Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/64 E. 2020/527 K. 28.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

….
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/64 Esas -GÖREVSİZLİK-
KARAR NO : 2020/527

HAKİM :….
KATİP : ….

DAVACI :1-….
VEKİLLERİ :Av. ….
Av…..
….
DAVACI :2-….
DAVALI : ….
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/03/2016
KARAR TARİHİ : 28/09/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ;dava dışı … tarafından bir kısım işçilik alacak ve tazminatlarının tahsili amacıyla Karşıyaka 3. İş Mahkemesi’nde dava açıldığını, 06/06/2013 gün, 2011/675 Esas – 2013/286 Karar sayılı karar ile davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, anılan kararın İzmir 27. İcra Müdürlüğü’nün 2013/… sayılı dosyası üzerinden takibe konulduğunu, davacı kurumun dosya borcunu ödediğini, ancak, taraflar arasındaki sözleşmeye göre yasal sorumluluğun davalı şirkete ait olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla icra dosyasına ödedikleri 6.592,82.-TL’nin ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte (davalı … Gıda Ltd. Şti.’nin de aralarında bulunduğu) davalılardan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir.
Dava dosyasında daha önce görev uyuşmazlıkları oluşmuş ilk başta İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından doğrudan Bursa Asliye Ticaret Mahkemesine görevsizlik ve yetkisizlik kararı verilmiştir. Görev ilişkisi kamu düzenine ilişkin olup yetki hususundan önce mahkemenin görevli olup olmadığını değerlendirmesi gerekir. Görevli olmadığını düşünüyorsa aynı yerdeki görevli olan mahkemeye görevsizlik kararı vermelidir. Görevsizlik kararı ile dosya kendisine gelen mahkeme yetkili olmadığını düşünüyor ise yetkisizlik kararını görevli mahkeme değerlendirmelidir. Görev hususu yetki hususundan önce geldiğinden İzmir 8.Asliye Hukuk Mahkemesinin hem görevi hem yetkiyi kapsayacak biçimde görevsizlik ve yetkisizlik kararı vermesi nedeniyle hukuki tartışmalar başlamıştır. Mahkememizce daha önce verilen 30/12/2016 tarihli görevsizlik kararında görevsizlik kararı verilmiş fakat görevli mahkemenin neresi olduğu belirtilmemiştir. Yargıtay 20.Hukuk Dairesi tarafından da yargı yeri belirleme koşulları bulunmayan dosyanın mahalline iadesine karar verilmiştir.
Mahkememizce daha önce verilmiş görevsizlik kararı bulunduğundan dosya yargı çevremizde bulunan Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiş ise de bu mahkemece Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna dair ibareye yer verilmeksizin karar verildiği belirtilerek dosyanın mahkememize iadesine karar verilerek dava dosyası eldeki esas numarasını almıştır.
Görev kamu düzeninden olup öncelikle görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir. Yargılamada uzunca bir süredir usul hükümleri nedeniyle esasa girilememiştir. Usule ilişkin bu tartışmaların sonlandırılarak dosyanın görevli mahkemece çözümlenmesi gerekmektedir. Bu sebeple görev hususu değerlendirilmeye alınarak usule uygun bir karar verilmek suretiyle usul tartışmaları neticelendirilmedir.
Dosyanın incelenmesinde davacının davaya konu ettiği alacak davalının iflasından önce doğan ve taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan bir alacak olmayıp, davacı tarafın 05/02/204 tarihinde ödenmiştir. Müflis … Özel Güvenlik … Ltd Şti’nin ise bu ödemeden önce 2009 yılında iflasına karar verilmiştir. İflas tarihi talebe ve iddiaya konu alacaktan öncedir. İflas masasının safi (net) mevcudu (masaya giren mal, alacak ve haklar), “alacakların ödenmesine tahsis olunur” (İİK m.184,I,c.1). Buradaki “alacaklar” teriminden maksat, aslında yalnız “iflas alacaklarıdır.” İflas alacağı, iflas açıldığı anda müflise karşı hukuken mevcut olan alacaklar yani müflisin iflasın açıldığı andaki borçları olup, bunlar iflas masasından masaya yazdırılarak istenebilir. Somut olayda, davalı müflis şirketlerin alacağın doğmasından önce iflasına karar verildiği yazışmalarla sabittir , davacı tarafça dava dışı üçüncü kişiye davalının iflasından sonra ödeme yapıldığı da dosya kapsamından anlaşılmıştır. Davacının davaya konu talep ve iddia ettiği rücu hakkına dayalı alacağı, iflas tarihinden sonra doğmuştur. Bu durumda alacak, iflastan önce doğmadığından, sırasına ve esasına itiraz edilebilecek, İİK’nın 235. maddesine dayalı kayıt kabul istemine konu olabilecek müflis borçlarından olmayıp, iflastan sonra doğan ve müflisin genel hükümlere göre sorumlu olduğu ve iflas masasının dağıttığı iflas (garame) hissesi oranında değil, tasfiyede bakiye kalırsa alacaklıya ödenecek olan bir alacak niteliğindedir. İİK’nda iflastan sonra doğan alacaklar için İİK’nın 235/2. maddesinin ilk cümlesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından, somut olayımızda davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte olan 6100 sayılı HMK’nın 2/1. maddesi uyarınca, dava konusunun değer miktarına bakılmaksızın Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerekir. İflas tarihinden sonra doğan bir alacağın varlığı ve miktarı konusunda bir uyuşmazlık bulunmasa da, inceleme, şikayet yolu ile icra mahkemesine değil, alacağın dayandığı hukuksal ilişkiye göre genel hükümler doğrultusunda iflas masası aleyhine açılan davada genel mahkemelerce tespit edilecektir. Böyle bir davada, davacı, davalı müflisten alacaklı olduğunu iddia eden alacaklı olup, davalı ise iflas idaresidir. Bu hususlar ise görevli mahkemece nazara alınacak hususlardır. İflastan sonra oluşan alacağın masaya kaydı istenemez, tasfiyede bakiye kalırsa nazara alınır. Dava konusu alacak, sıra cetvelinde yer alamayacağından, bunlar için iflas masası aleyhine genel mahkemede açılması gereken davada İİK’nın 235. maddesindeki süreler uygulanmaz. Bu nedenlerle dava dosyamız bakımından görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Mahkememiz ise görevsizdir. Yerleşik Yargıtay uygulaması da bu yöndedir. Aynı hususta Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4.Hukuk Dairesinin 2019/262 Esas 2019/413 Karar 06/03/2019 tarihli kararı da bulunmaktadır.
“Dava konusu rücuen tazminatın, davalı şirketin iflasına karar verildikten sonra doğduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla İİK m. 235 hükmü kapsamında, kayıt kabul davası olarak nitelendirilmesi doğru olmayacağından (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 21.6.2013 gün ve 2895/4313 sayılı kararı) ve de davacının ve selefinin tacir olmamalarından dolayı dava TTK m. 4 kapsamında da ticari dava sayılmayacağından, davaya bakmakla Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir.
Bu durumda davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği anlaşılmakla, bu mahkemece verilen görevsizlik kararının yerinde olmadığı kabul edilmiş ve yargı yeri olarak belirlenmesi gerekmiştir.
Daha önce dava dosyası hem İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine hemde Yargıtay 20-Hukuk dairesine gönderilmişse de anılan merciler tarafından dosyamız hakkında bir karar verilmeksizin mahalline iade edilmiştir. Dolayısıyla istinaf ve temyiz incelemesi yapılmamıştır. Bu sebeple Bursa Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davada mahkememizin görevsizliği ve Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli bulunması nedeniyle ;Davanın HMK’nun 114/1-c maddesi delaleti ile 115/2.maddesi gereğince davanın usulden (görev yönünden) REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve HMK’nun 20. Maddesinde öngörülen iki (2) haftalık kesin süre içerisinde müracaat edilmesi halinde dosyanın görevli Bursa Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, yargılama giderlerinin esas hakkında karar verecek mahkemece değerlendirilmesine,
3-Kesinleşmeye mütakip yasal süresi içesinde gönderme talebi bulunmadığında dosya üzerinden davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
4-HMK 331/2 Maddesi gereğince yargılama gideri ve vekalet ücreti konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
Dair tarafların yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf Yargı Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı 28/09/2020

Katip ….
e-imza

Hakim …
e-imza