadan teklif istemesi ile başladığını, yani müvekkilimiz firmanın başvurusu ile değil, müvekkilden sözleşme konusu işler için teklif istenmesi ile süreç başladığını, GÖRSİAD yönetimi tarafından uygun bulunması üzerine, bölgede bulunan sanayicilerin imzası ile bir sözleşme tanzim olunduğunu, sözleşme süreci ve sözleşme konularıGÖRSİAD yönetiminde yapılan toplantılar ile yürütüldüğünü, kaldı ki tüm süreçte kurumlara yapılan başvurular parsel bazlı olmayıp sözleşme konusu hizmet ve danışmanlıkların bölge bazlı olması nedeni ile tüm başvurularda GÖRSİAD’ınimzası yer aldığını, Marmarabirlik de GÖRSİAD üyesidir.Müvekkilimizin hiçbir noktada Marmabirilik’ten alınmış vekaleti veya her hangi bir nam altında temsil, vekil vb. ilişkisi olmadığını, dava konusu hukuki ilişki vekalet ilişkisi olmadığını, sözleşme de açıkça belirlendiği üzere müvekkilimiz firma danışman olduğunu, vekil değildir, yüklenici olmadığını, aynı şekilde Sözleşme’nin 1/1000 uygulama imar planı, jeolojik ve jeoteknik Etüt raporlarının ve imar uygulamasının hazırlanması noktasında dahizmet sözleşmesi niteliği olduğunu, ayrıca müvekkil doğrudan Marmarabirlik’e değil, Marmarabirlik’in de aralarında bulunduğu bölge sanayicileri topluluğuna hizmet vermeyi üstlendiğini, müvekkilinin sözleşmedeki taahhütlerini gereği gibi yerine getirmiş olup her hangi bir sözleşme ihlali söz konusu olmadığını, öyle ki; ‘’SözleşmeninKonusu’’ 2. maddede şu şekilde belirlendiğini, “Bursa İli, Nilüfer İlçesi, Başköy Bölgesinde, Otoyol ve Bursa İzmir Karayolu arasında kalan yaklaşık 137 ha. alanda; Islah Organize Sanayi Bölgesi Süreci Danışmanlık Hizmetinin Verilmesi, 1/1000 Ölçekli Uygulama İmar Planlarının, İmar Planlarına Esas Jeolojik ve Jeoteknik Etüt Raporlarının ve İmar Planlarının Onayının müteakip İmar uygulaması(18. Madde uygulaması) hazırlanması işinin yapılması ve gerekli koordinasyonun sağlanmasıdır.” konudan da açıkça anlaşılacağı gibi müvekkilimiz 3 kısım altında sıralanan işler için sözleşme imzaladığını, bu nedenlerle nedenlerle haksız ve mesnetsiz davanın usulden ve esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların karşılıklı beyan dilekçeleri, yönetim kurulu kararı, GÖRSİAD tarafından alınan kararlar ve yapılan yazışmalar, sözleşme, taahhütname, temsil yetkisi, ihtarname, yönetim kurulu toplantı tutanağı, valilik cevap yazısı, yazılan müzekkere cevapları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
KANITLARIN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME :
Dava, taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümlerinin yerine getirilmemesinden dolayı sözleşmeden doğan yükümlülüklerin ihlal edilip edilmediği, edilmiş ise davacının uğradığı maddi zararın tazmini istemine ilişkindir.
Taraflara usulüne uygun davetiye tebliğ edilerek, taraf teşkili sağlanmıştır.
Mahkememiz yargılaması sırasında mahkememizce keşif ve defter incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup, 1 İnşaat, 1 Şehir Planlaması konusunda uzman Mimar, 1 SMMM bilirkişisinden oluşan bilirkişi heyetinden rapor aldırılmak üzere dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
Bilirkişi heyetinin mahkememize sunmuş olduğu bilirkişi raporunda özetle: Genel olarak bir alanda yeni bir plan yapılması, plan değişikliğine gidilmesi ve ya revizyon gibi geniş bir alanın yeniden planlanması gibi durumlar teknik, bilimsel, yasal mevzuatlar hükümlerine dayanmaktadır. Bu bağlamda Davalının sözleşme kapsamında yapmış olduğu çalışmalarmıhınal etmemiş olduğu, Ayrıca sözleşmenin 3. Maddesinin 2. Kısımda “Üst Ölçekli planlara uygun” olarak hazırlanması ilkelerine sadık kalarak hizmetini yerine getirmiş olduğu, Davacı, Marmara Birlik, mülkiyetindeki taşınmazlarda Asıl İş koluna ait tesislerin yürütülebilmesi için söz konusu taşınmazların 1/25000 ve 1/5000 ölçekli Nazım İmar ile 1/1000 ölçekli Uygulama İmar planında “Sanayi Alanı” planlamasının yapılması ve taşınmazlara ait 1/25000, 1/5000 ve 1/L000 ölçekli İmar Planını bir bütün olarak değiştirmesi gerektiği, bu bağlamda, Davalımın sözleşmeden kaynaklanan çalışma alanı kapsamında (üst ölçekli planların /değiştirilmesi) olup olmadığı hususlarında dosya üzerinden inceleme yapılması için, Şehir Plancısı bilirkişi görevlendirilmesi ile değerlendirilmesinin doğre bir görüş olacağına, Davalının sözleşme maddelerini yerine getirmesine sadık kalarak çalışmalarına Tağmen, bölgenin “Islah OSB” fejantlı imar planı olarak değiştirilememesinden kaynaklanan zarara Davacının uğrayıp ağramadığı ve Tazminat talebinde ve diğer taleplerinde haklı olup olmadığı hususlarının değerlendirilmesinin, dosya incelemesi için görevlendirilecek Şehir Plancısı incelemesi ve değerlendirmesinden sonra, değerlendirmesinin doğru olacağı hususunda Davacı S.S. Marmara Zeytin Satış Kooperatifleri BirliğZ-Marmara Birlik Davalı … Planlama” ya 109.389,36 TL Asa İmar Planlama’ya:59 000,00 TL olmak üzere toplam 168.389,36 TL gidere katlanmış olduğu mütalaa edilmiştir.
Davacı ve davalı tarafın dava ve cevap dilekçeleri, dosyada bulunan rapora karşı beyan ve itirazları irdelenerek rapor tanzim edilmek üzere dosya 1 Şehir Planlaması konusunda uzmanı , 1 Harita Mühendisi, 1 Hesap Uzmanı ve 1 Gayrimenkul Değerlendirme Uzmanı bilirkişisinden oluşan heyete tevdi edilmiştir.
Bilirkişi heyetinin mahkememize sunmuş olduğu ek bilirkişi raporunda özetle: Dava dosyasında yapılan araştırma, inceleme ve değerlendirmeler sonucunda, Bursa İli, Nilüfer İlçesi, Görükle ve Akçalar Mahalleleri, Bursa Çevreyolu İrfaniye Batısında kalan alanın Islah Organize Sanayi Bölgesi yapılması amacıyla Davacı taraf ile davalı arasında 20.07.2012 tarihinde imzalanan sözleşme hükümlerinin davalı tarafça yerine getirilmediği ve sözleşme hükümlerinin ihmal edilmesinden dolayı davacı tarafın uğramış olduğu maddi zararın tazmini istemi ile … MÜH. PLAN. GAY. PROJE DEĞ. GEL. İNŞ. TAAH. SAN. TİC. LTD. ŞTİ.’ne karşı açılan davada; GÖRSİAD’In 09.04.2012 tarihli dilekçe ile Bursa Valiliğine yaptığı ilk Islah OSB başvurusunun, davalı ile imzalanan sözleşmeden önce yapıldığı ve imar planı bulunan, imar planına göre yapılaşmış mevcut parsel sayısı başvuru tarihinde yürürlükte olan 4562 sayılı OSB Kanunu ve Uygulama Yönetmeliği’nde aranan başvuru şartlarını sağlamadığının 20.12.2012 tarihli sözleşmeye imza atan davacı ve diğer GÖRSİAD üyelerinin bilgisi dahilinde, Islah OSB olabilmek için İşverene danışmanlık hizmeti verilmesi, alandaki meri plana göre yapılaşmış parsel sayısının toplam parsel sayısının 1/3’üne çıkartılması amacıyla alanın planlanması ve imar uygulaması yapılması gerekliliği kabul edilerek, davalı ile sözleşme imzalandığı, Islah OSB ilan edilmesi amaçlanan alana yönelik “Bursa İli, Nilüfer İlçesi, Başköy ve Büyükbalıklı Mahalleleri H21CO1A/B/C/D paftaların bulunduğu alana yönelik 1/1000 ölçekli Mevzi İmar Planına Esas Jeolojik ve Jeoteknik Etüt Raporu” bulunduğundan sözleşmenin 3. kısmında istenen Uygulama İmar Planına Esas Jeolojik ve Jeoteknik Etüt Hizmetinin tamamlandı Sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte olan üst ölçek plana uygun ve sözleşmede belirtilen yapılaşma şartlarına sağlayacak nitelikte davacının parselinin 2014 yılında onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planları ile “Emsal(KAKS):1,00 TAKS:0,80 Yençok:16,50 yapılaşma koşullarında Konut Dışı Kentsel Çalışma Alanı” olarak belirlendiği, Islah OSB alanlarında aranan kriterlerden alanın en az %8’inin ortak kullanım alanları olarak ayrılması şartının gözetildiği, uygulama imar planı kararları doğrultusunda yapılan imar uygulaması sonucu oluşan arsalarda davacının mevcut yapıları korunduğu tespitlerine dayanarak, sözleşmenin 2. kısmını teşkil eden Uygulama İmar Planı Sürecine yönelik hizmetlerin sözleşme hükümlerine uygun olduğu, GÖRSİAD üyeleri ile davalı arasında imzalanan sözleşmenin 1. Kısım: Islah OSB Süreci” ne yönelik mevzuatsal değişiklikler takip edilerek, gerekli başvuruların davacının da üyesi olduğu GÖRSİAD tarafından süresi içinde Valiliğe yapıldığı, başvuru eklerinden davalının sorumluluğunda olan ve 3.1.1 bendinde sözleşme konusunun gerekçelerinin ortaya konulduğu bölümde anlatılan 2. Kısım Uygulama İmar Planı Süreci ve 3. Kısım: Uygulama İmar Planına Esas Jeolojik ve Jeoteknik Etüt Hizmetinin tamamlanarak, gerekçe raporu ile birliktle dosyanın Valiliğine sunulduğu, Valilikçe dosyanın incelemesinin yapıldığı ıslah OSB başvuru dosyası inceleme komisyonu ve bu komisyonun uygun – bulması sonucunda Başköy Sanayi Bölgesi İslah OSB Komisyonunca karar alınarak Sanayi ve Ticaret Bakanlığına gönderildiği görüldüğünden, sözleşmenin 1. Kısmı (a) ve (b) bentlerinin yerine getirilmesinde davalının ihmali bulunmadığı, Sözleşmenin 1. Kısım Islah OSB Sürecine ilişkin (c) bentlerindeki hususların, ıslah OSB ilanından sonra yapılması gereken işler olduğu göz önüne alındığında, Islah OSB başvurusu Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nca onaylanmadığından, davalının bu süreçte yapması gereken çalışmaları tamamlama, süreci devam ettirme imkânı görülmediği, Sözleşmenin süresine ilişkin 6’ıncı maddesinde belirtildiği üzere, sözleşme süresinin yaklaşık olarak kararlaştırıldığı ve idare süreçleri ile gecikmelerin yaşanmasının öngörülmüş olduğu, belirtilen süreyi etkileyecek her türlü değişikliğin yazılı olarak işverene bildirmek ve onayını alma yükümlülüğüne uygun davranılıp davranılmadığı konusunda İşverene yazılı bildirim yapılıp yapılmadığı veya süre uzatımı alınıp alınmadığı hususunda dava dosyasında bilgi/belge bulunmadığı, davacı Birlik tarafından davalı şirketin işi sürdürmesine izinlek süre vermiş sayılıp sayılmayacağı Sayın Mahkemenin takdirinde olmakla birlikte, sözleşmede belirtilen süreye karşın taraflarca sözleşmenin 2012 yılından 2020 yılına kadar sürdürülmüş olduğu, davacı Birlik tarafından da yıllar içerisinde gecikmeden söz etmeyip sözleşmeye bağlı kaldığı ve sürdürdüğü, yazılı bildirim yapılmadığı iddiasının TMK.m.2 ve 3 ile düzenlenen iyi niyetli ve dürüst davranma yükümlülükleri ile TTK.m.18/2 ile düzenlenen basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümlülüğüne uygun olmadığı, Davalı ile yapılan sözleşmeden önce 2008 yılında onaylanarak yürürlüğe girmiş 1/25000 ve 1/5000 ölçekli nazım imar planı kararlarında davacının tesisinin bulunduğu alan “Konut Dışı Kentsel Çalışma Alanı” olarak belirlenmiş olduğundan, davalı tarafından hazırlanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı 2014 yılında onaylanmamış olsa dahi, 2008 yılı onaylı bu tarihten itibaren 18 aydan fazla süre geçtiğinden, yürürlükteki Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’nin 5/2’inci maddesine göre davacının 1995 yılı onaylı uygulama imar planı kararlarına göre yapı ruhsatı düzenlenmemesi gerekmektedir. Anılan yönetmelik maddelerine dayanılarak, davalı tarafından hazırlanan uygulama imar planı kararları neden ile davacının tesisinin müktesep haklarını kaybetmediğinin değerlendirildiği, Davacının tesisinde yapılan 3194 sayılı İmar Kanunu 18’inci madde uygulaması ile Islah OSB ilanı için, alan içerisindeki en az yapılaşmış parsel sayısını sağlamak amacı ile yine sözleşmenin 2. Kısmı doğrultusunda imar uygulaması yapıldığı, imar planı kararları tatbik edilmesinin sağlandığı, planla belirlenen imar hatlarına göre yeni parselasyonun mevcut yapılaşma gözetilerek dağıtıldığı, her ne kadar Düzenleme Ortaklık Payı ve Kamu Ortaklık Payı kesintileri gerçekleşmiş olsa da; davacıya tesisin bulunduğu yerden arsa verildiği, yeni arsaların uygulama imar planı kararlarından gelen Emsal:1,00 yapılaşma koşullarına göre yapılaşma hakkını kullanabilmesi ve mevcut tesisin bulunduğu alanda Emsal:0,25 yapılaşma koşullarına sahip iken, 4 kat daha fazla Emsal (Kat Alanı Kat Sayısı) yapılaşma hakkına ulaşıldığından, davacının taşınmazında değer kaybı olmadığı, Davacı, her ne kadar, davalı ile imzalanan sözleşmeden ayrı olarak, parsel bazında yeni bir planlama firması ile tesisin kullanım kararının 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği ile Sanayi Alanı olarak değiştirme tercihine sahip olsa da davalının hem 3.1.2 maddesinde yapmış olduğumuz değerlendirmelerde sözleşme ihlali bulunmadığı tespitlerimiz üzerinden, hem de sözleşmeyi imzaladığı tarihte yürürlükte olmayan İmar Planı Değişikliğine Dair Değer Artış Yönetmeliği’ üzerinden, sözleşmeye imza atan kişi ve firmaların münferit plan yaptırma sürecine gitmesinden sonucu uygulama imar planı değişikliği sonrası doğabilecek değer artış bedelinden sorumlu tutulmasının uygun olmayacağı, Davalı tarafın sözleşme kapsamındaki edimlerini gereği gibi ifa etmiş olduğu ve sözleşmeyi ifa sırasında bir hatasının bulunmadığı Davacı tarafından dava dilekçesi ile ileri sürülen nedenlerle maddi tazminat taleplerine ilişkin olarak ve taleple bağlılık ilkesi uyarınca; Kar kaybı iddiası hakkında iddia, talep ve delil bulunmaması nedeni ile değerlendirme yapılmadığı, İmar planı değişikliği sonrası doğabilecek değer artış bedelinden sorumlu tutulmasının uygun olmayacağı değerlendirilmiş olduğundan davacı tarafın zarar iddiaları yönünden bir hesaplama yapılmadığı, İmar Kanunu 18. Madde uygulaması sebebi ile zarar iddiaları yönünden bir hesaplama yapılmadığı, Birlik tarafından aykırılıkların büyümesinin önüne geçilmesi adına yapılan masraf iddiası yönünden TBK.m.49 şartlarının gerçekleşmediği, TBK.m.50 kapsamında zararın ve zarar verenin kusurunun ispat şartının sağlanmış olduğunun Mahkemece durumunda; 35.400,00 TL ödemenin, davalının Mahkemece takdir ve tespit edilecek bir kusurunun giderilmesi için yapılan bir masraf olarak değerlendirilebileceği, ancak bu durumda dahi TBK.m. 51 ve 52 hükümlerinin dikkate alınması gerekeceği, Sözleşmenin 9.maddesi ile düzenlenen cezai şart talebi yönünde davacı Birlikte tarafından maddede belirlenen koşulların sağlanmaması nedeni ile cezai şart koşulunun oluşmadığı mütalaa edilmiştir.
Davacı vekilinin itirazları kapsamında dosya önceki bilirkişi heyetine tevdi edilerek, ek rapor tanzimi talep edilmiştir.
Bilirkişi heyetinin mahkememize sunmuş olduğu bilirkişi ek raporunda özetle: Dava dosyasında yapılan araştırma, inceleme ve değerlendirmeler sonucunda, Bursa İli, Nilüfer İlçesi, Görükle ve Akçalar Mahalleleri, Bursa Çevreyolu İrfaniye Batısında kalan alanın Islah Organize Sanayi Bölgesi yapılması amacıyla Davacı taraf ile davalı arasında 20.07.2012 tarihinde imzalanan sözleşme hükümlerinin davalı tarafça yerine getirilmediği ve sözleşme hükümlerinin ihmal edilmesinden dolayı davacı tarafın uğramış olduğu maddi zararın tazmini istemi ile … MÜH. PLAN. GAY. PROJE DEĞ. GEL. İNŞ. TAAH. SAN. TİC. LTD. ŞTİ.’ne karşı açılan davada; GÖRSİAD’In 09.04.2012 tarihli dilekçe ile Bursa Valiliğine yaptığı ilk Islah OSB başvurusunun, davalı ile imzalanan sözleşmeden önce yapıldığı ve imar planı bulunan, imar planına göre yapılaşmış mevcut parsel sayısı başvuru tarihinde yürürlükte olan 4562 sayılı OSB Kanunu ve Uygulama Yönetmeliği’nde aranan başvuru şartlarını sağlamadığının 20.12.2012 tarihli sözleşmeye imza atan davacı ve diğer GÖRSİAD üyelerinin bilgisi dahilinde, Islah OSB olabilmek için İşverene danışmanlık hizmeti verilmesi, alandaki meri plana göre yapılaşmış parsel sayısının toplam parsel sayısının 1/3’üne çıkartılması amacıyla alanın planlanması ve imar uygulaması yapılması gerekliliği kabul edilerek, davalı ile sözleşme imzalandığı, Islah OSB ilan edilmesi amaçlanan alana yönelik “Bursa İli, Nilüfer İlçesi, Başköy ve Büyükbalıklı Mahalleleri H21CO1A/B/C/D paftaların bulunduğu alana yönelik 1/1000 ölçekli Mevzi İmar Planına Esas Jeolojik ve Jeoteknik Etüt Raporu” bulunduğundan sözleşmenin 3. kısmında istenen Uygulama İmar Planına Esas Jeolojik ve Jeoteknik Etüt Hizmetinin tamamlandı Sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte olan üst ölçek plana uygun ve sözleşmede belirtilen yapılaşma şartlarına sağlayacak nitelikte davacının parselinin 2014 yılında onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planları ile “Emsal(KAKS):1,00 TAKS:0,80 Yençok:16,50 yapılaşma koşullarında Konut Dışı Kentsel Çalışma Alanı” olarak belirlendiği, Islah OSB alanlarında aranan kriterlerden alanın en az %8’inin ortak kullanım alanları olarak ayrılması şartının gözetildiği, uygulama imar planı kararları doğrultusunda yapılan imar uygulaması sonucu oluşan arsalarda davacının mevcut yapıları korunduğu tespitlerine dayanarak, sözleşmenin 2. kısmını teşkil eden Uygulama İmar Planı Sürecine yönelik hizmetlerin sözleşme hükümlerine uygun olduğu, GÖRSİAD üyeleri ile davalı arasında imzalanan sözleşmenin 1. Kısım: Islah OSB Süreci” ne yönelik mevzuatsal değişiklikler takip edilerek, gerekli başvuruların davacının da üyesi olduğu GÖRSİAD tarafından süresi içinde Valiliğe yapıldığı, başvuru eklerinden davalının sorumluluğunda olan ve 3.1.1 bendinde sözleşme konusunun gerekçelerinin ortaya konulduğu bölümde anlatılan 2. Kısım Uygulama İmar Planı Süreci ve 3. Kısım: Uygulama İmar Planına Esas Jeolojik ve Jeoteknik Etüt Hizmetinin tamamlanarak, gerekçe raporu ile birliktle dosyanın Valiliğine sunulduğu, Valilikçe dosyanın incelemesinin yapıldığı ıslah OSB başvuru dosyası inceleme komisyonu ve bu komisyonun uygun – bulması sonucunda Başköy Sanayi Bölgesi İslah OSB Komisyonunca karar alınarak Sanayi ve Ticaret Bakanlığına gönderildiği görüldüğünden, sözleşmenin 1. Kısmı (a) ve (b) bentlerinin yerine getirilmesinde davalının ihmali bulunmadığı, Sözleşmenin 1. Kısım Islah OSB Sürecine ilişkin (c) bentlerindeki hususların, ıslah OSB ilanından sonra yapılması gereken işler olduğu göz önüne alındığında, Islah OSB başvurusu Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nca onaylanmadığından, davalının bu süreçte yapması gereken çalışmaları tamamlama, süreci devam ettirme imkânı görülmediği, Sözleşmenin süresine ilişkin 6’ıncı maddesinde belirtildiği üzere, sözleşme süresinin yaklaşık olarak kararlaştırıldığı ve idare süreçleri ile gecikmelerin yaşanmasının öngörülmüş olduğu, belirtilen süreyi etkileyecek her türlü değişikliğin yazılı olarak işverene bildirmek ve onayını alma yükümlülüğüne uygun davranılıp davranılmadığı konusunda İşverene yazılı bildirim yapılıp yapılmadığı veya süre uzatımı alınıp alınmadığı hususunda dava dosyasında bilgi/belge bulunmadığı, davacı Birlik tarafından davalı şirketin işi sürdürmesine izinlek süre vermiş sayılıp sayılmayacağı Sayın Mahkemenin takdirinde olmakla birlikte, sözleşmede belirtilen süreye karşın taraflarca sözleşmenin 2012 yılından 2020 yılına kadar sürdürülmüş olduğu, davacı Birlik tarafından da yıllar içerisinde gecikmeden söz etmeyip sözleşmeye bağlı kaldığı ve sürdürdüğü, yazılı bildirim yapılmadığı iddiasının TMK.m.2 ve 3 ile düzenlenen iyi niyetli ve dürüst davranma yükümlülükleri ile TTK.m.18/2 ile düzenlenen basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümlülüğüne uygun olmadığı, Davalı ile yapılan sözleşmeden önce 2008 yılında onaylanarak yürürlüğe girmiş 1/25000 ve 1/5000 ölçekli nazım imar planı kararlarında davacının tesisinin bulunduğu alan “Konut Dışı Kentsel Çalışma Alanı” olarak belirlenmiş olduğundan, davalı tarafından hazırlanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı 2014 yılında onaylanmamış olsa dahi, 2008 yılı onaylı bu tarihten itibaren 18 aydan fazla süre geçtiğinden, yürürlükteki Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’nin 5/2’inci maddesine göre davacının 1995 yılı onaylı uygulama imar planı kararlarına göre yapı ruhsatı düzenlenmemesi gerekmektedir. Anılan yönetmelik maddelerine dayanılarak, davalı tarafından hazırlanan uygulama imar planı kararları neden ile davacının tesisinin müktesep haklarını kaybetmediğinin değerlendirildiği, Davacının tesisinde yapılan 3194 sayılı İmar Kanunu 18’inci madde uygulaması ile Islah OSB ilanı için, alan içerisindeki en az yapılaşmış parsel sayısını sağlamak amacı ile yine sözleşmenin 2. Kısmı doğrultusunda imar uygulaması yapıldığı, imar planı kararları tatbik edilmesinin sağlandığı, planla belirlenen imar hatlarına göre yeni parselasyonun mevcut yapılaşma gözetilerek dağıtıldığı, her ne kadar Düzenleme Ortaklık Payı ve Kamu Ortaklık Payı kesintileri gerçekleşmiş olsa da; davacıya tesisin bulunduğu yerden arsa verildiği, yeni arsaların uygulama imar planı kararlarından gelen Emsal:1,00 yapılaşma koşullarına göre yapılaşma hakkını kullanabilmesi ve mevcut tesisin bulunduğu alanda Emsal:0,25 yapılaşma koşullarına sahip iken, 4 kat daha fazla Emsal (Kat Alanı Kat Sayısı) yapılaşma hakkına ulaşıldığından, davacının taşınmazında değer kaybı olmadığı, Davacı, her ne kadar, davalı ile imzalanan sözleşmeden ayrı olarak, parsel bazında yeni bir planlama firması ile tesisin kullanım kararının 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği ile Sanayi Alanı olarak değiştirme tercihine sahip olsa da davalının hem 3.1.2 maddesinde yapmış olduğumuz değerlendirmelerde sözleşme ihlali bulunmadığı tespitlerimiz üzerinden, hem de sözleşmeyi imzaladığı tarihte yürürlükte olmayan İmar Planı Değişikliğine Dair Değer Artış Yönetmeliği’ üzerinden, sözleşmeye imza atan kişi ve firmaların münferit plan yaptırma sürecine gitmesinden sonucu uygulama imar planı değişikliği sonrası doğabilecek değer artış bedelinden sorumlu tutulmasının uygun olmayacağı, Davalı tarafın sözleşme kapsamındaki edimlerini gereği gibi ifa etmiş olduğu ve sözleşmeyi ifa sırasında bir hatasının bulunmadığı Davacı tarafından dava dilekçesi ile ileri sürülen nedenlerle maddi tazminat taleplerine ilişkin olarak ve taleple bağlılık ilkesi uyarınca; Kar kaybı iddiası hakkında iddia, talep ve delil bulunmaması nedeni ile değerlendirme yapılmadığı, İmar planı değişikliği sonrası doğabilecek değer artış bedelinden sorumlu tutulmasının uygun olmayacağı değerlendirilmiş olduğundan davacı tarafın zarar iddiaları yönünden bir hesaplama yapılmadığı, İmar Kanunu 18. Madde uygulaması sebebi ile zarar iddiaları yönünden bir hesaplama yapılmadığı, Birlik tarafından aykırılıkların büyümesinin önüne geçilmesi adına yapılan masraf iddiası yönünden TBK.m.49 şartlarının gerçekleşmediği, TBK.m.50 kapsamında zararın ve zarar verenin kusurunun ispat şartının sağlanmış olduğunun Mahkemece durumunda; 35.400,00 TL ödemenin, davalının Mahkemece takdir ve tespit edilecek bir kusurunun giderilmesi için yapılan bir masraf olarak değerlendirilebileceği, ancak bu durumda dahi TBK.m. 51 ve 52 hükümlerinin dikkate alınması gerekeceği, Sözleşmenin 9.maddesi ile düzenlenen cezai şart talebi yönünde davacı Birlikte tarafından maddede belirlenen koşulların sağlanmaması nedeni ile cezai şart koşulunun oluşmadığı, kök raporda değiştirilecek bir husus bulunmadığı mütalaa edilmiştir.
O halde yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı tarafından davalı aleyhine açılan taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümlerinin yerine getirilmemesinden dolayı sözleşmeden doğan yükümlülüklerin ihlal edilip edilmediği, edilmiş ise davacının uğradığı maddi zararın tazmini istemine ilişkin açılan bu davada mahkememizce keşif-bilirkişi incelemesine karar verildiği, bilirkişiler tarafından mahkememize sunulan ve yeterli, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli olduğu değerlendirilen bilirkişi raporu ile; davacı, her ne kadar, davalı ile imzalanan sözleşmeden ayrı olarak, parsel bazında yeni bir planlama firması ile tesisin kullanım kararının 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği ile Sanayi Alanı olarak değiştirme tercihine sahip olsa da davalının hem 3.1.2 maddesinde yapmış olduğumuz değerlendirmelerde sözleşme ihlali bulunmadığı tespitlerimiz üzerinden, hem de sözleşmeyi imzaladığı tarihte yürürlükte olmayan “İmar Planı Değişikliğine Dair Değer Artış Yönetmeliği’ üzerinden sözleşmeye imza atan kişi ve firmaların münferit plan yaptırma sürecine gitmesinden sonucu uygulama imar planı değişikliği sonrası doğabilecek değer artış bedelinden sorumlu tutulmasının uygun olmayacağı, Davalı tarafın sözleşme kapsamındaki edimlerini gereği gibi ifa etmiş olduğu ve sözleşmeyi ifa sırasında bir hatasının bulunmadığı, Davacı tarafından dava dilekçesi ile ileri sürülen nedenlerle maddi tazminat taleplerine ilişkin olarak ve taleple bağlılık ilkesi uyarınca; Kar kaybı iddiası hakkında iddia, talep ve delil bulunmaması nedeni ile değerlendirme yapılmadığı, İmar planı değişikliği sonrası doğabilecek değer artış bedelinden sorumlu tutulmasının uygun olmayacağı değerlendirilmiş olduğundan davacı tarafın zarar iddiaları yönünden bir hesaplama yapılmadığı, İmar Kanunu 18. Madde uygulaması sebebi ile zarar iddiaları yönünden bir hesaplama yapılmadığı, Birlik tarafından aykırılıkların büyümesinin önüne geçilmesi adına yapılan masraf iddiası yönünden TBK.m.49 şartlarının gerçekleşmediği, TBK.m.50 kapsamında zararın ve zarar verenin kusurunun ispat şartının sağlanmış olduğu durumda 35.400,00 TL ödemenin, davalının tespit edilecek bir kusurunun giderilmesi için yapılan bir masraf olarak değerlendirilebileceği, ancak bu durumda dahi TBK.m. 51 ve 52 hükümlerinin dikkate alınması gerekeceği, Sözleşmenin 9.maddesi ile düzenlenen cezai şart talebi yönünde davacı tarafından maddede belirlenen koşulların sağlanmaması nedeni ile cezai şart koşulunun oluşmadığı anlaşıldığından ispatlanamayan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL nispi karar ve ilam harcının peşin alınan 341,55 TL’den mahsubu ile bakiye fazla kalan 161,65 TL nispi karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Arabuluculuk Ücret Tarifesi kapsamında Maliye Hazinesinden karşılanan arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye ÖDENMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan posta ve tebligat gideri 100,00 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/02/2023

Katip ……
¸e-imzalıdır.

Hakim …….
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.