Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/703 E. 2022/314 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

…. TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/703 Esas
KARAR NO : 2022/314

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … ….
DAVALI : 1- … – … …
VEKİLİ : Av. … ….
DAVALI : 2- … – … …
VEKİLİ : Av. … -….

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/10/2020
KARAR TARİHİ : 17/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 170/3/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ; Müvekkil şirket leasing sözleşmesi ile ithalatçısının … Otomotiv A.Ş., satıcısının ise … Servis … San. Ve Tic. A.Ş. Olduğu Land Rover Velar 240 model… plakalı aracı 2 yıl satıcı garantili 3 yıl ithalatçı firma garantili olacak biçimde 19.10.2017 tarihinde kiralandığı. Ekte yer alan 12.06.2020 tarihli muvafakatname başlıklı yetki belgesi ile leasing firması dava ve talep hak ve sorumluluklarını kiracı müvekkile devrettiği,
Müvekkil firma yetkilisi aracı kullanan … … araç ile evine giderken fren balatalarından
ses duyduğu. Ancak bu esnada fren balataları ile ilgili araç içi uyarı göstergesi herhangi bir uyarı vermediği. … … ertesi gün aracı servise gönderdiği ve araçta davaya konu arıza tespit edildiği. Ekli … Servis fişinde de görüleceği üzere aracın fren disklerinin aşındığı ancak fren disk uyarı lambasının yanmadığının tespit edildiği. Söz konusu araç sıradan bir araç olmayıp aracın güncel değeri 1.800.000,00 TL civarında olduğu. Satılan aracın üst segment bir araç olduğu. Satılan ve vaad edilen özellikler de üst segment beklentileri
karşılayacak nitelikte olduğu. Bu özelliklerden biri de arıza uyarı sistemi olduğu. Davaya konu olayda hasarın oluşumu ikaz ışıklarının yanmamasına bağlı olduğu. Bu durum satılan araçtan kaynaklı bir ayıp hali
olduğunu ve bunun da müvekkile yükletilemeyeceğini gözler önüne serdiği, Müvekkil firma… plakalı aracı 2 yıl satıcı garantili 3 yıl ithalatçı firma garantili olacak
biçimde 19.10.2017 tarihinde kiraladığı. Zararın bu süreler içinde gerçekleştiği. Bu süreler için ihtarname gönderildiği ve arabulucu görüşmesi yapıldığı. Müvekkil yapılan bu tespit karşısında çıkan masrafa itiraz etse de 10.105,34 TL tutarındaki masraf, araç bu haliyle kullanılamayacak vaziyette olduğu için müvekkil şirket tarafından karşılandığı. Müvekkil şirket aracın ayıplı olmasından kaynaklı tamir bedelinden dolayı alacaklı konumunda olup, tamir bedelini talep konulu 16/07/2020 tarihli ve 027049 numaralı ihtarnameyi taraflara noter aracılığı ile gönderdiği. İhtara rağmen müvekkilime bir ödeme yapılmadığı, Ticari işten kaynaklı alacak istemimizden dolayı TTK 5/A zorunlu arabuluculuk görüşmesi yapıldığı ve taraflar bu görüşme sonunda da anlaşmaya varamadıkları. Müvekkilimin uğradığı zararın
davalı taraflardan tahsiline karar verilmesi için işbu davayı açma zorunluluğu doğduğu. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 219. maddesi “Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olacağı.” ve aynı kanunun 227. Maddesinde ayıp halinde alıcının seçimlik haklarından” Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme” hükmü yer
aldığı. Bu durumda satıcının kanundan kaynaklı bir sorumluluğu olduğu. Somut olayda satıcı firmanın aynı zamanda aracın teknik servisi de olması ve araçtaki ayıbın satıcı firmanın servisi tarafından tespit edildiği de ekte gösterilmiş olunan fatura ile ortada olduğu. İthalatçı firma olan … Otomotiv garanti belgesinde, Özel Şartlar ve Önemli Bilgiler başlıklı ‘Yeni Araç Özel Onarım Garantisi’ madde 3: İthalatçı firma, yeni aracın bütün parçaları dahil olmak üzere tamamı için aracın tesliminden itibaren 3 yıl veya 100.000 km (hangisi önce dolarsa) olmak üzere garanti verdiği. Üretici ve/veya ithalatçının garanti taahhüdünde bulunduğu durumlarda bu taahhüde ilişkin sorumluluğunun bulunacağından şüphe olmadığı. Bu durumda söz konusu sorumluluk, kanun tarafından yüklenen bir sorumluluk olmadığı, ihtiyari bir garanti sorumluluğu olacağı. Buna dayanarak ithalatçı firmanın ise sözleşmesel bir sorumluluğunun olduğunu söylenin mümkün olacağı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2011/19-505 esas, 2011/636 karar sayılı ilamında, Hukuk Genel
Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, ticari alım satımların garanti belgesinin olup olmayacağı
tartışılmış, kural olarak, 4077 sayılı Kanuna göre garanti belgesindeki hükümlerin uygulanamayacağı ancak, genel hükümlere göre (Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu) ticari
alım satımlarda da garanti sözleşmesinin uygulanacağı çoğunluk tarafından benimsendiği, 12. Ne var ki, ticari satımlarda da satıcı tarafından yasada öngörülen zamanaşımı süresinden daha uzun bir süre garanti verildiği hallerde, garanti süresi içinde ayıba karşı tekeffül hükümlerine dayanılarak
talepte bulunulabileceği İmalatçı tarafından iki yıllık garanti süresi verilmesi zamanaşımı süresinin uzatıldığını gösterir ve bu süre ayrıca satıcı tarafından da alıcıya taahhüt edilmişse satıcıyı da bağladığı. Dolayısıyla bu satım akdi kapsamında, ayıplı mal tesliminde davalı/satıcının kusuru olmasa bile davacı/alıcıya karşı sorumluluğu olduğu. Hükümlerine yer verildiği. Keza mevcut ayıp açık ayıp niteliğinde olmayıp gizli ayıp niteliğinde olduğu. Fren Balataları arızalanıncaya kadar uyarı göstergesinin çalışmadığı müvekkil tarafından bilinmediği. Buna istinaden, somut olayda ekte göstermiş olduğumuz garanti belgesinde davalı tarafların müvekkilime vermiş oldukları garanti
taahhütleri kapsamında sorumluluklarına gidilmesi gerektiği. Yukarıda arz ve izah etmeye çalışıldığı nedenlerle, ayıplı satılan aracın tamiri
nedeniyle müvekkilinin ödemiş olduğu 10.105,34 TL tutarındaki tamir masrafı ve ödeme tarihinden başlayarak hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalı taraflardan tahsiline karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraflara yükletilmesine karar verilmesini müvekkili adına talep ve dava etmişlerdir.
Davalı … Otomotiv Pazarlama Ve Ticaret A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; Davacı davaya konu …’dan satın alınmış ve leasing sözleşmesi ile 19.10.2017 tarihinde kiralanmış aracın kullanımı esnasında fren balatalarından ses geldiği, …’ya çekildiğinde aracın fren disklerinin aşındığının ancak fren disk uyarı lambasının yanmadığının tespit edildiği, 10.105,34-TL tutarında tamir bedelinin kabul edilmese de karşılandığı, bu yönde şirketlere ihtarname gönderildiği, ödedikleri bu tamir bedelinin ödeme karşılandığı, bu yönde şirketlere ihtarname gönderildiği, ödedikleri bu tamir bedelinin ödeme
tarihinden itibaren başlayacak yasal faizi ile ödenmesi talep edildiği aşağıdaki gerekçelerle, anılan iddia ve talepler haksız ve mesnetsiz olup; davanın reddine
karar verilmesi gerektiği Şöyle ki; Davacı taraf dava dilekçesindeki beyanında ve eki olarak sunduğu muvafakatnameye göre aracı leasing sözleşmesi ile kiraladığını belirttiği. Öncelikle davacı tarafından sunulan 12.06.2020 tarihli muvafakatnamenin QNB FinansLeasing şirketinden alındığı, aracın satıcısı hem … Otomotiv hem … olarak geçtiği görüldüğü. Oysa aracın maliki dosyaya sunulu faturadan da görüleceği üzere “Finans … Kiralama A.Ş.”dir olduğu. Davacının aracı kiraladığı şirketin tam unvanının sorulmasını, yine anılan muvafakatnameye göre aracın ayıplı olmasından kaynaklı davacıya dava açma yetkisi veren şirketin tam unvanı ile sorulmasını, davacıya dava açma yetkisi verilip verilmediğinin, sunulan muvafakatnamenin geçerli olup olmadığına dair leasing şirketi olarak gösterilen QNB FinansLeasing’e yazı yazılmasını talep ettikleri. Her halükarda, aracın maliki dosyaya sunulu faturadan da görüleceği üzere “…. … Kiralama A.Ş.” olduğundan davacının davasındaki taleplerinin aktif husumet ehliyetine sahip olmaması ile ileri sürülmesi hukuken haklı ve kanuni olmadığından davanın öncelikle usulden reddini
talep ettikleri Davacı sıfatıyla dava açan bir kimsenin dava konusu hak üzerinde tasarruf yetkisi yoksa o kimse gerçek anlamda taraf (aktif dava ehliyeti) sıfatını taşımadığı. Davaya konu aracın sahibi, maliki halihazırda “Finans … Kiralama A.Ş.” olduğundan davanın her şeyden önce bu sebeple Aktif Husumet Yokluğu Nedeniyle Usulden Reddi gerektiği. Müvekkil şirket dava konusu aracın yalnızca ithalatçısı olup aracın satıcısı olmadığı. Bir başka anlatımla davacı ve/veya leasing sözleşmesinin tarafı ile sözleşmesel ilişki içerisinde olan ve satış/fatura bedelini tahsil eden taraf müvekkil şirket olmadığı. Bu minvalde satış/fatura bedelini tahsil etmeyen taraftan ayıp bedelinin iadesi gibi mali yükümlülükler içeren taleplerin müvekkil şirkete yöneltilmesi mümkün olmadığı. Bilindiği gibi, menkul mallara ilişkin satım sözleşmelerinde, alıcı yönünden, malı muayene ve ihbar yükümlülüğü öngörüldüğü ve anılan yükümlülüğe uyulmaması durumunda, satılan malın olduğu gibi kabul edildiği ve dava hakkının ortadan kalkacağı kabul edildiği. Bu bağlamda, davacı tarafın ayıp iddialarının kabulü anlamına gelmemek, husumete ilişkin ve esasa ilişkin olarak yapılan açıklamalar saklı kalmak kaydıyla, davacının, yasanın öngördüğü ayıp ihbar ve muayene yükümlülüklerine uygun davranmadığını ve bu nedenle ayıp iddiasına dayalı dava hakkını
kaybettiğini, Açıklanan nedenlerle dava konusu araçta müdahale edilip de giderilememiş teknik bir arızanın varlığından söz edilmesi mümkün olmadığı. Bir başka deyişle aracın tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya davacının ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran bir durum olmamakla beraber araçtan yararlanamamanın süreklilik arz etmesi ve tamirin mümkün olmaması gibi bir durumda söz konusu olmadığı. Kaldı ki dava konusu araçtaki kullanıcı kaynaklı arıza durumu giderilmiş olup araç halihazırda kullanılmakta olması itibari ile ayıplı bir araçtan bahsedilemeyeceğinin açık olduğu Davacının dava açma ehliyeti olmadığından Aktif Husumet yokluğu nedeniyle davanın Usulden Reddine Davalı müvekkil şirkete sorumluluk yükleneceğinden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine zamanaşımı nedeniyle reddine hak düşürücü nitelikteki yasal ihbar ve muayene yükümlülüğüne uyulmamış olmakla davanın reddine esas yönünden haksız ve mesnetsiz olan davanın reddine yargılama giderleri ile yasal vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.

Davalı… San. Ve Tic. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; 6098 sayılı TBK madde 231’de; bir ürünün ayıplı olduğu iddiasıyla başvurulabilmesi için 2 yıllık zamanaşımı süresi belirlendiği. İlgili araç 17/10/2017 tarihinde satın alınmış olduğu, tarafımıza ayıp olduğu iddiasıyla 16/07/2020 tarihinde başvurulduğu. 2 yıl olarak öngörülen başvuru süresi dolduğundan dolayı davanın reddi gerektiği. Dava konusu olayda ayıp olduğu iddiası geçerli olsa bile onarım 29/05/2020 tarihinde ücretli olarak yapıldığı, değiştirilen fren disklerinin ayıplı olduğu iddiası ise 16/07/2020 tarihinde yapıldığı. Kanunun öngördüğü ayıp ve ihbar yükümlülüğüne uyulmadığı için davanın reddi gerektiği.
…. şase numarası ve …plakalı araç QNB Finans … Kiralama A.Ş. tarafından 17/10/2020 tarihinde satın alınmış olduğu, leasing sözleşmesi(celbi talep olunur) ile davacıya kiralandığı. Söz konusu aracın ilk sahibi başka bir tüzel kişilik olup, davacı
aracın ikinci sahibi olduğu. Dolayısıyla; aracın garantisinin de bitmesi sebebiyle genel hükümlere göre
davanın aracın ilk sahibi olan QNB Finans … Kiralama A.Ş.ye açılması gerektiği. Davanın pasif husumet nedeniyle reddi gerektiği. Davacı arabayı alıp kullanmaya başladıktan sonra bakım için gerekli süreleri takip edip, aracın zarar görmemesi için zamanında yetkili servislere başvuru yapması gerektiği. Somut olayda davacı bakım sürelerini kontrol etmediği, zamanında işlem yapılmadığı için fren disklerinin değişimi yapıldığı. Herhangi bir ayıp söz konusu olmayıp, kullanıcı hatası nedeniyle fren diskleri
değiştirildiği Davanın usul yönünden reddine haksız ve yersiz davanın esas yönünden reddine davacı tarafça bildirilecek olan delillere karşı delil bildirme haklarının saklı tutulmasına yargılama gideri ve vekil ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
İncelenen Dosya Kapsamına Göre :
Dava, satın alınan aracın ayıplı olduğu iddiasıyla öncelikle ayıptan kaynaklanan maddi zararın tazmini talebine ilişkindir.
Dava konusu araç leasing sözleşmesi ile ithalatçısının … Otomotiv A.Ş., satıcısının ise … Servis … San. Ve Tic. A.Ş. Olduğu Land Rover Velar 240 model… plakalı aracı 2 yıl satıcı garantili 3 yıl ithalatçı firma garantili olacak biçimde 19.10.2017 tarihinde kiralandığı. Davacı aracı kullanırken fren balatalarından
ses duyduğu. Ancak bu esnada fren balataları ile ilgili araç içi uyarı göstergesi herhangi bir uyarı vermediği. … … ertesi gün aracı servise gönderdiği ve araçta davaya konu arıza tespit edildiği.üretim hatası kaynaklı bu ayıbın aracın değerinin düşmesine sebebiyet verdiğini belirttilmiştir.
Dava dilekçesi ve ekleri davalı tarafa tebliğ edilmiş, dilekçeler teatisi tamamlanarak ön inceleme aşamasına geçilmiştir.02/03/2021 tarihli ön inceleme duruşmasında uyuşmazlığın çözümü amacıyla kusur ve ayıp belirlenmesi için Makina Fakültesi Öğretim Üyelerinden oluşan bilirkişi heyetine dosyanın tevdi edilmesine karar verilmiştir.
08/09/2021 ve 01/02/2022 tarihli bilirkişi raporunda; kusur ve ayıp yönünden yapılan inceleme neticesinde; Dava dosyasında bulunan dilekçeler, servis kayıtları ve fren balatası ve fren diskleri üzerinde
yapılan incelemelerimiz sonucunda, gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
• Dava konu edilen fren balatalarının kullanım ömrünü doldurmuş olduğu ve fren disklerinin
aşınmış olduğu,
• Dava konusu araçta ön tekerleklerin bir tanesinde ve arka tekerleklerin bir tanesinde olmak
üzere fren balatası uyarı sisteminin bulunduğu, aracın arka balatası biten arka tekerlekte fren
balatasında uyarı sisteminin bulunmamasından dolayı uyarı sistemi ışığı yanmadığı, hali
hazırda aracın fren balatalarının ömrünü doldurmuş durumda olduğu,
• Dava konusu fren balatası uyarı sisteminin arızalı olmadığı, uyarı sisteminin çalıştıracak
şartların oluşmadığı tespit edildiğine ilişkin rapor tanzim edildiği ; Mahkememizce re’sen bilirkişi olarak görevlendirilmiş bilirkişilerden , dava konusu edilen… plaka numaralı
araçla ilgili olarak, kök raporda belirtilen konularla ilgili itirazlarla bilirkişiden
davacının rapora karşı beyan ve itirazları ile davaya konu araçtaki arızanın meydana
gelmesinde tarafların kusur durumu, varsa onarım bedeli, üretimden kaynaklı bir ayıp olup
olmadığı, varsa ayıbın gizli, açık ayıp olup olmadığı konularında değerlendirme
içeren
01/02/2022 tarihli bilirkişi raporunda Dava konusu araçtaki arızanın meydana oluşmasında gelmesinde tarafların kusur durumu ile
ilgili olarak; fren balata ve disklerdeki aşınmaların bir arıza olmayıp, bu durumun aracın
kullanımı ile zamanla oluşacak yani bu parçaların kullanım ömrünü doldurmasından
kaynaklandığı,
Dava konusu aracın fren balatalarında ve fren disklerinde imalat hatasının olmadığı,
Dava konusu aracın fren balata ve disklerinde oluşan aşınmaların ve salgının kullanıma
bağlı olarak zamanla oluştuğu,
Dava konusu aracın dört teker fren balata ve diskleri değişim maliyetinin 10.105,89 TL
olduğu tespit edilmiştir.
Uyuşmazlık noktaları; davaya konu aracın ayıplı olup olmadığı, ayıbın açık ayıp mı, gizli ayıp mı olduğu, ayıp ihbarının zamanında yapılıp yapılmadığı, misli ile değişimin şartlarının oluşup oluşmadığı ve aracın kullanılmaması sebebiyle davacının kazanç kaybı noktalarında toplanmaktadır.
Taraflar arasındaki ilişki leasing özleşmesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Ticari sözleşmesinin düzenlendiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan hükümler değerlendirildiğinde,
6098 Sayılı TBK’nun 219.maddesine göre, satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmamasından da sorumludur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.

Ticari satımlarda, 6102 Sayılı TTK 23/1-c bendine göre, malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda TBK 223.maddesi 2.fıkrası uygulanır.
6098 Sayılı TBK’nun 223/1 fıkrasına göre, alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkan bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır.
6098 Sayılı TBK’nun 223/2. fıkrasına göre ise , alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir, bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.
Ayıpları bildirmenin içeriğini ve zamanında yapıldığını ispat külfeti, alıcıya düşer.
TBK’nun 223.maddesindeki ihbar süreleri hak düşürücü süre olup, hakim tarafından re’sen gözönünde tutulur.
Ayıp ihbarının süresinde yapılmamış olması halinde, satıcı ayıplı maldan sorumlu olmaz.
Diğer yandan 6102 Sayılı TTK.18 maddesinin 3 fıkrasında “tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığı ile taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır” düzenlemesi bulunmaktadır.
Satılan maldaki ayıpların ihbarı herhangi bir şekle tabi tutulmamıştır. Ancak, uyuşmazlık halinde ayıp ihbarının kanıtlanması şekle tabidir. Tacirler arası ticari satımlarda ayıp ihbarının 6102 Sayılı TTK.’nun 18/3 maddede öngörülen şekilde yapıldığı kanıtlanmalıdır. Diğer bir anlatımla bu yön ispat koşuludur.
Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık satılan malda ayıp bulunup bulunmadığı noktasındadır. Türk Borçlar Kanununu 219. Maddesi satılan malda ayıbın bulunması halini düzenlemiştir. Buna göre; satıcı alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması nedeniyle sorumlu olduğu gibi nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki veya ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumludur.
Yasa hükmüne göre, satıcının ayıptan sorumluluğunu şöyle bölümlendirebiliriz.
Satıcı,
a) Alıcıya bildirdiği niteliklerin “satılanda”bulunmamasından;
b) Satılan nesnedeki bozukluk ve eksiklikten, niteliksizlikten;
c) İstenilen nitelikleri taşımamasından ve miktarca eksiklikten;
ç) Nesnenin bazı parçalarının yokluğundan veya elverişsizliğinden;
d) Benzerlerine göre (davacının seçimine aykırı) daha düşük nitelikli olmasından;
e) Kullanım amacına uygun olmamasından;
f) Alıcının ondan beklediği yararları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ve ekonomik ayıpların bulunmasından sorumludur.
Satıcının sattığı nesnedeki ayıptan sorumluluğu, mülkiyeti ve zilyetliği geçirme borcunun tamamlayıcısıdır. Çünkü, satımda alıcının amacı, kullanabileceği yararlı bir nesneye sahip olmaktır.
Satıcı, sattığı nesnenin değerini ve yararını azaltan eksiklikler bulunmadığına ilişkin güvence vermese dahi, yasaca sorumludur. Bununla birlikte, satıcının ayıptan sorumluluğuna ilişkin yasa hükmü emredici nitelikte değildir. Alıcı ile satıcı, aralarında sorumsuzluk anlaşması yapabilirler.Ya da alıcı, nesneyi ayıplarını bilerek (örneğin ucuz bulduğu için) satın almış olabilir ve bu durumda satıcı alıcının bildiği ayıplardan sorumlu olmaz.
Ancak, satıcı satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, ayıptan sorumluluğunu kaldıran veya sınırlayan her anlaşma kesin olarak hükümsüzdür.
Satılanın satımdan beklenen amacı sağlayacak nitelikleri taşıması ticari doğruluk gereğidir. O halde satıcı, satılandan beklenen yararları, kullanma amacını, değerini ve elverişliliğini kaldıran ya da azaltan bir eksikliğin bulunmamasını sağlama borcu altındadır.
Satıcının bu borcunun söz konusu olabilmesi için, satılanda ne tür eksikliklerin var olduğunu bilmesi gerekmediği gibi, satılanda bulunması gereken nitelikleri ayrıca açıklamasına ve güvence vermesine de gerek yoktur. Burada satıcının yasal sorumluluğu söz konusudur.
Ayrıca ayıp, yarar ve hasarın alıcıya geçmesi anında satılanda var olmalıdır.
Ayıp, aynı cinsten normal eşyada bulunması gereken iyi niteliklerin satılanda bulunmaması ya da kötü niteliklerin bulunmasıdır. Buna göre, maddi ayıp, bir nesnenin aynı cinsten normal parçalarla karşılaştırıldığında, kendi değerini veya elverişliliğini kaldıran ya da azaltan her türlü kötü niteliklerdir.
Satılandaki ayıp önemli olmalıdır. Bu koşulun gerçekleşmiş sayılması için ayıp yüzünden nesnenin değerinin veya elverişliliğinin önemli ölçüde azalması veya bütünüyle ortadan kalkması gerekir. Eğer satın alınan nesnedeki ayıp, sözleşmeye aykırılık oluşturuyorsa veya alıcının seçimlik haklarını kullanmasını gerektiriyorsa, ayıp önemli sayılır.
“Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır.
Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.”
Burada ayıbın açık ayıp mı yoksa gizli ayıp mı olduğunun belirlenmesi gerekir. Çoğu alıcı, üründeki ayıbı (bozukluğu, eksikliği, elverişsizliği) kullanmaya başladıktan sonra farkeder. Bu nedenle uygun süre içinde de olsa “gözden geçirme” ayıbı farketmek için yeterli değildir. Bu konuda yaşanan sorunlar genellikle mekanik ve elektronik eşyalarla ilgilidir. Bir de otomobil alımlarında sıkça görülür ve bozukluklar, eksiklikler, sakıncalı donanımlar “gizli ayıp” biçiminde yıllar sonra ortaya çıkabilir. İmalât hatalarını satıcı bilmese dahi sorumlu olur. Örneğin, bir Yargıtay kararının konusunu oluşturan olayda, otomobilin 60.000 kilometrede yatak sarması nedeniyle açılan davada, bu gibi arızaların “muayene ile anlaşılması olanaksız ve kullanma ile ortaya çıkan arızalardan olduğu” sonucuna varılmış ve satıcı sorumlu tutulmuştur.
Yasa alıcıya bir kısım seçimlik haklar tanımıştır. Bu seçimlik haklar TBK ‘ nun 227. Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre;
1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme.
2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme.
3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme.
4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme.
Davacı dava dilekçesinde seçimlik haklardan ayıplı satılan aracın tamiri
nedeniyle müvekkilinin ödemiş olduğu 10.105,34 TL tutarındaki tamir masrafı bedelin iadesini talep etmiştir.

Satım sözleşmesi ve ayıba ilişkin temel ilkeler açıklandıktan sonra somut uyuşmazlığa gelindiğinde;
Dava konusu araç leasing sözleşmesi ile ithalatçısının … Otomotiv A.Ş., satıcısının ise … Servis … San. Ve Tic. A.Ş. Olduğu Land Rover Velar 240 model… plakalı aracı 2 yıl satıcı garantili 3 yıl ithalatçı firma garantili olacak biçimde 19.10.2017 tarihinde kiralandığı. Davacı aracı kullanırken fren balatalarından
ses duyduğu. Ancak bu esnada fren balataları ile ilgili araç içi uyarı göstergesi herhangi bir uyarı vermediği. … … ertesi gün aracı servise gönderdiği ve araçta davaya konu arıza tespit edildiği ifade edilmiştir.
08/09/2021 ve 01/02/2022 tarihli bilirkişi raporunda; ,Dava konusu araçtaki arızanın meydana oluşmasında gelmesinde tarafların kusur durumu ile
ilgili olarak; fren balata ve disklerdeki aşınmaların bir arıza olmayıp, bu durumun aracın
kullanımı ile zamanla oluşacak yani bu parçaların kullanım ömrünü doldurmasından
kaynaklandığı,
Dava konusu aracın fren balatalarında ve fren disklerinde imalat hatasının olmadığı,
Dava konusu aracın fren balata ve disklerinde oluşan aşınmaların ve salgının kullanıma
bağlı olarak zamanla oluştuğu, dikkate alınarak hakkaniyete uygun aracın misli ile değişimi talebinin kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm vermek gerekmiştir. Dosyada toplanan kanıt ve belgelere, mahkemece alınan 1. Ve 2. Bilirkişi raporları kapsamına göre dava konusu aracın ayıplı üretilmediği, araçta üretim ve montaj hatasının bulunmadığı, fren balata ve disklerinde oluşan aşınmaların ve salgının kullanıma
bağlı olarak zamanla oluştuğu, meydana geldiği belirlenmiştir.
Dosya kapsamında aldırılan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğu kanaatine varılarak tüm dosya kapsamı, taraf beyanları, deliller ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirilmiş ve davacının davasının reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir. .
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 80,70-TL harcın başlangıçta alınan 172,58 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 91,88‬-TL bakiye harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına
4-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden ve red sebebi davalılar yönünden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine,
5-Dava şartı arabuluculuk kapsamında hazine tarafından ödenen 1.320,00 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile Bursa Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf Yargı Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
17/03/2022

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır