Emsal Mahkeme Kararı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/616 E. 2023/79 K. 18.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.


TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
BAŞKANLIĞI GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/616 Esas
KARAR NO : 2023/79

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI :…
– …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR :1- … – …

2-……
VEKİLİ :Av. …
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/10/2020
KARAR TARİHİ : 18/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı taraf dava dilekçesinde özetle; davalılar aleyhine Bursa 16. İcra Müdürlüğünün 2020/… sayılı takip dosyası ile icra takibi başlattıklarını, takip konusu alacağın taraflar arasındaki 03/03/2020 tarihli taşınmaz satım sözleşmesinden kaynaklandığını, davalının akde aykırı davrandığını, resmi şekilde yapılmayan yazılı sözleşmenin geçersiz olduğunu, sözleşme kapsamında davalıya verilen 300.000,00 USD ‘ nin iadesinin gerektiğini, davalı … ‘ ın makbuzda kendi adına imza attığının, bu sebeple davalı borçluların ödeme emrine itirazlarının iptali ile ile takibin devamına %20’ den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmişlerdir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; … yönünden husumet ehliyetinin bulunmadığını, takibin şube aleyhine başlatılıp ödeme emrinin hem şubeye hem de şirkete gönderildiğini, şirket yönünden de taraf ehliyetinin bulunmadığını, taraflar arasındaki sözleşme işletme devir sözleşmesi niteliğinde olduğunu, işletmenin kül halinde 09/03/2020 tarihinde davacıya teslim edildiğini, ticari faaliyetini burada yürüttüğünü, ticari ilişkide davalının davacıdan alacaklı olduğunu ve takas defini ileri sürdüklerini belirterek davanın reddine, %20 ‘ den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmolunmasını talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe :
Dava Bursa 16. İcra Müdürlüğünün 2020/… sayılı dosyasında davalı borçluların ödeme emrine itirazının iptali istemine ilişkindir.
Davacı tarafa takip konusu alacağın 03/03/2020 tarihli taşınmaz satım sözleşmesinden kaynaklandığını, davalının akde aykırı davrandığını, resmi şekilde yapılmayan yazılı sözleşmenin geçersiz olduğunu, sözleşme kapsamında davalıya verilen 300.000,00 USD ‘ nin iadesinin gerektiğini, davalı … ‘ ın makbuzda kendi adına imza attığını ileri sürmüştür.
Davalı ise; … yönünden husumet ehliyetinin bulunmadığını, takibin şube aleyhine başlatılıp ödeme emrinin hem şubeye hem de şirkete gönderildiğini, şirket yönünden de taraf ehliyetinin bulunmadığını, taraflar arasındaki sözleşme işletme devir sözleşmesi niteliğinde olduğunu, işletmenin kül halinde 09/03/2020 tarihinde davacıya teslim edildiğini, ticari faaliyetini burada yürüttüğünü, ticari ilişkide davalının davacıdan alacaklı olduğunu ve takas defini ileri sürdüklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin niteliği hususunda ihtilaf bulunmaktadır. Davacı taraf sözleşme ile bir kısım taşınır ve taşınmaz malların satın alınmasının amaçlandığını ileri sürerken davalı taraf bu sözleşmenin işletme devir sözleşmesi olduğunu ileri sürmektedir.
TBK m.202’ye göre; Bir malvarlığını veya bir işletmeyi aktif ve pasifleri ile birlikte devralan, bunu alacaklılara bildirdiği veya ticari işletmeler için Ticaret Sicili Gazetesinde, diğerleri için Türkiye genelinde dağıtımı yapılan gazetelerden birinde yayımlanacak ilanla duyurduğu tarihten başlayarak, onlara karşı malvarlığındaki veya işletmedeki borçlardan sorumlu olur.
TTK md. 11/3’e göre; Ticari işletme, içerdiği malvarlığı unsurlarının devri için zorunlu tasarruf işlemlerinin ayrı ayrı yapılmasına gerek olmaksızın bir bütün hâlinde devredilebilir ve diğer hukuki işlemlere konu olabilir. Aksi öngörülmemişse, devir sözleşmesinin duran malvarlığını, işletme değerini, kiracılık hakkını, ticaret unvanı ile diğer fikrî mülkiyet haklarını ve sürekli olarak işletmeye özgülenen malvarlığı unsurlarını içerdiği kabul olunur. Bu devir sözleşmesiyle ticari işletmeyi bir bütün hâlinde konu alan diğer sözleşmeler yazılı olarak yapılır, ticaret siciline tescil ve ilan edilir.
Yürürlükteki mevzuata göre işletme devir sözleşmesinin yazılı biçimde yapılması ve bunun tescil ve ilan edilmesi yasal bir zorunluluktur. Gerek yazılı şekil gerekse ticaret siciline tescil kurucu nitelik taşır. Nitekim TTK 11/3’te bu husus belirtildiği gibi TSY madde 133/3’te de devir sözleşmesinin tümünün tescil ile hüküm doğurduğu belirtilmiştir. Buradan çıkan sonuç devrin hüküm ifade edebilmesi için yazılı şekilde yapılması zorunlu olduğu gibi tescil ve ilanı da devrin hüküm ifade etmesi için zorunludur.
Türk eşya hukukuna hakim olan eşya hukukunun belirlilik ilkesine, geniş bir istisna getirilerek ticari işletmeyi oluşturan çeşitli malvarlığı unsurlarının ayrı ayrı tasarruf işlemiyle devredilmesini gerekli gören uygulamada bir ayrık durum oluşturulmuş ve bu kapsamda taşınmazların tapuda ferağ edilmesi, taşınırlar için zilyetliğin devri, markaların marka siciline devralan adına tescili zorunluluğu ortadan kaldırılmıştır. Kısaca, yazılı bir devir sözleşmesi ticari işletmenin bütün olarak devri için yeterli olur. Burada yeni bir tescilsiz (ilgili sicilde, örneğin tapu sicili) iktisap hali doğduğu kabul edilmektedir. Tescilsiz iktisaptan kasıt ticaret sicilde yapılan tescil işlemi dışındaki tescillerdir. Zira gerçekten de ticari işletmeye dahil ve özel sicile tescil ile kazanılan malvarlığı unsurları (örneğin taşınmazlar, gemiler, markalar, motorlu nakil araçları) kendi sicillerine tescil gerçekleşmeden, ticari işletme devri sözleşmesinin tesciliyle, ticari işletme kapsamında devralana geçerler.
Ancak, sadece devir sözleşmesi malvarlığının devri için yeterli değildir. Devir sözleşmesi ticaret siciline tescil edildiği takdirde hüküm doğurur. Tescil ve ilanın niteliği TSY m. 133’te “Ticari İşletmenin Devri” başlığı altında düzenlenir. TSY m. 133/3 uyarınca “Ticari işletmenin devri, devir sözleşmesinin tümünün tescili ile hüküm ifade eder.” Hüküm iki önemi vurgu yapar: devir sözleşmesinin tümü tescil edilmelidir ve tescilin kurucu bir etkisi vardır.Tescilin kurucu etkisinin olduğunun belirtilmesi devir işleminin hüküm ve sonuç doğuracağı anın belirlenmesi açısından çok önemlidir. Tescile bağlanan sonucun açıkça düzenlenmesi yerindedir. TTK m. 11/3’te yer bulan “malvarlığı unsurlarının devri için zorunlu tasarruf işlemlerinin yapılmasına gerek olmaksızın” ifadesi işletmenin bütün halinde devredilebileceğini öngörür. Bu nedenle devir için zorunlu tasarruf işlemlerinin yerine getirilmesi gerekmez. Ancak devir sözleşmesinin tescili zorunludur. TSY m. 133/3 uyarınca tescil kurucu olduğundan, devir işlemi tescil ile hüküm doğurur. Dolayısıyla ticaret siciline tescil edilmemiş devir sözleşmesi, tek başına işletmenin devrini sağlamaz ve devredenin malvarlığında bir değişikliğe sebep olmaz.
Devir sözleşmesinde işletmenin aktif ve pasiflerinin birlikte devredilmesi kararlaştırılmalıdır. İşletmenin aktif ve pasiflerinin bir bütün olarak devredilmesi emredici bir nitelik taşır. İşletmenin sadece aktiflerinin devrini öngören sözleşmeler TBK md. 202 gereği geçersizdir. Çünkü işletmenin aktifleri, işletmeye açılan kredilerin ve verilen borçların doğal güvencesini oluşturmaktadır. Bu nedenle de devrin aktif kalemlerin yanı sıra işletmenin pasifleri de kapsaması, alacaklıların korunması amacıyla kabul edilmiş emredici bir ilkedir. TSY m. 133/2/b, devir sözleşmesinde ticari işletmenin sözleşme dışı bırakılan unsurlarının belirtilmesini ararsa da bu unsurlardan anlaşılması gereken aktif malvarlığı unsurlarıdır. İşletmenin sadece aktiflerinin devrini öngören sözleşmeler TBK md. 202 gereği geçersiz sayılmalıdır.
Taraflar arasındaki yapılan sözleşmenin bu değerlendirmeler ışığında ticari işletmeyi devir sözleşmesi olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Aksine taraflar sözleşmeyi açık bir biçimde işletme devir sözleşmesi olarak adlandırmayıp satın alma anlaşması olarak adlandırmışlar her ne kadar açık biçimde işletme devir sözleşmesi yapıldığı yazılmamışsa da bunun işletme devir sözleşmesi sayılamayacağının da sözleşmeye koydukları işletmeden kaynaklanan borçların sözleşmenin devri dışında olduğu Not 2 bölümünde kararlaştırılarak TBK 202. Maddeye aykırılık oluşturmuşlardır. Eldeki sözleşmeyi işletme devir sözleşmesi olarak bu bağlamda kabul etmek mümkün değildir. Nitekim kurucu unsur olan ticaret sicilde tescil işlemi de yapılmamıştır.
Taraflar arasında takibe konu edilen 300.000,00 USD kaporanın verildiği hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Sözleşme yapılırken bir kimsenin vermiş olduğu bir miktar para, cayma parası olarak değil sözleşmenin yapıldığına kanıt olarak verilmiş sayılır. (TBK madde 177.) Düzenlenen makbuzda aksine bir kararlaştırma bulunmadığından cayma parası olmadığı, sözleşmenin yapıldığına dair kanıt olarak verilmiş sayılması gerektiği kabul edilmiştir. Bu sebeple sözleşme hüküm ve sonuçlarını doğurmamış ise yahut herhangi bir nedenle sona ermiş ise ödenen bu bedelin iadesi istenebilir.
Taraflar arasında düzenlenen sözleşmede bir kısım malvarlığı unsurlarının satışı kararlaştırılmış ve sözleşme davacı ile davalı şirket arasında düzenlenerek yine diğer davalı şirket yetkilisi tarafından imzalanmıştır. Sözleşme içeriği incelendiğinde; davalı şirket yetkilisi …’ın sözleşmeye imza koyduğu aynı zamanda Not 2 kısmında elektrik, doğalgaz, su ve sözleşmeye konu taşınmazı ilgilendiren bütün borçların Şefik Kar tarafından ödeneceği yine taşınmaz üzerindeki ipoteklerin de borçları ödenmek suretiyle Şefik Kar tarafından kaldırılacağı yazılmış, sözleşme ile hem davalı şirket hem de şirketin yetkilisi Şefik Kar sözleşmenin tarafı olarak yükümlülük altına girmeyi kabul etmiştir. Her ne kadar satıcı kısmında imza şirket ünvanı altına atılmış ise de; bu imzayı koyan yönetici yine sözleşme ilişkisinde yükümlülükleri üstlenen kişi ile aynı kişidir. Yine sözleşme sonrası düzenlenen makbuz incelendiğinde tahsilatın doğrudan Şefik Kar tarafından yapılmış olduğu anlaşılmaktadır. Yine 300.000,00 USD kaporadan sözleşmenin tarafı olması ve sözleşmenin son kısmında bu kaporaya atıf yapılması nedeniyle davalı şirkette sorumludur. Davalı taraf her ne kadar Şefik Kar yönünden sözleşmede taraf olmadığı gerekçesi ile pasif husumet ehliyeti bulunmadığını ileri sürmüşse de yukarıda açıklanan gerekçelerle bu savunması kabul edilmemiştir.
Davalı şirket yönünden de pasif husumet ehliyetinde bulunulmuşsa da başlatılan icra takibi incelendiğinde davalı şirket hakkında başlatıldığı anlaşılmaktadır.
Eldeki dava da takipte taraf olan davalı şirkete yöneltilmiştir. Bu kapsamda davalı şirketin pasif husumet ehliyeti vardır. İcra takibi sırasında ödeme emrinin şubenin bulunduğu adrese tebliğ edilmiş olması daha sonrasında şirket merkezine tebligat çıkartılması takip hukuku işlemi olduğu eldeki davada taraf ehliyetine etki etmediği kabul edilmiştir.
Davacı ödediği 300.000,00 USD’nin iadesini isteyebileceğine göre davalı tarafın takas/mahsup istemi de bulunduğundan davalının davacıdan ticari ilişki kapsamında bir alacağının bulunup bulunmadığı belirlenmelidir. Taraflar tacir olduğu için ticari defter ve kayıtlarında inceleme yapılması uyuşmazlığın çözümü için gereklidir.
Bu kapsamda davacı ve davalı tarafın inceleme günü olan 26/11/2021 günü saat : 14:00 ‘de 2017-2018-2019-2020 yıllarına ait ticari defter ve belgelerini inceleme yapılabilmesi amacıyla mahkememiz kaleminde hazır etmek üzere kesin süre verilmiş, bilirkişiden; davacı tarafça düzenlenen faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, bu faturalar karşılığı davalının yaptığı ödemelerin davacı defterlerinde kayıtlı bulunupbulunmadığı, davalı tarafça iade faturası düzenlenmiş ise bu iade faturaların da davacı defterlerinde kayıtlı olup olmadığı konusunda rapor düzenlenmesi istenilmiştir.
Düzenlenen denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporuna göre;
“1.Taraflar arasında Süleymaniye Mahallesi … ada, 244 parsel sayılı İnegöl/BURSA adresinde bulunan ticari işletmenin devrine yönelik 03/03/2020 tarihli anlaşma imzalandığı, yapılan anlaşmada; davacının davalıya devir için toplam 10.561,00 USD ödeme yapacağı, kaparo olarak sözleşme imza tarihinde 300.000 USD +10.000,00 TL verilmesi kararlaştırıldığı, 03/03/2020 tarihinde makbuz karşılığında 300.000-USD Şefik KAR’a ödendiği (Ödendiği tarihteki Merkez Bankası Usd Döviz Alış Kuru 1 Usd=6,2192TL) Davacının davalıya 28/05/2020 tarihinde 10498 yevmiye numarası ile Bursa 22. Noterliği aracılığı ile akdin feshi ve 300.000USD kaparonun iadesi için ihtar gönderdiği, Davalının davacıya 02/06/2020 tarihinde 17051 yevmiye numarası ile Bursa 10. Noterliği aracılığıyla gönderidğği ihtarname ile davacının 28/05/2020 tarihinde 10498 yevmiye numarası ile Bursa 22. Noterliğiğ aracılığı gönderdiği ihtarnameye cevap ve itirazlarını sunduğu, takdirin sayın mahkemeye ait olduğu,
2.Davacı vekili 06/07/2020 tarihinde Bursa 16. İcra Dairesi 2020/… E sayılı dosyası ile 300.000,00 USD asıl alacak 2,00 USD asıl alacak, 524,17 USD asıl alacağın değişen oranlarda işlemiş 3095 S.K.4/A maddesi gereğince işlemiş faizi 533,22 TL ihtarname masrafı olmak üzere 300.524,17 USD + 533,22 TL toplam alacak üzerinden davalı aleyhine icra takibi başlattığı,
3.Taraflar arasında 2017 yılından itibaren ticari ilişki olduğu, sayın mahkemeniz tarafından tarafıma verilen görev ile tarafların ticari defterleri incelenmiş olup, tarafların incelenen Ticari Defterleri, 1 Sıra Nolu Elektronik Defter Genel Tebliği gereği Ticari Defterlerini E-Defter olarak kayıt altına alındığı, 2 Sıra Nolu Elektronik Defter Genel tebliği 3. Maddesi gereği ise Yevmiye ve Kebir Defteri beratlarını süresi içerisinde gelir idaresi başkanlığı sistemine yüklediği,
4.Davacının incelenen defter kayıtlarına göre; 2020 yılı itibariyle davacının davalınan 120 01 01 16 22 31 nolu hesapta takip ettiği hesap hareketlerinden davacının davalıdan (33.283,61USD) karşılığı 228.202,51 TL tutarında alacaklı göründüğü, 330 01 02 16 087 nolu hesapta takip ettiği hesap hareketlerinden davacının davalıya (29.999,60USD) karşılığı 203.794,62 TL tutarında borçlu göründüğü, Hesap bakiyelerinin birbiriyle mahsup edilmesi sonucunda davacının davalıdan (3.284,01 USD) karşılığı 24.407,79 TL tutarında alacaklı olacağı,
5.Davalının incelenen defter kayıtlarına göre; 320.10.3448 nolu hesapta takip ettiği hesap hareketlerinden davalının, davacıya (0,04Euro) karşılığı 243,68 TL borçlu göründüğü, 120 AN1.R002.BYH.USD nolu hesapta takip ettiği hesap hareketlerinden davalının davacıdan (29.999,60USD) karşılığı 203.794,62 TL alacaklı göründüğü” belirlenmiştir.
Her iki taraf defter kayıtlarına göre ticari ilişki kapsamında davacı davalıya 29.999,60 USD tutarında borçludur. Ancak davacı kayıtlarında davalıdan ticari ilişki kapsamında 33.283,61 USD alacaklı da göründüğü anlaşılmaktadır. Taraf defterlerindeki aykırılık bu alacağın dayanağı olan 26 adet faturadan kaynaklanmaktadır. Ancak bu faturalar davalıda kayıtlı değildir. Bu faturalar davalıda kayıtlı olmadığına göre faturalara konu malların teslim edildiğinin dayanakları ile birlikte davacı tarafça yazılı delillerle ispatlanması gerekir.
Sonuç olarak taraf defter kayıtlarının incelenmesinde davacı ödediği 300.000,00 USD kaporadan 29.999,60 USD’nin mahsup edilmesi gerekmektedir. Bu mahsup yapıldığında davacının ödediği kaporadan 270.000,40 USD tutarında alacağı kalmaktadır. Takas/mahsup işlemi davaya konu alacağa mahsup edilen kısım kadar sonlandırıldığından bu mahsuptan diğer davalı …’da yararlanacaktır. Davacının her iki davalıdan takip tarihi itibariyle isteyebileceği tutar buna göre 270.000,40 USD asıl alacak, 471,75 USD işlemiş faiz, 533,22 TL masraf tutarındadır.
Bu nedenle davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
Alacak likit olduğundan ayrıca icra inkar tazminatına hükmolunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1- Bursa 16. İcra Müdürlüğünün 2020/… sayılı icra dosyasında davalının ödeme emrine itirazının KISMEN İPTALİNE,
2-Takibin 270.000,40 USD asıl alacak, 471,75 USD işlemiş faiz, 533,22 TL masraf olmak üzere 270.472,15 USD ve 533,22 TL üzerinden, USD alacağa takip tarihinden itibaren yıllık 3095 sayılı yasanın 4A maddesi uyarınca TL alacağına da takip tarihinden itibaren yıllık %9 oranında ve değişen oranlarda faiz uygulanmak suretiyle icra giderleri ve vekalet ücreti ile birlikte DEVAMINA,
3-416.850,61 TL’nin icra inkar tazminatının tazminatının davalılardan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
4-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 142.385,38 TL harçtan başlangıçta alınan 29.311,85 TL peşin harç, 10.317,86 TL icra veznesine giren paranın mahsubu ile bakiye 102.755,67 TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafça yapılan 29.311,85 TL peşin harç, 54,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 29.366,25‬ TL harcın davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-Davacı tarafça yapılan 100,6‬0 TL yargılama giderinin kabul/red oranına göre 90,00 TL’sinin davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-Davalı Nurel Tekstil … A.Ş. tarafından yapılan 1.000,00 TL yargılama giderinin kabul/red oranına göre 100,00 TL’sinin davacıdan tahsili ile bu davalıya ödenmesine,
7-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 203.428,91 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine,
8-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 35.480,22 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davacılara ödenmesine,
9-Dava şartı arabuluculuk kapsamında hazine tarafından ödenen 1.320,00 TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf Yargı Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/01/2023

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır